YAZAR : Şeyma BULUT 

Güç ne enteresan bir kelime değil mi? Bu hafta ekran karşısından kalktığımda bu kelime üzerine çok düşündüm. Güç nedir dedim kendi kendime. Ona sahip olan neleri başarabilir, neleri başaramaz diye düşünürken aslında gücün bazı unsurlara sahip olmadığında bir insanı bir noktaya kadar koruyacağı kanaatine vardım. Zira güç insanın içinde olan bir şey değil bence. Yalnız burada şunu açmak lazım, güç derken insanı ayakta tutan, devam etmesini sağlayan dirayetten bahsetmiyorum. İnsanın eline geçen bir sihirli değnek gibi elinde olduğu sürece kendisini koruyan ama kaybettiği anda eski sahibini de yerle yeksan edecek bir durumdan bahsediyorum. İşte bu güç kimin elinde olursa olsun ona asla mutlak bir koruma sağlamadığı gibi aksine, kaybetmesi durumunda büyük bir zarara da sebep olabilir. Bu size birini hatırlattı mı? Evet Demir Gümüşay’dan bahsediyorum. Elindeki gücü kazanmak için bir aileyi yerle yeksan etti ve kendisine gizli ama çok güçlü bir düşman yarattı. Bu hafta Umut’un o gücü Demir’den almak için oynadığı oyunun ikinci perdesi açıldı ve Demir için kabus gibi günler başladı.

Demir Gümüşay kendi dünyasının en güçlü ve acımasız adamı. Öyle ki amaçlarına ulaşmak için hayatını mahvettiği bir adamın hikayesini çalacak kadar ben merkezci, parayla, konumla her şeyi halledeceğini sanacak kadar da güce tapan biri. Daha da fenası o güçle herkesi satın alacağını, yöneteceğini düşünürken seneler önce bir torba parayla susturduğunu sandığı bir çocuğun geri dönüp de intikam isteme ihtimalini bile aklına getirmiyor. Bu Demir’in kusurlu tarafı, hayatında her şeyi gücüyle kazandığı için başka bir motivasyon kaynağına ihtiyacı yok. Zaten Çınar’ı da bu sayede sevdi. Eğer Çınar Umut tarafını biraz olsun gösterseydi, Demir’in gözünde o da zayıf biri olacaktı. Bu yüzden kirli bir avukat olarak Demir’in karşısına kendi kumaşından biri olarak çıktı. Şirketinden hisse isteyerek düşmanına bir adım daha yaklaşan Umut Demir’i etkiledi. Demir düşmanına kapıldığını bile anlamadı belki ama hayatında belki de unutmak istediği tek kabusu da geri döndü : Utku!

Umut adım adım aslında Demir’e kendini belli etmeye başladı. “Utku seni çok özledi” duvar yazısının başka bir yolu yok. Akıl oyunları dedik ya, işte tam olarak bundan bahsediyordum. Yörükoğlu ismini tamamen saklamak istese hiç böyle bir yola girmezdi ama özellikle bilsin istedi. Umut, Çınar olarak hayatına dahil olduğu Demir’in kendisiyle kimin uğraştığını bilsin istiyor bence bunun sebebi de Demir’in tek yumuşak karnı olması. Bu adamın zifiri karanlık geçmişini kendisi dışında bir de o gece orada olan çocuklar biliyordu. Yani kimin onun peşine düştüğünü, başına neler geleceğini bilerek panik yapmasını ve böylelikle hem Çınar’a daha da yaklaşacak ve aslında aynı Umut’un babası gibi kendi celladını elleriyle evine sokacaktı. Umut da bu sayede Çınar sayesinde güçlü bir konuma geldi ama Umut da aynı Ceren gibi kendi ailesinin hayatında bilmediği çok fazla sırrın olduğunu öğrendikçe aslında araya giren yılların onları birbirine yaklaştırmadığını görecek.

Umut, Çınar olarak Demir’in ruhuna sızarken hayatının en büyük sırrını da öğrenmiş oldu. Ailesi, büyük kin beslediği adamdan kan parası aldı. Umut hayatının en büyük şokunu yaşarken, bırak Demir’i kendi ailesinin bile ondan sırlar saklayacağı gerçeğiyle ağır bir şekilde yüzleşti. Kardeşi Utku’nun, babasının üstüne ailenin para almasını nasıl karşılar bilmiyorum, eminim geçerli sebepleri de vardır zira Demir temiz oynayan biri değil. Ama yine de Umut’un bunu bir süre anlamayacağını sanıyorum. Nasıl anlasın ki? Her aşamasını planladığı, oynadığı bir oyun var. Tek bir hata belki de hayatlarına mal olacak ve o savaş meydanında kendinden de saklanan sırlar olduğunu öğreniyor. Burada en azından bir öfke patlaması bekliyorum ama daha da önemlisi bariz bir güven sorunu da oluşabilir. Sonuçta Demir’in mahvettiği hayatlar olarak yola çıkıp, ondan alınan parayla devam edildiğini öğrendi. O günün şartlarını bilemem ama yine de Umut’a asla söylememesini anlamıyorum ki Umut da anlamayacak gibi duruyor. Nasıl anlasın? Bu tip olaylarda tek bir hata tüm işlerin ters gitmesine sebep olur. Umut öyle bir plan kurmuş ki her adımını, her anını tasarlamış. Tek bir hata, kusur, beklenmedik olay yok. Nereden mi anladım? Ali’nin karakol ifadesine şöyle bi bakınca çorap söküğü gibi geldi zaten.

Ali göz altına alındığında önce “Eyvah! Oyun bitti” derken Ali’nin göz altındaki şovu bi garip geldi, üstüne düşününce bunun da planlı olduğun kanaatine vardım. Şimdi ne oyunu kardeşim, adamı çocuğuyla tehdit ettiler diyebilirsiniz ama öyle değil. Zira orada Ali  Umut ismini verdi. Yıllar önce ölen Utku’nun kardeşi Umut’un adını verdi. Halbuki gerçekten itiraf etmek istese Çınar’ı da demesi gerekirdi. Özellikle onun adını verdi. Umut, Demir’in peşine düştüğünün bilinmesini istiyor. Duvardaki yazı, gelen paket ve bunu birleştirince seneler önce kapattığını sandığı meselenin aslında kapanmayıp, daha da güçlü bir düşman olarak karşısına çıktığını görmesini istiyor diye düşünüyorum. Böylelikle hem geçmişini bilmesi, hem de bu defa paranın yeterli olmayacağı gerçeğiyle Demir’e panik yaptırıp, hataya zorlamak istedi. Bence bu oyun daha yeni başladı, henüz Demir bir hamle yapmadı ve size bir sır vereyim. Bir noktadan sonra bu oyuna kimsenin tahmin edemeyeceği şekilde Ceren Gümüşay da dahil olacak. Peki ya Ceren hangi tarafta olacak?

Umut bu oyunda herkesi ve her şeyi kontrol ettiğini düşünürken Ceren de onun peşine düştü. Şeker yardımıyla Çınar’ın sırlarını ortaya çıkarma konusunda takıntı geliştiren Ceren kendini ateşe atanın Çınar olduğunu bilmesine rağmen ona değil de ailesine daha çok kızgındı ki ben de onu çok iyi anlıyorum. Ancak anlamadığım Çınar’ın durumunu fark etmesine rağmen neden kimseye bir şey demiyor? Yani sanki Çınar’ın sırlarlarıyla onu kendi tarafına çekmek derdinde gibi gelmeye başladı bana. Ailesi tarafından köşeye sıkıştıkça buna ihtiyacı günden güne artıyor. Aksi halde babasının önüne koyar, Çınar’ın ipini çekerdi. Demir gibi bir adam için şüphe zaten birini harcaması için yeterliyken, Ceren bunu yapmadı. Buradan ne çıkar şimdilik pek bilmesem de Ceren bu hafta beni çok üzdü.

Ceren Gümüşay deyince aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Yitip gitmiş bir hayat. Ne çocuk ne de genç kız olabilmiş biri, o. Annesinin gidişinin ardından 10 yaşında anne olmak zorunda kalmış, sonra da babasına destek olmak için gençliğini feda etmiş bir kadın. Ceren hiç kendine ait bir hayat yaşamamış. Kendini ailesine adamış ve orada da bir ömrü feda etmiş biri. Açıkçası Ceren’in şu anda üvey çocuklarıyla yaşadığı hayat dışında kendi tercihiyle bir hayat yaşadığını sanmıyorum. Zaten bu yüzden ailesine “Siz beni suçlayamazsınız!” dedi. Tüm hayatını üç erkeğe adamış bir kadın, o. Ne derlerse evet deyip, her durumda arkalarını toplayan Ceren o zehirli ellerin kendisini yaralayacağını düşünmedi ancak ailesi yine ona karşı oldu. Ceren ilk kez bir kararını  alırken bu  üç erkeği düşünmedi. Bu sefer kendi çocuklarını seçti ve Demir (bence öyle) cezasını kesti diye düşünüyorum. Demir herkesin aynı evde yaşamasını istedi ve tek engel o çocuklardı. Bu sebeple bu işin arkasında Demir var diyorum ya, başkası aklıma bile gelmiyor. Ceren’in ailesine karşı Tercih ettiği çocukları ondan alındı ve ben çok başka bir Ceren gördüm.

Ceren babasına hesap bile sorarken ses tonuna oldukça dikkat eden, ileri gitmeyen, sakince duran bir karakter. Yani en azından çocukları gidene kadar öyleydi. Bir anne olarak canı yandı çünkü doğuran değil, büyüten annedir. Ceren o çocuklara yıllardır annelik yapıyor ve hepsi gayet mutluydu. Üç senedir arayıp sormayan adamı Demir Çınar’la alaşağı etmişti. Bence bir şekilde kontak kurmuş olma ihtimali bile var. Demir ben merkezci, dediğim dedik bir adam. Daha önce de hesap ödetirim dediği kızını can evinden vurdu. Ceren’in evi bastığı sahnede Demir her ne kadar bir şeyden haberi yokmuş gibi davransa da ben de ona en az Ceren kadar inanmadım. O sahnede aslında bir güzel şeyoldu biliyor musunuz? Umut artık Ceren’in Gümüşay Ailesi’ndeki en iyi insan olduğunun farkına vardı.

Umut, Ceren’in haykırışları arasında bambaşka bir yere gitti diye düşünüyorum. Kendi annesi, Ceren’in annesi onları bir hiç uğruna belki de terk ederken, Ceren’in kendinden olmayan çocuklar için çırpındığını gördü. Onları o doğurmadı ama sanki öz anneleri gibi kendini parçaladı. Açıkçası önce bunu da Umut yaptı dedim ama hem Umut küçük çocuklarla uğraşacak kadar acımasız değil, hem de şu anda o çocukların Umut’un planına bir katkısı yok. Bu sebeple ben de Ceren gibi bunu Demir’in yaptığını düşünüyorum. Ceren Umut hedefine yaklaştıkça kardeşlerini, ailesini tanıyamaz hale gelirken o kardeşlerini tanımayan tek insan Ceren değil, Umut da adım adım kardeşleriyle arasında nasıl bir mesafe olduğunu anlamaya başlayacak.

Bu hafta Yörükoğlu kardeşlerin aslında birbirine ne kadar uzak olduğunu gördüm. Bir koltukta oturup hayaller kurarken aslında hiç biri kendi kalbinden geçeni söylemedi bence. Mesela Umay’ın hayallerinde Güven de var ama içinde tutuyor. Diğer yanda Mahir çok daha başka yerlerde gezerken Umut Demir’i devirdiğinde aynı çocukluk yıllarındaki gibi onlarla bir bütün olacağına inanıyor. Ancak o iş o kadar kolay değil artık. Çünkü değiştiler. Umut onlardan ayrılırken bıraktığı kardeşleriyle şimdi buluştuğu kardeşleri arasında dünyalar kadar fark var. Bunu anlaması belki zaman alacak ama çocukluk masumiyetleri yok artık ve bu Umut’u çok yaralayacak diye düşünüyorum. Yine de yarası Ceren kadar olamaz çünkü onun kardeşleri ne pahasına olursa olsun Umut’u satmazlar ama ben aynısını Gümüşay kardeşler için söyleyemem.

Mete, Güven ve Ceren. Uzaktan baktığında muazzam bir ilişkiye sahip, zengin ve huzur içinde bir aile olarak görünüyorlar. Ancak onların arasında gözle görülür tezatlıklar var. İki adamın ikisi de aslında oldukça çıkarına düşkün insanlar. Kendi menfaatleri için yaşadıklarını düşünüyorum. Belki Güven biraz farklı olabilirdi ancak o da babasının affına ve kartlarına geri kavuşunca eski haline döndü. Ceren hala kardeşlerine güveniyor ve babasına karşı onlarla ittifak kurabileceğini düşünüyor ama bence bu mümkün değil. Önce acaba Umut’un hamlesi yüzünden mi böyle oldu dedim ama bence onlar hep böyleydi. Özellikle de Ceren’e karşı olan tavırlarında Gümüşay Ailesinin erkekleri hep aynı tavra sahip. İşleri düşünce prenses işleri bitince kapının önündeki çöpten bile daha değersiz oluyor ben bu sebeple ilerleyen zamanlarda Ceren’in taraf değiştirme ihtimali olduğunu düşünüyorum.

Ceren Galata Kulesi gölgesinde Çınar’a ailesinden ve işinden nefret ettiğini söylemişti. Aslında o da kardeşleri gibi Demir tarafından kendisine biçilen role girmiş, başka bir hayatı düşünmemiş bile ama Çınar’ı tanıdıkça değişti. Zira kardeşleri onunla ilgili bir yalanı bile doğru gibi anlatırken, Çınar en zor zamanında onun elini tuttu, ona destek oldu. Ceren’in her zor zamanında o omza başını koyma sebebi de bu çünkü böyle bir şey hiç yaşamadı o. Bu yüzden Çınar’la ne kadar didişseler de, onun ne kadar yalancı biri olduğunu bilse de karşı koyamıyor. Ben bunun Ceren’deki eksik taraf olduğunu düşünüyorum. Kimsenin destek olmadığı, tüm hayatı ailesine destek olacak geçen ama kendisiyle ilgili acılarda yatağında tek başına bununla başa çıkan bir kadın için birinin ona destek olması çok yeni bir durum. Bu sebeple ben Ceren’in gerçekleri gördükçe ailesinden daha da uzağa gideceğini sanıyorum ama Umut onun içindeki iyiliği görmüş olsa bile Ceren’i anlaması için önünde uzun bir yol var.

Umut Yörükoğlu girdiği bu yola ailesi, kardeşleri ve en önemlisi babası için girdi. Ailesinden uzakta geçirdiği her bir gün onun içindeki nefreti körükledi. Bu sebeple her ne olursa olsun plandan zerrece sapmadı. Ne bir adım geri gitti, ne de vicdanının sesini dinledi ama bunu sadece o yapıyor. Diğerleriyse içindeki sırlarla yaşamaya devam ediyor halbuki bu plan devreye girdiğinde en azından ona gerçekleri söylemeleri gerekirdi diye düşünüyorum. Umut şu anda her cephede, her rakipten bir hamle bekletip ona göre hamle geliştirdi. Tıpkı bir satranç ustası gibi her hamlesini düşünerek yapıyor ve bu sebeple de kazanıyor ama o böylesine akıl oyunları oynarken, beklenmeyen golü karambolden hem de kendi oyuncusundan yedi.

Şimdi ileride ne olacak? Umut adım adım Ceren’e aşık olurken, Ceren de tıpkı kendileri gibi Demir’in kurbanıyken onun elini tuttuğunda ne olacak? Gizli gizli Güven’le aşk yaşayan Umay ya da Luna’yı hamile bırakarak tüm planı tehlikeye atan Mahir buna karşı çıkacak mı? Bence çıkacak. Tüm gözler Umut’un üstünde ama bana soracak olursanız bunların yaşanması iyi oldu. Zira Ceren canlı cenaze gibi her gün bir parçasını toprağın altına yollarken, Umut’un bir zaman geldiğinde onu asla bırakmamasını diliyorum.

Ne nefret, ne intikam… Benim dünyamda aşk her zaman kazanır. Ceren şimdilik fiziksel olarak çekim hissettiği, zor zamanlarda kendisine destek olan bir yalancıya karşı duvarlarını farkına bile varmadan indiriyor. Bir noktada herhangi bir koruma alanı kalmayınca ve güvenmese de en zor anlarında sırtını dayadığı çınar ağacının ardındaki umutla dolu gözlere inanacak mı? İşte onu da zaman gösterecek…

Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s