YAZAR : Şeyma BULUT
Uzun bir aradan sonra merhabalar sevgili Aziz Canları… Geriden gelsem de koşa koşa bölümleri tamamladım ve işte karşınızdayım. Aziz’de son üç haftada sadece bir şey anlatıldığını fark ettiniz mi? Bir sürü olay izlesek de aslında temelde tek bir şey anlatıldı : UMUT! Bir grup insanın bitmeyen umudunu izledik ve bu gerçekten muazzamdı.
İnsan gerçekten ne zaman ölür hiç düşündünüz mü? Ben çok zaman düşündüm ve bence kalbi durunca ölmez insan sadece, umudunu kaybedince de ölür. Hani derler ya aşıklar asla ölmez diye, işte bu yüzden ölmez. Aşıklar yaşarken kavuşmanın, ölünce de bir gün yeniden vuslata ereceklerinin hayalini kurarlar, bu sebeple de asla ölmezler. Aziz ve Efnan’ın aşkları gibi umutları da hiç bitmedi. O hapishane köşesinde ölümü beklerken bile ikisinin de kurtuluşlarına dair olan inançları onları ayakta tutan yegane şeydi. Aziz Efnan’la hapishanede evlenirken gözlerinde ya buradan el ele çıkacağız ya da birlikte öleceğiz ve asla ayrılmayacağız bakışı vardı. Bu sebeple de inancından, mücadelesinden hiç vazgeçmedi ve karısını o dipsiz kuyudan çekti aldı.
Aziz ve Efnan aşkları, umutları ve mücadeleci ruhları sayesinde Pierre’i bir kez daha yendiler. Delege hiç anlamadı, hiç göremiyor… Asla kazanma şansı yok, en azından Efnan’ı Aziz’den alabileceği bir durum yok ama egosundan gözleri öyle kör oldu ki ne burnunun ucunu ne sürüklendiği felaketi görebiliyor. Her kurduğu plan ayağına dolanırken çok daha tehlikeli oyunlar oynamaya devam ediyor. Onun bu durumu ne kadar devam eder bilmiyorum ama Pierre’in Efnan’a kurduğu tuzakla birlikte içimi ısıtan bir ayrıntıyı fark ettim: Efnan artık yalnız değil.
Efnan Payidar, güzel gözlü, umut dolu ama kendi iç dünyasında yalnız olan çiçek kız, artık yalnız değil. Eskiden kimsesi yoktu sonra Aziz hayatına girdi. Bir tek sevdiği adam vardı hayatında hatta sırf bu yüzden Pierre Efnan’a çok rahat yaklaşabildi, kafasını karıştırdı. Aziz’le sorun yaşadığı her an, Pierre avucunun içine aldı Efnan’ı. Neredeyse onu iyi biri olduğuna ikna ediyordu çünkü Efnan’ın hayatında onu bu yoldan çekebilecek, derdini dinleyecek, ona yatak odası hazırlayan sevenleri yoktu. Ben ailenin kanla olmadığına inananlardanım. Efnan’ın kan bağı olan babası onu defalarca para için sattı. Yüzük sahnesinde beni bile bir anlığına ikna etmişti ama sonra yeniden kendimi aynı sinir krizinin içerisinde buldum. Beni sinirlendiren şey sadece babası değil, aynı zamanda Pierre de delirtti. Yüzük bağlılık, birine ait olmayı simgeler. Pierre Efnan’a yüzük taktı. Babasıyla da olsa, Efnan’ın parmağında Pierre’e ait bir yüzük var. Bunun basit bir şey olmadığını düşünüyorum.
Efnan ve Aziz’in düğün alayının geçtiği anda Pierre’in bakışları, siniri hatta acısı gözlerinden okunuyordu. Efnan’ın babası olacak adama yüzük taktırıp, sonra da düğününü burnundan getirme planları için düğmeye bastı. Tüm bunlar sadece Aziz için değil diye düşünüyorum. Pierre Aziz’den İntikam almak için Efnan’ı kullanırken kendi içerisinde de Aziz kadar kendisini tercih etmediği için Efnan’ı da cezalandırmak istiyor. Aksi halde papaz düğün dışında da öldürülebilirdi ama Pierre özellikle düğünü seçti çünkü iki taraflı acıya sebep olmak istiyor. Tüm çabası da bu yüzden. Gidip bunu ona sorsan, iç sesine kulak versen yaptıklarını karısına belki de Efnan’a sevgisinden yaptığını savunur ama sevgi bu kadar ucuz değil arkadaşlar. Çok değerlidir ve her kalpte de yaşamaz, bazılarında eğreti durur : Pierre, Adem hatta Dilruba gibi…
Dilruba ne alaka dediğinizi duyar gibiyim ama üzgünüm arkadaşlar öyle. Dilruba son haftalarda sürekli iyilik meleği gibi dolaşsa da ben onun Handan’dan çok da farklı olmadığını düşünüyorum. Handan kendi çıkarları için kendi kızını yaktı. Hatta karşısına çıkıp, ne halin varsa gör dedi ama orada sorduğu bir soruya Dilruba’nın cevap vermemesi bende hala eski Dilruba olduğu kanısını uyandırdı. Annesine hayır ben artık Aziz’i istemiyorum demedi, sessiz kaldı. O zaman bu zamana kadar resmen rol kesmiş olmuyor mu? Uzaktan bakınca değişmiş, Adem’i seviyor gibi dursa da bence içten içe Aziz’in kendisine dönmesini bekliyor. Şimdi kız kendini feda etti, bundan doğal ne olabilir ki diyebilirsiniz ama o iş öyle değil. Birincisi Efnan ipleri sakladığı için zaten Aziz kurtulacaktı, ikincisi de Aziz’in ikinci bir planı da vardı, bu sebeple Dilruba’yı burada kahraman olarak görmüyorum. Zaten Dilruba’nun sevgisi bende bi oturmadı. Daha önce Efnan’ı yaktı, sonra Aziz’i, aşkını görmesine rağmen hareketlerine devam etti. Aziz’e itiraf etmedi diyeceksiniz ama Dilruba, Efnan’a kaybettiğini kabul etmemek adına öyle söyledi. Kendisinin bir köylü kızına kaybettiğini itiraf etmektense Aziz’e, “Senden ben vazgeçtim!” imasını yapar. Bunlar sevgiyle yapılacak hareketler değil. Aziz, Efnan’a aşık ve Dilruba bunun gayet farkında. Onun Efnan’a olan aşkını görmese “Evet senin için yaptım!” diyebilirdi ama bu durumu Dilruba kaybettiğini itiraf etmektense eziyet görmeyi tercih eder. Bu haliyle de sevilmeyen, annesi gibi bir kadın olup çıkar, benden söylemesi.
Dilruba belki annesi kadar açıktan yapamıyor ama içindeki hırsı kendisine bile itiraf edemiyor diye düşünüyorum. Önce Efnan ‘ın gittiğini saatler sonra söyledi, Azime’nin takıyı kendi odasında görmesi için elinden geleni yaptı ve sonra da Aziz’ e verdi. Aziz alsa gerdanlığı ve Azime görse olacakları bir düşünür müsünüz? Aziz resmen aynı takıyı iki kadına vermiş adam konumuna düşecek ve Dilruba’nın bunu öngörmemesine ihtimal dahi vermiyorum. Adem’in yaptıklarını mazur görmüyorum asla ama Dilruba’nın hisleri hususunda çok haklı bence. Dilruba bu hareketleriyle tamamen açık kapı arıyor gibi bir hali var ve ne yazık ki burada zararı sadece Adem ve kendisine vermiyor. Adem’in kardeşine düşman olmasının sebebi de onun öncesinin olduğunu Adem’e söylememesi bence. Adem bilse yine onu kabul ederdi ama aptal yerine koymaya kalktı. Zaten Aziz’in gölgesinde kendini yitirirken üstüne karısının ona böyle davranması Adem’i bitirdi. Şimdi sürekli olarak Aziz’le yarışmaya kalkan, ailesiyle bağları kopmuş bir adama dönüştü. Dilruba, Adem’i yerle bir etti desem yeridir. Aynı zamanda Adem’in babasıyla da düzelmesinin önüne geçmiş oldu zira Aziz Galip’le arasını düzeltirken, Adem bu işin dışında kaldı.
Aziz’in onca olandan sonra bu sefer amcasıyla aralarındaki bağı koparır demiştim ama öyle olmadı. Galip’in kilimhanesine haciz geldiğini gören Aziz amcasını tüm hatalarına rağmen affetti. Aile olduklarını, kan bağı olduğunu ileri sürerken aslında babasının ardından amcasına yeniden sarılmak istediğini göstermiş oldu. Ben Galip’e zerre güvenmesem de Aziz ‘in gösterdiği bu tavrı çok sevdim. Kin tutmadı, işi düşmanlığa çevirmek yerine amcasına zeytin dalı uzattı. Galip’ i düşünecek olursak bunun çok işe yarayacağını sanmıyorum ama zaten burada görmemiz gereken şey Galip değil, Aziz!
Aziz’in bu değişimi sizleri de heyecanlandırıyor değil mi? İlk tanıdığım Aziz, değil Galip’i affetmeyi kapısının önüne köpek niyetine bağlamazdı ama şimdi karşımızda duran adam onu affetti. Aşkın değiştirici gücü diye düşünüyorum. Efnan, Aziz’in hayatına girdiği andan itibaren onu değiştirmeye başladı. Önceleri sadece kendini düşünen, bencil, egolu bir adamken şimdi başkalarını da düşünen, fedakar, idealist bir adama dönüştü. Efnan, temiz kalbiyle Aziz’in hayatını kökten değiştirdi ve karşımdaki adamı hiç kimseye değişmem. Aziz sürekli Efnan’a “Sen benim kaderimsin!” diyor ya bu alalede söylenmiş bir söz değil diye düşünüyorum. Aziz’in içinde herkesten sakladığı özel bir insan vardı ama onu kimse görmemişti. Efnan’ı ilk gördüğü andan itibaren gerçek Aziz gün ışığına çıkmaya başladı ve bunu ona ilk gördüğü anda aşık olduğu kadın yaptırdı. Aziz çok direndi ama başaramadı. Onların bu aşkı, Hatay’a da umut oldu. Aşk bir devrimdi ya, onlar da aşklarıyla, mücadeleleriyle Hatay halkına umut verdiler. Kendisi için direnmeyen halkına nasıl yardım edebilirdi ki? Aziz Efnan’a kalbini açtığından bu yana hiç kaybetmedi çünkü sevgisi ona doğru yolu gösterdi. Onlar her şeyden çok mutlu olmaya başladılar ama tabii ki her şey bir anda yoluna giremez. Pierre, Aziz ve Efnan’ın en mutlu gününü yok etmek için kolları sıvadı ve başarılı da oldu, ne yazık ki…
Efnan çok uzun zamandır sevdiğiyle düğün kurmanın hayaliyle yaşıyordu. Kimsesiz bir kızken kocaman bir ailesi olmuştu ve en mutlu gününü onlarla yaşamak istiyordu. Efnan hayatında hiç mutlu olmadığı kadar mutlu olduğu günleri yaşıyordu. Bir gün evleneceğini bile düşünemezken sevdiği adam, arkadaşları, ailesiyle mutlu bir vuslat gününe kavuşmuştu. Yani daha doğusu Efnan öyle sanıyordu. Daha bir gece önce Aziz’le mutlu geleceklerini, hayallerini konuşmuşlar, umutlarıyla geleceğe bakıyorlardı ama işte hayat…
Efnan’ın kıyameti tek bir saniye içerisinde koptu. Pierre’in acı planı, Aziz’in kanlar içerisinde yere yığılması ve yıkılan hayaller… Efnan ve Aziz’in en mutlu günü cehenneme döndü ama Pierre de istediğini elde edemedi. Bu da beni ileride daha da kötü işler yapacağı hususunda endişelendiriyor. Aziz bu işten nasıl kurtulur bilemiyorum ama Pierre’in bu hamlesiyle büyük savaş başladı diyebiliriz… Bekleyip, göreceğiz…
Bu hafta da benden bu kadar, emeği geçen herkese teşekkürler.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.