YAZAR : Simay DEMİR

Bu hafta yazıma bir soruyla başlamak istiyorum. Sizce aile nedir? İçine doğduğumuz insan topluluğu mu, en güvende olduğumuz yer mi? Yahut sevdiğimiz ve sevildiğimizi gerçekten hissettiğimiz yer mi? Bana göre aile en zor zamanlarda sığınılan kale, kendini gerçekten ait hissettiğin, mutlu olduğun, kendin olduğun yerdir. Bunun illaki kan bağı olmasına da gerek yoktur, can bağı diye bir gerçek var ve onu kiminle hissediyorsan o senin ailedir. Barış mesela Gizem ve kızı dışında ekibini de ailesi bellemiş durumda. Aras’ın tek ailesi yeğeni ve ablası gibi görünürken Derin de onun bir parçası bana kalırsa. Ve Derin aile aidiyeti kan değil de can bağıyla hisseden biri o. Suzan, Andaç ve hatta Ali Haydar bile aile olma konusunda sınanan insanlar. Onlar bir ekip değil bir ailenin vazgeçilmez parçaları olarak görüyor birbirini, evet aynı kandan değiller ama aynı amaç için bir araya gelmiş candan bağlı bir aile onlar.Aslında bu durum Hisarönü Hastanesi’ne özgü bir durum değil benim için. Birbirini kalpten seven herkes birbirinin ailesi olabilir bence. Barış mesela anladığım kadarıyla babasıyla ilgili problemleri var ki hastalığını dahi bilsin istemedi, konusu geçince ciddileşti ve hemen kapattı konuyu. Ama Gizem ve kızı onun tüm varlığı ve sadece onları ailesi olarak kabul etmiş durumda.

Evlilik ahdi gerçekleşirken şöyle bir cümle kurulur “İyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar…” Barış ve Gizem’i izlerken bu sözün ne kadar değerli olduğu aklıma geliyor her seferinde. Evet belki evliyken işler istedikleri gibi gitmedi ama onlar yine de birbirini ilk desteği. Gizem’in riskli bir hamilelik geçireceğini öğrendiği zaman Barış hastalığını, tedavi olmamak için sunduğu tüm bahaneleri, yoğunluğunu bir kenara bırakıp kolu kanadı olmuştu Gizem’in. Şimdi Gizem iyi, Barış hasta ve bu sefer Gizem umut olmaya çalışıyor ona. Halbuki ne yasal olarak ne de içinde bulunduğu durum göz önüne alınırsa Gizem’in hiç bir zorunluluğu yok bunu yapmaya. Buna rağmen canla başla Barış iyi olsun diye onunla dahi savaşıyor. Artık evli olmasalar bile onlar hala birbirini çok seven, ve her an birbirinin yanında olmaya hazır bir aile.

Evet; Barış hasta ve ben de Suzan’la Gizem gibi düşünüyorum önceliği kendisi olmalı ki o kurtulduktan sonra ondan umut bekleyen binlercesini de kurtarabilsin. Yine de hepimiz çok iyi biliyoruz ki Barış’ın önceliği hiç bir zaman kendisi olmadı. “Bu insanlar yarını görmek için bizi bekliyor” açıkçası ben onun kadar fedakâr olabilir mıydım emin değilim ama onun en sevdiğim özelliklerinden biri tek bir kişi yahut tek bir şeyi kurtarma peşinde değil.

Barış kısıtlı kaldığını düşündüğü bir zaman diliminde olabildiğince insana yardım etmek istiyor. O kurtarabileceği kadar çok hasta kurtarmak, değiştirebileceği kadar çok fikir değiştirmek istiyor. Bunu domino zinciri bozulduğunda çok net gördük aslında. Suzan tanıdığı için İrem’e öncelik verirken Barış geriye kalan herkesi iyileştirme çabasındaydı. Çünkü her ne olursa olsun o Hisarönü Hastanesinin başhekimi ve kişisel düşünme hakkı yok gibi bir şey. Bununla Suzan’a her daim destek oluşu, Aras’ın her an arkasında durması, Andaç’ın, Ali Haydar’ın ve Derin’in dertlerine koşması Hisarönü’nü de bir aile olarak gördüğünü gösteriyor. Barış her an Suzan’ın yanındayken Suzan da hastalarına şifa olmak için ondan büyük destek alıyor ve bu sayede çok daha cesur davranıyor bana kalırsa.

Bu hafta Suzan’ı gururla izledim, yaptığı şey çok güzel ve zordu. Suzan’ın yaptığı domino nakil çemberini görünce gözlerim doldu doğrusu. Maalesef ki hem dünyada hem de ülkemizde organ nakli bekleyen, beklerken umutlarını, yaşamını, ailesini yitiren binlerce insan var. Gerek kadavra gerekse canlı donör yetersizliği nedeniyle çok fazla kişi sıra beklerken hayatından oluyor. Bu yüzden buradan da söylemiş olayım; organ bağışı hayat kurtarır lütfen böyle bir imkânınız varsa size destek olun. Tıpkı İrem gibi, Gazal gibi masumlar bu sayede hayatta kalabiliyorlar zira.

Suzan İrem’i kardeş, Ömer’in ailesini kendi ailesi olarak kabul etmiş gördüğüm kadarıyla. Ben ispatlayamam ama bence o Ömer öldüğünden beri ilk kez böyle hıçkıra hıçkıra ağladı. Çünkü Ömer bir düğüm olarak kalmış boğazında, onu kurtaramamış olmanın verdiği vicdan azabıyla iki yıl içi içini kemirirken şimdi İrem’i kurtarmış olması bir anlamda o hastanedeki sevdiklerini kaybetme lanetini üstünden atmış gibi hissetti. Belki de bunca zaman Suzan kendini ilk defa mutlu hissetti. O ailesinin bir üyesini daha kaybetmemiş olmanın huzurunu yaşarken Derin’in “Anne” sınavı epey ağır geçiyor bana kalırsa.

Derin ve annesi arasında neler oldu da “Şimdi ciğere ihtiyacım olsa, bir parçasını vermeye tenezzül etmeyecek biri arıyor” diyecek duruma geldiler aşırı merak ediyorum. Üstelik annesini aidiyet belirtmeden kaydetmiş telefonuna. Normalde bizler “Annecim, Sultanım, Kraliçem” gibi sözcüklerle yazarız değil mi rehberimize. Hiç olmazsa bile bir aidiyet bağıyla bağlarız sonunu ama Derin asla öyle yazmamış. Nasıl yazarsak yazalım bize ait olduğunu betimleyerek yaparız. Fakat Derin dümdüz sadece “Anne” diye yazmış. Kendini ondan bir parça olarak görmüyor bile ve bence o Hisarönü Hastanesini annesinden daha çok ailesi olarak görüyor.

Başta da dediğim gibi aile olmak için illaki kan bağı olmasına gerek yok bence ve bunu en iyi Andaç’ın ailesine onlara olan sevgisine bakarak görebiliyorum. Onlar Lalin’e anne baba olabilmişken hiç tereddüt etmeden Ceylan’a da kollarını açan bir aile. Evet belki işler umdukları gibi olmadı ama ben eminim ki Andaç Ceylan ona ne zaman ihtiyaç duysa o an onun yanında ve arkasında bir baba gibi dimdik duracak. Andaç kendi kanından olmayan bir çocuğa çok güzel baba olabilmişken aynı durumu Ali Haydar için söyleyemeyeceğim maalesef. Onun oğluyla sorunları çok daha derin çünkü. O oğluyla arasındaki mesafeyi sonunda kapatmış olsa da onlar için asıl mücadele şimdi başlıyor bana kalırsa. Çünkü Elçin’in babasına onun desteği ve sevgisine ihtiyacı var. Ali Haydar zamanında bunu verememiş olsa da ben inanıyorum ki o bundan sonra çok daha özenli olacaktır. Çünkü ailesinden, sevdiği kadından geriye kalan yegâne şey oğlu Elçin. Ali Haydar oğluyla ikinci bir şans yakalamış oldu ve açıkçası ben bu duruma çok sevindim. Sanırım tüm bu saydıklarım arasında ailesiyle arasında sorun olmayan tek kişi Aras. Fakat Aras yeğenine ablasına kol kanat olacağım derken kendi hayatını bile isteye ertelemiş biri.

Aras’ın bu hayattaki tek ailesi ablası ve yeğeni gibi görünse de o ekiptekileri de ailesi olarak kabul etmiş durumda. Belki bunu göstermiyor ama heyecanla beklediği yeğeninin maçına sırf arkadaşlarını yalnız bırakmamak için gitmiyorsa bu onları aile saydığı anlamına geliyor bana kalırsa. Aras dışarıdan taş gibi sert ve soğuk görünse de bence o çok merhametli biri. Çok idealist ve profesyonel olsa da yeri geldiğinde bir kızın hayatı için kendini ve mesleğini tehlikeye atıp usulsüzlük yapabiliyor. Yeri geldiğindeyse gözünü dahi kırpmadan sevdiği kadın için kurşunun önüne atlayabiliyor.

Sağlık sistemi olarak ülkemizin bir diğer kanayan yarası da maalesef ki sağlıkçıya uygulanan şiddet ve bunun önüne asla geçilememesi . Her gün, her saat hatta bu yazıyı yazarken bile sağlıkçılara uygulanan şiddet haberlerini görüyorum. Halbuki onlar da sadece işini canla başla yapmaya çalışan birer insan. Onların da birer sevdikleri, bekledikleri, aileleri var hiç biri robot değil. Üstelik o canilerin darp ettikleri, öldürdükleri bir tek sağlık çalışanları değil. Onların ailelerini, onlara hayallerini bağlamış hastaları, bir umut hastalarından güzel bir haber bekleyen hasta yakınları da öldürmüş oluyor o anda. En güvende olmaları gereken, işlerini gönül rahatlığıyla yapmaları gereken yerde maalesef ki biz sağlık çalışanları her an diken üstünde, her an tedirginlikle mesleğinizi yapmaya çalışıyoruz. Bu günlerin geride kalıp daha güvenli ve şiddetsiz bir ortamda çalışmak dileğiyle.

İnsan hayatı kurtarma yolunda hayatını kaybetmiş tüm sağlık çalışanlarına rahmet ve minnetle.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere sağlıkla kalın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s