YAZAR : Simay DEMİR
Geçen hafta “Senden Daha Güzel”i çok merak ettiğim bir yerde bırakmıştık. Ferdi ve Pervin sonunda karşı karşıya gelmiş belki de geçmişin tüm sırlarını ortaya dökeceklerdi. Efsun belki de uzun zaman sonra ilk kez ailesini bir arada görecek ya da toparlanması için bir fırsat olacaktı gibi bir çok düşünceyle geçirdim haftayı. Fakat ne yazık ki düşündüğüm hiç bir şey olmadığı gibi bir de Efsun darmadağın oldu. Pervin’le araları hiç olmadığı kadar açılmışken üstüne üstlük babası tarafından hiç dinlenilmeden evlatlıktan reddedildi.
Efsun babası için hiç sevmediği bir şehirde hiç istemediği bir işte çalışmaya mahkum olurken Ferdi’nin ona ufacık bir şans dahi vermeden bu denli ağır konuşması içimi yaktı açıkçası. Pervin’e olan bütün kinini, öfkesini kızından çıkardı ve her zaman ki gibi onu acılarıyla başbaşa bırakıp gitti. “Bu kız bizim yüzümüzden neler yaşadı bunca zaman” demeden onu tek bir sözle tuzla buz etti. Fakat bu sefer tek başına ağlamadı Efsun yanında elini sımsıkı tutup yaralarına merhem olan biri vardı: Emir.
Efsun anne babasından yaralı bir kadın bundan dolayı hep işin en kötüsünü düşünüyor. Emir meselesinde bile Emir’in her tavrının her hareketinin altında en kötü senaryoyu kurgulayacak şekilde bir şeyler arıyor. Hem nasıl bu şekilde düşünmesin? Efsun’un tüm hayatı bu iki ebeveyn arasındaki savaş yüzünden yalnız geçmiş. İlla ki haklı sebepler var ama bakar mısınız? Büyük kavga ve yüzleşme sonrasında kimin canı daha çok yandı? Kim en dibi gördü? İşte bu sepeple Efsun gerçek aşka inanmıyor, inanmamak için uğraşıyor. Bittiğini ve sonuçlarını gördü. Bu yüzden ne kadar istese de kendini Emir’e bırakmadı. İstese de bir noktada içindeki kuşku tohumları Efsun’u üzüyor ama sesindeki aşka bile engel olamayan Efsun için artık Emir’den öte yol yok ve işin acısı Efsun da bunun farkında.
Ben aslında Efsun’un duygularının farkına vardığında reddedeceğini ve bunlara direneceğini düşünmüştüm ama Efsun’un bunu yapmak için bir sebebi yoktu artık. O anne babası yüzünden ilişkilere sıcak bakmasa da Emir bunların çok ötesinde onun için. Nerden mi vardım bu kanıya? Efsun Pervin ve Ferdi tarafından bilerek yahut bilmeyerek yalnız bırakılmış bir kadın bu yüzden birinin varlığını sürekli yanında hissetmek onun için yeni bir şey. Emir o istese de istemese de her zor anında, her kendini yalnız ve çaresiz hissettiğinde yanında oldu. Düşünsenize daha önce neşter gördüğünde panik atak geçiren kadın artık Emir’le birlikte operasyona girip bir de ameliyat yaptı. Korkusunu yendi, babası gittiğinde teselli buldu ve ben inanıyorum ki annesiyle arasını düzeltme konusunda da Emir ön ayak olacak. Tüm bunlar Emir’i hayatındaki diğer tüm insanlardan farklı kılıyor. Zaten sevgi de böyle bir şey değil midir? En mutlu olunan anda, en üzgün olunan zamanda o daha ihtiyaç duymadan o kişinin yanında olması değil midir?
İşte Emir de böyle bir sevgiyle bağlı Efsun’a ve Efsun bunu gayet iyi biliyor. Onun varlığını her zaman yanında hissediyor ve bu Efsun için tarifsiz bir öneme sahip. Emir Efsun’un düştüğü o karanlık kuyuda tek ışık kaynağı şu an ve bunu kaybetmek üzere olduğunu düşünüyor, buna rağmen çok rahat değil mi sizce de? Aslında ben Emir’i Naz’dan kıskandığı halde ona yönlendiren, içi içini kemirip dursa da dışına yansıtmamaya çalışan bir Efsun daha önce görmesem Emir’e çokta aşık olmadığını sadece bir hoşlantı durumu olduğunu düşünürdüm. Yani o kadar olgun davrandı ki herhalde fırtına öncesi sessizlik dedim ama zaten Efsun güven hususunda hep bir tarafını ayakta tuttuğu için, içten içe kaçmak için bir sığınak alanı buldu. İlk zamanlarda olduğu gibi yine içindeki hislere ket vurmanın bir yolunu buldu ama çok geç, ateş bacayı çoktan sardı bile,Efsun bu savaşta mağlup olacak, benden söylemesi.
Efsun aslında ilk günden beri böyle çünkü hem Emir konusunda antrenmanlı hem de kaybetme korkusunu umursamaz davranarak bastırmayı öğrenmiş biri o. Bu yüzden önce sevgili sonra evli olduklarını öğrendiği halde büyük büyük tepkiler vermedi. Üstelik Emir’in bu durumu saklamaması ona olan güvenini yerinde tutmasını sağladı ve herhangi bir sorun çıkmadı ta ki Emir’in onu ihmal edip Sevda’yla vakit geçirdiğini görene kadar. İşte o zaman tavrını koydu çünkü daha önce karşında boşanmaya karar vermiş ve ilişkisi çoktan bitmiş bir Emir vardı ama şimdi boşanacağım dediği kadınla mumlarla süslü bir masada oturup kahkahayla yemek yiyen bir adam gördü. Bakalım son sahneden sonra Emir’le nasıl bir yol izleyecekler merakla bekliyorum.
Efsun aşkın ilk kıvılcımlarını içinde hissedip gülüşünü bile kontrol edemezken, Emir uzun zamandan beri duygularını kabullenip buna göre davranıyor. Üstelik bunu Efsun’a hissettirmekten de geri kalmıyor. Çünkü Efsun için nasıl tüm çevresindekiler bir yana Emir bir yanaysa Emir için de geçerli bu durum. Efsun fark ettirmeden ilmek ilmek kazandı Emir’in güvenini, kalbini. Bu yuzden Efsun’u kaybetmemek için Sevda’yla olanları dürüstçe anlattı. Gerçi ben Sevda’yla tam olarak neler oldu ilk kim bıraktı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla Emir hiçte ahım şahım aşık olarak evlenmemiş onunla. Şimdi bunu nereden anladın diyebilirsiniz fakat Emir’in Efsun’a ilişkilerini anlatırken söyledikleri bana bunu hissettirdi. Emir ” İkimizde farklıydık, ikimizde bir şeylerden kaçıyorduk, ailem onu sevmedi” gibi cümleleri aslında ailesinden kaçmak için, kendi gibi farklı birine sığınmış Emir. Belki ailesine karşı çıkmak için yaptığı bir çılgınlıktı bu evlilik, belki bir başkaldırı bilemiyorum ama yine onun dediği gibi işler ciddiye binince aslında olmayan aşkları da son bulmuş. Sevda açısında durum nasıl, aşık mıydı yahut sadece bir heves miydi bilmiyorum ama Emir’i bırakıp gitmeyi seçtiğine göre onun da pek sevdiğini zannetmiyorum. Gelelim bu hastalık olayına açıkçası Sevda gayet zeki bir kadın üstelik sınır tanımayan doktorlar da gönüllü olan, dünyanın dört bir yanını gezmiş ve çoğu nadir hastalığa şahit olabilecek bir kadın aynı zamanda. Artı Emir’i çok da iyi tanıyor ve tam da boşanma evraklarını getirip vereceği zaman bayılması da bana çok manidar geldi doğrusu. Demek istediğim ben bu hastalık durumuna pek tatmin olmadım. Gayette yanında getirdiği raporlarla oynayıp ve hastalığının birkaç semptomunu taklit edebilecek zakada biri.
Sevda için oyun mu gerçek mi bilmiyorum ama yani Emir nasıl hemen kabullendi anlamadım. Emir gibi uçan kuştan şüphe duyan bir adamın iki rapora bakıp hiçbir test, muayene vs yapmadan bir anda nasıl oluyor da inanıp onu hayatına dahil ettiğı. Evet belki gerçekten hasta, belki o raporlar da bayılma da gerçekti ama Emir hiç sorgulamadan nasıl hemen doğruyu söylediğine inandı? Evet değer veriyor insan hayatına ki Sevda onun her şeyden önce arkadaşı ama bu çokta inandırıcı gelmedi bana. En ufak bir şey duymadan aldı kabul etti Sevda’nın dediklerini ve benim bugüne kadar izlediğim Emir böyle biri değildi kimse kusura bakmasın. Bu yüzden altından ters köşe bir şey çıkmasını umut ediyorum zira başka türlüsü beni büyük bir hayal kırıklığına uğratacak.
Hayal kırıklığı demişken Ferdi ve Pervin arasındaki yüzleşmeye değinmeden geçersem çatlarım. İtiraf etmek gerekirse neredeyse bütün hafta acaba nasıl bir diyalog geçecek aralarında diye kafamda kurgulayıp durdum. Ferdi’nin gösterdiği hassasiyet, Efsun’u bile annesine düşman yetiştirmesi, dakika başı Efsun’a bizi bırakıp gitti deyip durması bende milyon tane soru işareti oluşturmuştu ve ben tek bir tanesinin bile cevabını alamadım. Pervin’in onun karşısında kendinden emin tavırlarına bakarak onun haklı olduğunu düşünsem de Ferdi’den de dinlemeyi çok isterdim. Fakat Ferdi’nin Efsun’u darmadağın etmesi, tek bir yanlış olduğunu düşündüğü hareketinde silmesi, artık kızım değilsin deyip yok sayması, Pervin’i asla dinlemek istememesi bana çokta haklı olmadığını düşündürüyor.
Son sahnede bir şey demiyorum ama yani bu kadın ölmüyorsa ciddi anlamda öldürülecekler listeme zirveden giriş yapmış olacak. Boşanma kutlaması nedir yahu? Yeni Zelanda’da mıyız? Ayrıca Emir daha önce Efsun’a bu kadar kuzu olsaydı ilk bebeğimize patik örüyorduk şu anda. Evet sinirlendim. Arkadaşlar bu evlilik ağır geldi biraz sanırım kusuruma bakmayın.
Beni yine ikilemde ve bir çok soruyla başbaşa bırakan bir bölüm oldu. Bakalım neler olacak izleyip görelim.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.