YAZAR : Şeyma BULUT

İşte aranan kan bulundu! Hakim dizisi için  denecek en güzel cümle budur diye düşünüyorum. Uzun zamandır baştan sona soluksuz izlediğim bir iş hiç denk gelmemişti ve sonunda karşımda böyle bir dizi var. Hakim bu hafta beni koltuğuma öyle bir çaktı ki bölüm bittiğinde derin bir nefes aldım ve kendime şu soruyu sordum : Bu oyunun kazananı kim olacak?

Bu hafta Hakim’de deyim yerindeyse dar alanda kısa paslaşmaları izledik. Ömer Arif ve Azem Demirkıran arasındaki gizli savaş başladı dersem hata etmiş olmam diye düşünüyorum. Şimdilik Azem’in Ömer Arif ve Ozan’dan haberi olmayabilir ama o zeki bir adam, yakın zamanda bağlantıları çözmeye başlayacaktır. Bunun en büyük ispatı da mahkeme sahnesinde yatıyordu diye düşünüyorum. Azem sanki bir şeyleri biliyormuşçasına Ömer Arif’e kitlendi, uzun uzun baktı. İçine düştükleri mevzuda durumun göründüğünden çok daha fazlası olduğunu biliyor ancak olaylar öyle bir şekilde iç içe geçti ki yumağın başını bulamadı. Şimdi Azem kısacık sahnede ne anladı diyebilirsiniz ama düşünsenize basit bir trafik kazası dosyasında çalıntı araba bir ağır ceza reisine ait, duruşmada belediye başkan adayı, alanında şahane bir avukat var ve sanıksa bir kenar mahallede yaşayan, fakir bir çocuk. Siz Azem olsanız ne hisserdiniz? Açıkçası ben çok şüphelenirdim ki Azem de şüphelendi. Ömer Arif ve Ozan için çember iyiden iyiye daralmaya başladı.

Ömer Arif Derman, hayatını adalete adamış, doğru yoldan asla sapmamış bir kanun adamı. Aslına bakacak olursanız oğlu için göze aldığı ve yaptığı işler bir domino dizgisini harekete geçirdi. Arabayı yok etmeye çalışmakla başlayan oyunlar, Ömer’in kendisini benzin istasyonunda, kamera kayıtlarını silerken bulmasıyla iyice karmaşık hale geldi. Ömer Arif oğlunu korumaya çalışsa da Mert’in ölümü ne yazık ki birçok insanın hayatını kökünden değiştirdi. Azem Demirkıran ve ailesi şöyle dursun,Ömer’in oğlunu korumak için attığı her adımda başta kendisi olmak üzere, Yasemin, Cevdet, Gülbahar, Pusat hatta oğlunun sevgilisi Ceren bile artık güvende değil.

Ömer’in söylediği yalanlardan şüphesiz en çok etkilenen kişi Cevdet oldu zira o da artık Gülbahar gibi topun ağzında. Oraya geleceğim ama Ömer Arif’in en yakın arkadaşına neden yalan söylediğini bir türlü anlayamadım. Cevdet hesap sormaya geldiğinde “Kazayı ben yaptım, korktum!” dedi ve bana ilk etapta biraz saçma geldi. Cevdet zaten yardım etmeyi kabul etti, gerçeği öğrenince de dostunu bırakıp gitmedi, peki o zaman neden? Neden Ömer ona yalan söylemeye devam ediyor? Ya da Yasemin ya, Yasemin bir avukat yani durumu en iyi anlayacak insan ama ona da doğruları söylemedi. Buradan iki sonuç çıkıyor ya Ömer can dostlarına güvenmiyor ya da onun derdi çok başka bir yerde. Zira Cevdet’le olan dostluklarının öyle basit olduğunu sanmıyorum. Adliyelere giriş usulü hele de ağır ceza reislerinin odalarına öyle kafadan dalamayacağınızı bilmenizi isterim. Yani Cevdet’e özenmeyin kendinizi birden adliye nezaretinde bulursunuz. Peki bu şekilde giriş nasıl olur? Personel, güvenlik, katipler sizi tanıyordur, başkanla yakınlığınızı biliyordur, öyle girersiniz. Zaten Yasemin’in gelmesiyle de didişmeye başladıklarını düşünecek olursak, bu dostluk o koltuklardan önce başlamış. Şimdi benim merak ettiğim şey şu? O zaman Ömer neden sakladı? Bunun için Ömer ve Ozan’a biraz daha yakından bakmak gerektiğini düşünüyorum aksi halde Ömer’i anlamakta biraz zorlanabiliriz.

Ömer ve Ozan’ın ilişkisi aslında klasik baba, oğul ilişkisi gibi görünüyor. Babasıyla zıt bir genç, annenin ölümüyle oğluna daha da sıkı sarılan bir ebeveyn gibi dursa da aslında o kadar basit değil. Daha o olay üstündeki sır perdesi aralanmasa da Ömer Arif’in eşinin doğal yollarla ölmediğini biliyoruz. İlk bölümde karşımızda karısının mezarı başında göz yaşı döken bir adam vardı. Bir kanun adamı olarak karısını koruyamayan bir hakimin, oğlunun üstüne de aynı tehlike bulutlarını görmesiyle kendisini kaybetmesini anlıyorum. Ömer bu yüzden oğlu için her şeyi göze aldı ve mafyayı mafyaya kırdırdı. Buraya kadar tamam da can dostuna oğlunu neden söylemedi? Bence bunun iki sebebi var : İlki Ozan’ın psikolojisi bitmiş vaziyette. Bu sebeple ne kadar az insan bilirse o kadar iyi diye düşünüyor ama asıl sebebi bu değil. Ömer’in bunu sır olarak saklamasının asıl sebebi Ozan’ın aile çevresi. Ozan, babasından çok utanıyor şu anda. Bir ağır ceza reisinin oğlu olarak, bir suça karışmış olmayı kaldıramıyor. Babasını elersek, Ayşe var mesela, komiser diğer yandan Yasemin avukat. Yani Ozan kendisini daha da baskı altında hissedecek. Baskı arttıkça da hata yapma olasılığı var. Zaten Ömer Arif gelmese neredeyse kız arkadaşına söyleyecekti, Ömer bu riski göze alamaz. Yine de bu işten tek başına sıyrılamayacağı için Cevdet ve Yasemin’den yardım istedi ve ikisini de hiç tahmin etmeyecekleri bir duruma soktu.

Cevdet Baba’yla başlayalım istiyorum çünkü bu işte en büyük riski o taşıyor. Gülbahar ve Cevdet’in yüzleşmesi aslında tam da beklediğim tattaydı. İkili birbirlerini uzun zamandır tanıyor ve anladığım kadarıyla bu ilk batışları değil. Azem onlar için büyük bir risk taşıyor ve aslan yaralı şu anda bu sebeple de Gülbahar’la Cevdet’in başka şansı kalmadı. Azem yaralı bir aslan gibi üstlerine gelirken ittifak yapmak zorundalar. Gülbahar ve Cevdet içine düştükleri bu zorunluluktan dolayı ittifak yapmak zorunda kaldılar ve safları belirlediler. Büyük bir hesaplaşmanın arefesinde saflar belirlenirken Azem’in ne planladığını kimse bilmiyor ama bana sorarsanız ipin ucunu yakaladığı anda bu ittifaklar o öfkeyi bastırmaya yetmeyecek…

Azem Demirkıran, korkutucu, acımasız bir örgüt lideri. Onun Gülbahar’a yaptığının ardından çok daha kanlı olayların bizi beklediğine yemin edebilirdim. Ancak öyle olmadı, hatta karısını bile susturdu. Zümrüt ne yaparsa yapsın, Azem onun gazıyla hareket etmiyor. Hatta bana sorarsanız Azem karısından daha aklı selim bir insan diye düşünüyorum. Zümrüt’e kalsa ortalık kan gölüne döner, herkes de mezara girerdi ama Azem pek o noktada değil bence. Zaten olmasın da çünkü Zümrüt’ün gerçekleri öğrenmekten çok oğluna karşılık kan dökmek istediğini sanıyorum. Azem onu durdurmak için tehdit etmek zorunda kaldı ki ben karısına çok derin bir sevgi hissettiğini de sanmıyorum. Deniz şu anda Azem için çok daha önemli ama onunla da pek konuşmuyor. Kimseye tek kelime etmiyor. Peki bu sessizliğin sebebi nedir? İşte bunu irdeleyelim mi biraz?

Bu sessizliği anlamak için bu adamı anlamamız gerekiyor. Karşımızda Azem Demirkıran gibi bir isim var. Şimdi itiraf etmek lazım kim olsa çok korkardı. Cevdet bile “Ne için öleceğimi bilsem iyi olur” dedi. Ki Cevdet siyasi ve bağlantıları olan bir insan ama o bile Azem’den korkuyor. Azem Demirkıran çok tehlikeli olmasının yanında aslında zeki de bir adam bence. İlk karşısına atılan çocuğa saldırmadı, oturdu, bekledi çünkü bu işin içinde bir şeyler olduğunu görüyor.  Bu işle alakası olmayan birini yok etmek istemiyor ama çocuğun işkence görmesi bile bana yetti. Masum bir çocuk ne yazık ki boyunun çok üstünde bir işe bulaştı ve Ömer’in en büyük vicdan muhasebesi buradan olacak diye düşünüyorum.  Kendi oğlu gibi masum birini Azem’in önüne atmayı içine nasıl sindirecek diye düşünürken Ömer’den Yasemin atağı geldi. Azem’in bilmediği düşman ordusuna bir de dişli bir avukat eklendi ve asıl oyun şimdi başlıyor.

Ömer ve Yasemin arasında ne var bilmiyorum ama birbirlerine çok güveniyorlar, destekler ve uzun süredir tanıdıklarını düşünüyorum. Avukatlar dava alırken risk hesabı yaparlar. Hele de bu tip riskli işlerde direkt dalmazsın davaya ama Yasemin tereddüt bile etmedi. Ömer’e olan güvenini bir kenara bıraktığımda gözü kara bir kadın olduğunu düşünüyorum. Azem’in rakipleri bu defa kafası çalışmayan Pusat gibi adamlar değil, hukukçular. Yani oldukça zeki ve her adımı hesaplayarak atan rakipleri var ve bu durumu çözdüğünde kafasına göre saldıramayacaktır. Yine de artık kimsenin hayatı eskisi gibi olmayacak…

Mert’in ölümünün ardından Azem hayatının merkezine kızı Deniz’i aldı. Ozan ve Deniz’in başlayan arkadaşlığı, iki babanın da evlatları için gireceği savaşı düşünürsek bu aşamadan ileriye taşınırsa zaten karmaşık olan hayatlarını iyice karıştıracaktır. Hele de Azem ve Ömer’in dar alanda kısa paslaşmalarını düşünecek olursak ortalık baya karışacak diye düşünüyorum. Neden derseniz zira adamın sevgi dolu iki çocuğundan sonra tanıştığım üçüncü çocuk diğer kardeşleri gibi sevecen değil gibi geldi bana. Aksine gözlerinde Azem’de gördüğüm öfke vardı. Şimdi o da kardeşi için intikam yeminleri etmeye başladı. Cevdet ve Ömer şimdilik belayı başlarından attıklarını düşünseler de bu kadar İntikam diye inleyen adam varken bu meselenin uzun bir süre kapanmayacağına herkes emin olsun bence…

Dizinin final sahnesinde Ömer’e gelen telefonun ardından bu oyunun yeni başladığını söyleyebilirim. İlk bölümde Ozan’ın peşinde birileri vardı, onu takip ediyorlardı. Kaza olduktan sonra ortadan kayboldular. Bence o kişiler Ömer’le alakalıydı. Ömer’in  ağır ceza reisi olarak yeteri kadar düşman edindiğini düşünüyorum.  İlk bölümde zengin bir ailenin kurbanı olan genç kızın duruşmasında ki tavrını düşünecek olursak da düşmanları olması gayet olası. Karısı öldürüldü ki büyük ihtimalle oğluna da  zarar vereceklerdi. Şimdiyse karşı tarafın eline bulunmaz bir fırsat geçti. Gelen telefonla da zaten Ömer’in köşeye sıkışacağı çok net belli oldu diye düşünüyorum. Bu kedi fare oyununda bizi neler bekliyor, bekleyip göreceğiz.

Bu haftalık da benden bu kadar arkadaşlar. Bütün ekibin emeğine sağlık, haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s