YAZAR : Şeyma BULUT 

Bu hafta ekran karşısında kalkarken kendimi birden Sofi’nin Dünyası kitabını karıştırırken buldum. Okudunuz mu bilmiyorum ama Mona bana oradaki Helga’yı anımsattı. Kitapta biz uzun süre ana karakteri Sofi sandık ama işler hiç öyle değilmiş. Sofi, Helga’nın hayalinde yaşattığı, kendi içinde kurduğu dünyasıydı. Ben aynısını şu anda biraz değişiklikle Leyla ve Mona arasında olduğunu düşünüyorum.

Gerçek ve hayal birbirine girdi belki ama ben sanırım Mona’nın çevresine dikkatimi vermekten onun iç dünyasını gözden kaçırdım. Mona dış dünya ile çok rahat iletişim kurabilen biri değil ve bu yüzden başına ne gelirse gelsin kendi içinde, Leyla ile çözmeye çalışırken aslında olayları tamamen tek başına çözmeye çalıştığını anladım. Neden Leyla bu kadar önemli peki biliyor musunuz? Leyla, Mona’nın devam etmesini sağlıyor. Önce konuşmasını sağladı mesela. Öğretmenleri yapamadı ama o başardı. Onu bir şekilde ayakta tuttu. Ancak ne olduysa sonradan, olmuş ve Mona yalnız kalmış. Leyla’nın artık var olmadığını biliyodum ama bir zamanlar öyle birinin var olduğunu bilmiyorduk, bu hafta onu öğrendik. Mona geçmişi hatırlarken aslında Leyla’nın da hayatta olduğunu, Mona’nın çocukluk arkadaşı olduğunu öğrendim.

Mona ve Leyla çocukluk arkadaşı ama şimdi tek bir soru var aklımda? Leyla nerede? Aslında bir ara gerçekten var mı diye düşünürken ev kiralama sahnesinde, emlakçı Leyla’yı asla görmedi, o zaman Leyla’ya bir şey oldu. Şimdi önce acaba çocukken mi öldü dedim ama biz Leyla’nın polis olduğu ayrıntısına kadar öğrendik. Bence Leyla çocukken değil, yetişkin yıllarında öldü ya da bir şey oldu. Zira hayali bile olsa, insan psikolojisi onu son haliyle devam ettirir yani ona yeni bir beden vermez zira sığındığı liman, özlediği odur. Ben Leyla’nın yetişkin haliyle Mona’nın aklında kaldığını düşünüyorum. İlk bölümlere dönecek olursak bu yangın meselesi Mona’nın rüyalarında vardı. Ve ben hep annesine yormuştum ama ya annesi değilse? Leyla hep birinin peşinde, hep birilerini kovalıyor ve o insanlar çok tehlikeli. Ben bu yangınlar, kadın cinayetleri ve Leyla arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyorum çünkü tüm bunların arasında kalan Mona hala Leyla’nın yanında olduğunu düşünüyor aksi halde korkudan ya evden çıkamaz, ya da delirir. Evet, Leyla Mona’nın can simidi ve büyük ihtimalle de onun yokluğunu da kendi içinde devam ettirerek hayatına devam etti diye düşünüyorum.

Tüm bu çıkarımlardan Mona’nın deli olduğu tanısı çıkacak olsa da ben biraz farklı bakıyorum bu olaya. Mona aklındaki bir labirentte kayboldu ve dışarı çıkamıyor. Size daha önce kirpilerin dış dünyaya çok kanalize oldukları için iç dünyalarının karmaşık olduğundan bahsetmiştim. Mona’nın durumu da aynı bu şekilde ilerliyor. İç dünyasını kapatmış biri, o. Daha çocuk yaşında annesini öldüren babasını polise ihbar edince susmayı tercih etmiş. Yani o labirenrte küçücük yaşında girdiğinde, konuşmamayı da tercih etmiş. Bilirsiniz kirpiler aslında tehlike odaklı hayvanlardır. Dışarıdan gelen tehlikeye karşı sürekli tetikte olurlar ve dikkat çekmezler. Sesleri yoktur. Gruplar halinde gezmezler zira kendi türüne bile çok güvenmez. Mona da aynı bu şekilde işte. Kimseye güvenmiyor, yardım dahi isteyemiyor. Bir zamanlar onu bu delikten Leyla çıkarmıştı ama ya şimdi? Anılarında ve hayalinde konuştuğu Leyla ona yardım edebilecek mi yoksa Mona  gerçekleri görmemek için yine kafasında kendi yarattığı o labirente geri mi girecek?

Mona çok akıllı bir kadın ama nedense bu apartman sakinleri onu çok kolay kıstırıp, istedikleri noktaya getirdiler. Tehditlerine susan Mona tek bir noktaya takıldı çünkü : Muzaffer’in ölümü. Mona dış dünyayı kontrol ederken akılcı düşünme yetisi zarar görüyor diye düşünüyorum. O anlarda iç sesi gibi Leyla ortaya çıksa da nedense bir türlü dinleyemedi çünkü bu kendi alacağı bir karar değil. Diyorum ya labirentte kalmış aklı diye, işte anlatmaya çalıştığım nokta bu. Dış dünyayı fark ederken, riskleri görüp, düşmanları tespit ederek ortaya çıkarırken asla sorun yaşamadı. Bir kirpi gibi her tarafı kontrol edip, durumu çözmesi zor değildi ama işte insanların karmaşık yapısı, sürekli yön değiştirmesi Mona’yı iyice köşeye sıkıştırdı çünkü anlayamıyor. Neden istenmediğini, bir şekilde herkesin neden ona tavır aldığını anlayamadı daha da kafasını karıştıran olaysa Yakup, ne hikmetse ne olursa olsun Mona için hep orada hem de hiç tanımadığı bir insan için? Ya da gerçekten tanımıyor mu?

Mona tesadüfen karşılaştığı ve evinde tesadüfen kaldığını düşündüğü Yakup’la tamamen planlı bir şekilde yollarının kesiştiğini bilmiyor. Önceki yazılarımda dede Şuayip’in Mona ile bir bağı olduğunu söylemiştim ama sanırım o bağ çok daha eskiye dayanıyor. Mona o çatı katında kendi çocukluğunu, Leyla ile çekilmiş o toplu fotoğrafı, Leyla’nın çocukluk anılarının olduğu kutuyu buldu. Bulunan kutu Mona’nın olsaydı yine tamamdı ama ona ait değil, Leyla’ya ait. Ancak gelen resimler de cezaevinden gelmişti. Ya bu iki genç kadının bu apartmanla bir bağı var ya da başka bir şey çıkacak ancak artık eminim. Mona Yuva Apartmanı’a tesadüfen gelmedi. Ve bu da bizim yolumuzu tek bir kişiye  çıkarıyor :Yakup!

Yakup aslında ilk bakışta eğlenceli, biraz çapkın ve kadınlarla, insanlarla iyi iletişim kuran bir adam olarak görünse de ben onu tanıdıkça göründüğünün aksine bir insan olduğunu düşünüyorum. Yakup o apartmanda neler olduğunun adı gibi farkında ve orada altın falan da bırakmadı. Telefonda konuştuğu kişi büyük ihtimalle Mona ile iletişim kurmak istiyor ve Yakup da buna yardımcı olmaya çalışıyor. Önce acaba dede mi dedim ama bunun önünde bir engel yok. Bence o telefonda konuştuğu her kimse Mona ile ikili ilişki kurmak istiyor ve yine her kimse bunun için bazı endişeleri var. Buraya birazdan yine döneceğim ama Yakup’la ilgili çok net bir tezim var : Kolay yalan söylüyor. Daha önce Mona’ya söyledi, sonra karakolda söyledi ve bence Yakup hala bazı konularda fazlasıyla yalan söylüyor çünkü asıl amacı Mona’ya ev vermek falan değil, her kimle iletişim halindeyse onunla bir araya getirmek. Bu husustaki en net tezim de Manolya ismini bilmesi. Yetimhane müdürü bile ona Mona derken, Yakup Manolya dedi. Mona’nın aklındaki labirente hapsettiği gerçek kişi Manolya ve ona belki de yıllar sonra ilk Manolya diyen insan da Yakup oldu. Tüm bunlar tesadüf değil, Yakup bir şekilde Mona’nın güvenini kazanmak istiyor ve bunun için her şeyi yapacak diye düşünüyorum.

Yakup’un bir anda şiddet mağduru çıkması mesela, size de garip gelmedi mi? Bana geldi. Hatırlayın, hastanede Mona eski bir şiddet mağduru olarak aileye saygı duyarken, o hiç duymadı. Çatır çatır çekti fotoğrafı. Kadının videosunu çaldı, haber yaptırmak istedi. Hatta bu haber Mona’nın işini kaybetmesine sebep oldu. Ben açıkçası Yakup’un Mona ile iletişim kurmak, yakınlaşmak için yalan söylediğini düşünüyorum. Böylelikle Mona ona güvenmeye başlayacak ve kendini açacak çünkü şu anda tamamen kapalı kutu ve Yakup ona asla ulaşamıyor. Altında bir aşk, meşk durumu var mı bilmiyorum ama ben Yakup’un her şeyi bildiğine adım kadar eminim.

Yakup ve Mona’nın Şile’deki halleri de enterasandı bence. Amcası kaybolmuş, adam belki çapkınlık yapıyordur diyor ki amcanın yaşı ortada. En başından beri bildiğini düşünüyorum ve bu hususta da çok ciddiyim. O evde Mona’yla vakit geçirirken neler oldu bilmiyorum ama bence Yakup zaten amcasının bir yerlerde olduğunu biliyordu ve onu polise haber vermeden aramasının sebebi de bu. Yoksa günlerce ortadan kaybolan bir adamı da oturup ev ev, sokak sokak aramazsın. Ya da karakol önünde haber kovalamazsın, hele de o amca seni büyütmüşse değil mi ama?

Sen de amma paranoyak çıktın diyeceksiniz ama ben bunları düşünürken bir anda karşımda Muzaffer’i gördüm. Yanında da tabii ki Yakup vardı. Bence Muzaffer apartman sakinleriyle ortadan kayboldu ve Yakup her şeyi bildiği için onu tak diye bulup, eve getirdi. Muzaffer nedense Mona karşısında çok endişeliydi ve ben çatı meselesini yeğeninden sakladığını düşündüm. Ne olduysa artık, güç Mona’da ve onların yaptığı her şeyi Yakup’a anlatabilecek konumda. Muzaffer’in endişesinin sebebi de bu bence. Pekiiii şimdi Mona ne yapacak?

Mona ve Yakup ilişkisi değişik bir şekilde ilerlerse de Mona, Yakup’a az da olsa güvenmeye başladı. Yaralarını anlatmaya, geçmişinden bahsetmeye başlamasıyla da beni bir endişe sardı. Mona, Yakup’un kendisinden sakladığı gerçekleri öğrenirse neler olur? Ona kirpi olduğunu, sarılmadığını, sevgiyi tanımadığını söyledi ki bu doğru. Bir kız çocuğu güveni babadan öğrenir ve Mona’nın babası, annesini öldürdü. Bu sebeple yavaş yavaş, zor da olsa güvendiği adamın onu kandırıyor olduğu gerçeği Mona’yı yıkacak. Peki Yakup neyin peşinde ve bu peşinde koştuğu şey neden Mona’nın hazır olmasını gerektiriyor? Hazırsanız başlıyorum :Ben, Yakup’un Mona’nın babasıyla bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Mona’nın hazır olması için zamana ihtiyacı olması, Yakup’un görüldü damgalı fotoğrafları olması bende bu algıyı oluşturdu. Yoksa dede olsa çat diye çıkar karşısına ki bence baba da güçsüz biri değil. Şuayip kapıda kimi gördüyse, o insan son gördüğü kişi oldu ve Şuayip’i alaşağı etti. Ve ben bu dizide tek bir katil biliyorum. Yanılıyor da olabilirim ama Mona bir şekilde kendi evine geldi ve Yakup onu, buna hazırlıyor gibi hissediyorum.

Ben evsiz Mona’nın kendini, evini ve kaderini bulacağı bu yolculukta canının çok yanacağını düşünüyorum. Ama sonunda iyiler her zaman kazanır değil mi?

Bu haftalık da benden bu kadar arkadaşlar, haftaya yeniden görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s