YAZAR: Merve B.

Ünlü bir platformun ilk yerli filmi özelliği taşıyan Rüyanda Görürsün’ü konusu ve başrol oyuncuları itibari ile izlemek için uzun zamandır bekliyorduk. İlk yerli film olmasının avantaj ya da dezavantajı belirsizliğini bana göre pozitif yönde etkileyen bir  yapım. Hatta gözlemlerime göre filmin dizi olması yönündeki hayıflanmalar mevcut. Sıradan bir romantik komedi gibi görünse de epey izlemeye ve analiz yapmaya değer olduğunu fark ettim. o halde birlikte, görünmeyenin ötesine birlikte gidelim.

Pelin ve Engin’in gece 2:41’de odalarından dışarı, gökyüzüne bakmalarıyla başlıyoruz. Aklıma ilk önce Profesör Murray’in “Şu an, gece 3’te uyanıyorsanız, kesinlikle yalnız değilsiniz” sözü düştü. Genelde insanlar melatonin ve kortizolun arttığı dönemde yani yaklaşık o saatlerde uyanırlarmış. Ve fark ettiyseniz oda sıcaklığı bile 23 derece, bu manevi rehberlik ve ilişkileri simgeliyor. Bunun yanı sıra 23 sayısına baktığımızda 1’e ve ancak kendisine bölünebilen bir sayı olduğunu hatırlıyoruz.  İkisinin de aynı anda “bir” olarak yıldız kaymasına şahit olmasını izliyoruz.

Ertesi gün ise her şeyin başladığı bir güne geçiş yapıyoruz. Merve ve Pelin’in konuşmalarına dikkat kesildiğimizde gözden kaçmaması gereken bazı detayları yakalıyoruz. 777, ruhsal bir uyanışın işareti sayılıyor ve daha iyiye doğru ilerlemenin göstergesi kabul ediliyor. Engin’in arabası ile otobüsün yan yana durmasının Merve’nin tam da bundan bahsettiği ana denk gelmesi, bana bunun evren ile mükemmel eş zamanlılığıyla etkileşimde olduğuna ikna etti. Bu sahnede Pelin ve Engin’in karakterine daha yakından tanık oluyoruz. İkisi de aslında o anda neyden uzak olmak istediğini sanıyorsa bilinçdışını harekete geçiriyor. Prof. Murray’in başka bir tezi de korkularımızı düşünme eğiliminde olduğumuzdan dikenli teller inşa ettiğimiz yönünde.  Merve’nin bahsini geçirdiği Merkür retrosunun yönettiği alanlarda kargaşa izleniyor. Bu, Engin ve Pelin’in her söylediği ve yaptığı şeyin aslında gelecekte tersine dönüşmesini izlememizi olası kılıyor.

“Ne kaldı geriye?.. 2 dakika 41 saniye?!”

2:41’in öylesine olmadığının artık farkına varıyoruz. Peki nedir bu sayıların özelliği? Numerolojik açıdan baktığımızda 2, uyum, denge ve sevgi ile ilişkiliyken; 41, mücadeleyi ve cennet tarafından yaşamdaki bazı önemli şeyleri hatırlatıyor.

“Tam 2 dakika 41 saniye.”

Maceramızı hızlandıran işte tam da bu cümleydi. Geri sayım başlıyor ve Engin ile Pelin kendilerini bir anda aynı rüyanın içerisinde buluyorlar. Biriyle aynı rüyayı görmek, duygusal yakınlığı gösterir. Bu kişiler aynı dalga boyunda bulunurken, birbirlerinin bilinçaltına da işlemişlerdir. Bu da daha önce numerolojide bahsettiğimiz korkuları yenmeye ve mücadeleye yorulur.

Freud’un teorisine göre rüyalar, insanların bastırılmış isteklerinden kaynaklı dışavurumlardır. Carl Jung’a göre ise bu durum, insanın kendi bilinçdışının bilinci ile irtibata geçmesidir. Engin ve Pelin rüyada vakit geçirdikçe aslında anlıyoruz ki, kendilerinin korktuğu ve uzak durduğu ne varsa hepsini yaşamış olmaları. Kendi hayatlarından çok uzak noktada olduklarını görüyoruz. Rüyaya da yaşam şartlarının seviye atlamasından dolayı Pelin’in daha çabuk alıştığını görüyoruz. Her ne kadar Engin’in kendince yaşam standardı düşse de eğlenceli sahneler sunuyorlar bize. Pelin’in çabuk adapte olma sürecinin tersini Engin’de göreceğimizden emin oluyoruz. İkisi de hayatlarındaki değişime alışmaya çalışıyorlar.

“Birey olmaktan vazgeçip ortak bir hayat kurma korkusu” diyordu terapist. Baskıladıkları kendi özel alanlarına girilme korkusunu rüyalarında yaşıyorlardı.  İlk mücadele konusu onlar için belli olmuştu. Mücadeleyi de Pelin’in satırlara döktüğü anıları başlatıyordu.

Engin Pelin’in günlüğünde yazılanları onun fantezisi olarak nitelendiriyor. Pelin’in anlattığı Engin’in, kendisi olduğuna inanmıyor. Bunun sebebi Engin’in gerçekten daha önce aşık olup aşkta kendi sınırlarını ve yapabileceklerini bilmemesi. Bunun haricinde dikkatimizi Pelin’in anıları canlandırırken bilinçdışı bir hareket ile Engin’i kıskanması çekiyor. Peki ya dansları esnasında birbirlerine karşı hissettikleri çekim? Ya da Engin’in, başkalarıyla tartışma esnasında bilinçaltındaki koruma içgüdüsüyle Pelin’i arkasına alması…

İlk öpüşmeyi canlandırmak için gittikleri mahallede Pelin, “Gelişim için değişim şart” diyen Engin’e (muhtemelen bir kez daha) ders veriyor. En başta hayatımızı birlikte geçirebiliriz diyerek anılarını kazanmaya çalışmalarına rağmen Pelin,  Bu kadar zıt düşüncelere sahip iki kişinin bir arada kalamayacağını düşünerek Engin’den boşanmak istiyor. Fakat Engin’in söyledikleri dikkatimi çekti. Pelin’e geçmişte kendisini ikna ettiğine dair açıklama yapıp onu durduruyor. Engin’in boşanmak istememesi bence tamamen bilinçaltındaki yaşanmışlıklardan dolayı. İki yıl boyunca yaşanan şeyleri rüyalarında yaşamamış olabilirler fakat Engin’in hisleri de o yönde.

Evlilik yıldönümleri sürprizi ise her şeyi tersine çeviriyor. Engin ve Pelin iki inatçı kişilik. Birbirlerine karşı yavaştan çekim hissetmeye başlıyorlar ama inkar aşamasındalar. Aralarındaki evlilik ilişkisi bu kez gittikçe derinleşiyor. Birbirlerini didişmeden ve tartışmadan gözlemleme fırsatı buluyorlar. Dikenli telleri yok ederek birbirlerini tanımaya başlıyorlar. Birbirlerinin hayatına nasıl dokunduklarını, neleri değiştirip neleri kazandıklarını görüyorlar. Gece akarken gerçekten birbirlerinin aileleri ve her şeyleri olduklarını anlıyorlar. Böylece ilk korkularını yenerek birlikte sonraki evreye geçiyorlar.

Ve yine 2:41…

Zaman atlaması ile bu kez daha büyük korkuları bebek de dahil oluyor rüyalarına. Demek ki yüzleşilmesi gereken sıradaki korku buymuş; ebeveyn olma. Bu korkuları ile mücadele etmek yerine kaçmayı tercih ettikleri için korkularını tetikleyerek birlikte uyanmaya karar veriyorlar. Fakat Pelin ve Engin aslında kendilerini çoktan rüyaya kaptırmıştı. Birbirlerine karşı tavırları, bakış açıları, kelimeleri ve en önemlisi de hisleri değişmişti.  “İyi ki uyanmadık..”

Bu arada değinmek istediğim bir nokta var. Terapistten çıkışta bu kez Pelin yola çıkıp arabaya çarpıyordu ve Engin onu sıkıca tuttu. Değişimi gördünüz mü? Daha önceki evrede, Pelin Engin’i kurtarmıştı. Alttan alta aslında bize verilen şey değişim. Bir şeyler değişiyor ve yaklaşıyordu. Engin’in kaza yaptığını biliyoruz. Aynı yerde iki kere kurtarma girişimi gördüğümüze göre, neden bir üçüncüsü olmasın?

Tekrar bir zaman atlaması yaşıyoruz. “Bugün sadece bugünü yaşayalım.”  Pelin ve Engin her ne kadar artık sonuçtan korksalar da , ilk defa aile olmaya direnmeden kendilerini akışa bırakmaya başlıyorlar. Engin’in tavşan oyuncağı bulamayıp mağazaya gitmesi aslında Engin’in buna içten içe hazır olduğunu gösteriyor. İçinden gelerek, zorunda kalmadan bir şey yapıyordu. Mağazada defolu kulaksız tavşan tesadüfi değilse aslında bir mesaj olarak kabul edilebilir. Engin başka mağazaya gidebilirdi ama kulaksız tavşanı almayı tercih etti. Tavşan tesadüf mü bilmiyorum ama tavşan Roma mitolojisinde Merkür hayvanıdır. Hatırlarsanız, Merve Merkür gerilemesinden bahsediyordu…

“Hayatımın en güzel gününe, bugüne…” Bu rüya olmasaydı eğer,  Engin bu cümleleri kuracak biri miydi? Günün gecesinde Engin ve Pelin şarap ve müzik eşliğinde kendilerini birbirlerine teslim ettiler. Teslim diyorum çünkü hayatın akışına, aşka hep direniyorlardı. Rüyada Pelin için tonlarca şey yapan Engin, bunları gerçekte yapamayacağını düşünüyordu. Fakat o gece dans eşliğinde kendisi Pelin’e doğru bir adım atmıştı. Aralarında üç kırlent olması gerektiğini söylemekten vazgeçmeyen Pelin ise, Engin’e olan mesafelerini yok saymıştı.

“Sence nasıl uyanacağız?” Engin’in derin nefesi aslında her şeyi anlatıyordu. Rüya artık onlar için kabus değil, gerçek olmasını diledikleri bir şeydi.

 “Korkularınızı yendiğiniz an rüya ya da kabus olarak adlandırdığınız bu durum, sona erer.” Aslında tüm mesele buydu. Biz bu çiftin önce evliliği daha sonra da çocuk korkusunu yenmesini izledik. Fakat kaçırdığımız nokta bunların onların en büyük korkusu olmaması. Çünkü bu kadar şeyi ortaya çıkaran ana kaynak bir çiftin “aşık” olmasıdır. Pelin ve Engin evlilik ile çocuktan ziyade birine aşık olup bağlanmaktan ve özgürlük alanlarının kısıtlanmasından korkuyordu.

Ve 2:42…

Gördükleri rüya sadece 60 saniyeyi barındırıyordu. Birbirlerinin eksikliklerini hissederken korkuları, hayalleri oldu.

Engin’in fikirleri, hem rüya da hem de gerçek hayata yine Pelin sayesinde değişmişti. Pelin, onun hayatında olsa da olmasa da.  Engin, Pelin’in ona getirdiklerine, kazandırdıklarına karşı hasret duymaya başlıyor. Liste için Pelin’in günlüğünden bahsediyor. Çünkü aslında anılarının hepsi orada. Engin Pelin ile yaşadıkları anıları geri istiyor.

“Bir rüyadan uyanmış dersin.”

“Rüya değildi.”

Rüyanın içerisinde olabilirler ama yaşadıkları şey ve hisleri gerçekti. Engin’in yıllar sonra babası ile iletişime geçip barışması ve hele ki Pelin’i babasına anlatması… Her halükarda baba-oğulu yine Pelin barıştırmıştı. Rüyalarının gerçekliğini kontrol etmek için rüyada yaşadıkları eve gitmeleriyle, gördükleri rüyanın gelecekten bir kesit olup olmadığı sorgusunu da yaptırıyor. Ama Engin tek tek rüyadaki adımları gerçekleştirmeye başlıyor ki, asıl hayaline yani Pelin’e ulaşabilsin.

Ve yolları tekrar kesişiyor. İşte tüm rüya boyunca Engin’in Pelin’i, Pelin’in Engin’i koruduğu yerde Engin kaza yapıyor. Detayı fark ettiniz mi? Engin bu kez o yola adım atarken tek başınaydı, onu tutup çekecek Pelin yanında değildi… Her şey bu arada rüya ile birebir ilerliyor. Bu sayede rüyanın da bir dakikalık gelecekten bir kesit olduğunu görüyoruz.

“Bizim hikayemiz yeni başlıyor.”

 Artık Engin ve Pelin’in yeni baştan yazacağı yepyeni bir hikayeleri vardı. Ve düğüm bölümünü bildikleri bu hikayenin sonunu, birlikte el ele tamamlayacaklardı…

Filmin izledikten sonra geride bıraktığı şekerli tadı sevdim. Başta Murat ve Burcu’nun kimyasının bilincinde olup birlikteki uyumlarında tereddüt etmiştim ama bizlere gerçekten güzel bir uyum izlettiklerini düşünüyorum. Set ekibinden, oyunculara dek herkesin emeklerine sağlık.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.

Rüyanda Görürsün” için 2 yorum

  1. Çok güzel bir yazı olmuş çok beğendim Türkçe anlamamama rağmen yazının çevirisi ve çok beğendim 😋🤍

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s