YAZAR: Şehriban Simay DEMİR
Affetmenin insanı hafifleten bir yanı olduğuna inansam da bazen tam bir yük olabiliyor bu durum benim için. Çünkü ben bazı olayların hatta bazı insanların affedilmeye layık olmadığını düşünüyorum. Sanki bağışlarsam yaşadıklarıma ihanet edecekmişim gibi geliyor bana. Asiye bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum ama o da Cemal’i kolay kolay affedeceğe benzemiyor.
Asiye’yi tanımlayan en iyi kelime “fedakar” olduğunu düşünüyorum. Cemal gittiğinden beri kendine ait hayatı bile olmayan, çocuklarının yörüngesinde yaşayan cefakar bir kadın, o. Buna rağmen kızının yüzüne karşı babanı asla affetmeyeceğim dedi çünkü onun yaşadıkları Nergis’in söylediği kadar basit değil. Cemal onları bırakıp gittikten sonra çocuklarını tek başına büyütmüş, bu uğurda kendini hiçe sayıp ömrünü onlara adadı. Asiye’yi izlerken güçlü olmaya çalışan, aynı zamanda çocuklarına kalkan olan bir anne görüyorum. Her gün Cemal ve ailesine maruz kalırken farkındaysanız çok fazla üzerine gelinmediği sürece duygularını belli etmiyor çünkü söz konusu olan çocukları ve bu onun için her şeyden daha önemli. O çocuklarına hissettirmemek için içinde yasarken her şeyi Cemal ve Nergis hiçbir şey olmamış gibi Asiye’den Cemal’i affetmesini bekliyor. Çünkü Cemal için bu durum başkasını sevip sevmemekle alakalıyken Nergis için bir özür dilemekle, iki güzel sözle hallolacak kadar basit görünüyor. Halbuki Asiye neler hissetti hala neler hissediyor farkında bile değiller.
Nergis’i anlıyorum hala sıcak bir yuvanın hasretini çekiyor ve genç olmasının verdiği heyecanla durumun farkında değil. Nergis “Kızılacak ne var ki” diyecek kadar basite indirgemişken annesinin hissettiklerini, Cemal de bir öpücükle olanları unutturabileceğini zannediyor. Üstelik Asiye Cemal’in sadece maddi sebeplerden dolayı gittiğini düşünürken bir de Helin ilişkilerini, nasıl tanıştıklarını anlattıkça geçmişte aldatıldığını, gidişinin tek sebebinin maddiyat olmadığı, başka bir kadın, başka bir hayat için onu ve çocuklarını terk etmiş olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor. Kendi için olmasa bile çocuklarını babasız bıraktığı, onun özlemiyle yaşamaya mahkum ettiği için onu affetmemesi ne doğal hakkı Asiye’nin. Gururu kırılıp, bu kadar incinmesine rağmen bir kez bile kendi için hesap sormadı, tüm olanlara ona yaptıklarına sessiz kaldı çünkü Asiye o evde bulunmasının sebebini bir kez olsun unutmadı.
Nergis’in bunca çelişkiyi bir arada yaşamasının sebebi de Asiye’yle aynı aslında. Annesi nasıl ki olanları gördükçe öfkeleniyorsa, Nergis de tam tersi şekilde babasına yaklaştıkça içindeki özlem öfkesine galip geliyor. Nergis babasını görmesiyle bütün dengesi alt üst oldu. Uğur Mahir’i baba kabul etti mutlu, Ahmet her şeyden habersiz anne babasıyla huzur içinde yaşıyor, babasının güllük gülistanlık bir hayatı var ve annesinin Mahir’le güya yakınlaşması Nergis için büyük bir problem. Yani hepsi mutlu ama o kimsenin düşünmediği, bir kenara attığı önemsiz bir eşya gibi hissediyor kendini. Annesine “Neden kimse beni düşünmüyor” haykırışında da “Neden benim babam yok” serzenişinde de aynı isyan vardı: Beni de görün. Ama bence Nergis’in annesine öfkesinin asıl nedeni; Asiye’nin Mahir için babasını affetmediğini zannetmesi. Onu koruda reddetmesini dahi bu sebebe bağlamış durumda “Mahir abi yüzünden, o senin aklını karıştırıyor bu yüzden babamı umursamıyorsun.” Derken düşüncesini de açık açık dile getirmişti aslında çünkü o annesinin tüm bunların dışında babasını affetmemesinin Mahir’den değil Cemal kaynaklı olduğunu görmek istemiyor. Bu yüzden babasının onlara dönmeyişini bile annesinin Cemal’i reddetmesine bağlıyor; “Belki koruda itmeseydin onlarla değil bizimle olacaktı.” O şu an için sadece baba kız ilişkisi yününden bakıyor durumlara “Babam bizi kurtaracak” diyecek kadar inanıyor babasına bundan dolayı annesinin yaralarını göremiyor, neler hissettiğini kavrayamıyor bu yüzden Asiye’yi anlaması pek de mümkün değil.
Tüm bunlar üst üste gelip Asiye’yi boğarken bu zamanlarda tek soluklanabildiği rahatça konuşabildiği kişi de Mahir oluyor haliyle. Mahir o evde Asiye için bir nefes adeta. Dinleneceği, kendini serbest bırakabileceği, kendi gibi olabileceği bir sığınak şu an onun için. Bu yüzden Mahir’e kendini yakın hissetmesini de ona bu kadar çabuk güvenmesini anlayabiliyorum. Düşünsenize onu “Yol arkadaşı” kabul etti ki bu çok büyük bir şey hele de hayat arkadaşı dediği kişi onu yarı yolda bırakmışken başka birine güvenmek, bir de onu yoldaş seçmek öyle ağızdan çıkan sıradan bir laf değildir; Asiye gibi en güvendiği kişi tarafından güveni kırılan biri için. Ben burada asla Cemal’i yargılamıyorum ama gelin Asiye’nin penceresinden bakalım. Bir yanda aşık olduğu, çocuklarının babası bir adam görüyor. Her gün geçmişle ilgili bir takım bilgiler önüne geliyor ve ne yazık ki hepsinde de Cemal’in ona ihanet etmesi gibi bir algı oluştu. Asiye ki daha terk edilmeyi hazmedememişken, nasıl diğer durumu içine sindirsin? Yetmediği gibi Cemal ona yaklaşırken sahip olduğu hayatı da bırakamıyor? Ben bunun para ya da Helin’e duyduğu aşk ya da Ahmet olduğunu sanmıyorum. Bir sebebi var ve bence bu çok önemli gibi gelmeye başladı ve bu işin en önemli parçası oğlu. Helin dengesiz biri, konuşmak için çok erken ama bu geçmiş tam açıldığında hepimiz şoke olacağız gibi gelmeye başladı çünkü para derdi olan Cemal ikinci dönüşünden sonra Asiye’den ayrılmazdı. Var orada bir şey ama tan ortaya çıkmadan konuşmayacağım. Her halde Cemal ve Mahir arasındaki gizli Asiye savaşı başladı diye düşünüyorum ve sonu iyi yerlere varmayacak gibi duruyor.
Mahir ve Cemal aslında birbirine oldukça benzeyen iki karakter olarak karşımıza çıktılar. İkisi de kendi hayatlarına katlanamayıp sevdiklerini geride bırakarak hayat kuran adamlar ama bu kadar değil tabii ki. Cemal kendisine zor da olsa bir hayat inşa edebilmişken Mahir asla yapamamış. Kalbinde bir aşk acısı olduğunu da görebiliyorum. Bu sebeple Asiye ve çocuklar onun için her şey olma yolunda ilerliyor. Cemal’se ona ailesini kaptırmamak için gardını almış beklerken iki karakter kafa kafaya geldi. Başka şeyleri bahane etseler de onlar aynı kadına aşık iki adam ve masadan ilk çekilen aşk olacaktır. Asiye hala Cemal’i sevmesine, Mahir’i dost olarak görmesine rağmen Cemal uzaktan bakınca kaybettiği mutluluğu ve ona sahip olan bir adamı görüyor. Mahir’se aşık olduğu kadınla mutlu ve kendi kabul edilmediği ailesinde kabul gören bir damat görüyor. Buradan hır çıkmaması için bir sebep göremiyorum. İki dik adamın savaşı da hayli çetin geçecektir, benden söylemesi.
Mahir tüm bu yaşananlara rağmen içindeki kırıklara rağmen yeni yeni affetmeyi başaranlardan. Onun babasını affedemeyişi Nergis gibi bunca zaman onun sevgisinden mahrum kalmasından kaynaklanıyor. Mahir’in Asiye ve çocuklarına karşı neden bu kadar korumacı davrandığını ve nasıl bu kadar kısa sürede bağlandığını aklımı en çok kurcalayan konulardan biri olsa da bence Mahir içindeki sevgisizliği, aile olma özlemini böyle gideriyor, bir anlamda onlara tutunuyor. Onun bu koruyucu olma isteği Asiye tarafından içtenlikle karşılansa da Nergis için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. O daha yeni annesiyle babasının bir araya gelebilecek umuduna sıkı sıkı tutunmuşken bir anda bambaşka bir gerçekle karşılaştı; annesi babasını affetmeyecekti. Nergis bunun sebebi olarak Mahir’i gördü çünkü Mahir her anında annesinin yanındaydı ve bunun annesinin kafasını karıştırdığına inandı. Aslında o anne babasını görmeden önce Mahir’e karşı bu denli soğuk değildi. Hatta hayatlarında olmasında yahut Uğur’un ona baba demesinde bir sakınca görmüyordu ama artık onlar için durum değişti. Çünkü artık onu bırakmayacağına hatta onları alıp yani bir hayat kuracağına inandığı bir babası var. Bu düşünceye o kadar çok inandı ki sonunda “Sen benim babam değilsin, benim bir babam var” noktasına geldi. Aslında onu da anlıyorum her çocuk gibi anne-babası birlikte olsun, yeniden aile olsunlar istiyor ve ona göre önlerindeki tek engel Mahir’in varlığı. Bu yüzden ona karşı Mahir’in aşamayacağı bir duvar ördü adeta. Zaten gerek söyledikleriyle gerekse beden diliyle onu istemediğini açıkça ifade etti. Mahir bundan sonra ne yapar bilmiyorum ama Asiye’yle gün geçtikçe daha da yakınlaşması hem Nergis’in hem de Cemal’in gözünden kaçmıyor bu durumu gördükçe daha çok bileniyor ona ve şüphesiz iş yüzünden gerilmeye başlasalar da asıl mücadeleleri Asiye için olacak.
Cemal Asiye’yi ve çocuklarını bıraktığı için pişman olsa da bir kere özür dilemekle yahut “Ben de süründüm, perişan oldum” demekle kendini affettiremeyeceğini anlaması gerekiyor. Mahir’in de dediği gibi sevgi zamanla büyür emekle derinleşir. Cemal’in şu an onları geri kazanmak için yaptığı hiçbir şey yok. Cemal’i ilk tanıdığımızda yaşayan bir ölü gibiydi ve bence o da onları bıraktığı için kendini de affedemiyordu. Şimdi onların yanında ve yavaş yavaş kendini affettirmek için kendince uğraşıyor. Asiye’yle geçmişini unutmadığını göstererek, Nergis’le yeniden baba kız gibi olmaya çalışarak yanınızdayım demeye çalışıyor. Fakat Cemal tüm bunları yaparken unuttuğu bir şey var; o artık evli bir adam ve sorumlu olduğu başka kişiler var hayatında. Nergis’le baba kız olmaya başlasalar da Nergis’in bu durumu kolay kolay kabul edeceğini düşünmüyorum ve boşanmayacağını söylenmesi aralarını yeniden gerecekmiş gibi duruyor. Yine de Cemal bu konudaki kararının Helin değil de Ahmet odaklı bana kalırsa çünkü kıyafet için Ahmet’e verdiği tepkiye bakacak olursak onu Helin’in anlık gelgitlerine emanet edemez. Ayrıca biz daha hiç anne oğul ilişkisine şahit olmadık nasıl bir ilişkileri var emin değilim. Üstelik başından beri Helin’le aralarında görünmez bir duvar var sanki. Helin’in sevgi sözcüklerine karşılık vermiyor, iltifat isteğini duymazdan geliyor ve hatırlarsınız Antalya’dan ilk geldiklerinde evlilik terapistine gittiklerinden bahsetmişlerdi. Ama benim kafamı kurcalayan Nergis’i bir daha kaybetmek uğruna “Boşanmayı düşünmüyorum” dediği halde hala Asiye’ye bir şeyler kanıtlama derdinde olması. Evet kabullenemiyor, evet onları her yan yana gördüğünde kıskanmaktan kendini alamıyor ama bunların hiçbiri sonuç getirmiyor benim için. Asiye onu affetmeye karar verirse Nergis’e söylediğinin aynısı mı söyleyecek? Eğer hiçbir şey değişmeyecekse hayatlarıyla ilgili Asiye’nin de dediği gibi “Neden kafalarını karıştırıyor?” Şu an için tüm bunların en doğru cevabı Cemal’de olsa da çok yakında biz de öğrenecekmişiz gibi hissediyorum.
Cemal ve Asiye… Derin bir kalp sızısına sahip, geçmişlerinde birbirlerine her şey olmuş iki şıktılar. Önce karı koca, sonra anne baba oldular ama birine bu hayat ağır geldi. Ben asla Cemal’in Asiye’yi başka bir kadınla aldattığına inanmak istemiyorum. Onun derdi karısı değil, maddi sıkıntılardı. Genç yaşına rağmen olanları kaldıramadı ve gitti. Bunun bedelini de her yönden en ağır şekilde ödüyor. Oğlu ona baba demiyor, sevdiği gözlerinin içine buz gibi bakıyor, sevmediği bir kadınla evli ve kızı ondan gelecek bir adım için her şeyi yapacak kıvama geldi. Cemal yaptığı hataların bedelini elbette ödemeli ama ben umut da göremiyorum. Bütün bölüm boyunca Cemal’in gözlerinde “Sana gelmek istiyorum ama yapamam!” bakışı vardı. Bana soracak olursanız Cemal’in de sırları var. Ben bu adamın sevgisinden şüphe etmiyorum ancak biir hareket de görmek istiyorum artık. Umarım Cemal’i artık netleştirebileceğimiz bir kanal açılır. Cemal ve Asiye geçmişi çok güzel ama Helin’le olan geçmişten bugünkü Cemal’in oluşumunu daha net görebileceğimi biliyorum bu sebeple de o anları görmeyi bekliyorum.
Demirhan konağının kapıları açıldığından bu yana olaysız tek gün geçmedi. Ailecek bir yemek yenmek sitendi ama yine cehennem azabııbna dönüştü ve herkes köşeye sıkıştı. Özellikle de Mahir ve Asiye! Nergis’in öfkeyle geçekleri haykırması, Asiye öğrendikleriyle bir kez daha paramparça olurken Necmi bomba gibi düştü Demirhanlar oteline. Bakalım onun gelişiyle dengeler nasıl değişecek? İzleyip görelim. J
Haftaya görüşmek üzere.