YAZAR: Şehriban Simay DEMİR

Kaderimize yön verenin tercihlerimiz olduğunu bilsem de bazen evrenin tercih hakkı sunmadığını düşünüyorum. Misal doğulan ev, yaşanılan çevre, benimsenen kültür hepsi kişinin iradesi dışında gelişiyor. Fakat nasıl bir insan olunacağı, yaşamına nasıl bir yön vereceği bir bakıma kendi elindedir bireyin. Asiye mesela tüm yaşadıklarına rağmen bırakıp gitmeyi bir an bile düşünmemiş çocuklarını, onlara bakmak kendi seçtiği bir yol. Cemal’se bırakıp gitmeyi kendi seçmiş olduğu bir durum.

Cemal de Mahir de anne babasından ayrı büyüyen, ebeveynlerinin onlara dayattığı hayatı yaşamak zorunda kalan iki yetişkin. Cemal’in Mahir’den ayrıldığı noktaysa Mahir on sekiz yaşına kadar yuva bildiği yerde sevgi dolu bir anne baba ve onu her şeyden çok seven bir kardeşle büyüdü. Evet sonrasında yaşamının gerçekliklerini öğrendi ama o zamana kadar gerçek bir ailesi vardı ve onlar ondan bu sevgiyi asla eksik etmedi. Bu yüzden Mahir sevmeyi, sahip olduklarına sımsıkı sarılmayı çok iyi biliyor. Fakat Cemal daha sadece üç aylıkken ailesi tarafından bir yetimhaneye bırakılmış, orda büyümüş biri. Aile sevgisini, aile olmanın verdiği sorumluluğu yahut bu sorumlulukla nasıl başa çıkacağını hiç bilmeyen biri. Onun en büyük zayıflığı da burada bana kalırsa. Daha önce görmediği için nasıl davranması gerektiğini bilmiyor; “Belki de öyle istiyordur ama ne yapacağını bilmiyordur. Öğrendiğinde de iş işten geçmiş oluyordur.” Sözleri bile her şeyi açıklar nitelikte. Düşünsenize daha kırdığı kızının kalbini nasıl geri kazanacağını dahi ona sorarak öğrenmeye çalışıyor.

Aslında bana kalırsa Cemal öyle yaptığı hataları çok da telafi etmeye çalışan biri olmadığı için bunu yeni yeni kavrıyor. Asiye zamanında ona olan sevgisinden ve Cemal’in aşkına olan güveninden dolayı ona küs kalmamış ki bir şekerlemeyle kendini affettirebilmiş biri o. Helin’se bırakın darılmayı, küs kalıp Cemal’in ona kendini affettirmek için çabalamayı; o yanında kalsın, iyi olup, gülsün, mutlu olsun diye ağzının içine bakıyor. Cemal’in öyle kendini affettirmek için uğraştığını pek de düşünmüyorum bu yüzden. Ama şimdi durum çok farklı ; kızı gözlerinin önünde acı çekiyor ve o bir şey yapamadığı gibi Nergis’in canı yandıkça onun acısına merhem olan Mahir’e sığındığına şahit oluyor. Mahir onun yaralarına iyi geldikçe de kızı ondan hızla uzaklaşıyor ve Cemal bu durumda ne yapacağını dahi bilmiyor. Cemal zeki bir adam ama hayatı boyunca sadece kendinden sorumlu olduğu için çevresindekileri kırıp geçirdiğini yahut onların neler hissettiğini ikici plana atıyor gördüğüm kadarıyla.  Misal ona göre bu durumları düzeltmek için elinden geleni yapıyor ama ne Asiye ne de Nergis ona şans vermediği, onu dışlayıp yok saydığı  için bu halde olduklarını düşünüyor. Halbuki bir kez daha tercih edilmedikleri, tek başlarına bırakıldıkları ve ona duydukları güveni bir kez daha yerle bir ettikleri için bu halde olduklarını görmüyor bile. Dahası Mahir’in sürekli ondan bir adım önde olması, kendi sarılamazken, kızının yüzünü güldüremezken onun bunları yapıyor oluşu  Cemal’in yüzüne “İyi baba” kavramının tokat gibi çarpmasına neden oluyor. Ve henüz farkında değil ama Nergis’in dediği gibi babalığı da gönül almayı da Mahir’den öğreniyor en azından şimdilik taklit ediyor desem daha doğru olacaktır.

Ah Cemal ah aslında Nergis onsuz neler yaşadı bir bilse. Nergis’in ona ne kadar ihtiyacı olduğunu bir anlasa tutup bir daha asla bırakmayacak ama o henüz bunların hiç birini öğrenecek bir adım bile atmadı. İlk başlarda neler olduğunu bu kadar merak edip araştıran adam hiç bir şeyi merak etmez oldu nedense. Zaten Nergis’le her konuşması, her yan yana gelişi kalbine hançer gibi saplanıyor Nergis’in dedikleri  çünkü Nergis çok acı çekiyor ve Cemal gayet farkında; bunun en büyük müsebbibi kendisi ve ne yazık ki kızının acısını dindirmek için yaptığı her hamle, Nergis’i daha da fazla parçaya ayırıyor.  Nergis yaşadığı hayal kırıklıkları, uğradığı taciz, katil olmuş olmanın verdiği ağırlık ve annesinin bu uğurda kendini feda edecek olmasının verdiği yükle mücadele ederken bir de babasının her defasında diğer çocuğunu ona tercih ettiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Şimdi Ahmet’in küçük olduğu düşünülebilir ama Nergis babasının şefkatini bilip de kaybetmiş bir çocuk ve Cemal’in bu hali onun yıllarca içinde büyüttüğü babasını öldürüyor. Nergis’in asıl acısının sebebi de bu. Yıllarca kendisine yalan söyleyen bir çocuk, o. Erken büyümek zorunda kalsa da söz konusu Cemal olduğunda hala o babasının eksikliğini hisseden küçük bir kız çocuğu. Nergis her ne kadar büyümüş olsa da hala ergenlik döneminde ve  duygusal olarak zaten en zor zamanların olduğu ergenlik çağında bir genç o bu yüzden öfke patlamaları da duygu değişimleri de çok büyük oldu. Nergis’in Mahir’e bağlanma sebebi de bu: Mahir en zor anlarda yüzünü güldürmeye çalışırken farkında olmadan Cemal’le karşılaştırılıyor ve yaptıklarıyla kazanan hep o oluyor. O sadece Nergis’i mutlu ettiğini sanırken aynı zamanda babasının yıktıklarını da onarıyor Nergis’in nezdinde. Nergis böyle düşünürken bence Asiye de farksız düşünmüyordur.  Zira Mahir hem ona hem de kızına her defasında aynı şeyi söylüyor; “Sen nasıl istersen ne şekilde istersen ben öyle yanınızda olacağım.” Bu sözü bu zamana kadar hep tuttu Mahir ve Asiye bunu gayet iyi biliyor.

Mahir, her ne kadar her hafta yaptıklarıyla hepimizden tam puan alsa da ben hala tam anlamıyla güvenemiyorum. Şöyle söyleyeyim: Öfkesi bile olmayacak mükemmellikte bir insan olamaz. Mahir nedense en hassas konularda bile çok sakin ve akılcı bir yol izliyor. Asiye ve çocuklarına karşı böyle olmasını kendi kimsesizliğine bağlayabilirim ama adam kendi öz ailesine bile sinirlenmiyor, arkadaş. Bu nasıl iş? Bütün çocukluğu örselenmiş bir adamsın sen, nasıl olur da bu kadar sakin olabilirsin? Ne kullanıyorsa aynısından istiyorum , aklıma başka bir şey de gelmiyor. Cemal’in de aslında Mahir’e bu kadar takılmasının sebeplerinden biri bu diye düşünüyorum. Evet ailesi yüzünden kıskanıyor ama başka şüpheleri de var, adamın gözlerinden belli oluyor. Mahir ve Cemal’in bir noktada ciddi bir mücadeleye girişeceklerini düşünüyorum, özellikle de tüm sır perdesi aralandığında iki karakter arasında ciddi sorunlar çıkacaktır.

Mahir’de durum buyken, Cemal de kendi cehenneminde kavrulmaya devam etti. Cemal’in geçmişindeki sır perdesi aralandıkça da benim kafamdaki bulutlar dağılmaya başladı. Cemal’in iki ailesinde de işleri batırmasının sebebi aslında bu kavrama yabancı olması. Tek başına büyümüş ve asla kimsenin sorumluluğunu almamış bir adamdı, Cemal. Asiye’ye aşık oldu ve dünyası bir anda sevdiği kızın etrafında dönmeye başladı. Cemal için her şey toz pembe olsa da hayatın acı gerçekleri teker teker yüzüne vurdu. Cemal ve Asiye’nin evlilikleri ” Ben neyime güvendim de evlendim, çocuk sahibi oldum?” dediği gün bitmişti aslında. Cemal yaşının çok genç olmasının verdiği cahillikle bir sürü hata yaptı ve şimdi çok ağır bir bedel ödüyor.

Bu hikayede en ağır bedeli kim ödüyor peki biliyor musunuz? Asiye! İşte en ağır yaralı olan  çünkü ne Cemal gibi içindekileri dökebiliyor ne de Nergis gibi hesap sorabiliyor. Tek bir isteği var o da çocuklarının mutlu olması ancak olmuyor. Nergis’i kurtarsa Uğur’u koruyamıyor ve bu da gün geçtikçe Asiye’yi daha da içine kapanık biri hale getirdi. Hep anneliğini ön plana alsa da aslında o da bir kadın ve içinde fırtınalar kopuyor. Sevdiği adamın yakasına bile yapışıp da hesap soramadı. Helin’i anlamaya çalışırken neredeyse her şeyini kaybetme noktasına kadar geldi. Daha Cemal’in açtığı yaralar kapanmazken başına Nedret, Raci çıktı ve artarak devam ediyor. Asiye sabırla ayakta durmaya çalışsa da patlaması an meselesi gibi geliyor bana. Hele de Uğur meselesi Asiye’yi tamamen kontrolden çıkarabilir diye düşünüyorum. Bu hikayedeki en sakin insan o ama biliyorsunuz, sessiz atın çiftesi pek olur. Cemal’le olan durumunu da düşünecek olursak bu iki aşığı çok zor günler bekliyor diye hissediyorum.

Cemal aslında Asiye hayatına girmediğinde de vicdanıyla büyük bir savaş veriyordu ama Asiye’yle çocukları hayatına girdikten sonra durum değişti. Eskiden sadece vicdan azabıyken şimdi kıskançlık, ailesine bir adım uzakta olması ama ulaşamaması gibi durumlar da eklendi. Cemal için hayat iyice katlanılmaz bir hal aldı. Onun durumunda aslında imkansız olan bir durum yok çünkü biraz çabayla ailesini geri alabilir ancak onu bir şey durduruyor. Helin’in intihar meselesi dışında bir şey olduğunu düşünüyorum. Nedret çok tehlikeli bir kadın ve Cemal’le onun geçmişi sandığımızdan da karmaşık diye düşünüyorum. Bu yumağın sonu nereye varacak tam kestiremesem de Cemal’in tamamen bencillikle hareket ettiğine de asla inanmıyorum, ben. Cemal’in umursamaz olması gibi bir durum söz konusu değil yahu bu adam resmen acı çekiyor. Her gün, her nefesinde acı solurken nasıl bencilliğinden gitti diyebilirim? Onun elleri ayakları bağlanmış ama ben düğümü atanı göremiyorum. Aksi halde senaryoda bariz hata var diyeceğim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Bu sorun ortaya çıktığında Asiye ve Cemal’in yeniden yollarının birleşeceğine dair inancımı da koruyorum. Bir zamanlar bir şekerle affettiği Cemal’e olan ilgisine bakacak olursak Asiye Cemal’i anladığında durum çok daha farklı ilerleyebilir. Ben umudumu baki tutacağım, artık neler olacağını birlikle izleyeceğiz.

Cemal’in Demirhanlar’la olan derdi bitmiyor. Daha Nedret sorunu bitmeden çantadan  Raci de çıktı. Cemal’in Raci’yi ele vermiş olması onu daha çok hırslandırdı, Mahir’in  açığını bulamayan Raci Asiye’ye yöneldi ve işin ucunda Cemal de var. Bakalım Esat neler bulmuş merakla bekliyorum.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s