Çok Uzak, Çok Yakın… (Gizli Saklı, 3.bölüm)

YAZAR: Şeyma BULUT

Aşk bile bile tutsaklıktır. Hatta aşk gelmeden bile, artık aşık olmaya başladığını hissettiğin o anda bile buna insan göz yumar çünkü gelen o his, insana verdiği enerji öyle başkadır ki o hissin varlığını dil reddetse bile kalp artık yaşayacağı o tüketen his için hazır ola geçer. Naz ve Pamir de tam olarak bu dediğim noktaya geldiler. İkisi de başlarına gelecek olanı anlamaya başlasalar da şimdilik Yaz ve Levent’in arkasına sığınıp, duygularını gizliyorlar. Gizli Saklı oynamaya başladıkları bu oyun nasıl nihayete erecek bilmesem de Naz ve Pamir’in birbirlerini anlamaları biraz zaman alacak diye hissediyorum. Ancak şimdiki çatışmalarına bakıyorum da anlaşmaları zaman alacak olsa birbirlerine karışmaları an meselesidir.

Aşkla birlikte gelen en güçlü duygu nedir biliyor musunuz? Hatta aşkın, sevginin varlığının da en iyi bu duyguyla ispat edildiğini düşünürüm ben : Koruma içgüdüsü. Naz’ın dayısının ortaya çıkması deyim yerindeyse Pamir’i zıvanadan çıkardı. İlk bakışta o anda Pamir’in Naz’a kızdığını düşündüm ben ama sonrasında durum kendini belli etti. “Yaşaman için” diye bastırırken gözündeki nefret ya da sinir değil korkuydu. Orada kimlikleri ortaya çıksa, Pamir Naz’ı koruyamayacağını düşündü ve doğal olarak da en yakınında gördüğü ve zarar göreceğine inandığı Naz’a saldırdı. Hani hep Levent’im ben diyordu ya aslında o anda her hücresiyle Pamir’di. Naz için çok korkarken Pamir’le ilgili iki küçük ayrıntı da öğrendim: Birincisi hayatında olan insanlara karşı fazla korumacı, ikincisi de o insanlara yalan söylemek istemiyor. Naz’a “Senin ailende yalancı olmayan biri var mı?” derken aslında Naz’ın her gün annesine yalan söylediğini biliyor ve bence buna dem vurdu. Bak senin bir annen, bir dayın var, ailen var ve bu iş için onlara her gün yalan söylüyorsun demek istedi. Aslına bakacak olursanız bir gizli polis olarak Pamir’in hayatı yalanlar üzerine kurulu ancak onun bakışıyla, o sevdiklerine değil işi gereği suçlulara yalan söylediği için bu onun vicdanında yara almasına sebep olmuyor ancak bir noktadan sonra kendini tutamadı ve Naz’a gereğinden fazla yüklendi ama hepsi Naz’ın iyiliği için olmasına rağmen Pamir’in bu korumacı tavrı yüzünden Naz’ın gözünde ona güvenmeyen, azarlamak için bağırıp çağıran bir adam görüntüsüne bürünüverdi ki burada Naz yerinde kim olsa böyle düşünürdü. Ahh ahh bunlar hep ifade eksikliğinden işte.

Naz ve Pamir’in dayı kavgası amirin yanına kadar taşındı ve Pamir orada çıtayı daha da yükseltti. Naz’ın başarısız olduğunu söylemesine rağmen laf her defasında ailesine geldi. Aslında bence Pamir’in derdi başka yerde ve ben yavaş yavaş onu anlıyorum. İlk olarak annesi arıyor, sürekli ailesiyle konuşuyor derken aslında amire “Bak onun bir ailesi, onu düşünen insanları var, bu işten al” demeye çalışırken, Naz olayı doğal olarak kendisiyle ilgili Pamir’in sorunu var olarak algıladı, ailesi de işin içine girince bence Pamir’in kalbini kırdı. Naz bunu isteyerek yapmadı ama karşısındakinin sürekli ailen de ailen demesine de dayanamadı doğal olarak. “Beni düşünen bir ailem var diye suçlayamazsın!” derken Pamir’in oradaki bir anlık bakışından yalnız bir adam olduğu ya da aile ilişkilerinin Naz gibi olmadığı sonucunu çıkardım.

Pamir Ulaş karakter olarak çok zor bir adam ve ben şahsen Naz’a kolaylıklar diliyorum. Pamir kalbinin kapılarını da, duygularını da öyle kolay kolay açmayacak. Daha doğrusu isteyerek açacağını pek sanmıyorum ama farkında olmasa da Naz onun tüm duvarlarını tek tek yıkmaya başladı. Pamir ilk günden bu yana Naz’a “Seni Levent ilgilendirir” dese de baktığında hep ona karşı Pamir’den öteye geçemedi. Naz her hareketiyle Pamir’i kendi olmaya zorladı ama aslında ben Pamir’i anlıyorum. O çok korkuyor biliyor musunuz? Ortağına ne oldu bilmiyorum ama o son ortaklı görevi iyiye gitmemiş, bu çok net ortada ve aslında tek meselesi Naz’ı korumaya çalışmak diye düşünüyorum çünkü Naz tehlikede olmadığı anlarda onunla gayet keyifli bir ilişkisi var. Naz onu mesajlarıyla darlarken, ona kızarken Pamir hep gülümsüyor. Aslında onun en büyük sıkıntısı işler tersine giderse Naz’ın kendisini bilerek tehlikeye atacak olması da olası çünkü Pamir onun canını hiçe sayarak insanları kurtardığını da bildiğinden daha korumacı ancak Naz korunmak istiyor mu? Pamir inatla bunu görmek istemediği sürece bu kadınla sorun yaşamaya devam edecek, benden söylemesi.

Pamir’in gözünde Naz nasıl biri biliyor musunuz? Masum, narin bir prenses. Bakın gerçekten öyle, onun dağınıklığı, annesinin ona ilgisi, heyecanlı halleri yüzünden Pamir onu korurken hatırladığı kahramanlığını geri kalan her yerde unutuyor. Halbuki Naz akademiyi birincilikle bitirmiş, öz savunma konusunda yetenekli, cesur bir polis. Pamir bunu arada unutsa da Naz ona zamanı geldiğinde öyle güzel hatırlatıyor ki ekranın diğer yanına geçip, kadınım ya diye sarılasım falan geldi. Pamir ve Talat kebapçı baskınında neredeyse yakayı ele vereceklerdi ancak Naz öyle bir anda sahneye çıktı ki Pamir’imizin hayran olmak dışında yapacağı pek bir şey kalmadı. Aslında bu kısacık anda Pamir’in Naz’a güven konusunda ya da onun başarısıyla bir sorunu olmadığını gördüm. Aksi olsa bağır, çağır kızardı ama o gülümseyerek ayrıldı oradan. Bence onunla gurur duyuyordu ki bu bile Pamir’in sorunun Naz’la değil, kendisiyle olduğunun net ispatı.

Pamir’in güldüğü, bağırdığı değil ama duraksadığı anlar onu en iyi anladığım yerler oldu. Nasıl Naz, aileden vurduğunda duraksadı, arabada Pamir’e ortak dediğinde yine yüzünde aynı buğulanma oldu, hatta bir an gözleri bile doldu ki buradan çok net bir sonuç çıktı : Pamir’in ortağına bir şey oldu. Ortak kelimesine kadar Naz’a teşekkür etti, ona hayranlıkla bakarken sonrasında yüzündeki gölgelenme, gözlerinin dolmasını da hesaba alacak olursak Pamir’in geçmişte yaşadığı, ortakla ilgili bir travması var, Naz’ın üstüne bu kadar gitmesinin sebebi de bu, Pamir ne yaşadıysa bir daha aynı duruma düşmek istemiyor.

Pamir kendi içinde bu karmaşaları yaşarken, Naz da çok başka hisler içerisinde. Pamir’i anlamaya çalışırken o kadar yoruldu ki ondan başka bir şey düşünemez hale geldi. Talat ona “Etkileniyor musun?” diye sorduğunda sakince hayır diyebilirdi ama Naz aslında Pamir’in onu öptüğü andan bir türlü çıkamadı. Ondan etkileniyor, ona kendini ispat etmek istiyor. Naz, Pamir’in onu korumaya çalışmasından çok ona güvenmediğini düşündüğü için ona karşı sürekli atakta. Ondan etkilenmesi bir yana, sürekli Pamir’i merak ediyor mesela. Kavgadan sonra çekip gittiğinde, haklı olan Naz olmasına rağmen arayan, merak eden de Naz’dı. İşte bundan elini ilk gösterecek olan kişi Naz olur diyorum ya, Pamir’in etki alanına girdi ve asla çıkamıyor. Her hareketiyle onu etkilemeye çalıştı. Sakın yanlış anlamayın, aşk, ya da flört etmiyor Naz ki bildiğini hiç sanmıyorum. Onun tek derdi Pamir onu takdir etsin istiyor. Bu yüzden Naz kendini belli ediyor dedim ya ki bunun en bariz ispatı Tufan’ın psikoloğu olduğunu söylediği sahnede, Pamir onu takdir edince Naz’ın yüzünde oluşan ifade mutluluktu. Pamir’e bu kadar bağlanması şu aşamada tehlikeli olsa da onun bu içten hareketleri Pamir’in de dengesini bozdu.

Pamir, Naz’dan Levent’in arkasına saklanarak kaçmaya çalıştıkça yakalandı. Her defasında da savunmasız bir şekilde teslim olmak zorunda kaldı çünkü karşısındaki kadın çok farklı bir insan. Şöyle söyleyeyim size, Pamir aslında kadınları tanımayan biri değil. İlk bölümde, gayet de kadınlarla arası iyi olan, onlarla iletişimde sorun yaşamayan kaldı ki gittiği her ortamda onların ilgisini çeken bir erkek olarak karşımıza çıktı. O zaman neden Naz’la bu kadar sorun yaşıyor? Çünkü o kadınlarla belli amaçlar için görüşüp, herhangi bir sorumluluğa gitmiyordu. Daha da önemlisi o insanlarla kalbini korumak zorunda kalacak kadar vakit geçirmedi. Bu sebeple de gayet rahat bir hayat yaşıyordu ta ki Naz’la tanışana kadar. Uzun zamandır belki de varlığını unuttuğu bir şeyi hatırlattı Naz ona, kalbini… “Senin de herkes gibi bir kalbin var” diyerek, Naz aslında ona kendisini önemsediğini gördüğünü söyledi. Pamir her ne kadar Levent’in ardına saklansa da Naz,Yaz’ın arkasına saklanmıyor ve dahası Pamir’in de o deliğe girmesine asla izin verecek gibi de durmuyor.

Naz bıdır bıdır konuşarak aslında Pamir’i de konuşmaya zorladı, özellikle de eski ortağını anlatmaya başladığında ben geçmişte bir şeylerin çok net yaşandığını anladım. Hatırlarsanız Naz, Tarık’ın tuzak kurduğundan çok emin, Pamir’se değildi. Ama son anda tuzak olduğu ortaya çıktı, Pamir de kendini kaybetti. Dedim ya koruma içgüdüsü, ortak problemi aslında hep geçmişinden geliyor. Sarp’ı anlatırken, birden bire Sarp kendisi, geçmişteki Pamir de Naz oldu. Asıl korkularının temeli de orada diye düşünüyorum ama ileride daha net bir şekilde anlarız.  Ayrıca  Naz bir tek merakıyla falan değil Pamir’in yaptığı her şeye yüksek reaksiyon gösteriyor. Bir sandviçe de bu kadar tepki göstermezsin, açıkçası çok merak ediyorum ne koydu acaba içine? Bana da yapsın bi ara…Yemek, temizlik yapmam diye ortada gezen adamın mutfağa girmesi şöyle dursun kırk yıllık tavlama taktiğini orağına kullanması da çok hoştu. Ancak şöyle ki Pamir nasıl Naz’a açık verdi, Naz da yavaş yavaş kendini Pamir’e gösteriyor ki bu durum Pamir’in ona bir tık daha yakınlaşmasına sebep oldu, Naz en sonunda kıskıvrak yakalanacak, benden söylemesi.

Pamir de Naz da ilk başlarda sadece operasyon üzerine konuşurken şimdilerde konu aşka kadar geldi. Pamir, Naz’a “Sen aşk insanı değilsin” dedi ama hangi aşktan bahsediyor, ben bile merak ettim. Kendi yaşadığı ilişkilerden mi yoksa gerçekten tutkulu bir aşktan mı bahsediyor derken bence ikinci şık daha kuvvetli. Pamir kafasını dolaba çarptığı günün sabahı Naz’a kendisiyle ilgili özel bir anısını anlattı ve karşılığında da akşam ortamını yakaladığı anda Naz’a aşkı sordu. Yani şimdi utanmasam kafasını bilerek dolaba geçirdi diyeceğim. Seni Levent ilgilendirir, sen Naz değilsin Yaz’sın diye gezen adam Naz’ın aşka bakış açısını neden merak etsin ki? Ben size söyleyeyim çünkü Naz ona asla Levent olarak bakmadı, bakmayacak. O iyi geceler Yaz derken o yine Pamir diyordu, eve geldiklerinde de, evimiz dediğinde de ya da heyecanla ona bir şeyler anlatırken hep karşısındaki Pamir, Levent onun umurunda bile değil çünkü Naz’ın da dediği gibi “Bir gün Levent ölecek bana Pamir kalacak!” Pamir gibi biri bunları gözünden kaçırmaz, belki şu anda içgüdüsel davransa da Pamir, Naz’ın hayatında olmasından gayet memnun arkadaşlar, sadece onun güvenliği meselesinden deliriyor ama aşarlar.

Oyunun üçüncü perdesi kapanırken, Tarık, Adem, Tufan bir yanda, Naz ve Pamir bir yanda işler daha da karmaşık hale geldi. Tarık şu anda Naz ve Pamir’den şüphe duymasa da bir noktadan sonra duyacağı bir duruma hızla sürükleniyorlar. Tufan’ın Naz’la yakın olması Pamir’in şimdiden hoşuna gitmedi, operasyon için iyi olan Pamir için iyi değil çünkü o ailenin en dengesiz üyesi Tufan ve Naz Yaz olarak onunla devamlı baş başa görüşmek zorunda kalacak. Naz ona söylerken yüzündeki sahte gülümsemeyi fark ettiniz değil mi? Bu operasyonu Naz mahvedecek diye beklerken Pamir kıskançlık ve korumacılığıyla durumu daha da karıştırabilir, benden söylemesi.

Diğer yandan zaten oyun bitmiş bile olabilir zira Namık ve Naz karşılaştılar. Operasyon mahvolur mu bilmiyorum ama Tarık’ın Namık’a sahip çıkmasıyla, suç geçmişiyle bana sorarsanız bir şekilde bu operasyona dahil olmak zorunda kalacak ve artık oyunun tek kapı dışında kalanı da Naz’ın cin annesi olacak diye düşünüyorum. Namık ve Pamir’in de ilk görünenin aksine çok iyi anlaşacağını düşünüyorum arkadaşlar, ama tabi bunların hepsi tahmin, neler olacak haftaya hep birlikte göreceğiz.

Bu haftalık da benden bu kadar arkadaşlar ancak söylemek istediğim bir şey var. Dizi çok tatlı ilerlese de ben hala Naz ve Pamir arasında bir sorun görmüyorum. Romantik komedi türünde asıl çift arasında onların birlikte olmasını engelleyecek bir şeye ihtiyacımız var ama şu anda ama çok erken olduğu için çok bık bık etmeyeceğim. Bu arada Halit Özgür Sarı ve Sinem Ünsal’ın kamera önünde şahane bir uyumları var. İkisinin de abartısız oyunculukları bana izlerken huzur veriyor. Halit Özgür Sarı’nın yarattığı Pamir’i yıllardır tanıyorum hissine kapılıyorum bazen, onun duygu geçişlerini bir zen ustası sakinliğiyle aktarıyor ve ben izlemeye doyamıyorum. Sinem Ünsal da Naz’ ın her halini güzel yansıtıyor diye düşünüyorum. Özellikle operasyon sahnesindeki beden diliyle yansıttığı güçlü kadından, arabadaki o endişeli hali ve ardından girdiği neşeli hallerinde tek bir mimik bile kaçırmadan aktarmasına bayıldım.

Gizli Saklı gerçekten dolu dolu, harika devam ediyor. Her bölümü heyecanla bekliyorum. Şimdilik benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.