YAZAR: Simay DEMİR
Ben aşkın, birini sevmenin iyileştirici gücü olduğuna inanıyorum. Bununla karşı tarafı iyileştirmekten bahsetmiyorum kesinlikle; kendi içini, kalbini, ruhunu iyileştirmekten bahsediyorum. Emir mesela Efsun’a kapıldıkça kendi dikenlerinden arınıyor. Çevresine ördüğü duvarları istemsizce Efsun için indirdikçe daha mutlu bir adama dönüşüyor. Bunu en basitinden film izlerken gördük. Efsun’sa Emir’in yanında olduğu her an kendi oluyor. O hamle yapmaktan korkan Efsun gidiyor yerine ne yapmak istediğini bilen biri geliyor.
Efsun cesur görünen ama hata yapmaktan ve rezil olmaktan deli gibi korkan biri bu yüzden kararlılığını asla göremiyoruz. Evet tüm bunlar geçmişte yaşadığı travmaların etkisiyle olan şeyler ama ne yapmak istediğine karar verdiği an bütün olanları unutuyor ve savaşıyor. Fakat şimdilik bunu sadece Emir’le ilgili durumlarda görsek de bunu çok yakında klinik için savaşırken de göreceğimize inanıyorum. Aslında Efsun’un sorunu ne biliyor musunuz? O burada olduğum sürece kliniği en iyi şekilde yönetmek istiyorum diyor ama o ne İstanbul’u ne de kliniği benimsedi. Bu yüzden de afallayıp duruyor. O, klinik onun ve yönetmesi gerekiyormuş gibi davranmıyor sadece eline verilen bir emanet var ve gün geçiriyor sadece. Binnur’un dediklerini hatırlayın “Sen koca at çiftliğini ve içindeki insanları yönetiyordun” halbuki kliniği yönetmeye gelince eli ayağı birbirine dolaşıyor. Söz konusu at çiftliği olduğunda asla tereddüt etmiyor, nasıl hareket edeceğini çok iyi biliyor ama sıra kliniğe geldi mi endişeli gergin, ne yapacağını bilmeyen biri oluveriyor. Farkında değil ama bu durumun bir alternatifi olduğu fikri dengesini bozuyor. Çünkü onun her durumda sığındığı tek şey “Nasıl olsa üç ay sonra Gaziantep’e döneceğim” düşüncesi oluyor. Ve o düşünceden sıyrılmadığı, gerçekten bu klinik benim, ben yöneteceğim demediği sürece yönetemez orayı. Dahası hem Kaya hem Pervin hem de diğerleri ona müdahale etmeye ve onu bir patron gibi görmemeye devam eder. Emir’in hasta kabul etmediğini öğrendikleri zaman mesela; Pervin müdahale etmek istediği an Efsun öne atıldı ve bu durumu kabul etmedi işte tam o an tam anlamıyla bu kliniği ben yönetiyorum düşüncesindeydi ve öyle hareket etti. Ve tamda Pervin’in yapmasını istediği şey yaptı; kliniğe sahip çıktı. İkisi bir araya gelirse harika işler yapacaklarına inansam da şimdilik göz göze gelmeye bile korkuyorlar.
Aslına bakacak olursanız Pervin kadar Efsun da korkuyor Pervin’le yüzleşmekten. Pervin affedilmemekten Efsun’sa onu dayanamayıp affetmekten çok korkuyor. Bu yüzden zaten onu görmek yahut konuşmak istemiyor çünkü hissettirmese de o annesini hala çok seviyor ve onu affetme ihtimali kalbinin derinlerinde bir yerlerde onu yumruklayıp duruyor. Ama annesiz geçen yıllar, sevgisinden yoksun kaldığı her an içini kasıp kavururken kalbindeki sızıyı duymaması da bana çok normal geliyor. Farkındaysanız Efsun annesine “Neden” bile demedi çünkü o geçmişin sisli perdesi kalkarsa onu affedebilme ihtimali var. Bu da şimdilik Efsun’un istediği bir şey değil çünkü annesini affederse İstanbul’a bağlanır ve babasını da yüz üstü bırakmış olur. Ama Efsun’a korkunç bir haberim var: Onu İstanbul’a klinik değil kliniğe dönsün diye savaş verdiği Emir bağladı bile ama şimdilik Efsun’un bundan haberi yok ancak bu aşk yavaş yavaş ruhunu zapt etmeye başladığında işler iyice çığırından çıkacak, benden söylemesi.
İnsan birbirini en iyi yarasından tanır. Kendine benzeyeni hemen görür düşüncesindeyim. Emir Efsun’un anne sevgisinden mahrum oluşundan, gözlerindeki acıdan tanımışken, Efsun Emir’in nasıl babası yanındayken babasız kaldığına şahit oldu. Aslında fiziken bir babası olsa da ruhuna bunca yarayı tek tek işleyenin de yine babası olduğunu gördü, tanıdı. Belki de Emir’in bu kadar çok geri dönmesinin istemesinin en önemli sebebi de budur. O yıllarca baba sevgisini kendini işine adayarak bastırmış etmiş biri ve şimdi bunun da elinden kayıp gidiyor olmasını kabul edemiyor Efsun. Babasının görmediğini gördüğünü göstermek istiyor ona. Emir’se Efsun’un annesi konusunda ne kadar hassas olduğunu bildiğinden bu konuda bir şey olduğunda hemen harekete geçiyor. Pervin’in geldiğini duyduğu an düşündüğü ilk şey Efsun oldu mesela, yanına gidişi de, durumunu sorması da onun o an nasıl bir ruh hali içinde olduğunu bildiğindendi. Aslında Emir de Efsun kadar çaresiz ama bunu göstermek onun için bir kusur sayıldığından asla belli etmiyor.
Emir Demirhan hayatında ilk kez bir kadınla cinsellik dışında zaman geçirdiği için şaşkın olsa da aslında onu esas şaşırtan ne biliyor musunuz? Biri onun için mücadele ediyor. Efsun var gücüyle Emir kliniğe geri dönsün diye çırpınıyor. Bunun sebebinin ilk bakışta Gaziantep’e dönecek olması olarak düşünülse de aslında esas cevap bu değil. Efsun, Pervin diğerlerinin önünde kaybetmek, yıllarca başarıyla gelen bir işi batırmamak istiyor ve bunun için de Emir’e ihtiyacı var. Sadece doktor olarak da değil, insan olarak da ona çok ihtiyacı var. Bu yüzden de Emir’in klniğe dönmesi çok önemli. Efsun her ne kadar Emir’e ihtiyaç duysa da bunu asla söylemez ancak Efsun’un Emir’e ihtiyacı olduğu kadar Emir’in de Efsun’a ihtiyacı var.
Emir hayatını çalışma ve günü birlik ilişkileri arasında yaşayan, yalnız bir adam. Arkadaşlarıyla bir havuz kenarında sohbet etmemiş, oturup maç izlememiş, yani hayatı uzaktan izleyen biri. Bütün bu dediklerimi bir bir Efsun’la deneyimliyor. Anılar biriktiriyor. Bu sebeple Efsun’a çok başka bir şekilde, kalbinden bağlandı. Koskoca çapkınlar çapkını Emir bir kadını kıskanır mı? Ya da istemediği halde onunla uzun vakitler geçirir mi? Asla geçirmez. Efsun’la bunları yapıyor çünkü Efsun’un kalbini gördü ve farkına varmasa da Emir de artık o kalbin etrafında albatros kuşları gibi uçmaya başladı. Belki ikisi için de bir umut vardır, ne dersiniz?
Emir’i tanımaya başladıkça aslında onun egosu yüzünden böyle olduğu değil de böyle olduğu için egolu göründüğünü fark ettim. O kendini böyle olmak zorunda hissettiği, yaralarını ancak böyle gizleyebildiği için böyle davrandığını görebiliyorum. En iyisi olmadan elindekini hak etmeyeceğini, ancak kusursuz olursa bir şeyler sahip olabileceği düşüncesine bu derece hakimken kalbinde neler olduğunu bilmeyenlerin bunu ego savaşı olarak nitelemeleri çok normal. Ama bu sadece kendini koruma mekanizması bana kalırsa hepsi bu. Çünkü o ailesi tarafından terk edilmeyi bir kusur olarak görüyor ve bunu ancak mükemmel olursa kapatabileceğini düşünüyor. Emir’in evlatlık olduğu, babası tarafından görünmediğini bu yüzden bu kadar duvarı olduğunu ve daha birçok şeyi öğrenmiş olsak da benim merak ettiğim bir diğer konu da Emir’in kadınlara neden böyle davrandığı. O bu konuda hiç değişim göstermedi, hala kadınlara sadece bir obje gözüyle bakan, numarayla sistemlendiren biri. Kadınlardan yara almadığını yahut onlara bu kadar yakın olup bu derece uzak oluşunun sebepsiz olabileceğini düşünmüyorum. Şu an ki en büyük sorunu babasıyla yaşıyor olsa da ben onun hala geçmişte bir aşk yarası olduğunu düşünüyorum.
Emir’in böyle bir yarası var yahut yok şimdilik muamma olsa da Efsun’un eski erkek arkadaşının gelişiyle ona karşı olan hislerini daha yoğun göstermeye başladı en azından kendine. Çiçeği vermeyip çöpe atması da, onları birlikte her gördüğünde sinirden dişlerini sıkması da ne kadar kıskandığını belli ediyordu aslında. Bence Ali’nin gelişi Efsun için sancılı olsa da Emir için daha sancılı olacak çünkü kariyerinde zirvede olan gıptayla izlediği biri iş konusunda bir rakibi oldu ki bu da ona “Sen vazgeçilmez değilsin, bak sen gidiyorsun biz senin yerine daha iyisini getirdik” mesajı verildi. Ama en önemlisi Efsun’la özellikle ilgilenen ve Emir’in aksine bu ilgisini belli eden biri var artık. Efsun’sa şu an için farkında olmasa da her yaptığıyla Emir’e çekiliyor öyle ki fark etmeden kokusuyla mest olacak, ceketini koklayacak duruma gelmiş bile. İkisinin de yaraları ve özel ilişkiler için ördükleri duvarları var ve kendilerine dahi bunu çok zor itiraf edecekler gibi duruyor. Efsun ve Emir cephesinde bunlar olurken Kaya ve Pervin çocukları için belki de ilk kez karşı karşıya geldi. Fakat bu konuda ben Kaya’nın haksız olduğunu düşünüyorum.
Kaya Emir’in bu gün böyle davranma sebebi ama bunu asla kabul etmediği gibi ona karşı yenilmiş olma ihtimali bile onu deli ediyor. Fakat Emir’in gidişi için Serpil özür dilemesini istediğinde evden kovulma pahasına bu durumu reddederken Serpil’in sorumlu olarak Efsun’u gösterip “Efsun gidecek” sözünü Hemen benimseyip Pervin’le bu durumu konuştu bile. Halbuki bence Emir hiçte Kaya’nın söylediği gibi egoist biri olduğu için bırakmadı. Haksızlığa uğradığını düşündüğü için bıraktı ki defalarca Efsun’a senin yüzünden değil babamla benim meselem dedi. Üstelik Emir egoistlik olsun diye değil aksine kendini her zaman kanıtlama ihtiyacı hissettiği için böyle davranıyor. Bakalım daha ne kadar böyle devam edebilecek. İzleyip görelim.
Bu arada demeden yazımı bitirmek istemiyorum. Ali Bıçakçı benim şimdiden sinir olduğum erkekler listemde en tepeye çıktı. Ne demek bir kadının odasına gidip de içki içmeyi teklif etmek, hem de odasında. Ben geri kafalı biri değilim ama Ali’nin niyeti bariz ortadaydı. Şimdi Emir de odaya girecekti diyeceksiniz ama birincisi Ali gelir gelmez geri adım attı çünkü Efsun için bu çok yanlış anlaşılmaya müsait bir konuydu. Emir bu şekilde geri çekilirken Ali denen şahsın bu şekilde davranması onu öldürülecekler listemin zirvesine yazdı, biz Emir’le devam edeceğiz.
Hayat bu bir gün batar diğer gün zirveyi görebiliriz ama bence sevdiğin , değer verdiğin insanla o zirvede olmak en güzeli.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.