Acıyı Sevmek Olur Mu? (Aziz, 7.bölüm)

YAZAR : Şeyma BULUT 

Verdiğim zorunlu aranın ardından koşa koşa Aziz’i izleyip geldim. Bölümün başından kalktığımda birden fazla duyguya sahiptim. Son sahnenin verdiği duygusallık, bölüm boyunca Aziz’le verdiğim mücadele ve Efnan’ı sarıp sarmalama isteğimle başa çıkmaya çalıştım. Bölüm bittiğinde vardığım kanıysa şu oldu : Sevgi sadece cesur insanlara aittir, korkakların sevgiyi, aşkı sırtlama şansı yoktur. Bu sebeple bu hikayenin en cesuru her zaman Efnan oldu ve öyle görünüyor ki bu durum uzunca bir süre daha böyle devam edecek.

Efnan, bu hafta beni hem çok üzdü hem de gururlandırdı. Üzüldüm çünkü ne olursa olsun Aziz’e olan sevgisi ve sadakatine rağmen kendine güvenmeyen bir adamın sivri köşelerine çarpıyor, resmen çok sevmenin bedelini ödüyor, ödetiyorlar. Diğer yandan gururlandım çünkü gitme sebebinin sadece Dilruba’nın medeni haline bağlamadı. Madem sevdiğim beni sevmiyor ben de çeker giderim dedi. Bana sorarsanız Efnan’ın yaptığı hiç de kolay değil. Dilruba’nın nikahını öğrendikten sonra geri dönebilir, Aziz’in bir damla sevgisi için bekleyebilirdi ama bu Efnan’a göre değil. O Aziz’in yokluğunda onu sevmeyi başarmış biri, bunu yine yapabilecek güce de sahip. İşin acı yanı Efnan’ın sevgisinin gücünü de asilliğini de, vefasını da Aziz biliyor, görüyor. Zaten en büyük sorun da burada ya! Aziz hayatını alt üst eden, her şeyini kaybetmesine sebep olan bir yabancıya herkesten fazla güveniyor ve bu sebeple de en dikenli tarafını hep ona gösteriyor. Yukarıda dedim ya sevgi cesaret ister diye işte o cesaretten Aziz’de yok, bu yüzden de ne zaman Efnan bir duvarı aşsa daha büyük bir engelle karşılaşıyor : Aziz’in kendinden büyük egosu!

Aziz’in Efnan’a karşı hep öfke dolu olmasının iki sebebi var : İlki ona duyduğu sonsuz güven, diğeri de yüreğinde ona büyük bir yer vermeyi kendisine yedirememesi. Şimdi diyeceksiniz ki neden güvendiği için Efnan’ı yaralasın? Sebebi basit değil mi? Aziz, tüm ailesinin ihanetine uğradı. Amcası, kardeşim dediği Adem, kuzeni Maksude, sevdiği kadın Dilruba hepsi bir şekilde Aziz’i can evinden vurdu. Efnan’sa Aziz için alalede bir kızdı, bu yüzden ona güvenmesi sorun değildi. Aziz, Efnan’ın hayatını değiştiren o kız olduğunu öğrendiğinde ona güvenmemeyi seçmeye çalışsa da olmadı işte. Yine en güvendiği oydu ve bu Aziz’in kalbini sorgulamasına sebep oldu. Tüm hayatını allak bullak eden, bir başkasının ölümüne sebep olan bir kıza neden güveniyordu? Bu sorunun cevabından öyle korktu ki Aziz, ne başkasına sordu ne de sormadan bu suale cevap veren nenesini dinledi. Kulaklarını tıkadı, gözlerini bağladı.

Eski insanlar bir şeyden ne kadar korkarsan ona o kadar esir olursun derler. Aziz kalbi konusunda dilini bağlasa da gerçekleri adı gibi biliyor. Bir insan sadece kendisine yardım ediyor diye yokluğunda gülmekten vazgeçemez diye düşünüyorum. Aziz, Efnan gittiğinden beri gülmeyi unuttu. Yüzünde en ufak bir tebessüm bile göremez oldum. İçtenlikle güldüğü tek an, atolyede Efnan’ı hayal ettiği andı. Bana soracak olursanız Aziz’in kalbi kimi sevdiğini seçti ama ne yazık ki Aziz Payidar’ın büyük egosuna söz geçiremiyor! Halbuki sevgi ego, statü falan dinlemez değil mi ama? İnsanın en derin, en gizli yerine yüreğine dokunur ve orada kalır. Efnan, Aziz’i tam da oraya koydu işte. Kalbinin orta yerine kurduğu cumhuriyetin tek hakimi yaptı ama bir sorun vardı : Adam Efnan’ın ona verdiği yeri kendine ait gördü ve bir türlü bunca güzelliği ona getiren kalbi göremedi, ne yazık ki…

Şimdi şunu çok rahat diyebilirsiniz, Aziz ne yapmaya çalışıyor? Bir yanda Dilruba için göz yaşı dökerken diğer yanda Efnan’ı Pierre’den kıskanıyor. İşte burada çok ince bir çizgi var ve gelin orayı hep birlikte incelemeye alalım. Dilruba Aziz’in çocukluk aşkı ve aşk denen duyguyu tattığı insan. Bu sebeple o ilk aşkına her zaman güvenmek istiyor ancak bana sorarsanız tamamen eski hayatına olan özlemiyle alakalı bu durum. Aziz hala ve hala bir şekilde o eski ferah günlerin özlemini çekiyor ve o günlere onu en iyi götüren insan da Dilruba’dan başkası değil. Bu sebeple ona sığınması gayet normal ama Dilruba’nın yeniden evlenmesiyle bu defterin tamamen kapandığını düşünüyorum. Diğer yandan Efnan’sa onun yeni hayatının tek mucizesi. Başardığı her şeyde büyük katkısı var. Aziz’in kalbi Efnan’ı tırtıl haliyle sevdi, kelebek halineyse hayran oldu. Pierre’in yanında olduğunu öğrendiğinde de yine en kötü tarafını Efnan’a gösterdi. Misal Dilruba’ya asla Efnan’a olduğu kadar sert olmadı. İnsan en çok sevdiğine kızarmış, Aziz de ne zaman Pierre ile ilgili bir duruma şahit olsa çok şiddetli tepki gösteriyor ve istemese de Efnan’ı her defasında paramparça ediyor. Efnan bunca şeye rağmen hala Aziz’in kendisine nasıl güvenmediğine incinirken, Aziz de her defasında Efnan’ı Pierre ile flört etmekle suçluyor. Aziz’in dünyasındaki insanlar için bu imalar kıskanmayla açıklansa da Efnan gibi kalbi mühürlüler için, çok daha ağır sonuçlara sebep olur. Efnan yeniden incindi ve düşünmeden Aziz’i terk etti.

Efnan’ın her gidişi Aziz’i çökertiyor. O ne zaman arkasını dönse Aziz’i ya içki masasında ya da evde tek başına otururken görüyoruz. Halbuki sevmediği bir kız gitse ne olur gitmese ne olur değil mi? Aziz’in kalbinin bildiği ama mantığının kabul etmediği gerçeği size söyleyeyim mi? Efnan, onun mucizesi. Aziz ne zaman düşecek olsa onu ayağa kaldıran tek insan. Efnan yanında fiziksel olarak olmasa da, uzaktan da Aziz’in yolunu açmaya devam ediyor. Aksi durumda prenses neden Zülfikar’a gitsin? Prenses Fevziye, Aziz’e çok kızmıştı. Efnan’ın kalbini nasıl kırdığını gördüğünde artık ona yardım etmekten vazgeçerek ayrılacaktı Hatay’dan ama öyle olmadı. Efnan, gider ayak prensesi ikna etti ve Aziz’i yeniden büyük bir sıkıntıdan kurtardı.

Prensesin kilimhaneye gitmesiyle Aziz’in hayatında güneş açtı desek abartı olmaz sanırım. Aziz’den hikaye satın almaya giden Fevziye, orada dinlediği gül ile bülbülün hikayesinden çok etkilendi. Aziz anlattıkça hem kendisini hem de Fevziye’yi aldı, başka diyarlara  götürdü. Gülü sevgisiyle, canıyla besleyen bülbülün sevmenin bedelini nasıl ağır ödediğini, aşkın acısını sonuna kadar yaşayıp, mutluluğundan mahrum bırakılışını anlattı. Aziz’in anlattığı hikayede gül kendisi, Efnan da bülbülün ta kendisiydi. Bülbül gülü sevgisiyle beslediğini ama gülün mağrur olmasından dolayı gülü mahvettiğini anlatırken gözünün önünde sadece Efnan vardı.Ve sonunda Aziz’in gönlünün bildiğini dili de söylemeye başladı. Bundan sonra ne olur bilmiyorum ama Aziz’in bu kadarını kabul etmesi bile büyük başarı diye düşünüyorum. Umuyorum ki gül gibi sevdiği yok olunca kıymetini anlamaz…

Aziz kendi içinde bu savaşları verirken diğer yanda da sırtına çok büyük bir yük bindi. Mustafa Kemal Paşa, Hatay’ın yeniden yurt olması için kendine Aziz Payidar’ı müttefik seçmiş ve Aziz için zaten zor olan hayatı daha da zor hale getirdi. Sırtına bir neslin tüm yükünü alan Aziz, bunu nasıl başaracak bilmiyorum ama nedense ona bu hususta güvenim tam. Elbette biliyorum tarihte böyle bir sima yok ama bir şeyi daha biliyorum belki Aziz Payidar yok ama Azizler hep vardır, ruhları şad olsun.

Yazımı bitirmeden önce bir süredir pek bahsetmediğim bir karaktere değinmeden yazımı noktalamak istemiyorum :Dilruba! Bir kadın olarak yorumlaması, anlaması zor bir karakter Dilruba! Bir yanım ona çok üzülüyor, inciniyor. Zorla, bir başkasıyla nikah masasına oturulan, evden dahi kendi isteğiyle çıkamayan, şatafatlı hayatının içinde aşk acısıyla yanmış bir yürek onunki. Dilruba, Aziz’in hayatı için Adem’e evlenmeye rıza gösterdi ve Aziz’i sonsuza kadar kaybetti. Bu sefer bu yoldan dönüş yok ne yazık ki ve bu benim için üzücü bir durum. Ne olursa olsun hiç bir kadının bu duruma düşmesini istemem ancak Dilruba’ya mazlum bir kıza yaptıkları için hala çok öfkeliyim. Sebebi ne olursa olsun bu kabul edilemezdi diye düşünüyorum. Diğer yandan sevdiğini korumak istemesini anlıyorum ama ben başkaları adına alınan kararları da çok olumlu karşılamıyorum. Dilruba ne olursa olsun Aziz’e gerçekleri anlatmalıydı. Evliliğe zorlandığını söyleyecek vakti vardı ve kararı Aziz’e bırakmalı veya beklemeyi göze almalıydı. Ben onu anlıyorum bu arada evet, bir sürü hata yaptı ama sonucu bu kadar da ağır olmamalıydı. Yine de Dilruba’yı eskisi gibi gaddar da görmüyorum. Bazı olaylar onu değiştirdi diye düşünüyorum. O Adem’i asla sevmeyecek buna eminim ama onun bir şekilde Aziz’in girdiği milli mücadelede etkisinin olacağını düşünüyorum.

Dilruba, Adem ve diğerleri düşman hattında şu anda. Başlarında da Pierre var! Bir şekilde Aziz’in başına çorap örecekler veya Aziz’in paşadan aldığı görevi engellemek isteyeceklerdir. Aziz’in bu yolda en büyük destekçisi her zaman Efnan ve nene olacak. Çünkü onlar en başında inandı Aziz’e. Aziz onlarla çıktı bu yola ve büyük zafere giden yolu da onlar ve işçilerle aşacaktır. Diğer yanda Dilruba’nın varlığı da çok hayati bir önem taşıyor. Ne olursa olsun Aziz’e karşı kurulan kumpaslara susmayacağını bu hafta gördüğümüzü düşünüyorum özellikle de Kenan, babası ve amcası arasındaki sır açığa çıktığında evin içindeki bir yandaş Aziz’in elini güçlendirecektir.

Aziz’in şu anda savaşmaya başlayabilmesi için inanca ve mucizesine ihtiyacı var. Aziz’in inancı tam, mucizesi inatçı… Allah kolaylık versin şimdiden, ne diyeyim…

Bu haftalık da bu kadar. Emek veren herkesin yüreğine sağlık.

Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin