YAZAR: Şeyma BULUT
Tuzak tanıtımları yayınlanmaya başladığından beri beni kendine çeken bir dizi oldu. Gizemli ve merak uyandırıcı fragmanları sayesinde ilk bölümün yayınlanacağı günü beklemeye başladım. İtiraf etmek gerekirse beni bu diziye ilk çeken isim Akın Akınözü’ydü. Aslan Ailem dizisinden bu yana tüm projelerini izlediğim bir aktör olarak onun isminin geçtiği her iş benim için o dizinin ya da filmin tek başına izlenme sebebidir.
Tuzak daha ilk sahnesiyle beni yakaladı ve kafamda şu soruyu sormama sebep oldu? Bir insanın, ailenin umutlarını çalarsanız ne olur? Demir Gümüşay bir ailenin sadece umutlarını değil, hayatını, geleceğini daha doğrusu her şeyini çaldı. Onları bir umut çıkmazına sürüklerken belki de kendi sonunu elleriyle hazırlayacak düşmanını da yarattığının farkında değildi, kim bilir?
Demir, bir zamanlar hayalini çaldığı ailenin her şeyini, babalarını elinden alarak büyük bir imparatorluk kurdu. Gümüşay Ailesinin geri kalanıyla da bir dernek seçimine kudretli girişleriyle tanıştık. Aslında dışarıdan bakıldığında göz alabildiğine güç, görkem, zenginlik ve ihtişam akan bu aile içerisinde tamamen çürümüş, birbirine güvenmeyi bırakın şöyle dursun sevmiyorlar bile. Herkesin tek odak noktası, derneği devralan babalarının şirketi kime bırakacağı, güce ne kadar ortak olacağıydı. İçlerinde sadece Ceren’i onlardan ayrı tutabilirim ama o da gücün etkisine çok uzak değil ama en azından vicdanının sesini dinliyor. Mete ve Güven’de henüz bu dediğimi görmedim. Bana daha çok kendilerini düşünüyor gibi geldiler ama daha ilk bölümden çok da iddialı olmayacağım. Yine de her eser sanatçısını işaret eder. Ceren, Güven ve Mete her ne kadar içlerinde zor hayatlar yaşıyor gibi dursalar da bunun sebebi babalarının onlara davranışıdır. Bölümün başından sonuna bir kere doğru davrandığını görmedim. Ceren ‘e annelikten vurması, Güven’i paçavra gibi sokağa atması ve etrafında biraz olsun onu seven kimsenin olmamasına şaşırmadım. Luna falan asla demeyin. Bu adam öyle bir güce tapıyor ki etrafındaki herkesi de bu güç ve korkuyla yönetiyor. Ya da yönettiğini sanıyor. Yalnız ben Demir’in bu kadar basit biri olmadığını düşünüyorum. Geçmişe gidince karısının gittiğini, hayatlarının tehlikede olduğuna dair konuşması bana güç ve erdemleri arasında kaldığı düşüncesini aşıladı. Demir gücü elinde bulundurarak ayakta kalmış ama gücün kaynağı da kendisi değil. Mürver asa gibi o güç el değiştirirse en çok kendisini yakacak ki tamamen kontrol edemediğin her şeyde açıklar vardır. Demir de aslında o gücün tamamını kontrol edemiyor ki Çınar o gediklerden birinden rahatlıkla sızdı.
Demir ve Çınar arasındaki çatışma tam anlamıyla güç savaşıydı. Az önce de dediğim gibi Demir kontrol ve güç odaklı bir adam. O gücü de elinde tutmak için her şeyi yapıyor ama Güven’in duvarda açtığı gedik yüzünden ilk kez kontrolü başkasına bırakmak zorunda kaldı : Çınar! Çınar hedef tahtasına çıkardığı Demir’i alaşağı etmek için önce onu zayıf bırakmalı, sonra da güçlenmesine yardım etmeliydi. Şimdi aslında ne güzel fırsat geçti eline diye düşünecek gibi oldum ama bence Çınar (Umut) onun sadece kaybetmesini istemiyor. Dağıtmak, yok etmek istiyor diye düşünüyorum. Demir babasını en büyük dayanağından güven ve umudundan vurdu. Çınar da babasını bu hale getiren adamı en büyük dayanağından vuracak : Güç ve kudreti!
Umut aslında Demir ve Ceren’e gösterdiği adam değil. Çok farklı biri. İyi, merhametli bir adam ama aynı zamanda içinde de büyük bir öfke taşıyor. Demir babasını gözlerinin önünde bir yatağa mahkum ettikten sonra kardeşleriyle birlikte büyük bir plan kurdu ama bu işin merkezinde oturan Umut’tan başkası değil ve bence o yarattığı Çınar’la birlikte bambaşka bir adama dönüştü. Seçtiği isim bile aslında ne demek istediğimi anlatıyor. Umut babasını küçük umudu, güç aldığı, yanında her yere birlikte götürdüğü evladıydı. Babasının heyecanlarını gören, onun açık yüreğini okuyandı. Babası açık kitap gibi dürüst oldu ama dünyanın kuralları başka işleyince, güce, karanlığa yenildi. Bu yüzden de Umut Çınar’ı yarattı. Çınar ağaçlarını bilirsiniz. Görkemli, büyük ve güçlü gövdeleriyle zamana, her şeye meydan okurlar. Bu ağaçlar kir ve pisliği göstermezler. Ancak bu ağaçla ilgili en garip şey ne biliyor musunuz? İçten içe ölmeye başlasalar bile 1000 yıl boyunca ayakta kalabilirler. İşte Umut’un da kendine seçtiği isim buydu, Çınar. Dışarıdan kiri, pası göstermeyecek; hatta içinde onu çürüten nefret, İntikam ve acısı da onu yıkmayacaktı. İşte bu şekilde çıktı Gümüşay Ailesi’nin karşısına. İçindeki tüm acıyı, dışındaki tüm kiri pası saklayan kudretli bir çınar ağacı gibi dikildi ve onları tam da köklerinden sarsmaya başladı.
Umut senelerce belki de bugün için çalışarak “Kirli avukat” mahlasıyla Gümüşay Ailesi’ne yaklaşıp, umutlarının intikamı için çalıştı. Hatta sadece kendisi değil kardeşleri de bu işte onu yalnız bırakmadı. Abisi güvenlik, kız kardeşi de şirketin kalbine girdi. Yine de en zor iş ne yazık ki Umut’a kaldı zira ne Nil ne de abisi Demir’e Umut kadar yaklaşamadı. Umut’un Çınar olarak önce Demir’in saygısını kazanması ve de onun da en az kendisi kadar acımasız olduğunu, güçlü olduğunu görmesi lazımdı. İnsan kendinden olanı yakınına sokar. O şekilde güvenir. Çınar da tam bu sebepten sorgulamayı yaptı diye düşünüyorum. O sahnede aslında sadece Demir’e oynayarak hem kafasını karıştırdı, saygısını kazandı, hem de oğullarını devre dışı bıraktı. Güven zaten yoktu ama Mete de bir şekilde dışarıda kaldı. Umut burada hem Demir’e yaklaşmalı hem de onun takdir ve güvenini sağlamalıydı ki bu Demir gibi bir adam için hiç kolay değildi bence. Düşünsenize kızı dışında çocuklarına asla güvenmeyen birinin bir yabancıya güvenmesi çok daha zor olur. Çınar hem bunu başardı hem de bunu yaparken asla açık vermedi ki bu bile Umut’un buna senelerdir hazırlandığını gösteriyor.
İlk bölüm itibarıyla muazzam incelikle kurulmuş bir tuzak izledik. Umut ve arkadaşları ince ince çalışarak Demir ve Güven arasında deprem yarattı. O çatlağı oluşturunca da Umut içeriye daldı. Uzun zamandır ince ince planlanan, her aşaması planlanan bu tuzak sayesinde Çınar artık içeride. Bunca yıldır peşinde olduğu aileye nefesi kadar yakın ancak bence asıl olay burada başlıyor. Umut içeride kalırken duygularını, acılarını da göstermemek zorunda. Karşısında ailesini yok eden biri varken bu kolay olacak mı? Hiç zannetmiyorum.
Aslında ben Umut olanlardan etkilenmedi, yüzleşmek zor gelmedi derken onun her şeyi çözdükten sonra göz yaşlarıyla o evden ayrılması aslında acısının da hala taze olduğunu gösteriyor. O hala geçmişinde yaşayan, kaybettiği hayatın hesabını sormak isteyen bir adam. Sadece babası da değil, Demir ondan kardeşini de çaldı. Umut’un içinde aslında fırtınalar lopuyor. Acısını, çürümeyi en derinden hissediyor ama artık bu yola girdi, geri dönüşü yok. Ailesinin zebanisinin yüzüne bakmak ve içindekileri gizlemek zorunda. Bu yüzden de Umut ya da Çınar hiç fark etmez bu aileye yaklaştıkça çok daha büyük sınavlar vermek zorunda kalacak. O şu anda belki bu sınavın sadece İntikam olduğunu düşünse de çok daha büyük bir sınav da onu bekliyor : Ceren!
Ceren Gümüşay aslında değişik bir kadın. Ben babasıyla ilk konuşmasının ardından silik bir kadın sandım ama pek de sandığım gibi çıkmadı. Aksine güçlü biri ama o da Umut gibi acısını içinde yaşayanlardan diye düşünüyorum. Ceren bir bakıma babasına diğerlerinden daha yakın ama bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü bilmiyorum. Demir’in diğerlerine nazaran fikirlerine daha fazla önem verdiği evladı olarak karşımıza çıktı. Elbette her köşe başında kızını aşağılamaya, gururunu kırmaya devam etse de başındaki kaset belasını atmaya çalışırken sadece Ceren’e güvendi. Çınar fikri kendisinden çıksa da aslında Ceren ne içinde bulunduğu hayattan ne de şu anda uğraşmak zorunda kaldığı şeyleri sevmiyor. Ceren eline bir sihirli değnek verseler belki de hepsinden kilometrelerce uzağa kaçacak bir kadın ama yapmıyor ki bence bunun bir tek sebebi var : Korku. Ceren içlerinde Demir’in kötülüğünün, zalimliğinin en çok farkında olan insan olabilir. Bu durumda neler yapacağını bilmediği ve daha da önemlisi en çok hak gördüğü şirketi elinde tutmak için babasına yardım etti. Ceren belki hayatını sevmiyor ama o da diğerleri gibi gücü seviyor diyebiliyorum. Çınar eve geldiğinde çalışanları küçümsemesi, barda yaptıklarını düşününce Demir tarafından yetiştirildiği çok net belli dedim. Ceren’i anlıyorum ben, sevgisiz bir ailede büyümüş, kocası yüzünden neredeyse ceza evine girmek zorunda kalacak ve anladığım kadarıyla annesinin terk etmesiyle de asla sevgi görmemiş bir kadın. Bu yüzden o da diğerleri gibi güce dayanarak ayakta durmaya çalışıyor. Diğerinden onu ayıran şeyse merhameti bence. Kendinden olmayan çocuklara sahip çıkacak bir merhameti ancak zorunda kaldığında kardeşine bile dişlerini gösterecek bir zalimliği var. Daha da fenası o da en az Demir kadar güven duygusunu bilmeyen biri ki Umut aileye yaklaşmak için Çınar’ın jokeri olacak bu kadının güvenini kazanmak zorunda.
Çınar ve Ceren arasındaki çatışma daha ilk dakikadan başladı. Çınar oldukça öz güvenli bir kadın olan Ceren’i ayağına getirdi. Şimdi bunu neden yaptığını bir süre düşündüm ben ve cevabımı da buldum. Çınar bunu yaparak aileye yaklaşırken “Bak siz beni aldınız, ben gelmedim” imajını yaratmak istiyor. Zira ileride işler sarpa sarar da açık verirse bu şekilde kolaylıkla sıyrılabileceğini biliyor. Yine de ben onun yerinde olsam çok da emin olmam. Ceren bir çok sorun yaşayan biri olabilir ama asla saf biri değil. Bence olan bitenin en farkında olan insan da oydu. Çınar’a daha ilk dakikadan oldukça mesafeli durmasına rağmen yine de onu merak etmeden de duramadı ki bunu Çınar sağladı diye düşünüyorum. Çınar ona yaklaşmak, güvenini kazanmak istediği için öncesinde ona karşı üstünlük sağlayarak dikkatini çekti ama Ceren’i iyi analiz ettiğini sanmıyorum. Ceren, Çınar’ı en tehlikeli yerden, kalbinden vurabilir zira yaptığı araştırmalar eğer bir kadınla ilgiliyse her zaman eksik kalır.
Yazının başından beri Çınar’ın Gümüşay Ailesi’ne yaklaşmak için tüm her şeyi planladığını, Ceren ‘in de bu plana dahil ettiğini söyledim. Onun görüşünde bu kadının da ailesinden farkı yok. Güce tapan, ailesi gibi acımasız sanıyor ama Ceren öyle biri değil. Adam gibi sevilmeyen her insan gibi devam etmek için başka motivasyonlar arayan biri sadece. Çınar ona oyunlar oynayarak duygularını, kalbini görmeye çalışırken farkında olmadan kalbini açtığını bile anlamadı. O tüm geçirilen zamanlarda Çınar olsa da, Galata Kulesi’nin ışığında yaptıkları konuşmada tamamen Umut’tu. Adalet arayışını, ailesine olan sevgisini ağzından kaçırıverdi. Farkında olmasa da bir şekilde Ceren o Çınar ağacının içindeki çürüğün ardındaki ışığı ortaya çıkarmak üzereydi. Zira Çınar ne kadar acımasız, kirli ve pis bir insan olsa da Umut bunların tam tersi. Aydınlık ve merhametli bir adam. Tıpkı babası gibi….
Umut babasının intikamı için uğraşırken kendi özüne döndüğü tek yer ailesinin, babasının yanı oldu. Tüm bölüm boyunca karanlık yanını gördüğüm adam birden ışıklar saçmaya başladı. Babası umudunu kaybedince onu ölümden beter hale gelse de yine de evlatları sayesinde hala onlara bakacak halde. Umut kız kardeşi, abisi, halası ve babasıyla o kirli hayatının dışında kendi olabildiği tek yerdeyken hem mutlu hem de buruktu. Onlar dünyayı güzel hale getirmek isterken onların umutları güce teslim edilip, işçilerin, çalışanların emeklerini çalan bir kan emiciye yarar sağladı. Her şeyi geçtim, Umut sadece bunun için bile Demir’in yakasını asla bırakmaz ki artık iki hayatın hesabını sormak zorunda.
Dizi oldukça vurucu bir final sahnesiyle bizleri karşıladı. Demir o aşık olduğu kudretini kaybetmemek için, ona şantaj yapan mühendisi oğluna öldürttü. Güven için henüz konuşmak istemiyorum ama onda bir şeyler olduğuna eminim. Babası için cinayet işledi, bunun tek motivasyonu şirket olamaz. Göreceğiz. Ancak Umut için durum çok daha ağır oldu zira kendi yaşadığını bir çocuk daha yaşayacak. Demir bir küçük çocuğun daha geleceğini çaldı. Umut’un Çınar olarak çok daha sert ve acımasız olacağını hissediyorum.
Tuzak ilk bölüm itibariyle benden tam not aldı. Rejisi, castı ve hikayesiyle dört dörtlük taş gibi iş çıkmış ortaya. Eylem Canpolat ve Ali Yörükoğlu sıfırdan bir dünya inşa etmişler. Ben dizinin dünyasına da , hikayeye de çok inandım. Tek tek sayamam ama ekibin tamamını yürekten kutluyorum.
Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere. Sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin
Me gusta tu forma de narrar el capítulo, cuando te leo analizo si lo entendí de la misma manera y disipo mis dudas.
Akın es un actor con enorme potencial y vaya que tenemos dos personajes en uno.
Hasta la próxima con otro capítulo de una producción muy prometedora.
Gracias y buena semana.
BeğenBeğen
Gracias por las amables palabras. Sus comentarios son muy valiosos para nosotros. Los veré a todos de nuevo la semana que viene.
BeğenBeğen