YAZAR :Şeyma BULUT
Hayat tek düze bir şey değildir. Bu dünyada tek düze olup, tüm kurallara uyularak yaşamaya devam edilen tek yer doğadır. İnsanın olduğu her yerde karmaşa vardır. Hele de eski mafya, yeni öğretmen ve gizli görev adamıysanız hayatınız kaymış demektir. Sadi’nin hayatı asla tek düze olmasa da geçmişe göre en düzenli olduğu dönemde, Ahmet’in onu içine soktuğu durum yüzünden belki de en kaotik dönemini yaşıyor. Bir yanda Songül diğer yanda görev ve henüz bilmese de kapısına kadar dayanan bir hayaletle Sadi’nin hayatı hiç olmadığı kadar karışmak üzere. Hem de en büyük hayali gerçek olmak üzereyken…
Önceki yazılarımda Sadi’nin üçe bölünmüş bir hayat yaşamaya başladığını söylemiştim. Sadi için durum günden güne daha da karmaşık hale gelmeye başladı. Bir yanda Servet, bir yanda okul, diğer yanda savcı ve hepsinden bağımsız olarak yanı başında tüm enerjisiyle hayatını aydınlatan karısı var. Sadi artık neredeyse her parçasıyla bir yerde durumu idare etmeye çalışıyor. Peki bu nereye kadar böyle devam eder? Sadi, kendini ele vermeden, Songül anlamadan nasıl bu operasyonu tamamlayacak? Açıkçası ben bunu çok da mümkün görmüyorum. Sadi için her gün çember daralıyor ama Servet meselesi ona en büyük sıkıntıyı yaratabilir diye düşünüyorum.
Servet ve Songül’e gelmeden önce uzun zaman sonra Sadi’yi yeniden çocuklarının yanında gördük. En ihtiyaçları olduğu anda yanlarında oldu. Sadi’nin bölünmüşlüğünü de en iyi buradan anlayabiliriz. Bir yanda Mert, bir yanda Vural diğer yanda Can büyük sıkıntılar yaşıyor. Sadi bu hafta tüm öğrencilerinin yanında olmak için büyük mücadele verdi. İlk olarak onu Mert’in yanında gördük. Ablası düğünde terk edilen Mert büyük yıkım yaşadı. Daha sonra öğreneceklerinden habersiz, Derya’nın acısı altında ezilen Mert’i sakinleştirmek de Sadi’ye düştü ancak bu o kadar kolay değil. Sadi, Mert’i şimdilik biraz sakinleştirmiş olsa da sonrasında yaşanacaklar için çok da söz veremiyorum.
Sadi bir yanda Mert ile uğraştıktan sonra, Sevda’nın okuldan alınmasının ardından, kapısına giden Vural’a da destek oldu. Babası, Araz yüzünden Sevda’nın okul hayatını bitirince Vural da soluğu hocasının yanında aldı. Sadi’nin öğrencileri için sadece öğretmen değil aynı zamanda da kahraman olduğunu düşünüyorum. Öyle ki en çaresiz anlarında akıllarına herkesten önce ilk öğretmenleri geliyor. Belki öğrenciler arasında sulh sağlayamadı ama onların dünyasında çok önemli bir yere sahip olduğu aşikar. İlerleyen zamanlarda da Sevda’nın da yanında olacağını düşünüyorum.
Sadi belki bir çok şeyi yapacak yetenekte olabilir ancak Sadi’nin en çok öğretmenlik yaparken mutlu olduğunu düşünüyorum. Çocuklarının hayatına dokundukça mutlu oluyor, bu ona hayat veriyor diye düşünüyorum. Sadi’nin çocuklarının yanında yüzünde hep çok güzel bir huzur var. Zaten Sadi’yi sadece karısının ve öğrencilerinin yanında böyle görüyoruz. Onun dışında pek de bu şekilde gördüğümüz söylenemez. Özellikle de son zamanlarda savcının yanında hep bir tedirginlik ve sorgulama hali olduğu dikkatimi çekiyor. Ben Sadi’nin insanlara yalan söyleyerek, ekip dediği arkadaşlarının arkasından iş çevirmekten hoşlanmadığını düşünüyorum. Şimdilik buna mecbur olsa da, Songül’ün bu işten yara alacağını düşünüyorum.
Songül, yılların polisi, gizli görev ne demek bilecek kadar da teşkilatın sistemine hakim biri ama bu konuda gerçekten sıkıntı çıkacak diye düşünüyorum. Sebebi de sadece Sadi’nin Servet ile çalışması ya da operasyonun kendisinden saklanması değil. Songül ailesini kaybettikten sonra tek başına, inziva bir hayat yaşıyordu. Zaten bu meseleyi defalarca kez konuştuk. En büyük sebebi de, Servet yüzünden kaybettiği ailesinin ardından bir kişiyi bile kaybetmeye hatta düşüncesine bile tahammülü olmaması diye düşünüyorum. Mesela Melike vurulduğunda kendisini kaybetti. Gözünü hırs bürüdü ve hatta hayatını bitirme pahasına Yörük’ü bulacağını söyledi. Bu yüzden Sadi’nin Servet ile çalışması sadece sır olması değil, Songül’ün en değerli varlığının en büyük kabusunun yanı başında olması. Bu sebeple ben Songül’ün, bu işe çok da hafif bir tepki vereceğini sanmıyorum. Aksine kaybetme korkusu ile oldukça büyük bir tepki bekliyorum.
Songül geçmişe dair ne zaman konuşsa, bu düşüncelerim kafamda daha da netleşiyor. Bu sözlerimi hep söylerdim ancak Songül’ün babasıyla ilgili bize açtığı her yeni anıda, kalbindeki yaraları görüyorum. Songül, bildiği her şeyi babasından öğrenmiş. Ona bu hayatla ilgili tüm her şeyi, belki de bugünkü karakterinin bile şeklini Metin Amir çizdi. Oynadığı bir oyun, attığı adım, yaşadığı acı, mutluluklar ona hep ailesini hatırlatıyor. Songül’ü tanıdığım günden beri ruhunda gizli bir acısı olduğunu biliyorum ama bir şey daha var : Sonsuz bir özlem. Songül ailesini o kadar çok özlüyor ki onlarla ilgili her hatırladığı anısında 35 yaşındaki o kadın gidiyor, yerine o 12 yaşındaki küçük kız çocuğu geliyor. Bazı acıların izleri silinmez ya, bu acılar da ne yazık ki Songül ile kalacak.
Acıların en büyüğü yarım kalmışlıktır. Songül, ailesiyle yaşayamadığı, onlarla paylaşmadığı her duygusunda yerle yeksan oluyor. Sadi ile oyun oynarken mesela ona topaç oynamayı babası öğretti, hayatta olsa torununa öğretecekti ama olmadı. Şimdi o bildiği kadarını aktarırken, babası ve kızını tanıştıramamanın acısını istemese de yaşayacak. Yaşanamamış duyguların insan ruhunda derin izler bıraktığını düşünüyorum. Bu sebeple de Songül’ün bir yanı hep eksik kalacak, tıpkı Mert’in kalacağı gibi…
Mert sonunda büyük sırrı öğrendi. Kıvanç ona annesinin Derya olduğunu söyledi ve deyim yerindeyse Mert’in dünyası başına yıkıldı. Kendini bildi bileli annesiz, babasız olduğunu sanan bir çocuk ikisinin de hayatta olduğunu öğrendi. Bir insanın başına gelecek en kötü şeylerden biri değil de nedir? En güvendiği insan ona yalan söylemiş, kandırmış, gerçeği hiç sevmediği birinden öğrenmiş hem de ablası sandığı annesini korumak isterken yaşadı bunları. “Benim annem bugün öldü” dedi. Bence Derya daha ağır bir cümle duyamazdı zira evet Derya o cümle ile öldü. En değerli varlığı artık ona sevgi dolu değil, korkan, kırılgan gözlerle bakıyor. Mert için neredeyse kıyamet koptu, neredeyse diyorum zira yakın zamanda kardeşinin olacağını duyduğu anda kendi yaşamadığını bir başka çocuğun yaşayacağı gerçeği Mert’i yerle yeksan edecek diye düşünüyorum.
Karabayır’da işler çok karıştı. Servet, operasyonlar derken Mert’in gerçekleri öğrenmesiyle suların iyice kabaracağını düşünüyorum. Özellikle de Sadi’nin olanları öğrendikten sonra neler yapacağı benim için merak konusu olsa da Sadi’nin şu anda gündeminde çok daha önemli sorunları var. Servet, sürekli olarak ileri giderken, diğer yanda da Songül var. Songül olanları bilmeden cenazede sandığı Taylan abisine helva kavururken, Sadi onun ölümüne doğru yola çıktı. Anlaşılan o ki bu operasyon daha çok su kaldıracak ve herkes için her şey büyük risk altına girdi.
Sadi yine basitçe bir şeyler yapıp, hesap vereceğini düşünerek gittiği yerde erkek kardeşim dediği Taylan’ın ölüm emrini verdiler. Sadi, Servet’in arkasındaki ismi ortaya çıkarmak için susmak zorunda ve bunun için yoksa çok sevdiği bir insanı kurban mı verecek?
Eveeet ortalık toz duman efendim. Bir yanda Taylan’ın hayatı büyük riske girdi. Diğer yanda Mert fırtınası gelirken iyi haberler de yok değil. Songül ve Sadi şimdilik habersiz olsalar da Busenaz’la birlikte yaşıyorlar. Songül hep büyütmek istediği ailesini sonunda büyütüp, dibinde yeni bir fidan yeşertecek. Sadi’nin de artık Gülüşüne aşık olduğu karısından başka yürüyüşüne ömrünü vereceği, hayatını adayacağı kızı olacak…
Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere, sevgiyle kalın.