Beni Yalnız Bıraktın Aziz! (Aziz, 24.bölüm)

YAZAR : Şeyma BULUT

Aziz’de tüm dengelerin bir anda değiştiğine şahit olduğumuz bir bölümün ardından koşa koşa yazının başına oturdum. Açıkçası dizinin girmiş olduğu bu yeni yolu çok sevdiğimi en başta söylemem lazım! Aziz öz konusuna dönerken beni de duygudan duyguya savurdu ama en bariz olanı gururdu sanırım, ben bu hafta Aziz Payidar’la hiç olmadığım kadar gurur duydum. Vatanının kurtuluşu için girdiği yol çok meşakkatli olsa da Aziz için “Söz konusu vatansa gerisi teferruat” demekti ama bütün bunların hayatına bir yansıması oldu. Aziz bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir ikilemde kaldı ve zafere ulaşana kadar da bu durum değişmeyecek çünkü savaş daha yeni başladı.

Aziz Payidar Hatay’a döndüğünden beri kendini şehrinin bağımsızlığına adadı. Delege Pierre ile başlayan atolye savaşı onu önce sevdiği kadınla şehrin sokaklarına Atatürk posteri asmaya sonrasında da Hatay bağımsız olsun diye bir gece kahramanına dönüştürdü. Peki aradaki fark ne? Aziz daha önce de bu savaşı verirken şimdi neden tüm sevdiği insanlardan bunu saklayacak vaziyete geldi? Adım adım gidelim. Aziz özgürlük için güvendiği insanlarla bir yola çıkmıştı ama artık her şey değişti. Bir gün önce bir harabede ajan olarak gördüğü adamın birden seçim komseri olduğunu öğrenmesi de Aziz’in kafasını allak bullak etti. Zaten çok ağır bir yükün altına girdi, bir de Feridun’ın bu hareketleri Aziz’in tereddüt etmesine sebep oldu bence. Bugüne kadar hiç adını, sanını duymadığı Feridun gerçekten bir kahraman mı yoksa ikili oynayan bir ajan mı diye düşünürken birden bire vatan mücadelesinin en şiddetli kısmında tek başına kaldı. Şu anda bu yolda onun yanında olan tek insanın da hayalet olması Aziz’i zaman zaman sıkıntıya soktuğu gibi, şüpheye düşmesine de sebep oluyor bu sebeple de Feridun’la aynı yolu yürümekten çok çatışmalar yaşayacak. Çünkü Aziz  bu hayatta kimseye güvenmemesi gerektiğini en güvendiği insanlardan, ailesinden ihanet görerek öğrendi bu sebeple Feridun bir vatansever de olsa Aziz’in ona güvenmesi zaman alacaktır. Zaten ilk fırsatta adamın kafasına silahı dayamasıyla da Feridun da her şeye sorgusuz itaat etmeyen bir insanla çalışacağını anladı. Onlar için eşit bir alanda yüzleşme gerekiyordu, ehh Aziz de bu konularda en az Feridun kadar iyidir arkadaşlar değil mi?

Aziz ve Feridun’un yüzleşmesi aslında tam da beklediğim gibi oldu. Onu Pierre ile gören Aziz’in hemen oyun olduğuna inanmasını beklemiyordum nitekim inanmadı da ama ben Feridun’un hikayesini duyduğumda boğazıma bir yumru oturdu. Her şeyini kaybeden ama vatanı için mücadele eden bir Macar kökenli Türke ancak saygı duyulur çünkü asimile olmayı ya da mağlubiyeti kabul etmeden kendi insanları için savaşmaya devam etti. Pierre gibi kendi çıkarlarını ülkesinin önüne de koyabilir ya da kendi hayatına bakmayı tercih edebilirdi. Açıkçası ben Feridun’un hikayesine inandım ancak şunu da söylemek zorundayım: Aziz ve Feridun’un anlaşma ihtimalleri çok zayıf çünkü Aziz de bir vatansever ve o da bunu kendi tarzıyla oldukça başarılı bir şekilde götürüyor. Peki neden bu iki adam anlaşamaz? Aslında baktığında ikisi de ülkesi için savaşıyor ama Feridun kimse olmadan tek kişilik büyük savaşlar vererek yaptığı mücadeleyi Aziz küçük ailesiyle verdi. Fransızların hakimiyetleri, güçleri yüzünden babasını , kardeşi Mustafa’yı kaybetti, büyük yaralar aldı hatta neredeyse karısını da kaybediyordu, bu yüzden Aziz’in savaşı intikam üzerinde değil özgürlük üzerine kuruldu. Feridun ailesine, milletine yapılanların hesabını sormak isterken Aziz halkı özgür olsun istiyor, ehhh ilham kaynağını söylememe gerek yok diye düşünüyorum. O ilham olmasa Aziz de aynı İntikam ateşiyle yanıp, tutuşurdu. İşte Feridun’la Aziz arasındaki en acı fark bu. Aziz’in ruhundaki intikam ateşini söndürüp onu özgürlük ateşiyle değiştirip, Aziz’e kendisini yok etmeyeceği bir yol veren biri var : Efnan!

Aziz Payidar bu yola ilk girdiğinde tek amacı İntikam almaktı. Pierre ve onun etrafındaki herkesin canını yakmak istedi. Efnan onun hayatına girdiğinde karşısında bitmiş, öfkesinden küle dönmüş bir harabe buldu. Kalbi ihanet ve öfkeyle yok olan Aziz’in değil birini sevmeye iyi olan, güzel olan hiç bir şeyi görecek hali bile yoktu. Efnan adım adım Aziz’in ruhunu tamir etti ve ona ilham oldu çünkü Aziz aslında savaşmanın ne demek olduğunu, başkaldırıyı Efnan’la öğrendi. Efnan özgür olmak, hür olmak için ayaklarının altı kan revan içerisinde kalana kadar dayak yedi, kovuldu, sürüklendi ama yine de özgürlüğe olan sevdasından vazgeçmedi. Efnan’ın bu hali Aziz’e ilham oldu diyebilirim çünkü Feridun karşısındaki tavrı, planı kendisine göre uyarlamasının altında hep o özgürlüğe kavuşma isteği yatıyor.

Aziz, Efnan’ı uzun süre anlamasa da artık hayatındaki en değerli varlığı oldu. Hayatta en güvendiği, sırtını özgürce döndüğü ve bundan zerrece tereddüt etmediği tek insan karısı, can yoldaşı Efnan! Bugüne kadar yürüdüğü bağımsızlık yolunun her aşamasında yanında olan tek insan da Efnan’dan başkası değildi ancak Aziz daha önce dayıya verip de tutmadığı sözü bu defa tutmaya karar verdi. Karısının yanında sanki artık kendisini riske atmayan, işiyle meşgul hatta yeni işlere atılmaya çalışan bir adam görüntüsünü çizmeye başladı ki Efnan da bir süre bu masalları yuttu. Zaten yanındayken hala heyecandan konuşmayan bir aşık olduğu için de bir süre Aziz’in yarattığı mutluluk balonunda yaşadı ancak her şeyin bir süresi var hele de o kişi Efnan’sa bu süre çok daha kısa sürerdi ve öyle de oldu.

Efnan Dilruba değil, rahatı yerinde olunca “Banane dünyadan kardeşim!” diyecek biri hiç değil bu yüzden bu balon Pierre’in Efnan’ın can damarı atolyeyi almasıyla Efnan o balondan çıktı ve Aziz’in karşısına dikildi ve acı acı o cümleyi kurdu :Sen benim yanımda değilken bile yanımdaydın, beni ilk kez yalnız bıraktın Aziz derken aslında kocasının sırlarının farkında olduğunu ancak belli etmediğini de Aziz’e göstermiş oldu. Efnan yüreğiyle yaşayan, kalbiyle sevdiğini gören bir kadın. Aslında bu sözleri söylemesinin sebebi Aziz’in ikisinin arasına ördüğü büyük duvarlar ve Efnan Aziz’e ilk kez ulaşamıyor ve bu yüzden de büyük bir boşluğa düştü. Bu sebeple de en sevdiğine karşı Efnan’ca sitem etti. Efnan’ca diyorum çünkü o çok acı konuşmaz, bağırıp çağırmaz, sadece sessizce neden canının yandığını anlatıp susar. Bir bakıma da bu şekilde Aziz’i cezalandırır çünkü bağırıp çağırsa belki karşı taraf da biraz derin nefes alabilecek ancak Efnan asla o şekilde davranmıyor. Aziz kendisinden uzaklaştıkça da kocasına içerlemeye devam edecek diye düşünüyorum. Bu arada Efnan’ı haklı bulsam da Aziz de haksız değil, ben de olsam bu defa Efnan’ı bu işin dışında tutmak isterdim ki Aziz’in burada yapmaya çalıştığı tek şey karısını korumak, başka bir şey değil.

Aziz daha önceki savaşlarını da gizli yürütmeliydi, hatırlarsanız dayı da bunu istemişti ancak Aziz yapmadı. Büyük mücadeleye Efnan’ı da dahil etti ama bu defa Feridun’u dinledi. Efnan’ı olabildiğince olayların dışında tutmak istiyor ama bunun sebebi ne? İşte burada çözmemiz gereken mesele bu, neden Aziz karısını bu çemberin dışında tutmak istiyor? Ben açıkçası en başta biraz kızdım Aziz’e ama sonra hak verdim. Efnan bu mücadele içine girdiğinde hep yara aldı, canı yandı. Hatta bir keresinde neredeyse asılıyordu, Aziz son anda ipten aldı. Aziz’in bu savaşı tek başına vermek istemesinin en önemli sebebi Efnan ve onun güvenliği diye düşünüyorum. Öncelikle birlikte savaştıklarında Efnan defalarca gözünü bile kırpmadan ateşe yürüdü, yine yürür. Ancak Aziz bunu istemiyor çünkü artık Efnan zarar görsün, mutsuz olsun derdinde değil bu yüzden de onu korumak için bu mücadeleyi tek başına vermeye karar verdi. Diğer yandan eğer topluca savaşırlarsa Pierre bunu fark ettiği gibi yine tırnaklarını Aziz’in kalbine, karısına geçirdi. Efnan’ın en son olayda canını, namusunu zor kurtarması Aziz için milat oldu. Aslında o olayda affetmeye çalıştığı kişi Efnan değil, kendisiydi. Sevdiği kadının kendisi yüzünden bir daja hedefe konmasını engellemek için her şeyi yapacak vaziyette olsa da Efnan’ın o duvarların altında edilmesine de gönlü razı gelmedi. Sabah kalbimdesin, yanımdasın derken aslında Aziz hayatının kısa bir özetini de yaptı. Yanında olsun, olmasın Aziz’in en büyük gücü karısı artık sadece onu fiziksel olarak yanına almıyor, o kadar. Zaten Efnan herkes için öyle değil mi? Adem, Dilruba için bile dertlere derman olmadı mı? Aziz biraz da o meleğe bir zarar gelmesin diye bu savaşın dışına itti ve Efnan iki hayatı kurtardı.

Efnan’a bugüne kadar en büyük kötülüğü kim yaptı derseniz size düşünmeden Dilruba derdim. Evet, evet Dilruba! Pierre diye tahmin yürütenler olabilir ancak ben onun Dilruba olduğunu düşünüyorum. Efnan ‘ı tanıdığı günden bu yana onu defalarca aşağılayan, hor gören Dilruba Efnan’ı babasına verdi, kocasına evlenme teklifi etti hatta ilk olayda neredeyse Efnan canından olacaktı. Ben karmaya inanırım, ayaklarından kan gelene kadar dayak yemesine sebep olan o kız kendi evladına can oldu. Ondan ne zaman yardım istese geçmişlerini düşünmeden yardım etti. Efnan’ın iyiliği, kalbinin temizliği aslında Dilruba’ya da doğru yolu gösterdi bence. Hayatını Efnan’ın kurtardığını öğrendiğinde suratındaki ifade utancın ifadesiydi. Yine de ona yapılanlar, uğradığı şiddet bir kadın olarak beni fazlasıyla rahatsız etmişti ki bence Adem’in düzelmesinde de tıpkı Dilruba’nın kurtulmasında olduğu gibi Efnan’ın payı büyük diye düşünüyorum.

Bu hafta Adem ve Efnan’ı yan yana gördüğümde güzel bir arkadaşlık başlıyor diye düşünüp, mutlu olmak istedim. Türkiye’deki dizilerde kadın ve erkek arkadaşlığını çok fazla göremiyoruz ama bence Adem ve Efnan bunun için güzel sinyaller veriyor. Adem, Efnan’ı gördüğü ilk günden beri anlayan tek insandı. Aziz’e olan aşkını, sevgisini görüp, anladı ancak Aziz’i buna layık görmedi ama bu bugünün konusu değil. Adem’in değişmeye başlamasına bence Efnan ilham oldu, nasıl mı? Tabii ki de Efnan Dilruba’ya verdiği kanla bunu sağladı. Adem, Dilruba’nın bu kıza yaptığı kötülükleri en iyi bilen insan olmasına rağmen Efnan’ın ona karşı iyiliğini gördü ve aslında olması gerekeni fark etti diye düşünüyorum. Takıntılı, karısına hayatı zindan eden Adem’den o sevdiğimiz adama geri döndü ve ben çok mutlu oldum. Efnan’ın habersizce bile mucizelere sebep olan bir karakter olması benim de insanlara karşı umutla bakmamı sağladı şimdi ne yalan söyleyeyim? Dilruba, Adem değişti ama değişmeyecen en azından kişisel hırsları hep bir adım önde olan üç karakterimiz sayesinde bu savaşın daha çok başında olduğumuzu da üzülerek söylemek zorundayım : Galip, Kenan ve Pierre!

Galip Payidar, ailenin büyüğü, her şeyi ve şimdinin milletvekili adayı! Bu adam beni gerçekten çok yoruyor arkadaşlar, yani anlıyorum elbette ama milli mucadele meselesinde Aziz ya da Edip gibi savaşçı olabileceğine inanmıyorum. Galip’in kaybedecek çok şeyi var ancak artık Pierre’e de güvenemeyeceğinin farkında, peki o zaman Galip Payidar neyin peşinde? Şimdi ben aslında ikili oynadığını düşünüyorum yani hem Aziz’in yanında hem de Pierre’in öfkesine maruz kalmak istemiyor. Bütün mallarına Pierre tarafından el konması Galip’in çok da kaldırabileceği bir şey değil. Bu yüzden Pierre’in gözüne girmek için adımlar atarken adamın kendini kaybetmesi, gözü dönmesi ve aslında Aziz’e karşı bir kini olmaması bir yandan da yeğenini Pierre’e kurban etmek istememesi yüzünden ikili oynamaya başladı diye düşünüyorum. Hem Aziz’e hem de Pierre’e söylemedikleri var. Burada bilmediği tek şey Feridun’un Aziz’in yanında olması ama Aziz, amcasının öğrendiğinde de kızmadı. Zaten bekliyor gibi yeni planını anında devreye soktu.

Feridun’un Ankara ajanı olarak milletler cemiyetinde olması Aziz için iyi olsa da Feridun için Aziz’in hareketleri o kadar iyi sonuçlar doğurmayabilir. Pierre şu anda çok öfkeli olsa da bir süre sonra kendine gelebilir ve bütün öfkesini Feridun tarafına da yönlendirebilir. Pierre tehlikeli biri arkadaşlar ama aptal biri asla değil. Eğer ona bir kurban verilmezse yakınında köstebek aramaya başlayacaktır ve önüne çıkanla hedefi arasında ayrım yapacağını hiç sanmıyorum ki sanırım bu savaşta ilk kaybeden Kenan olacak!

Kenan ve Pierre arasındaki çıkara dayalı ilişki çatırdamaya başladı ve Kenan için sonun başlangıcı olacak diye düşünüyorum. Bu arada onun sonunu Payidar olması ya da Pierre ile iş birliği getirmeyecek. Onun sonunu Mustafa getirecek. Şu anda iyilik timsali hareketleriyle Maksude’yi kandırsa da Pierre bu gerçekleri işine gelmediği ilk anda Payidar Ailesi’nin salonunun ortasına bırakır. Bu yüzden Kenan artık Pierre’in kuklası oldu ve ne yazık ki bu yoldan dönüş yok. Hadi diyelim Pierre aileye söylemedi, Feridun duyarsa yine aynı son onu bekliyor ve Pierre’in onu koruyacağını hiç sanmıyorum. İki sır patladığında Aziz ve diğer Payidarlar için büyük bir yıkım olacak. Zaten Pierre belgelere ulaşamazsa ki ben son sahnedeki kişinin Aziz olmadığını düşünüyorum, başına gelenlerden Kenan’ı bile sorumlu tutabilir bence. Bu yüzden Kenan için artık oyun çok tehlikeli bir hal aldı ve tek kurtuluşu Pierre’in ölmesi olacaktır. Bu da şimdilik çok zor olduğuna göre kendisine hayatta başarılar diliyorum.

Yazımı bitirmeden önce bir vedayı yapmamızın zamanı geldi artık diye düşünüyorum.
Veee bir dönemin de sonu böylece geldi : Dilruba karakteri diziye bebeğiyle birlikte veda etti. Dilruba’nın vedasını çok sevdim. Altı bu kadar oyulan bir karakterin hayallerinin annesi gibi değil kendisi gibi bir anne olmak olması ve bunu gerçek kılanın ona hayatını adayan Adem’le gerçekleşmesi ve diziden Payidar’ların güzel çocukluk arkadaşı, Adem’in de büyük aşkı olarak veda etmesini sevdim ancak çok kızgınım. Bugün ülkede yeni jenarasyondan en iyi on kadın oyuncu say deseler şüphesiz Damla Sönmez’in ismini düşünmeden yazarım. Bu dizi için bir cevherdi, o ancak kıymeti bilinmedi. Dilruba karakter olarak 11-12.bölüm civarlarında toparlanıp, milli mücadeleye yardım etmeye başlarken birden karakterin altı boşaltıldı, kötü kadına dönüştürüldü. Açıkçası ilk dönüştüğü haliyle kalsaydı ya da hep kötü olsaydı severdim, ben. Seyir zevki yüksek bir oyuncuydu ama ne yazık ki olmadı. Dilruba hafızamızda kötü anılarla Aziz’e veda etti. Damla Sönmez’e her şeye rağmen bu muazzam oyunculuk ve güzelliği için çok teşekkür ederim.

Bu haftalık da benden bu kadar, bütün ekibin emeğine, yüreğine sağlık. Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.