YAZAR: Şehriban Simay DEMİR
“Bazen hiçbir şey göründüğü gibi olmayabiliyor.” Bu hafta ekran karşısından kalkarken beynimden tam olarak bu cümle geçiyordu. Ne Asiye’nin ne Cemal’in ne de Mahir’in yaşadıkları, düşündükleri yahut gördükleri göründüğü gibi değildi. Mahir hiç ummadığı bir gerçekle ama yanlış bir anlamayla yüz yüze gelmişken, Cemal Mahir’e aşık ondan onu aldatmasına rağmen vazgeçmeyen bir Asiye görüyorken, Asiye ondan gerçekten vazgeçen bir Cemal gördü.
Asiye için hayat çok zor, yalnız bir kadın, yalnız bir anne, her anlamda, her an baskı uygulamaya hazır bir toplumda ayakta kalmaya çalışıp çocuklarını korumak için direnen biri ,o. Amasya’dayken yıllardır yaşadığı çevrede bile çocuklarını güvende tutmamışken İstanbul gibi hiç kimseyi tanımadığı bir yerde hayata tutunmaya çalışıyor ve şu an sığınabileceği tek yer maalesef ki Demirhan Konağı. Üstelik o etliye sütlüye karışmadan, olaylardan uzak durup sadece yaşamaya çalışırken her an her dakika kendini tehlikenin ortasında buluyor. Sırrının ortaya çıkmasıyla veya tutuklanma korkusuyla yüz yüze geliyor. Düşünsenize Asiye’nin içindeki korkuyu. Hiçbir şeyden habersiz pazara giderken yahut sadece olduğu yerde otururken bile her an polisle karşı karşıya gelme ihtimali var. Üstelik gün geçtikçe gerçeği öğrenenlerin sayısı artıyor ve onların söylemeyeceğine güvenmekten başka çaresi yok. Ama bence o da farkında bu sefer yalnız değil. Yanında her anlamda onu ve çocuklarını korumaya hazır olduğunu bildiği Mahir ve onun ailesi var. Kocaman bir aile gibi tüm gerçeği bilip arkasında duran bir annesi, her şeyi bildiği halde susan, ona dahi hissettirmeyen bir kardeşi ve tüm dertlerini konuşabileceği bir eltisi var artık. Bu Asiye gibi hayatı tek başına geçmiş, kimseye sırtını yaslamadan, medet ummadan her şeyi bir başına sırtlanmaya alışık bir kadın için ne demek anca minnetle teşekkür ederken akıttığı gözyaşları anlatabilir bence. Bunlar Asiye için mucize olsa da her mutluluğun bir bedeli var : Cemal!
Asiye’nin içini acıtan, kalbini parçalayan bir şey daha var; Cemal’le bir şansları daha olabilecekken onu bir kez daha kaybedecek, belki de bir daha hiç göremeyecek olması. Evet ona karşı davranışlarını kontrol ediyor, onunlayken umut verici hareketlerini kısıtlıyor ama Cemal’e her baktığında o renkli gözlerinden Cemal’e doğru sanki bir şey akıp gidiyor ve Asiye buna asla engel olamıyor. Sarıldıkları sahnede çok net gördük ki Cemal’le artık birlikte olmayacaklarını düşünse de Cemal’in bir şekilde onun ve çocuklarının hayatında olmasını istiyor. Gitmesi hem Asiye hem de verdiği bu mücadelenin birazcık olsun rahatlaması açısından çok daha iyi olacağını bilse de Asiye’nin bunu istemediği apaçık ortada. Zira Cemal’in gitmesi demek en azından Nedret’in gözünün üstünden kalkması, her an biri bizi yakalar mı, Cemal’le sırrınızı öğrenilir mi? Gerginliğinden kurtulması anlamına geliyor. Ama dediğim gibi Asiye tüm bunları bilse bile gitsin istemiyor. Çünkü dil inkar etse kalp gerçeği artık haykırıyor: Asiye hala Cemal’e çok aşık ve içten içe onun bir kez daha kendilerinden vazgeçmemesini istiyor.
Cemal bir kez daha vazgeçmek zorunda kaldı ailesinden, sevdiklerinden ve çocuklarından ama bu kez sadece onlar mutlu olsun diye yapacaktı bunu. Daha önce onlara yakın olmak için nasıl gidemediyse şimdide onlar mutlu olsun diye gitmeye karar vermişti. Zaten ilk gidişi de biraz da bu yüzden değil miydi? İlk gidiş sebepleri hala çok muğlak olsa da Cemal’i tanıdığım kadarıyla yine Asiye ve çocukları onsuz daha mutlu, en azından tok olacaklar diye düşüncesiyle gitmişti. Evet bunalımdaydı, depresyona girmişti belki de ama bence en önemli sebebi “Sen bir çocuğun canı çekmesin diye manavın önünden geçmemek ne demek biliyor musun? Sorusuna verdiği yanıtta saklıydı; “Biliyorum” demişti Cemal. Nergis’e yetmediğini, Uğur’a yetemeyeceğini düşündüğü için gitmişti en çok bana kalırsa. Nasılsa ben yokken ailesi ona sırtını dönemez, affeder ve onlara bakarlar düşüncesi hakimdi benliğine ama hesap edemediği, Asiye’yi de Nergis’i de yıkan şey maddiyatla ilgili değildi. Asıl olan onun varlığıydı, artık olmayacak oluşuydu zira Asiye ve çocuklarının ona ihtiyacı vardı. Ama Cemal’in hiç bir zaman bir ailesi olmadığı için bunu anlayabilecek durumda da değildi o zamanlar maalesef. Mahir’le konuşurken söylediği sözü hatırlayın; “Belki istiyordur da nasıl yapacağını bilmiyordur.” O aile olmayı, o sorumluluğu bilmediğinden onsuz daha mutlu olacaklarına emin olmuştu. Fakat şimdi o da gayet farkında bir kez daha bırakıp giderse yıkılacak, yıkılacaklar ve en büyük enkaz yine Nergis olacak. En büyük hayali anne babasını bir kez daha yan yana, el ele mutlu görmek olan Nergis’in ikinci kez babasından ayrılacak olduğu gerçeği var ortada.
“Ben bir daha bir çocuğumu arkamda bırakırsam yaşayamam.” Diyen Cemal kendi kadar Nergis’in yıkılacağını da gayet iyi biliyor. Nergis onu her izlediğimde içinde birikmiş kocaman keşkeler, buruk anılar ve gerçekleşmeyeceğini düşündüğü hayalleri olan, bedeni küçücük ama yaşadıklarından dolayı ruhu yaşlanmış bir genç kız görüyorum. Tacize uğradığı, bir pisliğin katili olmakla suçlandığı ve ailesinin kaçak durumda olmasına sebep olduğunu düşündüğü yetmiyormuş gibi bir de şimdi Nedret yüzünden anne babasının arasındaki engel olduğunu düşünüyor. En büyük hayali onları yeniden bir arada görmek olan bir evlat için ne kadar da ağır bir yük. Şimdi istemeden de olsa o da Uğur’un küçük omuzlarına taşıyamayacağı bir yük yükledi, bakalım Uğur Mahir’e bu derece bağlanmışken bu gerçekle nasıl baş edecek aşırı merak ediyorum doğrusu. Aslında bir tek Uğur değil Mahir de hayatının şokunu yaşayacak bir durumla karşı karşıya geldi ve öğreneceği gerçeklerle nasıl hareket edecek, Cemal’le aralarında neler yaşanacak izlemek için sabırsızlanıyorum.
Mahir defalarca Cemal’e neden diye sordu ; neden aramız gergin, neden sürekli bana laf çarptırıyorsun, neden benimle uğraşıyorsun. Hatta ne son “ikimizin de evli olduğunu bilmesem aynı kadına aşık olduğumuzu düşüneceğim” demiş bu durumla dalga geçmişti. Şimdi o mesaj gözünün önünde dururken tüm parçaları birleştirip Asiye’nin o resimdeki yerini de, Cemal’in neden onunla bu kadar uğraştığını da görmüş olacağını düşünüyorum. Belki başta yanlış bir yere koyacak ama Asiye durumu anlattığında asıl o zaman tüm sorularına yanıt bulmuş olacak.
Ben gerçekleri öğrendiğinde Mahir’in Asiye’den desteğini çekeceğini düşünmüyorum. Ayrıca Mahir’le ilgili bu güne kadar beklediğim ve beni tereddütte bırakan her şeyin cevabını da artık alacağım için mutlu olduğumu da itiraf etmeliyim.
Gerçekler bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor. Mahir’in duruşunu tahmin ediyor olsam da Cemal’le girişeceği mücadelenin sonu yine Asiye’ye çıkıyor ve korkarım bu durumun faturası yine Asiye ve çocuklarına kesilecek. Asiye için çember gitgide daralırken umarım artık Cemal de bir şeyler öğrenmeye başlar zira öğrenmeyen tek kişi o kaldı.
Çocukluklarından birbirini seven iki insan, o sevgiyi kimseye anlatamayan iki aşık…Onların seneler sonra yeniden yollarının kesişmesi sadece kaderin bir oyunu değil, yolun sonundaki gerçeği de fısıldıyordu. Cemal gerçeği öğrendiğinde karısına ve çocuklarına kol kanat gererek onları koruyacaktır. Mahir’in ailesi ne kadar iyi olsa da Asiye ve çocukların bir kişiye ihtiyaçları var, Cemal’e…
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.