YAZAR :Şeyma BULUT

Geçtiğimiz hafta Aziz’e vurucu bir sahneyle veda etmiştik. Aziz ve arkadaşları Edip Payidar’ın silahlarını geçirmeye çalışırken felaketler üst üste geldi. Önce Mustafa vuruldu sonra da Pierre her şeyi öğrendi! Peki şimdi ne olacak? İşler hiç olmadığı kadar karıştı ve oyun içinde oyun kuruldu. Bu oyunun kazananı olacak gibi görünmüyor, bence herkes kaybedecek!

Mösyö Pierre’i bugüne kadar bu kadar öfkeli ve tehlikeli gördüğümü hatırlamıyorum. Silahların Türklerin eline geçmesi, Aziz’le ilgili delillere ulaşamaması, Kenan’ın bile ona yalan söylemesi derken iyice köşeye sıkıştı ve her zor durumda kalan hayvan gibi saldırmaya başladı. Galip’in söylediği yalanlar bir yana dursun Pierre özellikle Efnan için büyük bir tehlikeye dönüşüyor. Önceleri aşk ve hayranlık sandım ama bence durum çok daha derinlerde. Pierre tam bir Fransız budalası. Aşırı gururlu, egolu ve Türkleri hayvanlıkla suçluyor. Onları cahil, saldırgan ve aciz görüyor. Peki tüm bunlarla Efnan’ın ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim, hemen açıklayayım. Pierre oğlunun Efnan’a saldırdığı için öldüğünü biliyor hatta bundan adı gibi emin. Eğer bir gün olanlar ortaya çıkarsa Efnan’ı kullanarak oğlunun hatasını telafi etmek istediğini hatta bu kızı koruyarak utancını yok etmeyi planlıyor. Pierre güçlü olabilir ancak unutmayın ki bu olay onlar için “Bir kadın!” denilen noktada Türkler için namus meselesi, ölüm kalım meselesidir. Fransızların Türk kızlarına musallat olması şehirde krize sebep olur. İşte Pierre tam da bu yüzden Efnan’a kibar davranıyor ama kendisinin de farkında olmadığı şey şu : Mösyö Efnan’ın Aziz’i tercih etmesini de gurur meselesi haline getirmeye başladı ve bu durum iyiden iyiye can sıkıcı bir hal aldı.

Mösyö Pierre geçtiğimiz bölümde Efnan’ın kendisinden ders aldığını Aziz’e söyledi ve Efnan’ı çok zor bir duruma soktu. Aziz ve Efnan’ın arasında büyük bir kriz çıkacağını biliyordum ama uzun sürmeyeceğinden de adım kadar emindim. Aziz için Efnan’ın yalan söylemesi büyük bir yıkım oldu ama daha öncekiler gibi davranmaması da bana asıl kızdığı şeyin yalan olmadığını düşündürdü. Üzerinde biraz kafa yorunca aslında Aziz’in neye içerlediğini anladım. Aziz güven konusunda çok yaralı olsa da Adem’e bile yeniden güvendi değil mi? Madem sevdiği insanlara affedici olabiliyor, Efnan’ın onun için söylediği yalana neden bu kadar kızdı? Bana soracak olursanız sebebi Pierre’in ilgisiydi. Bir tek Aziz Mösyö Pierre’in Efnan’a masumca bakmadığının farkında. Galip çok haklı, Pierre adil oynamıyor. Aziz sürekli “Kaybedecek bir şeyim yok!” diyor ya, yanılıyor. Aziz’in artık kaybedecek çok önemli bir şeyi var : Gözünden sakındığı aşkı Efnan! Pierre belki öncelikli olarak Efnan’ı çıkarları için yanında istese de ikincil derdi kesinlikle Aziz’in can damarını elinde tutmak diye düşünüyorum. Aziz’e nereden vursalar işlemedi ama söz konusu Efnan olduğu anda işin rengi değişiyor, kontrolünü kaybediyor ve hata yapmaya başlıyor. Hatırlarsanız Efnan Pierre’in evine gittiğinde o evi basan da Aziz’den başkası değildi. Pierre de bunun farkında ki Aziz’e hep Efnan üzerinden vuruyor ve bu Aziz’le Efnan arasında fırtına kopmasına sebep oldu.

İki aşığın yüzleşmesinde kazanan olmadı, durum berabere kaldı. Aziz çok haklıydı; Efnan ne olursa olsun yalan söylememeliydi. Aziz’in kalbi kırılmasın diye söylediği bir yalan sevdiği adamın kendini kaybetmesine neden oldu. Kırıldı, üzüldü ve Efnan’dan kaçmaya başladı. Konuşsa asıl sıkıntısını söylemek zorunda kalacağı için de sustu. Daha önce Efnan’ı Pierre ile ilgili incittiğinde neredeyse sevdiği kadını kaybediyordu bu sebeple susmayı tercih etti. Burayı biraz açmam lazım : Aziz, Efnan’ın asla Pierre’e bakmayacağına emin olsa da öncelikli olarak kıskanıyor ve sahiplenici yapısını bastıramıyor. Pierre o kadar tehlikeli ki Efnan’a da zarar verecek diye ödü kopuyor ama Efnan’ın kendisi için bile olsa o adamın etrafında olması Aziz için sorun çünkü Efnan’ı kaybetmek istemiyor. Her durumda bu risk söz konusu olduğu için Aziz normal davranamadı ve bu yüzden sustu ama tabi ki Efnan bunu anlamadı çünkü  bu tartışmada Efnan da çok haklıydı. Onun haklı olmasının iki sebebi vardı. İlki, nişanda terkedildiğini düşündüğünde ona ilk yardım elini Pierre uzattı. Efnan, daha önce Aziz’den o kadar ağır sözler duydu ki, yine ondan utandığını sandı. Olayların merkezinde de Dilruba olunca yanlış yapmaması mucize olurdu. Gözlerinin önünde öptüğü Dilruba’ya karşı iyi niyetli olsa da Efnan da bir kadın, zoruna gitmiştir. Nişanda olanlar Efnan’ın ruhunu incitti ve bu yüzden hata yaptı. İkinci meseleyse Pierre’in yöntemleri Aziz’i delirtebilirdi. Nasıl söyleyebilirdi ki? Pierre’in adını andığında Aziz kendini kaybediyor. Her defasında başını büyük bir belaya sokarken, nasıl senin babanın katili Pierre, her şey oyun, al bu da ispatı diyebilirdi? Ya da beni zorla alıkoydu dediği anda Aziz çığırından çıkacaktı ki daha Efnan anlatırken “Ben bu adamı öldüreceğim!” demeye başladı. Bu sebeple Efnan’ın buradaki duruşunu haklı ve nahif buluyorum. Aziz her yanlışında affedildi, affetme sırası ondaydı. Aziz bunu uzatsa ben sevgisini sorgulardım ama ne uzattı ne de Efnan’ın kalbini kırdı. Bunu da çok doğru ve etkileyici buldum.

Aşk böyledir işte, bu kadar nettir. Birini seviyorsan onun yaptığı yanlışı bile anlarsın, ona göre davranırsın. Efnan zamanında Aziz’in yaptığı hataları affetti. Onu yeniden hayatına dahil ederken bir saniye bile düşünmedi. Aziz’in kafa karışıklığını, acılarını görüyordu, hissediyordu. Onun başına gelenlerin en yakın şahidiydi, nasıl küs kalırdı? Bu yüzden Aziz’i affetti aynı davranışı da Aziz’den bekledi. Şimdi herkesin yapısı farklıdır, Aziz Efnan gibi olmak zorunda değil ama ben burada Efnan’ı daha nahif buluyorum. Aziz ve Efnan’ın hataları hususunda çok net bir fark var. Aziz’in yanlışları kendisi yüzündenken, Efnan’ın hatasının sebebi bile Aziz üzülmesin diyeydi. Bunu unutmamak lazım diye düşünüyorum!

Aziz ve Efnan girdikleri bu yolda birbirlerinin her şeyi oldu. Efnan belki Aziz kadar iyi eğitim almadı, çok şey görmedi ama sapasağlam bir içgüdüsü var. Bundandır ki ne zaman kötü bir şey olacak olsa ortada bir durum olmasa bile bunu hissediyor ve hemen müdahale ediveriyor. Buna ister gönül gözü deyin, ister başka bir şey ama görünen köy kılavuz istemez. Efnan bu davanın can simidi, arkadaki gizli kahramanı ve beni kimse aksine ikna edemez. Pierre’in Efnan’a bu kadar ilgili olmasının bir diğer sebebi de bu zaten. Ona gösterdiği sahte, sevimli yüzüyle ondan bir şeyleri öğreneceğini sanıyor. Hatta sadece bu şekilde de değil, damarına da basmaya başladı. Aslına bakarsanız Aziz’e yaptığı şiddetli işkenceyi, Efnan’a da yapmaya başladı. Yoksa Efnan’ın gözünün içine baka baka “Atolyeye oğlum Andre’nin adını vereceğim!” der miydi? Adam tüm silahlarını kuşandı ve Aziz’le Efnan’ı sürekli olarak kışkırtmaya başladı. Pierre hususunda Galip çok haklı, Mösyö Pierre adil oynamayacak.

Aziz Payidar burada iki ayrı cephede savaş veriyor. İlki Mösyö Pierre ile olan cephesi ki burada bir de gizli düşmanı var :Kenan! Diğer cephedeyse Galip var! Burayı biraz eşelemek gerekiyor diye düşünüyorum. Şimdi Kenan aslında bu dizide herkesten daha büyük bir tehlike arzediyor. Ne Pierre ne de Galip onun yarısı kadar bile tehlikeli değil. Peki neden biliyor musunuz? Kenan, kendini büyük bir ustalıkla gizliyor. Adamın hep bir şeyler peşinde olduğu bilinse de bana soracak olursanız o adam sandığımız gibi biri değil. Kenan şu anda dizide büyük kötü olarak yansıtılsa da Edip’in mektubunu hatırlayın : Kardeşine sırtını dönme! Halbuki kendisi sırtını böylesine dönmüşken, neden Aziz’in farklı davranmasını istesin ki? Ben Kenan iyiye dönecek demiyorum ama silah meselesini Pierre’e söylememesi biraz enteresan geldi bana. Maksude ile evlenmek için desem o zaman hiç o ismi vermezdi. Tam emin olamıyorum ama Kenan’dan hiç beklenmedik bir cevher olduğunu hissediyorum.

Kenan için bir süre daha kesin cümleler kuramam ama Adem için kurduğum her iddialı cümlenin doğruluğu karşısında sevinç naraları attım desem yalan olmaz. Adem Payidar benim için asla kötü sınıfına girmedi, giremez. O Aziz’i gerçekten seviyor ve babası pek de umurunda değil çünkü o da babasının umurunda olmadı bugüne kadar. Bence Adem, Dilruba olmasa bile bir noktada Aziz’e yardım ederdi. Tamam Dilruba’ya çok aşık ama o bir vatan haini ya da gaddar biri değil, olamaz. Bu yüzden babasını gözünü bile kırpmadan çıkardı gözden ama şimdi de onun Aziz’e ihtiyacı var. Galip başına gelenlerden sonra Adem’i tümüyle silecektir. Bundan sonra iki kardeşi yeniden birlikte görmeyi umuyorum.

İnsan kime aşık olacağını bilemez. Adem de bile isteye kardeşinin nişanlısına aşık olmayı tercih etmezdi diye düşünüyorum. Olan oldu, biten bitti. Belki geçmişte Aziz’e karşı büyük hatalar yaptı ama şimdi bunların bir çoğunu telafi etti. Galip gibi bir adamı karşısına aldı ve bence bu çok da hafife alınacak bir şey değil. Aziz’in bu yolda çok fazla insana ihtiyacı var ve ona yapılan her yardım, hürriyetlerine giden yol demektir.

Aziz Payidar, ölüm yolculuğundan döndüğünde aklında Dilruba ile evlenerek basit hayatına geri dönmek vardı. Başkaca bir hayal kurmadı ama hayat onu bambaşka bir hayatın içine sürükledi. Önce gerçekten aşık oldu, mücadele etmeye başladı, ilk kez kazanmak için savaşmak zorunda kaldı. Bir yanda amcası diğer yanda kardeşi derken Aziz dört yanından kuşatıldı. Eskiden dosdoğru yaşayan, gizlisi saklısı olmayan, oyun nedir bilmeyen bir adamken bunların hepsini öğrenmek zorunda kaldı çünkü en büyük darbeyi baba yarısından yedi. Galip babasının ölümüne sessiz kalması yetmiyor gibi yeğenine de var gücüyle saldırdı. Aziz ilk kez çaresiz ve kimsesiz kaldı. O, bu hayata çok yabancıydı. Ne yalnızlığı, ne savaşmayı ne de mücadele etmeyi biliyordu ama öğrendi.  Gerçek hayatın mücadeleyle geçtiğini de savaşmadan kazanmasının mümkün olmadığını da dışarıdaki hayatın kendi bildiğinden çok daha farklı olduğunu da en acı şekilde öğrendi.

Aziz bu öğrenimi uçurumdan birlikte suya daldığı bir kızla öğrendi aslında : Efnan! O güçsüz bedenine bakmadan savaşan, hür olmak için herkse meydan okuyan, korkmayan, inancını asla kaybetmeyen bir kız. Dilruba’ya biz farklıyız derken bahsettiği buydu zaten. Efnan asla umudunu yitirmiyor ve asla ama asla vazgeçmiyor. Bunu artık Aziz’e de öğretti. İki aşık tüm şehri hatta dünyayı karşılarına aldı çünkü biliyorlar, hür olmadıkları sürece ne kendileri ne de de çocukları ne de vatanları için bir daha güneş doğmayacak.

Bu haftalık da benden bu kadar. Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s