YAZAR: A. Ela ERDOĞDU

Olimpos’da kapattığımız gözlerimizi bu sefer Mısır’ın sıcak rüzgarlarında Nil Nehri’nin ferah sularının yanında açıyoruz. Altın gibi kumlarla çevrili Mısır’a hayat veren Nil ve o heybetli hükümdarları bizi karşılıyor. Mısır Mitleri ve Yunan Mitleri arasındaki en büyük fark, Mısır Mitlerinin dayanağının aşk değil güce dayalı olmasıdır. Mısır’da hiyerarşik bir Tanrı Miti vardır Yunanlarda ise Tanrıların Tanrısı Zeus’un bile korkup, çekindiği iki kişi vardır. Mısır Mitlerinde hemen hemen Zeus ile eş değer olarak anabileceğimiz ama bence ondan çok daha güçlü bir Tanrı vardır “Amun Ra” onun gücünün hududu yoktur. Aslına bakarsak “Amun” ve “Ra” iki farklı tanrıdır ama ikisi bir araya gelirler böylece sınırsız bir güç ve “Amun” dinini oluşturur. Buradan ne anlamamız gerekir diye düşünüyorsunuz şöyle açıklayayım. Ra bir savaş sırasında amcası tarafından gözünden yaralanır yara aldığı bu sol gözü daha sonra büyü ile tamamlanır. Evet meşhur “Ra’nın Gözü” nün hikayesi bu ama bizi ilgilendiren kısım burası değil sonrası hepimizin bildiği bu gözün diğer adı “Vicdanın gözü”dür ve yirmi dört saat açıktır. Bizim açık gözle bile göremediklerimizi görür, gözünü açtığında gündüzü kapattığında ise geceyi başlatır. Gündüz iken yeryüzünü gece iken yer altı dünyasını korur. Yani Amun Ra hem yer altının hem yer üstünün koruyucusudur. Şimdi tanıdık geldi değil mi tıpkı Sadi’nin gece gündüz ayırt etmeksizin canından çok sevdiği karısını koruduğu gibi. Sadi, Songül’ün şüphesiz ki Amun Ra’sı.

Sadi için adeta bir matruşka benzetmesi yapmıştım çünkü her hafta ruhundaki bir perdeyi kaldırarak onu daha çok görmemizi ve anlamamızı sağlıyor. Sadi, Derya’yı gördüğü günden beri içindeki tek duygunun “vicdan azabı” olduğunu söylemiştim bu haftaki terapi seansında da bunu bize net olarak verdiler. Sadi daha önce Derya’yı yarı yolda bıraktığı için duyduğu vicdan azabının belki de 3 mislini yaşıyor şu anda. Songül her fırsatta “Kocamın dürüstlüğünü çok seviyorum, sen bana yalan söylemezsin” dedikçe sakladığı sırrın altında küçücük kaldı, Sadi. O, zaten aldığı her nefeste bir vicdan azabı çekerken, ikinci şansını da bu diyetlri ödemek için kullanmaya karar vermişken kalbine yerleşen bir aşk onu tepetaklak etti. Şimdi hem ikinci şansını hem de dünyasının tam merkezine oturttuğu karısının güvenliğini sağlamalı yoksa ne ikinci şansın ne de bu hayatın yaşanılır tek bir anlamı yok. Hayat Sadi’ye öğretmenliğiyle o yoldan sapmış çocuklara yadım etme, Songül’le de yeniden sevme, sevilme şansını altın tepside sundu. Bir ikinci şans daha ne kadar güzel olabilir?

Sadi bu hayata sıfırdan başlasa da “Yedi Emin”i içinde saklamak zorunda kendi için değil gülüşüne aşık olduğu karısını korumak için. İçinde zincirlerle sarılı bir kutuda saklasa da Emin’i, Emin’in karanlığını yok etti. Uğurlu ceketini giyip Emin’e dönüşüyor ama karısını korumak için. Sadi aslında Emin’i saklasa da , o da onun bir parçası ancak o beyaz ve ak olarak gördüğü Sadi olarak çok mutlu. Emin ona içinde kaybolduğu, bedelini çok ağır ödediği hayatı hatırlatıyor. Ancak insan içiyle barışmadan, dışıyla nasıl barışabilir? Sadi’nin sürekli olarak kimlik çatışmasında olmasının sebebi Songül’ün de aslında Sadi’yi sevmesi diye düşünüyorum. Sürekli aksiyonlara da girseler, o karısıyla romantik akşam yemekleri yemeyi seven bir adam. Ancak bilmediğiyse Songül onu bir bütün olarak seviyor. Öğretmen halinden de , bu derileri çektiği halinden de memnun çünkü Sadi’nin ruhunu sevdi. İşte Sadi o ruhu sevmiyor, o karanlık yanı sayesinde Songül’ü aydınlıkta tuttukça, ona da alışacak bence, inanıyorum.

Sadi, her defasında herkese, kendine basit bir coğrafya öğretmeni olduğunu söylese de söz konusu karısı ve onun canı olduğu zaman o herkese gösterdiği uysal öğretmen pozundan çıkarak bir istihbaharatçıya, elinde ful otomatik silah olan insanlara bile  posta koyabiliyor. Bu adamlar Songül’ün Kırdarlara nasıl sızdığını sorgularken asıl oraya sızanın Sadi olduğundan bihaber muhatap olarak meslektaşlarını alırken birden sahneye Sadi çıktı. Hem Songül’ü korudu hem de aslında kendinde bir gözdağı da verdi. Dünyasının karısının etrafında döndüğünü, hayatının merkezinde olduğunu ve aslında gözü karalığını da onların peşine bu adamları takanlara vermiş oldu. Ki ben o kişinin başsavcı olduğuna adım kadar eminim. Payaslılar artık ayrılamaz. Songül’e, Yılan operasyonundakilere bunu anlattı Sadi. Peki ya Serdar müdür? Onunla hesabı çok başka, bunun siz de farkındasınız değil mi?

Sadi Payaslı öğretmen olarak karısıyla yaşadığı bu hayattan oldukça mutlu ancak Songül’ü kaybederse hayatını kaybedeceğini bildiğinden dolayı sürekli diken üstünde. Sadi bu güne kadar izlediğimiz erkek hegemonyasında ki erkeklerden değil karısıyla onun işiyle gurur duyan bir adam bu hafta gelin görün ki karısını çok mutlu eden bu terfi olayına sevinmedi, sevinemedi buna biz şaşırmasak da Songül baya şaşırmıştı çünkü bu zamana kadar Sadi her zaman onu desteklemişti. Sadi işindeki tehlikeden dolayı mutlu olmadığını belirtse de işin arka yüzü çok farklı elbette ki organize riskli ama karısının ne kadar iyi bir polis olduğuna defalarca şahit olan Sadi bu durum için içten içe endişelenirdi ama böyle bir tepki vermezdi. Peki o zaman Sadi neden bu kadar reaksiyon gösterdi? Cevap tek bir isimde :Serdar Müdür.

Sadi, Serdar’ı ilk gördüğü andan itibaren sevmedi. Öncesinde kıskandığını düşünsem de hayır, direkt adamdan haz etmiyor. Songül’e adamları duydun içeride köstebek var derken direkt Serdar’ı hedef gösterdi. Sadi adı gibi biliyor içerideki köstebek kim ancak şimdilik bunu kendi içinde tutmak zorunda çünkü Songül daha ailesinin öldürülmesi gerçeğini hazmedemedi. Bir de bunun yolunu babasının en güvendiği insanlardan birinin açmış olacağı düşüncesi, Songül’ü mahveder.

Serdar, her şeyin göbeğindeki isim. Her yol bir şekilde ona çıkıyor ve Sadi bundan net emin olmasa da hisleriyle de olsa şüpheleniyor. Bu sebeple de başsavcıyla çalışmaya başladı. Şimdi bu sahneden birçok anlam çıkabilir ancak esas çıkarılacak mesele şu : Sadece Kırdarlar değil, daha büyük bir şebeke söz konusu ve Sadi tüm bunların göbeğinde çünkü esas düşman dışarıda değil, içeride. Herkes bilir ki bir suç örgütü eğer içeriden destek almıyorsa çökmesi an meselesidir ama alıyorsa, işte o zaman işler karışır. Yılan operasyonu içeride ve dışarıda örgütün tamamını kapsıyor bence. Sadi bu işbirliğine girdi ama Songül’ün şimdilik haberi yok. Olursa ailesini öldürenlerin burnunun dibinde olması yüzünden hata yapar, hayatını riske atar. Şu anda böyle bir lüksleri olmadığı için Sadi bu oyuna tek dahil oldu. 7/24 tetikte bekliyor zira karısının saçından düşecek olan tek bir tel saç için dünyayı yakar. Kaldı ki Sadi için artık her şey pamuk ipliğine bağlı. Her şey birbirine girdi ve bu seferki durum Ankara’da adres vermesine benzemiyor. Koca bir operasyon, bir yanda Songül bir yanda emniyet, diğer yanda bu operasyon sayesinde düşmanları hayatta olduğunu öğrenebilir ama önemli değil. Songül’ün hayatı her şeyden önemli ve Sadi bunun için kendi dahil herkesi yakmaya hazır.

Sadi’nin Serdar ile ilgili şüpheleri, aşırı korumacı tavrı yüzünden diye düşünülebilir ama bence yersiz değil. Şimdi şu operasyonu bir hatırlayalım : Az kişiyle, keşif deniyor ancak örgüt muamelesi yapıldı. Tesadüfe bakın, Serdar’ın gönderdiği yerde Kırdar Lojistik en büyük rakipleri vardı. Sonrasında da destek ekip bir türlü gelemedi ki, Sadi başsavcı sayesinde Hızır gibi yetişti. Bu adam şimdi nasıl şüphelenmesin? Bence Sadi’nin ilk hedefinde bu müdür var, sadece doğru zamanı bekliyor.

Ortalık Bizans oyunları gibi bir sürü entrikalarla, sırlarla kaplıyken Songül durumun ciddiyetini de Kırdarlar’ın öyle basit bir şirket olmadığını daha da idrak etti. Şimdi buraya kadar her şey güzel ama Songül de tıpkı Sadi gibi geri duracak biri değil. Olaya hayatını tehlikeye atmak noktasından değil, işini yapmak, hedefine ulaşmak noktasından bakıyor. Bu sebeple de uzun zaman sonra Sadi ile ilk ciddi çatışmasını yaşadı. Bugüne kadar hep Sadi’nin Songül’ün zaafı olduğunu söylemiştim ama bu zayıflık kendinden ödün verme olarak karşımıza çıkmadı. Songül söz konusu kendi işi olduğunda, o çizgiyi çok net bir şekilde çizdi. Kocasına, fikirlerine saygı duymasına rağmen kendi hayatına müdahale ettirmedi. Evet belki Sadi’nin niyeti bu değildi ancak gün sonunda aynı koltukta, birlikte bir an yaşadıklarında bu evliliğin kavgaların sonrasında bile yan yana devam ettiğini görebiliyorum. İnsanlar her zaman anlaşmak zorunda değiller ama bazen belki de anlaşamadıkları hususunda anlaşmaları gerekir, siz ne dersiniz?

Sadi ve Songül artık ilişkilerinde farklı bir boyuta geçtiler. Evliliklerini, birbirlerini sarmaladılaer. Terapi sahnesinde çok güzel,çok nahif bir durum vardı. Fark ettiniz mi psikolog birbirlerinde sevdiği özellikleri ve sevmedikleri özellikleri söylediklerinde Songül’ün ona olan kıskançlığının hoşuna gittiğini, onu korumak için her şeyi yapacağını bildiğini söyledi, su sıçratmasını sevmediğini ama ona ev işlerini dayatmadığından duyduğu mutluluğu ama en önemlisi ise ona duyduğu güvenden bahsetti. Aslında ikisinin de evliliklerine bakış açısıydı. Sadi için evlilik her şeyini paylaştığı, fikirlerine saygı duyup gülüşüne aşık olduğu kadınla yaşadığı bir birliktelikken, Songül için kendisini düşünen, güvendiği ve hayatın içinde ona istemediği sorumluluklar yüklemeyen kocasıyla yaşadığı birliktelik olarak çıktı karşımıza. Sadi’nin maddelerinde sorun yok ama yukarıda da bahsettiğim gibi Songül için büyük bir kriz kapının eşiğinde: Derya. Sadi’nin belki de uzun zamandır sızlamayan vicdanı tekrardan sızladı o an Derya’yı ilk gördüğü anı hatırlaması da normal çünkü o zamandan beri Songül’den bir şeyler saklıyor. Sadi artık bu yükün altında ezilirken terapinin akşamında konuyu açmaya çalıştı ve bundan dolayı da ben bu durumu Songül’ün Sadi’den öğreneceğini düşünüyorum çünkü artık dayanamıyor Sadi, patlamak üzere. Hepimizin de bildiği üzere hiçbir sır sonsuza kadar sır kalmaz.

Sadi ve Songül’ün hayatında saatli bir bomba gibi duran Derya kendi hayatında da bir paradoksa sıkışmış durumda. Derya’ya kızdığım anlar oldu elbet ama bir kadın olarak anladığım anlar da oldu Emin’i çok iyi tanıyan biri olarak kendisinin Sadi’nin geçmişinde sadece bir vicdan azabı olarak kaldığının da oldukça farkında. Derya şu an umutsuz bir aşık konumunda ve bu durumdan nasıl çıkacağını açıkçası bende merak ediyorum. Diğer tarafta Mert artık bir “Emin” kişisinin varlığını öğrendi ve bu bir yerlerden işleri iyice karıştırmaya başlayacak gibi. Derya umutsuz bir aşık olsa da Sadi ile bir şey yaşayamayacağının da farkında yarım kaldık derken kastettiği de oğlu ve kendiydi başka anlamlar çıkarıp hemen tansiyonları yükseltmeyelim.

Mert ise bazı konularda tam olarak babasının oğlu mesela sevdiğine olan derin bağı ve güveni aynı babası. Arabada belgesel üzerinden yaptıkları konuşma sıradan bir sohbet değildi. Penguenlerle ilgili Mert’in söylediği üzerine “Bunu bir düşüneyim” demesinden şunu açıkça söyleyebilirim ki Sadi için Songül’den başka bir kadın tanımı yok aklına dahi gelemiyor, Mert’de aynı şekilde Gizem ne yaparsa yapsın direkt tavır takınmak yerine sorup asıl sorunu öğrenmeye çalışıyor. Mert’in Gizem’ e olan sevgisi öyle saf ve naif ki sadece yanında olması bile yetiyor ona ve şundan da eminim ki Mert tıpkı babası gibi Gizem’i hayatları boyunca her şeyde destekleyip, alkışlayacak bir çocuk.

Mert ve Gizem’in ilişkileri hiç kolay olmayacak Gizem’in dediği gibi onun annesi Mert’in ablası derken buna ek bir de Rıza eklenecek gibi. Neden mi böyle söylüyorum çünkü Gizem’in eve bir arkadaşının geldiğini duyduğunda verdiği tepki abartılıydı, tabii ki her insan o yokken evine gelen kim merak eder ama Gizem’in arkadaşı da onun gibi lise öğrencisi olacaktır. Gizem’in her gün okula bırakılmasını istemesi de fazla kontrolcülüğünden kaynaklanıyor. Elimde bir done olmadan konuşmak istemiyorum ama Rıza sanıldığı kadar masum çıkmayacak gibi belki de “Yılan” operasyonuyla ilişkilidir kim bilir?

Bu haftalık benden bu kadar haftaya yeniden görüşünceye kadar ışıkla kalın.

-Ayça Ela ERDOĞRU-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s