Yazan : Şehriban Simay DEMİR
Hayat istediğimiz her şeyi altın tepside sunmaz. Aşkı , huzuru, mutluluğu alayım, acı, keder, ayrılık dışarıda kalsın diyemiyorsun, zira hepsi ful paket. Cemal aşkın en güzelini yaşayıp, sonunda huzur bulabileceği bir yuva bulmuşken maddi sıkıntılar, gençlik bunalımları ve ailevi sorunlarla başa çıkamaması belki de bir daha geri dönüşü olmayan bir hata yapmasına neden oldu. Bu yaptığıyla hem kendisinin hem Asiye’nin geleceklerine darbe indirirken, hayatın acı ve pişmanlıkla dolu yüzüyle tanıştı. Cemal için artık hayat acıyla birlikte vicdan azabı demek ve o bu cendereden nasıl çıkacağını bilmiyor.
Cemal kendi acısıyla kavrulurken, Asiye çok daha çetin bir mücadelenin tam ortasına kaldı. Uzaktan bakınca, korkak ve sindirilmiş bir kadın olarak görünse de aslında durum hiç öyle değil. Asiye uzun zaman önce kendisi için bir şeyler istemeyi de hatta yaşamayı da bırakmış biri, bu sebeple de Cemal ve Helin karşısında sessiz kalıyor. Asiye’nin meseleleri çok ciddi. Kızını korumak, oğlunu mutlu etmek gibi hayati konuları varken, kadın olarak içinde kopan fırtınaları dinleyecek vaziyette dahi değil. Yine de eskisine oranla daha ılımlı olmaya başladı ve bunun en önemli sebebi de Helin’den duyduğu itiraf bence. Asiye, Cemal’in nasıl sıkıştığının artık farkında ve bu sebeple değişmeye başladı. Daha önce bahsi bile açılsın istemediği konuları konuştu onunla sahilde, defalarca “Çocuklarımdan uzak duracaksın” diyen, sadece bu sebeple ondan hesap soran kadın çocuklarıyla arasını düzeltmesine karşı çıkmadığı gibi bir de destek oldu. Ayrıca çocukların yanı sıra kendi de onunla vakit geçirdi ve bundan kulübede olduğu gibi rahatsız olmadı. Asiye bir anne ve özellikle kızının baba özlemine, Cemal’in yeniden çocuklarına baba olma isteğine, özellikle de öğrendiklerinden sonra kayıtsız kalamadı ve bazı duvarlarını indirmeye başladı.
Bunu Cemal’i affetti anlamında söylemiyorum, bence o da Meral gibi ona acıdı, üzüldü ve bana kalırsa Cemal’in tercih sebeplerine saygı duydu. Bundan dolayı ona karşı daha yumuşak davrandı. Üstelik Cemal’in sarhoşken Helin’e söylediklerine tanık oldu, Cemal’in gözünden kendini gördü ki bu onun için önemli bir noktaydı. Bence Asiye hala Cemal’in onu bıraktığı yerde; sanki o anda hapsolmuş da Cemal’in gelip onu kurtarmasını bekliyormuş gibi. Cemal’in onu terk edişini öyle içine gömmüş, öyle derinlerine saklamış ki bilinçliyken asla dışarı çıkmıyor bu durum. Fakat bedeni ve ruhu biraz zayıf düştü mü o tüm üstüne kilitler vurup sakladığı her şey dilinden dökülmeye başlıyor. Tıpkı hastalandığında ya da kabusunda “Cemal gitme, Cemal beni bırakma” diye sayıkladığı gibi.
Asiye’nin içinde yanan bir ateş var ve onun tüm savaşı o ateşin harlamasına engel olmak. Kendisinden vazgeçmiş bir kadın gülemez, ağlayamaz hatta tepki bile vermez. Asiye de böyle yapıyor. Cemal ve Helin’e tepkisiz kaldı ama bunun sebebi Cemal’i sevmemesi değil. Onu hala canı yanarcasına seviyor, ateşlendiğindeki durumu bu zaten. İçerideki Asiye sevdiği adamı her şeyiyle kabul etmeye hazır ama şu durumda Asiye o yola girmez. Bakın burada çok ince bir çizgi var : Asiye söz konusu kendi olsa dakikasında geri alır sevdiğini hayatına, hatta bir daha terk edilmeyi göze alarak yapar bunu ama çocukları için yapmıyor. Onların da acı çekmesine dayanamayacağı için Cemal’i tam olarak hayatlarına dahil etmiyor. Sevdiğinin acısına dayanmasa da çocuklarının acısı Asiye’yi öldürür bu sebeple can için cananı görmezden geldi.
Bu arada bir paragraf açmam lazım : Gülsüm çok tatlı görünen ama tatlı metaklılığını sevimliliğiyle saklayan biri. Cemal ve Asiye’yi görmesi de işleri olduğundan daha karmaşık hale getireceğine eminim zira kendisi çenesini tutabilen biri değil. Asiye’nin tek derdi çocuklarıyken sürekli yeni dertlere sahip oluyor. Halbuki çocuklarının durumundan dünyayı görecek hali kalmadı Asiye’nin, umarım Gülsüm çenesini sonsuza kadar kapalı tutmayı başarır.
Asiye, kızının çırpınışlarını, acılarını gördükçe Cemal’i hayatlarından uzak tutsa da diğer yanda da Cemal’in içine düştüğü tuzağı fark etti. Ona söylenen yalanlarla, Cemal’in her şeyi Ahmet için yaptığının ayırdına vardı. Küçük oğluna “Baban seni asla terk etmez!” derken kendilerinden vazgeçişinin sebebine sevgiyle bakarken, Asiye’nin Cemal’in baba olarak yaptığı hataları affettiğini görüyorum. Sevgili ve koca olarak, aile babası olarak yanlarında olmamasından hala sinirli olsa da çocukları için bir şeyleri telafi etmeye çalıştığının farkında, özellikle de Helin’le olanlardan sonra iyiden iyiye Cemal’i anlamaya başladığını düşünüyorum.
Cemal’in daha önce pişman olduğuna çok şahit olduk; onları geride bıraktığı ve bundan dolayı onlarla bir daha eskisi gibi olamayacağı için pişmanlıkla kıvrandı. Fakat bu sefer apayrıydı kahroluşu… “ Benim bambaşka bir hayatım olabilirdi” içinde koca bir ömür yatan, ne kadar da ağır bir cümle değil mi? Onun kızdığı şey Helin’in ona yalan söylemiş olması değil, onun böyle çıldırmasının sebebi söylediği yalanın Cemal’den alıp götürdükleri, kaybettiği saadeti. O eğer Helin’in yalanına inanmamış olsaydı ya da Helin bunu hiç yapmasaydı; bu gün Nergis Mahir yerine ona sarılıyor olacaktı. Uğur baba baba diye Mahir’in değil onun peşinden koşacaktı. Şüphesiz Asiye en güzel gülüşlerini Mahir’e değil ona gösterecekti. Belki parası olmayacaktı ama huzuru, mutluluğu olacaktı ve o tüm bunları bir yalan yüzünden kaybettiğine inanıyor ve bence sonuna kadar haklı.
Cemal uzun süredir aradığı günah keçisini burnunun dibinde keşfetti. Kaybettiği mutluluğunun sebebi olarak Helin’i görmeye başladı ve tüm öfkesini ona yöneltti. Ben burada Cemal’i haksız görmüyorum. Cemal’i ilk terk edişinde de sizler kadar acımasız değilim. Cemal çok gençti, hata yaptı ama bu hatasını telafi edecekti. Karısına, çocuklarına dönecek ve belki de kaybettiği hayatını geri alacaktı. Ben burada Helin’in durumunu çok hastalıklı buluyorum, kimse kusura bakmasın! Adam gitmesin diye yalan söylüyor, bu yalanı senelerce devam ettiriyor, güya sevdiği adamı salak yerine koyuyor buna da “sevgi” diyor öyle mi? Arkadaşlar bu nasıl sevgi? Helin kendi ağzıyla yanında bir kere mutlu olmadığını itiraf ettiği adama yapışıp kalmış, yetmemiş bir de yalanla bir sürü dolap çevirmiş. Bu sevgi değil, saplantı. Kaldı ki bu saplantılı ruh hali neredeyse Uğur’u canından edecekti. Cemal ona başka bir kadını sevdiğini haykırırken aslında ben size çok daha acı bir paragraf açayım : Cemal eğer o gün dönebilseydi, bugün ne Nergis kaçmak zorunda kalacaktı ne de Uğur baba hasretiyle oyuncak tırlarla hayal kuracaktı. Yanlış anlaşılmasın ben Cemal hatasız asla demiyorum ama et çengeline de çekmiyorum. Kaldı ki Raci, Nedret’i düşününce Cemal yanlarında melek kalır.
Helin’den ziyade beni rahatsız eden diğer bir karakter de Mahir! Şimdi “Adam melek gibi, nesinden rahatsız oldun?” diyebilirsiniz ama arkadaşlar bu kadar iyilik fazla değil mi? Kardeşi bile isyan ederken, Mahir gayet mantıklı, tutarlı devam ediyor ama şimdi başka bir yerden bakalım mı olaya? Mahir, daha iki saniye önce tanıdığı kadına Asiye’nin çocuklarının babasından sakladığı evliliğini, sebeplerini takır takır söyledi. Şimdi safça ağzından kaçırdı diyebilirsiniz ama bu evliliğin arkasındaki esas sebep Nergis’in geleceğiydi, benim kızım çok havalı, harika resim yapıyor demekle iş bitmiyor. Felakete giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Ayrıca Mahir’in gün geçtikçe, Asiye ve çocuklara fazla bağlanması, onları kaybetmemek için her şeye eyvallah çekmesi ileride bu adamın neye dönüşeceği hususunda beni endişelendiriyor. Şimdi Mahir’in babacan tavrını iyiye yormak istiyorum ama dün bir, bugün iki bu hızlı duygusal gelişim, beni bu sevginin ileride daha kötü bir şeye dönüşeceği hususunda tedirgin ediyor. Bu sebeple Mahir’in gerçekleri öğreneceği güne kadar kendimi sessize alıyorum.
Gerçekler demişken, Mahir dışında Cemal’in de gerçeklerle buluşacağı bir gün var. İşte o zaman Mahir ve Cemal arasında bir savaş başlayacak. Bunun da ötesinde Cemal asıl büyük cehenneme o zaman düşecek ve onun Helin’e vereceği tepkiden korkuyorum. Cemal’i mutlu eden, sığındığı tek alan Asiye ve çocukların güvenli, iyi bir hayat yaşadıklarıydı. Gitmek zorunda kalışının ailesine yaşattıklarını bilmiyor, o gün geldiğinde Cemal’in suruna biri üfleyecek, o cehennemden nasıl çıkar, işte ben de merakla bekliyor olacağım.
Kaderimin Oyunu Cemal ve Asiye’nin imkansız aşklarının şarkısı ama biz mucizelere inanıyoruz değil mi?
Haftaya görüşmek üzere…