YAZAR: SİMAY DEMİR

Karakterimizi ne belirler ya da yaptığımız her davranışın bir sebebi var mıdır? İstemsizce mi yaparız bazı şeyleri, yoksa her hareketimiz planlı mı? Bu tür sorular kafamı hep kurcalamıştır. Bu konuda kesin bir yargı bulamasam  da açıkçası ben yaptığımız çoğu şeyin bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Bilinçli ya da bilinçsiz bir davranışta bulunduğumuzda altında bir sebep yatıyor bana göre. Kimse sabah yatağından kalktığında “Bugün kızgın davranacağım herkese!” demez yahut bir anda “Ben bu mesleği bırakıyorum, şu işi yapacağım.” düşüncesine girmez. Bunların olması için belirli bir süreç ve neden gerekiyor. Efsun mesela dediği gibi hala hırçın biri; hayat ona hırçın  davrandıkça o da çevresindekilere öyle davranmış. Yakmış yıkmış ortalığı, hıncını almak istercesine kırıp dökmüş tıpkı şimdi annesiyle her yan yana geldiğinde ona yaptığı gibi. Emir’inse bugün böyle koca duvarları olan, kimseye güvenmeyen, tek bildiği şeyin mükemmel olması gerektiği düşüncesi yaşadıklarından, babasından, ailesinden kaynaklanıyor.

Emir’i ilk tanıdığımızda kadınlarla ilişkisi  annesi Serpil ve belki de bu hayatta güvendiği tek kişi olan Pervin’le sınırlıydı. Geriye kalan tüm kadınlar ya hastası ya da tek gecelik birlikte oldukları ve bir puanlama sisteminden ibaret olan kadınlardı. Kuralları vardı ve ona göre yaşamını idame ediyordu. Fakat Efsun; onunla tanıştığı günden beri kuralları, prensipleri ona karşı işlemez oldu. Onunla koca bir gece geçirip sadece muhabbet edebildiği, dertlerini anlatmadan anladığını bildiği biri oldu. Üstelik kıskandığı ve bunu apaçık belli ettiği bir kadın o artık. İstese de inkar da etse Efsun Emir için artık diğer bütün kadınlardan başka bir konumda. Bu yüzden Ali Bıçakçı’yı deli gibi kıskanıyor.

Şüphesiz Emir’in ilk baştaki çıldırmasının sebebi de iş konusunda kendisine rakip gelmesi değil Efsun’un kendisini getirmiş olma ihtimaliydi. “Onunla olan bu gereksiz samimiyetin ne?” Sorusu aslında onu neden istemediğini apaçık ortaya koyuyor bana kalırsa. Zaten kadehleri sorması, evi matkapla delmesi hepimiz de çok iyi biliyoruz ki kıskançlığından. Ama fark ettiniz mi Emir kıskansa da, bazen kendine hakim olamayıp belli etse de, Efsun’a ikazda da bulunsa Ali’nin yanında herhangi bir tepki göstermedi, hep bir adım geride kaldı. Yani Ali otel odasına geldiğinde, at çiftliğinde seni bırakırım dediğinde, yahut evinde kaldığını düşündüğünde bir müdahalede bulunmadı. Çünkü onun ilgilendiği kişi hep Efsun oldu. Ona göre hareket etti, Efsun “O mezeler senin içindi” dedikten sonra ilk defa sahiplenici davrandı. Eli hep Efsun’un sandalyesinde onun omuz bölgesindeydi. Ali geldiğindeyse istifini dahi bozmadı. Emir Efsun’a diğerlerine davrandığından farklı davransa da kadınlar konusunda Emir hala aynı Emir, hala kadınları puan çizelgesine koyan, tek gecelik ilişkilerine devam eden kişi, o henüz uzun veya ciddi bir ilişkiye hazır mı emin değilim.

Ben Emir’in kadınlarla olan durumunu birazda belkide hiç tanımadığı annesine bağlıyorum aslında. Düşünsenize Emir’in bu hayatta tanıdığı ilk kadın annesi, en çok koruyup kollaması gereken, en çok kendini güvende hissettirmesi gereken annesi onu bırakıp gidiyor. Emir nasıl başka bir kadına güvenip uzun süreli ilişki yaşasın ki. Hatta Pervin bile onun için bir örnek bence. Emir’in tanıdığı, güvendiği hatta belki de hayran olduğu biri ama o bile evladını bırakıp gitmiş. Emir aslında Pervin’i de anlamaya başladı diye düşünüyorum. Kendi ailesiyle yaşadığı sorunları düşününce hocasıyla empati yeteneği de gelişiyor. Ancak ne olursa olsun o klinik için ailesini feda eden Pervin’i de gördüğünde Emir’in bu tip duygulara güvenmesini sağlayacak tek bir done bile yok elinde ya da duygularını dayandıracağı bir tecrübesi yok.  Şimdi bu denli güvendiği bir kadın bile çocuğunu, kocasını bırakıp gidiyorsa başka kadınlar neden yapmasın? Onun açısından  bakınca pek de haksız sayılmaz değil mi?

Emir tüm bunlara rağmen Efsun’a karşı kabuklarını yumuşatmaya duvarlarını indirmeye başladı, ne yaparsa yapsın kalbini, aklına kazdığı kadın profilini, içinde yarattığı kalıpları yıkıyor ve bunu Emir’in Efsun’a bakışını gören herkesin anlayacağını düşünüyorum. Emir’in hissettiklerinin farkında olup olmadığından emin değilim ama artık fark etse de karşı koyabileceğini pek zannetmiyorum. Emir kıskançlığı doruklarda yaşarken Efsun şu an bu durumu düşünecek dahi durumda değil. Zira bir yandan yüzleşmekten dahi kaçındığı annesi öte yandan hem geçmişini bilen hem de hala ona ilgisi olan Ali’yle uğraşmak zorunda. Emir ve diğerleri gerçek Efsun’u bilmesin, gerçekleri öğrenmesin diye endişelenmekten Emir’in davranışlarının sebebini dahi algılamayacak durumda. Aslında bir arkadaş, bir ortak olarak Emir’i sevse de Naz’ın onun yanında oluşuna verdiği tepkiye bakacak olursa onunda kıskançlık ve aşık olma konusunda Emir’den geri kalır yanı yok. Aslına bakacak olursanız  Efsun gibi karşısında anne babası gibi örnekler duran ve bu ilişkiden en çok yıpranan kişi olan biri için hayatına birini almak oldukça zor. Üstelik bunun dışında travmaları var hayatı karman çorman bu yüzden Emir’e karşı hissettiklerinin pek farkında olduğunu zannetmiyorum.

Efsun’un şu an farklı öncelikleri var ve bunların en başında annesi geliyor. Ona kızgınlığı, kırgınlığı çok fazla ve bunu her fırsatta hissettiriyor. Aslında Efsun’a baktığımda bu kendi kabuğuna çekilmesinin, yaşadığı travmaları gizlemesinin ve hatta bu kadar çevresine karşı temkinli olup, onların düşüncelerini bu kadar önemsemesinin sebebi de annesi. Annesinin onu terk ettiğini arkadaşlarından gizlerken aynı zamanda kendine onu seven ama işi olduğu için gelemeyen bir anne yaratmış. Efsun o anları anlatırken Pervin’in yüzündeki o üzüntü içime işledi doğrusu ve itiraf etmeliyim ki Pervin’in çekip gitme sebebi en çok merak ettiğim konuların başında geliyor.

Pervin Efsun’la her yan yana gelişinde “Gidişimin bir sebebi var, anlatacağım ama sen henüz hazır değilsin” deyip duruyor fakat henüz biz izleyiciler bile en ufak bir kırıntı alamadık maalesef. Emir’e “Bu klinik için ” dese de açıkçası ben gitmesinin tek sebebi kariyeri olduğunu düşünmüyorum. Efsun’a karşı bu denli sevgi ve hasret doluyken sadece kariyer yapmak için ondan vazgeçmiş olamaz. Bu mazeret ne onun affedilmesini ne de Efsun’un kırılan kalbinin onarılmasını sağlar.  Üstelik bir kliniğe tercih edilmesin ona iyi geleceğini de hiç zannetmiyorum.

Bir tek Pervin değil Kaya da ebeveynlik konusunda özeleştiri yapmaya başladı anladığım kadarıyla, evet belki birazda Efsun’un ittirmesiyle oldu ama küçücük bir sevgi dokunuşun bile Emir’e ne kadar iyi geldiğini görmüş olduk. Babası özür dilemeden özür dilerken belki de hayatında ilk defa Emir’e  gitme kal, sana ihtiyacım var dedi, Emir’in yaşamı boyunca beklediği “Aferin”i omuzuna tek dokunuşuyla vermiş oldu. Emir’in dolan gözlerine bakacak olursak bu onun için tarif edilemez bir öneme sahipti ve o anlarda en az Emir kadar duygulandım desem yeridir. Yine de benim hala çözemediğim bir mevzu var; Kaya daha yeni değil anladığım kadarıyla çocukluktan beri Emir’i görmezden gelmiş, takdir etmemiş ve kendinden hep uzak tutmuş ve diğer oğluyla olan ilişkisine bakacak olursak onunla da aynı durumda.  Peki ama neden, Kaya neden çocuklarına karşı bu kadar sert ve aşılmaz bir duvar gibi? Niye onlara tüm kapılarını kapatmış gibi davranıyor? Sanırım öğrenmek için biraz daha sabretmem gerekiyor.

Emir de Efsun da en çok ailelerinden yana yaralılar, bir tek klinikte değil aldıkları yaralarda da verdikleri mücadele de de ortaklar. Dahası sergiledikleri davranışların çoğu bu yaralardan çıkardıkları sonuçlardan kaynaklanıyor. Bakalım ortaklıkları yaralarını sarmada da başarılı olacak mı, göreceğiz. Ama her şeyden önce güvenmeyi öğrenmeleri gerekiyor. İkisi de etraflarındaki sağlıksız ilişkilerden dolayı oldukça güvensiz bir ortamda büyüdüklerinden karşı tarafa asla güvenmiyor. Emir’in hali hazırdaki çapkın hayatı da Efsun için tuzu biberi oldu ancak aşk çok başka bir duygudur.

Aşk öyle engel, gurur ya da başka negatif duyguyu tanımaz ki yapmam, gitmem ya da hissetmem derken birden asla dediklerini yapmaya başlarsın. Emir aslında bu kadar taviz veren biri değil ama veriyor. Efsun birinin peşinden koşacak, ikna etmeye çabalayacak biri değil ama o da bunları tek tek yaptı. İçten içe ikisi de birbirlerinin son durağı olduklarının farkına varmaya başladılar. Efsun ve Emir’in yaralarını birlikte tedavi edebilmeleri için önce o yaraları görmeleri gerekiyor. Kalpse görmediği ağrıyı hissediyor. İkisinden hangisi ilk adımı atar dersiniz? Benim içimdeki ses ilk imana gelecek kalbin Emir’e ait olduğunu söylüyor arkadaşlar.

Yazımı bitirmeden son sahneye şöyle bir değinmek istiyorum. Açıkçası bu Ali Bıçakçı hususuna girmemiş olsam da Efsun’u sürekli zorlamasından da darlamasından da bana ikrah gelmeye başladı. Bitmiş bir ilişki hala neyi kanırtıyorsun acaba? Efsun’a son anda yaptığı şey zaten kabul edilir değil ama bir de özellikle Emir bunu yanlış anlayıp da güvenmem de güvenmem diye gezerse ona da iki çift laf ederim haberiniz olsun.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s