Verdiğimiz uzun aranın ardından yeniden birlikteyiz. Baba beni son haftalarda o kadar yordu ki size anlatamam, özellikle de Büşra’ya üzülmekten ciğerim soldu ama asıl hissettiğim duygu neydi biliyor musunuz? Öfke! Emin’in katılığı bir noktadan sonra zalimliğe dönüşüyor ve kusura bakmayın artık demek zorundayım: Böyle baba olmaz olsun.

Emin Saruhanlı’yı anlamak için, empati yapmak için çok uğraştım. Hala daha uğraşıyorum ama bazı noktalarda artık yeter diye haykırmamak için kendimi zor tutuyorum. Kuralları olan, belli kalıplarda yaşamasını anlarım ama evlatlarına bu kuralları bahane ederek zulmetmesini anlamam da kabul de etmem. Kadir’e ayrı, Büşra’ya ayrı eziyet ediyor. Bu ikisine sürekli ahlak nidaları atarken Servet, eski karısı ve yeni karısıyla mutlu mesut yaşıyorlar. Büşra boşanınca konuşacak olan elalem bu işe gıkını çıkarmıyor, ne güzel dünya be! Emin’in geçmişi, sırları aileyi bu hale getirmiş belli ama bu kadarı fazla. Adamdaki kontrolcülük çocuklarını perişan ediyor ve ne yazık ki bu Emin’in umurunda bile değil. Onun tek istediği bütün çocuklarının sözünden çıkmaması, kan da kussalar biat etmeleri diye düşünüyorum. Emin bende her hafta sınıfta kalıyor ama bu hafta Büşra’nın acısını gördüğümde “Bu adam baba olamaz!” dedim. Emin ve Fazilet çocuklarını perişan ediyorlar, o övündükleri aileleri batıyor ve ne yazık ki ailenin içindeki çürümenin farkında olan tek kişi var : Kadir.

Kadir ve Emin arasındaki çekişme aslında gizli bir savaşa döndü. Kadir, babasının yaptıklarını, sebep olduklarını anlatmaktan o kadar yoruldu ki artık ona anlatmamaya başladı. Yapacaklarını, olanları kendi bildiği şekilde yapıyor çünkü Emin anlamıyor. Kadir ne yapsa, Emin bunu kendisine yapılmış bir şey olarak algılıyor diye düşünüyorum. Bu sebeple de her fırsatta oğluna saldırıyor. Emin’e sorsam kesin ailesini ayakta tutmaya çalıştığını falan söyler ama bu iş böyle olmaz. Yardıma ihtiyacı olduğunu bile ailesine değil başkasına söylüyor, bu nasıl aile bana anlatsın bakayım. Halbuki Kadir ve diğer çocuklarıyla birlikte olsa hayat onun için çok daha kolay olacak. Daha da kötüsü Emin kurmaktan gurur duyduğu bu ailenin dibini oyuyor ve ne yazık ki bunun farkında bile değil.

Kadir ailesinin parçalanmaya başladığını gördü ve tüm gücüyle bunun olmaması için savaşıyor. Kadir ne yazık ki ikiye hatta üçe bölünmek zorunda. Bir yanda uğruna hayatını gözünü kırpmadan kararttığı Büşra’sı, diğer yanda annesi, kardeşleri ve yeğenleri, diğer yanda da şirket, gelecekleri. Kadir’in sırtında o kadar büyük yükler var ki altında ezilmeden ayakta kalmayı başarması bile büyük bir başarıyken o babasına ve herkese rağmen ilerlemeye devam edebiliyor. Özellikle de İlhan karşısında ilk raundu alması da Kadir’in ailesi gibi küçük lokma olmadığının ayan beyan ispatı diye düşünüyorum. İlhan, Kadir ve ailesini küçük ve hor gördü, aşağıladı ve bu yüzden hamlelerini çok açıktan gösterdi, Kadir de boşluğu buldu ve onu alaşağı etti. Kadir babası ve İlhan karşısında kazansa da ne yazık ki her yere yetişemiyor bu sebeple de babasının Sevil hamlesini göremedi ve sanırım Sevil’i kaybetti.

Sevil ve Kadir yüzleşmesi çok ağırdı. Kendimi bir kadın olarak onun yerine koyunca berbat hissediyorum. Emin’in sanki kendi kızı, kız torunu yokmuşçasına Sevil’i namusuyla vurması, ahlaksızmış gibi tavır almasının savunulur hiç bir tarafı yok. Sevil, Kadir’e söylediklerinde de, babasına söylediklerinde de sonuna kadar haklıydı. Bir kadını namusundan vurmak, aşağılık yorumlarla erkeği yüceltirken kadını aşağılamanın elle tutulur tek bir yanı yok. Bu sebeple Sevil bundan sonra o aileye gelir mi bilmiyorum ama sanki bu ilişki ikinci kez Emin yüzünden bitti gibi geliyor bana. Kadir babası yüzünden sevdiği kadını kaybetti, belki de kendi ailesini kurma umudunu da kaybetti… Aslında bu gaddar babaların hep yaptığı bu değil mi? Bazıları çocuklarının mutluluğunu bazıları da çocuğunun içindeki iyiliği çalıyor. Tıpkı İlhan’ın babasının onun içindeki iyiliği çalıp, yok ettiği gibi…

İlhan karakter olarak dizide benim en sevdiğim karakterlerden biri oldu. Derinliği, acımasız görüntüsünün altındaki sevilmemiş olmasının acısı, Emin’in ailesine sırf bu yüzden diş bilemesi derken karşımda dolu dolu bir karakter var. İlhan, babası tarafından sevilmemiş, hor görülmüş ve ne yapsa o adama yaranamamış bir çocuk. Emin’in ailesi ona kaybettiği mutluluğu hatırlatıyor diye düşünüyorum. Yalnız bilmediği şey aslında Saruhanlı çocukları da kendisinden çok farklı değil. Onlar da en az İlhan kadar sevilmemiş, hor görülmüş çocuklar ancak İlhan’ın bunları görebilecek durumda olduğunu düşünmüyorum. Hele de Kadir’in hamlesinden sonra babasının karşısında yine hor görüldüğü ve küçük düştüğünü düşünecek olursak iki taraf arasında amansız bir mücadele başladı. Korkarım ki bu savaşın ortasında kalacak biri var : Büşra.

Büşra ve İlhan arasında gözü olan kimsenin inkar edemeyeceği bir çekim var. Hatta öyle ki Büşra her kaçmak istediğinde ayakları onu İlhan’a götürüyor, gece yarısı annesiyle kavga ettikten sonra yine onu arıyor. Büşra şu anda İlhan’ın intikam planının bir parçası olsa da bana kalırsa İlhan da karşısındaki bu kırgın kalbe kayıtsız kalmayacak. Özellikle babası tarafından hor görülen, mutsuz bir hayata hapsedilmiş olan Büşra’yı sever mi bilmiyorum ama anlayacaktır diye düşünüyorum. Hem kim ailesinin görmezden geldiği birini İlhan kadar iyi anlayabilir ki değil mi? Hatta bana soracak olursanız Ahmet meselesini İlhan öğrenirse onu Kadir’den bile beter edecektir deee asıl mesele Büşra’nın cesaretli olması diye düşünüyorum. Aksi halde ne İlhan ne de Kadir ona yardım edemez.

Büşra bu hafta benim içimi acıttı. Siz hiç yaşayan, nefes alan bir maktül gördünüz mü? Büşra bir maktül arkadaşlar. Babası tarafından bir cehenneme hapsedilmiş, ne zaman çıkmak istese kafasına bir tokmakla vurulup, engellenmiş, ruhu her gün ölürken bedeni bir zalimin ellerinde her gün acı çeken bir insana dönüştürülmüş. Büşra’nın bir noktadan sonra konuşması, sesini çıkarması lazımdı ve sonunda ben o sesi duyduğuma çok memnun oldum. Önce annesine sonra da babasına konuşurken aslında bu ailenin içeriden tükenmesine sebep olan kurdun bir tek Emin olmadığını da orada farkettim: Fazilet de en az Emin kadar gaddar.

Fazilet ve Büşra’nın bahçedeki yüzleşmesinde içimden ekrandan içeri girip “Sana da, elaleme de, kocana da, evine de, oğullarına da başlarım!” diye bağırmak geldi. Kız bana tecavüz edecek derken, kocan o senin cevabını asla kabul etmiyorum. Kızına yapılanı duyunca ortalığı ayağa kaldırması gerekirken Büşra’nın sesini kısmaya çalıştı. Fazilet daha önce de kızını abisinin başını yakmakla suçlamıştı. Yani aslında o evin kadına bakış açısını Emin’den önce, Fazilet’te de görebilirsiniz. Abisinin yapabildiği şeyleri kadın diye kızına yapamazsın diyen bir kadından daha kötüsü yoktur zira onun yetiştirdiği erkek de kızına bunu dikta eder. Kadir de olmasa Fazilet benim gözümde tamamen sınıfta kalacaktı.

Fazilet ve Emin gerçekten tencere kapak bir çift. Damarları kızlarını zorla tüp bebek tedavisine götürdü diye kızacaklarına, kızlarına kocanı nasıl bırakırsın diye kızıyorlar. Emin de yanındaki de beni bu hafta o kadar zorladı ki çıdırmama ramak kalmıştı. Kız “beni koruyun” dedikçe onlar kocan da kocan diye kızın başının etini yediler ama Büşra’nın oradaki tiradına da, sonunda babasına karşı susmamasına da bayıldım. “Babalar kızlarını korurlar” derken aslında Emin’e “sen beni korumadın” diyordu. En sonunda da “Beni en çok koruyan insanın yanına gidiyorum!” diyerek babasına resti en hassas noktasından çekmiş oldu. Emin sürekli Kadir’e “burası benim ailem, benim kurallarım” diyordu ya işte Büşra onun ailesinden olarak ı kurallara artık uymayacağını ilan etti.

Büşra’nın koşa koşa abisine gitmesi, artık içine atmamanın verdiği rahatlıkla ve huzurla sarılması görülmeye değerdi. Kadir’in küçük kız kardeşine bakış açısı, onu babası gibi sevip kollamasını izlemek çok güzeldi. Umarım Büşra yeniden kabuğuna çekilmez de Kadir’den aldığı güçle Ahmet denen adamdan da ailesinin üstünde kurduğu baskılardan da kurtulur.

Bu arada demezsem olmaz, Özge Yağız bu hafta bölümü sırtladı, götürdü. Büşra’nın duygudan duyguya geçtiği, histeri kriziyle ağladığı her duyguyu çok iyi aktardığını düşünüyorum. Özellikle bahçedeki sahne bana sorarsanız bölümün en iyi sahnesiydi. Oradaki duygu geçişleri, oradan oraya koşarken birden annesine dönüp onu sarstığı an harikaydı. Ayrıca Özge ve Tolga’nın karşılıklı sahnelerdeki enerjilerine hayranım. Dizi olmasa gerçekten abi, kardeş sanarım o derece iyi bir enerjileri var. Tolga’nın performansına diyecek zaten yok ama Özge beni kendine hayran bıraktı. İyi ki Büşra Özge olmuş, iyi ki…

Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s