YAZAR :Simay DEMİR
“Kötülüklerin iyi niyetle yapıldığı yer” mottosuyla karşımıza çıkan “Aile” dizisi açıkçası benim tanıtımı yapılmaya başladığından beri başlamasını beklediğim bir işti. Gerek çok sevdiğim oyuncu kadrosu gerekse beni içine çeken konusuyla oturdum ekran karşısına. Bir çok sorunlu insanın bir arada bulunduğu bu ev şimdiden çok ilgimi çekti diyebilirim. Ama benim asıl merak ettiğim bir psikolog olan Devin’in bu aileyle ne yapacağı? Devin’in, Aslan’ın ve ailenin derdini tam olarak çözemediğim bir ilk bölüm olsa da ikilinin deli dolu halleri çok hoşuma gitti açıkçası.
Devin Akın; karşımızda alışılmışın dışında bir kadın var. Devin’lw ilgili ilgili ilk izlenimim çılgın bir kadın olduğu. Öfke kontrol sorunları da olan Devin oldukça başına buyruk bir karakter. Karşısına çıkan insanı mesleğinden dolayı iyi analiz ederken, kendi verdiği açıkların pek de farkında değil zira umurunda değil. Devin, Aslan’ın aksine içinde yaşadığı sorunların farkında, çocukken ailesindeki sorunlardan etkilenmemek adına onları bir belgesel gibi izlemiş biri. Bu durumdan sorunsuz çıkmamış. Öfke kontrol sorunu, fevri hareketleri, bir anda her şeye yükselmesi ailesinden ona kalan miras ama o kız kardeşi gibi de olmamış zira birinin kendinde kalıp aileye göz kulak olması gerekiyordu. Devin de bu role bürünmüş gibi duruyor. Annesine ne oldu bilmiyorum ama bir sorumluluk altında eziliyor gibi geldi bana. Devin ve kardeşi arasındaki ilişki sorumluluk mu saf sevgi mi bilmiyorum ama bence sorumluluk duygusu çok daha fazla diye düşünüyorum.
Devin kardeşini ikinci kez hastaneye kaldırınca “Benim yüzümden!” dedi. Halbuki kız kardeşi bir bağımlı, sorunları var ve psikolog olarak bunu kendisi çok daha iyi biliyor. Yine de onu kendi sorumluluğunda gördüğü için de üstünde bir yükle yaşıyor. Devin’in Aslan’la ilk andan bu kadar iyi anlaşmasının sebebi de bu bence, kalp kendinden olanı tanır. Şimdi ilk tanışmayı düşünün, berbat bir ego savaşına girdiler. İkisi de alfa karakter olduğu için birbirlerini ittiler. Aslan ilk başta güzel bir kıza yardım ettiğini sanırken karşısında kendi iç dünyasına çok yakın bir kadın buldu diye düşünüyorum. Bu sebeple de o kadını tanımak istedi.
Aslında yaşayış olarak da birbirlerine çok uzak değiller. Devin, Aslan Soykan ile lüks restoranlara değil, sahilde pilav yemeyi tercih eden bir kadın olarak çıktı karşıma. Lükse, şatafata değil doğallık taraftarı gibi duruyor ama şimdiden de erken konuşmak istemiyorum. Ancak Aslan’ı bu doğal halleriyle kendine çektiğini düşünüyorum.
Aslan Soykan, kendi ailesinin tüm sorumluluğunu sırtına yüklemiş, eski işleri geride bırakmak uğruna içeride ve dışarıda büyük bir savaş veren bir adam olarak çıktı karşıma. Aslan oldukça değişik bir karakter. Dışarıdaki insanlara karşı çok sert ve öfke kontrolü olmayan biriyken yanında, değer verdiği insanlara karşı oldukça sukunetli davranan biri. Bu da öfke kontrol sorunu olmadığını, canı istediği gibi davrandığını gösteriyor. Aksi halde annesine de büyük bir patlama yaşayabilir ya da mekanına gelen eski sevgilisinin de canını yakabilirdi. Ancak o bunların hiç birini yapmadı. Aksine bu olaylar karşısında çok sakin ve sessiz kaldı. Devin’den farklı olarak öfkesine, sinirine hakim olduğunu söyleyebilirim ama onun siniri Devin’den tehlikeli olur diye düşünüyorum. Sessiz atın çiftesi pek olur derler, bir noktada çileden çıkarsa neler olacağını bilemem ancak Aslan’ın da girdiği büyük sorumluluk altında ezildiğini söyleyebilirim. O aile sofrasından, kurallardan kurtulmak istiyor diye düşünüyorum ki bölüm boyunca annesinden özür dilememesi, hayatıma karışma sözleri bende bu düşünceyi uyandırdı.
Aslan içinde bulunduğu hayattan memnun değil ki bunu amcayla girdiği savaştan da anladım. Aslan pis işleri geride bırakmak istiyor, bunun için elinden geleni yapıyor ancak eski kafalı bir amca yoluna taş koymak niyetinde. Aslan oldukça cesur biri ve amcasına rest çekerken zerrece tereddüt etmedi. Aslan’ın görünürde kimseden korkusu olmadığını görüyorum. Annesine de amcasına da eyvallah etmiyor. Aslan dışarıda amcası ile mücadele ederken içeride de kontrol delisi annesi ile uğraşıyor.
Hülya Soykan ailesine bağlı, beş yıldır ölen kocasının kurtlanmak üzere olan masasını bile atmak istemeyecek kadar takıntılı bir kadın bana kalırsa. İki oğlu arasında dağlar kadar ayrım yapan ve Aslan’a takıntılı obsesif bir kadın. Öyle ki ailesi olaylar ve Aslan üzerinde kontrol kuramadığını düşündüğü anda bambaşka birine dönüşüyor. Devin’i öğrendiği anda takip ettirmesi, Aslan’ın eski kız arkadaşının tüm geçmişini araştırıp didiklemesi ne kadar kontrol manyağı olduğunu gösteriyor. Görünen o ki bu durumu çok da tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor. Düşünsenize gözünü kırpmadan kızın ölüm emrini verdi. Büyük oğlunu vaktinden önce eve girmek isterse öldürülebileceğini söyledi ve bundan bir saniye pişman olmadı. Beş yıl önce yaşanmış bir olayda oğlunu suçlu bulduğu için hala affetmeyip eve dahi almayan bir kadından bahsediyoruz. Yine de Hülya hakkında henüz erken konuşmak istemiyorum ancak bir sorun olduğu aşikar. Yine de masada kaynanasıyla olan diyaloglarına bakacak olursak o da az buz bir şeyler yaşamamış. Çocuk yaşta anne olmuş, kaynanası tarafından sürekli aşağılanıp büyük ihtimalle büyük oğlunu büyütmesine dahi izin verilmemiş, ezilip durmuş ve kocası intihar etmiş biri o. Bu yüzden o ev ve yaşanılanlar üstünde hakimiyet kurmak istemesini anlayabiliyorum. İleride baya bana tırnaklarımı kemirtecek gibi dursa da hikayesini şimdiden aşırı merak ediyorum doğrusu.
Hülya ve Aslan arasında büyük bir güç savaşı olacak gibi görünüyor. Hülya içeriden aileyi yöneten, küçük oğlunu da işlerin başına geçirince onu da kontrol etmek isteyen bir kadın ancak Aslan da buna pabuç bırakacak biri değil. Hayatıma karışma, bizim senden korunmamız lazım derken de bundan bahsediyordu. Hülya’nın her şeye kontrol sağlamak istemesi, Aslan’a karşı duyduğu sevginin aslında aileyi kontrol altında tutma arzusu, Aslan’ı Hülya’nın o kadar da kolay ekarte etmeyeceği bir kadına itti.
Devin ve Aslan aynı yerden yaralı iki insan ama bir fark var. Devin içinde yaşadığı sorunların farkında ve bir şekilde kendisine ördüğü duvarla o baş ediyor ancak Aslan öyle değil. Baktığında sorunu yok gibi dursa da içinden kırılmış bir adam, o. Babasının onu sevmemesi, annesinin he şeyi sana verdim, her şeyi yaparım durumu Aslan’ı içinden çıkılmaz bir hale sokmuş. Devin ona nasıl merhem olur bilemem ama bir yerden birbirlerini yakaladılar diye düşünüyorum. Buna aşk, sevgi ya da ilgi diyemeyiz. Bir anlık kendinden olana tutulma diyebilirim sanırım, bu ileride aşka dönüşür mü? Onu da zaman gösterecek.
Aslan, değişime Soykan Aile sofrasına bir yabancıyı taşıyarak büyük bir depreme sebep oldu. Hülya’ya beklemediği anda bir gol atan Aslan, sessiz bir savaşı da başlatmış oldu ancak Devin diğerlerine de pek benzemiyor. Kendi deyimiyle onların istediği yerde duracak biri değil. Hülya ve Devin arasında büyük bir mücadele olacak ve bence bu ailedeki tüm taşları yerinden oynatacak diye düşünüyorum.
Yazıma burada son veriyorum. İlk bölüm için çok erken davranmayacağım ancak ikinci bölümden itibaren Soykan Ailesi’nin neden bu halde olduğunu, dizinin ana konusunu ve çatışmasını görmeyi umuyorum. Bu tip dizilerde dizinin aksiyon ayağının güçlü olması, Aslan’ın amcasıyla olan mücadelesini görmek istiyorum. Yine de iyi bir ilk bölüm kotarılmış. Tüm ekibin emeğine sağlık, haftaya yeniden görüşmek üzere.
Bayıldım!
BeğenBeğen