Evlen Benimle Bülbül Hanım! (Aziz, 9.bölüm)

YAZAR : Şeyma BULUT 

Masallara, mutlu sonlara daha doğrusu mucizelere inanır mısınız? Ben inanırım hatta en çok mutlu sonlara, aşkın her zaman galip geleceğine yürekten inanırım. Aziz’le Efnan’ın masalını aslında Aziz’in ağzından dinledik ve mutlu sonla bitmiyor gibiydi ama bence öyle olmayacak. Onların hikayesi mutlu sonsuzluğa kavuşacak diye düşünüyorum çünkü ne bülbül artık tek taraflı seven aşık, ne de gül o burnu havada, bencil adam. Onlar değişti, aşk değiştirdi.

Aziz Payidar, aşkın değiştirici gücünü en şiddetli onda görüyorum. Bir anda değişmedi Aziz, yavaş yavaş, ilmek ilmek geldi bu noktaya. O güldü, dikenleri vardı, kendini çok beğenir, kimseyi kendine layık görmezdi. O uğruna kadınların birbiriyle rekabet ettiği, herkesin hayran olduğu Aziz Payidar’dı. Gül ile bülbülün masalında asla değişmeyen gülün bülbülü nasıl perişan ettiğini de gördüm. Aziz kendini o kadar beğeniyordu ki Efnan’ın onun için nasıl çırpındığını, Efnan kapıyı vurup çıkana kadar fark etmedi. Bazen sadece gitmek lazım gelir ki geride kalan ne kaybettiğini anlasın, Aziz de anladı. Bülbülün sesinin tınısının bile birçok şarkıdan daha güzel olduğunu anladı. Efnan, Aziz’e fark ettirmeden ona herkesten daha yakın oldu, onun kalbini gördü,yüreğine dokundu. Bu sebeple Efnan gidince Aziz kendini kimsesiz, yapayalnız hissetti. Daha önce asla böyle hissetmiyordu ama bülbülsüz iyice sessiz, sedasız kaldı yüreği. Efnan’ı tekrar bulduğunda onu başının üstünde taşıması abartı değil , tamamen özlemdi. Aziz kalbinin diğer yarısını buldu ve bu tam anlamıyla bir mucizeydi.

Aziz’in bu değişimi benim sandığımdan daha uzun sürdü ama çok da yadırgamıyorum. Aziz’in Efnan’a olan duygularını reddetmesinin sebepleri var. Öncelikle Aziz eski hayatına döneceğinin hayallerini kuruyor, o günlere tutunarak yaşıyordu. Bu sebeple Dilruba’dan da vazgeçemedi. Dilruba onu geçmişine bağlayan tek şey olduğu için de Aziz sürekli kalbi ve arzuları arasında kaldı. Sonra geçmişinin de yalanlarla dolu olduğunu öğrenmesi, ailesinin ona her fırsatta ihanet etmesi Aziz’i iyiden iyiye yalnızlığa itti. Özellikle Galip’in yaptıklarını öğrendiğinde can evinden vuruldu. Galip, Aziz’in mallarını çaldığı yetmediği gibi hepsini Handan’a vererek yeğeninin her şeyini elinden aldı daha doğrusu o böyle zannetti ancak Aziz’in söyledikleri de Galip’e ağır geldi. Neden bu kadar içerledi bilemiyorum ama sanki bunları çok da isteyerek yapmadığı algısı oluştu. Şimdilik sadece sezgilerim bu yönde ama oradan bir şey çıkacak gibi hissediyorum. Koyalım bakalım bir soru işareti değil mi?

Aziz’e iki arada kaldığı dönemde bu sebeple hiç kızmadım. Ailesi, çocukluk aşkı ona ihanet etmişken Efnan’ın sevgisini nasıl kabul edebilirdi ki? Statü farkı falan derken aslında bunların hepsi Aziz’in kalkanıydı ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Önce Efnan’ın gidişi, ardından ailesiyle yaşadıkları derken kendini en ihtiyaç duyduğu yerde, babasının yanında buldu. Efnan yine orada, Aziz’in yanı başındaydı. Yaşadığı en büyük acısında bu defa yalnız değildi. İyi günde, kötü günde her anında bülbül oradaydı. İşte ispata gerek bile olmayan, gerçek sevgi budur. Bir süredir Aziz kiminle hayatını devam ettireceğine karar veremese de bence babasının mezarının başında nihai kararını verdi. Babasına gelinin dediğinde yüzündeki ifade huzurlu bir mutluluğun ifadesiydi. Kalbinin diğer yarısını bulabilmek her kula nasip olmaz ama o başardı. Aziz artık biliyor, Efnan onun her şeyi ve bu adamın yıkık dökük hayatını ona bile farkettirmeden çiçek bahçesine çevirdi.

Aziz Efnan’a bülbül dese de aslında o doğada kendi kendine açan bir papatya. Tıpkı Zeus’un iyilik timsali kızı Astrea gibi, saf, masum ve kimsenin kötülüğünü istemeyecek kadar iyi bir insan. Zeus kızı daha çok üzülmesin diye onu gökyüzüne gönderdiğinde Astrea gökyüzünden kötülükleri gördüğünde ağlamaya başlar ve gözyaşları birer papatyaya dönüşürdü. Sanki Efnan da o kötülüğe karşı açan papatyalar gibi, Aziz ne zaman bir çıkmaza düşse orada, onun yanında oldu. Efnan, öyle bir dokundu ki Aziz’in hayatına önce evini, sonra işini en sonunda da ruhunu topladı. Efnan’ın mucizesi bir tek Aziz için mi geçerli peki, asla! O herkesin hayatına derinden dokunmaya, iyiliğini saçmaya devam ediyor.

Efnan bu hafta sadece Aziz’in değil, Maksude’nin de hayatına en özel yerden dokundu. Galip, Maksude’yi başkasıyla evlendirmek istediğinde genç kadının dünyası başına yıkıldı. Başkasını severken sırf babası sevdiği adama, çocuklarına dokunmasın diye kendini yakan Maksude’nin imdadına Efnan yetişti. Şimdi ben önce Efnan Maksude’ye Aziz için kıymetli olduğundan yardım etti diye düşünüyordum ama hiç öyle değil. Efnan, Maksude’ye çok kısa bir zaman önce Dilruba yüzünden aynı şeyi yaşadığı için yardım etti. Kim sevmediği bir adamla zorla evlendirilmek isteyen birini Efnan gibi anlayabilir ki? Efnan yaşarken cehennemi yaşadı ve aynı şeyi bir başkasının yaşamasına ölse müsaade etmez.  Maksude belki fiziken Efnan gibi zulme uğramayacaktı ama ruhen her gün damla damla eriyecekti. Maksude Efnan’a öyle bir sarıldı ki bu içten sahne bana tek bir şey ifade ediyor : Efnan’ın da artık bir ailesi var.

Aşk bir devrimdir demiştik değil mi? Efnan Aziz’in hayatında öyle güzel değişimlere sebep oldu ki Aziz Payidar’ı baştan yarattı desek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Ona sadece yoldaş olmadı. Arkadaş oldu, aşk oldu ve daha da önemlisi suç ortağı oldu. Aziz ve Efnan Fransızlar’a karşı Atatürk posterlerini şehre dağıtırken suç ortağı oldular. Artık birbirlerine her şey olduklarının ilk kez farkında olarak, ilk kez Fransızlar’ın değil Türklerin yurdunda yaşadıklarını düşünerek sokakları arşınladılar. Uzun zamandır bu kadar güzel bir sahne izlememiştim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Hatay’ın kurtuluşunu belki göremedi ama ne yaptı biliyor musunuz? Oradaki insanlara hayal kurmayı ve kazanmayı öğretti. Bizlere öğrettiği gibi…

Mustafa Kemal zor durumda olanlara hep ilham olmuştu. Bugün nasıl böyleyse, o zamanlar da böyleydi. Efnan gibi küçük bir kızın özgürlük hayalleri kurmasının sebebiydi Atatürk ama işte elden ne gelir, Fransızların elindelerdi. Aziz’e özgür olmanın ne demek olduğunu anlatırken gözlerindeki ışıltıyı görmemek elde değil. Aziz, Efnan’ı eve döndürmeye çalışırken ilk kez bu kızın ruhunu gördü. Özgürlük aşkıyla yanan Efnan heyecanı ve posterleri asarken gördüğüm mutluluğuyla koca Hatay’ı parlattı ya da Aziz’in yüzü aşkından aydınlandı, bilemiyorum. Ne olursa olsun Aziz Payidar bu çocuk ruhlu kıza aşık oldu ve o kız ona bugüne kadar belki hiç üstünde düşünmediği şeyleri düşündürdü: Özgürlük gibi, hürriyet gibi…

Efnan için hür olmak çok önemli ve bunu her fırsatta dile getirdi. “Sen bana karışamazsın, hayatımla ilgili kararları ben alırım!” derken anlıyorduk onu aslında, hayatı boyunca ezilen bir kadın olarak özgür olmak onun için çok önemliydi. Aziz’in Hatay’ın geleceği için girdiği yolda yanında olmak için bir an bile düşünmedi. Eğer ona aşık olmasaydı da yanında seve seve olurdu diye düşünüyorum. Onların birlikte başaracakları çok şey var ama en önemlisi onlar bu yolda kalplerini buldular. Aziz sonunda kalbinin sesini dinledi ve Efnan’a evlenme teklifi etti. Biliyor ki Efnan onu ne olursa olsun bırakmaz. Aziz’in de artık Efnan’ı bırakacağını sanmıyorum. Başıma bir şey gelir mi bilmem ama ben Aziz’in aşk ve sevgiyi bu narin kır çiçeğiyle tanıdığını düşünüyorum. Onların dünyasındaki sevginin bir raf ömrü varken Efnan gibiler için ömürlüktür. Aziz koşulsuz sevgiyi bülbülle tanıdı ve ona aşık oldu. Şimdi birlikte yürüyecekleri uzun bir yol var ve uzun bir süre o yolda çiçekler değil çakıl taşları olacak, ne yazık ki…

Aziz ve Efnan aşk sarhoşuyken çevrelerinde de bilmedikleri bir sürü dalavere dönmeye başladı. Bir yanda Pierre Kenan’ı oyuna soktu, diğer yanda Edip Bey’in ölümünden dolayı Galip iyiden iyiye köşeye sıkıştı. Bir tarafta da Adem, Aziz’i kandırdığını söyledi ama arkadaşlar bence tam tersi oldu. Ben Adem’in bu kadar kötü olduğuna inanmıyorum ve bence burada babasına yalan söyledi, kardeşine değil. Pierre’in Kenan hamlesi nelere sebep olacak bilmem ama Galip Payidar için yolun sonu göründü

Galip için çember daralıyor. Aziz babasının ölümünün arkasındaki sırlara yaklaştıkça Galip de iyiden iyiye köşeye sıkıştı. Geçmişi saklamaya çalışsa da hala bir şahidinin olduğunun bile farkında değil. Dilruba o gece oradaydı ve bence bize gösterilenden de fazlasını biliyor. Bu kadını hala tam çözemesem de eğer Edip’in ölümünün ardındaki gerçeği biliyorsa işler çok daha fena karışacak diye düşünüyorum. Dilruba zaten Adem’le evlenerek kendini yaktı, eğer bu cinayeti sakladıysa Aziz’in yüzünü bile göremez hale gelebilir.

Dilruba, Aziz’in bir zamanlar öfkesine maruz kalsa da son zamanlarda davranışlarıyla ve tabii Aziz’in Efnan’a aşık olmasıyla kendisini kurtarmıştı. Şimdiyse belki Aziz’e yakın olup gerçekten başkasına aşık olup, olmadığını görmek istediği için belki miras yüzünden yaşadığı vicdan azabı yüzünden ya da tamamen Fransızlara karşı durmak istediğinden atolyedekilere yardım etmeye karar verdi. Onlara okuma-yazma öğretmek için gönüllü oldu. Bu bence onun adına tehlikeli bir adım zira Aziz, Efnan’a yaptıklarını öğrenirse onu sonsuza dek kaybeder. Bu üçlü artık aynı yerde ve Dilruba nelere sebep olacak, göreceğiz.

Tüm ekibin yüreğine sağlık, haftaya görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.