Sensiz Olmaz (Senden Daha Güzel,7.bölüm)

YAZAR: Simay DEMİR

Anne babası olmadan büyüyen çocukların hep bir tarafı eksik, bir tarafı hep yarımdır. Bunu çocukluk arkadaşının gözünden gören biri olarak söylüyorum. En özel en güzel anlarında bile gülüşü hep buruk, gözleri hep mahzundur. Tıpkı gülüşü ne kadar kocaman olsa da gözleri hep üzgün bakan Efsun gibi, tıpkı sanki dünyadaki en mükemmel hayatı yaşıyormuş gibi görünen ama içten içe darmadağın olan Emir gibi. Onlar asla yeri dolmayacak bir duygudan anne baba sevgisinden mahrum büyümek zorunda kalan iki yetişkin.

Efsun annesi var olsa da, babası yanında dursa da ebeveynleri olmadan, yalnız büyümüş bir kadın, bu hayatta tutunduğu tek şey Binnur ve ailesi olmuş. Annesi onu umursamadan çekip gitmiş, babası o gittikten sonra kendini alkole vermiş gözü kızını bile görmemiş. Çevresindekiler desek dedikodu yapmaktan, Efsun’u eleştirmekten öteye gidememiş insanlar ve tüm bunlar onda koca koca iyileşmeyen ama incecik, tek bir dokunuşla kanayan kabuk tutmuş yaralar bırakmış. Bu yüzden yaralarını herkesten gizliyor, bu yüzden insanların hayatına dokunmayı onlara derman olmayı seviyor. Çünkü karşısındakinin yarasını iyileştirdikçe kendisini de iyi hissediyor. Böylelikle yaralarını yok sayıp hayata tutunmaya devam ediyor. Pes etmemek, direnmek onun için sıradanlaşmış durumlar gördüğüm kadarıyla ama Emir’in söylediklerinden sonra bu derece ağlayıp gitmeye dahi karar verdiğini görünce onun aslında terk edilmekten, değer verdiği insanların onu bırakıp gitmesinden çok korktuğunu da görmüş oldum.

Efsun İstanbul’a geldiğinden beri Emirle bir çok kez tartıştı, kavga etti, Emir sana güvenmiyorum dedi ama Efsun hiçbirinden bu derece etkilenip pes etmemişti. Öyle ki gitmeye bile çok kararlıydı. Peki ne oldu da Emir’in bu defa söyledikleri ona bu kadar dokundu? Ben söyleyeyim; çünkü önceleri tek amacı kliniği üç aylığına yönetip eski hayatına, babasına geri dönmekti ama şimdi İstanbul’da kalmak için bir sebebi var. Emir’in de dediği gibi onu oraya bağlayan artık gönül bağları var ve bence Efsun Emir misafirini (!) bırakıp gelip ona yardım edene kadar bunu anlayamadı. Daha da mühimi Efsun Emir kalsın diye herkesle mücadele verirken, Emir’in bir anda bu şekilde geri dönüş yapması Efsun’u paramparça etti. Efsun babasıyla konuşana kadar da gitmeye kararlıydı ancak burada iki sebeple kaldı: Birincisini söyledim, artık onu İstanbul’a bağlayan sebepler var. İkincisi de “Efsun başaramadı, kaçtı!” denmesi meselesi var. Her ne kadar daha önce korkularına teslim olsa da bu sefer savaşmaya karar verdi çünkü fark etmese de Emir onu değiştiriyor. Efsun kimse kendisini bilmesin diye savaşırken, birden bire kendini bir mücadelenin tam ortasında buldu. Efsun henüz farkında olmasa da Emir’e çok farklı bir yerden bağlandı ve onun kendisine birden bire neden böyle davrandığını çözmeden de bir yere kıpırdamayacaktır. Yine de o bunun rekabet olduğunu düşünse de üzgünüm ama Efsun düpedüz aşık oldu ve bırakın bunu etrafına söylemeyi kendi kalbine dahi itiraf edemiyor.

Efsun aslında Ali’yle geçmişte bir şeyler yaşamış olsa da ilişkilere pekte sıcak bakan biri değil ama bence Emir’i sevmesini bambaşka sebepleri var; öncelikle Emir de onun gibi yaralı biri ve ona hiçbir şey anlatmadan da Emir onu anlıyor, Efsun gibi tek başına büyümüş, kendi göbeğini hep kendi kesmek zorunda kalmış birisi için birinin desteğini sürekli hissetmek çok değerli bir şey.   Emir farkında bile değil ama her seferinde bunu yapıyor. Efsun hasta için kendini suçladığında Emir hiç tereddüt etmeden yanına koştu, sadece yüksek sesle bağırıyor, totem tutuyor diye Emir hemen yanında bitiverdi ve aşağıda onu bir kadın beklerken Emir onunla kalıp musluk tamir etti, üstelik Efsun hiç istememesine rağmen. Bunlar Emir için sadece centilmence davranışlar olabilir ama Efsun için çok çok kıymetli. Üstelik Emir Efsun’un en çok istediği şeyi yapması için yanında oldu, bir insanın hayatını kurtardı. Efsun Emir’e baktığında egoist, düz, soğuk bir duvar görmüyor artık; merhametli, yardımsever ve kendine benzeyen kaybetmek istemediği birini görüyor. Bundan dolayı şu an kabul etmese de o yine Emir için kaldı İstanbul’da. Efsun’un kafasında daha aşık olduğunu anlayacağı şimşekler çakmamış olsa da bence Emir çoktan kabul etti duygularını.

Emir için Efsun gerçekten de rehberine kaydettiği gibi bir “Armağan” bence. Çünkü Efsun  geldiğinden beri Emir de bir insan olduğunu hatırladı. Kusurlarımızın olabileceğini, her şeyin dış görünüş olmadığını, mükemmel olmasa bile sevilip kabul görebileceğini görmüş oldu. Her şey bir yana sevmek yahut sevilmek diye bildiği şeyin aslında bambaşka bir şey olabileceğini daha yeni yeni hissetmeye başladı. Bir insanı anlamak için kısacık bir anın yeterli olduğunu Efsun’la geçirdiği kısacık anlarda anlamış oldu diye düşünüyorum. Hani Ali Bıçakçı diyor ya “Efsun’u en iyi ben tanıyorum, onun hayallerini, hırslarını en iyi ben biliyorum” diye, Emir’e katılıyorum biriyle uzun zamandır tanışıyor  olmak onun tanıdığımız anlamına gelmiyor. Ali daha Pervin’in Efsun’un annesi olduğunu dahi bilmiyor. Emir’se Efsun’un kalbinin derinlerinde ki en büyük acıda ortak ve bence onları birbirine bağlayan en kuvvetli bağlarda biri de bu. Yani demek istediğim Emir gibi elini sallasa elli hayran peşinden koşturabilecek biri Efsun’a niye aşık olsun, Efsun’u onun için farklı kılan ne? Ben söyleyeyim etrafındaki herkes onun arkasına sığındığı ambalaja takılıp kalırken Efsun için bu en son dikkat edeceği şey bile değil. O Emir’in maviş gözlerinin içine bakarken kalbindeki acıyı görüyor, ruhundaki eksik yani tamamlıyor ve en önemlisi Efsun’un onun kusursuz olduğu için değil “Emir” olduğu için değer verdiğini biliyor. Tüm bunlar Emir için çok kıymetli şeyler. Ne yazık ki Emir  sevgi dolu bir ortamda yetişmiş biri değil. Öz ailesi onu bırakıp gitmişken, evlatlık olarak gittiği evde de sevilmiş mi yoksa ona sadece acıdıkları için mi yanlarına almışlar bilmiyor, bunun ayrımında değil.  Kusursuz ve sadece başarılı olduğu için etrafında onu seven insanların olabileceğine inanmış ki Ali Bıçakçı geldiğinde buna biz de bizzat şahit olduk. Onu çok sevdiğini söyleyen ekip bile Ali ilk geldiğinde peşinde pervane olup Emir’in gidişini hemen kabullendiler. Eğer Ali onlara üstten bakıp, aşağılamasaydı  aynı şekilde devam edeceklerdi. Fakat Efsun onu geri getirmek için bir an bile durmadı. Ondan daha iyi bir ambalaja sahip olan biri bile Emir’in yerine geçmeyi başaramadı ve bu Emir için çok önemli ve belki de ilk kez yaşadığı bir şey. Çünkü zaten babası hiç bir zaman sevgisini gösterememişken Serpil bile öz evladı olunca Emir’i ikinci plana atmış belli ki ve bunlar Emir’in  sevgi yahut sevilmek anlayışını tamamen değiştiren konular. Fakat ilk defa karşısına biri çıkıyor ve daha iyi bir alternatifi varken o yine de kendisiyle kalmayı tercih ediyor. EMİR İLK KEZ BİR İNSANIN TEK TERCİHİ, GÜVENDİĞİ İNSAN OLDU.Bu Emir için yepyeni bir şey ve bunu kaybetmek istememesi çok doğal. Emir aslında değer verdiklerine karşı aşırı kaybetme korkusu olan biri; bunu Efsun’un başına en ufak bir şey geldiğinde hep gördük aslında. Ona ne kadar kızgın olursa olsun tek bir olumsuzluk yetiyor koşa koşa yardımına gitmeye. Şimdi diyebilirsiniz Efsun’a aşık olduğu için böyle ona özel bu durum. Ama değil kardeşi kaza geçirdiğindeki tepkisi, ona bir şey olacağını düşündüğü için bağırıp çağırması da onu kaybetmekten ne kadar çok korktuğunu gösteriyor. Bu korkunun altında nasıl bir sebep yatıyor şimdilik bilmiyorum ama çok yakında öğrenecekmişiz gibi hissediyorum.

Emir korktuğumun aksine Efsun ve Ali’nin eskiden sevgilisi olduğunu öğrendiğinde çok büyük tepki vermedi. Ama Ali Bıçakçı kendinden iki sınıf aşağı gördüğü Emir’e karşı kaybetmeyi hazmeder mi ondan emin değilim işte. Emir gibi bir adam, Ali’nin adına bile dayanamazken nasıl Efsun’u anlayışla karşıladı? Aslında bunun üzerinde düşünmemiz lazım. Emir sıradan bir adam ve karşısındaki kadın “Beni zorla öptü, aramızda bir şey yok!” dedi. Emir için bu beyan yeterli. Efsun’a her ne kadar yakışıklı mı diye sorular sorsa da aslında içten içe cevabı biliyor. Efsun için önemli olan Emir’den başkası değil. Emir’in Efsun’a yalan hususunda  yüklenmemesinin bir sebebi daha var: Kendisi de ona kocaman bir yalan söyledi ve çember gittikçe daralıyor. Bu sebeple adaletli davranarak meseleyi geride bıraktı.

Emir ve Efsun aslında sürekli olarak çevrelerindeki insanlar yüzünden zıtlaşıyorlar. Ortak olamıyorlar zira hep bir şeyleri saklamak orunda bırakılıyorlar. Efsun geçmişini sakladığı için Emir’e yalan söyledi. Pervin, kızını kazanmak için Emir’e yalan söyletiyor. Aynı şekilde zaten Serpil kıskançlığından Efsun’u düşman ilan etti. Ve tüm bunların ortasında köşe kaçmaca oynamaya başlayan bir çift var: Efsun ve Emir. Pervin’in söylediği yalan ikiliyi büyük bir çıkmaza sokmak üzere çünkü Emir henüz bilmese de Efsun’un çok derin yaraları var. Pervin’in hala esas sebeplerini bilemiyorum ama kızını ve Emir’i çok zor durumlara soktu. Şimdiyse tüm meseleler birbirine girmek üzere ve tüm bunların yanında Emir bir de Efsun’un peşinde dolaşan Ali’yi bertaraf etmek zorunda. O cephede de işler çok karışmak üzere zira Ali öyle kolay kolay vazgeçeceğe asla benzemiyor.

Ali Bıçakçı Amerika’nın en ünlü estetik cerrahlarından biri, başarılı, zengin yani her şeyiyle kusursuz biri. Üstelik Emir gibi alanında gayet başarılı birinin hayran kalacağı türden bir doktor. Ama hani bir deyim var ya “dışı seni içi beni yakar” diye işte tam da öyle biri. Uzaktan ne kadar harika biri gibi görünse de ona yaklaşıp onu tanımaya başladıkça aslında ne kadar kendini beğenmiş, insanları kendinden aşağı gören biri olduğunu anlıyorsunuz. Aslında bir noktaya kadar onu da anlıyorum. Öyle bir duruma gelmiş ki istediği her şeyi elde edebileceğini zannediyor. Fakat Efsun bunlardan biri olmayınca ve her seferinde onu reddedince kıymetli oldu çünkü bu bir doğa kanunudur; kaçan kovalanır. Üstelik karşısında iyi olduğunu kabul ettiği bir de rakibi var bundan daha cezbedici ne olabilir ki? Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim hangi kadın bu devirde bir muma iki çiçeğe tav olur ki Ali’cim, Efsun’u geri kazanmak için bayağı bir fırın ekmek yemen gerekecek.

Efsun zaten Ali yüzünden Emir’le çok ciddi bir şekilde karşı karşıya geldi. Emir’in kıskançlıktan gözü dönerken, ilk yaktığı kişi Efsun oldu. Ali’nin kendi arzuları için Efsun’u zorla öpmesi, Emir’in bunu yanlış anlamasıyla çarşı pazar karıştı. Ha bana sorarsanız her akşam eve başka kadın getiren (bir şey yaşamsa da niyet önemli, niyet) Emir gık bile diyemez de neyse, şimdilik bir şey demeyeceğim. Kıskanınca da Ali ve Efsun’u birlikte görmeye tahammül edemeyeceği için gitmesini istedi ve Efsun’u paramparça etti. Emir bunun da geyet farkında artık. Bir noktada Emir’in Ali’ye karşı insaflı olacağını bile düşünmüyorum. Belki son meseleler olmasa olurdu ancak onun yüzünden sürekli olarak Efsun’u incitmesinin faturasını aşkını kabul edene kadar kendisine kesemeyeceği için bu oyunda yanan Ali oldu.

Efsun Ali meselesinde her ne kadar Emir’i ikna etse de büyük açıklar da verdi. Biliyorsunuz ki cerrahlığını saklamak Efsun için çok önemli çünkü en zayıf yönünü insanlara asla göstermek istemiyor. Ancak Emir karşısında pek şansı yok çünkü karşısındaki adam tam bir stratejik deha. Parçaları birleştirip, gerçeklere ulaşmak Emir için hiç de zor değil ancak onun en önemli yanı Efsun istemediği sürece asla konusunu açmıyor. Yaralarına saygı duyuyor tıpkı Efsun’un onun yaralarına saygı duyup, kanatmadan onarmaya çalışması gibi. Emir aslında bu sırlara vakıf oldukça Efsun’un da kendisi gibi yaralarının olduğunu, incinmişliğini görmeye başladı. Efsun ona beyaz atlı prensini sorduğunda anlattığı adam kendisiydi ki sorsam Emir bile bunun farkında değildir. Bu sebeple Emir Efsun’un yalanlarına anlayışla yaklaşıp, alttan aldı ama bunu Efsun yapacak mı?Emir Efsun’un tüm sırlarını öğrenip içinde saklamaya devam ederken Efsun onun hakkında daha hiç bir şeyi öğrenmedi. Annesinin ameliyatını yaptığını ona annesiyle ilgili yine yalan söylediğini öğrendiğinde bakalım neler olacak. İzleyip görelim.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.

Seni Kendime Sakladım (Senden Daha Güzel,6.bölüm)

YAZAR: SİMAY DEMİR

Karakterimizi ne belirler ya da yaptığımız her davranışın bir sebebi var mıdır? İstemsizce mi yaparız bazı şeyleri, yoksa her hareketimiz planlı mı? Bu tür sorular kafamı hep kurcalamıştır. Bu konuda kesin bir yargı bulamasam  da açıkçası ben yaptığımız çoğu şeyin bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Bilinçli ya da bilinçsiz bir davranışta bulunduğumuzda altında bir sebep yatıyor bana göre. Kimse sabah yatağından kalktığında “Bugün kızgın davranacağım herkese!” demez yahut bir anda “Ben bu mesleği bırakıyorum, şu işi yapacağım.” düşüncesine girmez. Bunların olması için belirli bir süreç ve neden gerekiyor. Efsun mesela dediği gibi hala hırçın biri; hayat ona hırçın  davrandıkça o da çevresindekilere öyle davranmış. Yakmış yıkmış ortalığı, hıncını almak istercesine kırıp dökmüş tıpkı şimdi annesiyle her yan yana geldiğinde ona yaptığı gibi. Emir’inse bugün böyle koca duvarları olan, kimseye güvenmeyen, tek bildiği şeyin mükemmel olması gerektiği düşüncesi yaşadıklarından, babasından, ailesinden kaynaklanıyor.

Emir’i ilk tanıdığımızda kadınlarla ilişkisi  annesi Serpil ve belki de bu hayatta güvendiği tek kişi olan Pervin’le sınırlıydı. Geriye kalan tüm kadınlar ya hastası ya da tek gecelik birlikte oldukları ve bir puanlama sisteminden ibaret olan kadınlardı. Kuralları vardı ve ona göre yaşamını idame ediyordu. Fakat Efsun; onunla tanıştığı günden beri kuralları, prensipleri ona karşı işlemez oldu. Onunla koca bir gece geçirip sadece muhabbet edebildiği, dertlerini anlatmadan anladığını bildiği biri oldu. Üstelik kıskandığı ve bunu apaçık belli ettiği bir kadın o artık. İstese de inkar da etse Efsun Emir için artık diğer bütün kadınlardan başka bir konumda. Bu yüzden Ali Bıçakçı’yı deli gibi kıskanıyor.

Şüphesiz Emir’in ilk baştaki çıldırmasının sebebi de iş konusunda kendisine rakip gelmesi değil Efsun’un kendisini getirmiş olma ihtimaliydi. “Onunla olan bu gereksiz samimiyetin ne?” Sorusu aslında onu neden istemediğini apaçık ortaya koyuyor bana kalırsa. Zaten kadehleri sorması, evi matkapla delmesi hepimiz de çok iyi biliyoruz ki kıskançlığından. Ama fark ettiniz mi Emir kıskansa da, bazen kendine hakim olamayıp belli etse de, Efsun’a ikazda da bulunsa Ali’nin yanında herhangi bir tepki göstermedi, hep bir adım geride kaldı. Yani Ali otel odasına geldiğinde, at çiftliğinde seni bırakırım dediğinde, yahut evinde kaldığını düşündüğünde bir müdahalede bulunmadı. Çünkü onun ilgilendiği kişi hep Efsun oldu. Ona göre hareket etti, Efsun “O mezeler senin içindi” dedikten sonra ilk defa sahiplenici davrandı. Eli hep Efsun’un sandalyesinde onun omuz bölgesindeydi. Ali geldiğindeyse istifini dahi bozmadı. Emir Efsun’a diğerlerine davrandığından farklı davransa da kadınlar konusunda Emir hala aynı Emir, hala kadınları puan çizelgesine koyan, tek gecelik ilişkilerine devam eden kişi, o henüz uzun veya ciddi bir ilişkiye hazır mı emin değilim.

Ben Emir’in kadınlarla olan durumunu birazda belkide hiç tanımadığı annesine bağlıyorum aslında. Düşünsenize Emir’in bu hayatta tanıdığı ilk kadın annesi, en çok koruyup kollaması gereken, en çok kendini güvende hissettirmesi gereken annesi onu bırakıp gidiyor. Emir nasıl başka bir kadına güvenip uzun süreli ilişki yaşasın ki. Hatta Pervin bile onun için bir örnek bence. Emir’in tanıdığı, güvendiği hatta belki de hayran olduğu biri ama o bile evladını bırakıp gitmiş. Emir aslında Pervin’i de anlamaya başladı diye düşünüyorum. Kendi ailesiyle yaşadığı sorunları düşününce hocasıyla empati yeteneği de gelişiyor. Ancak ne olursa olsun o klinik için ailesini feda eden Pervin’i de gördüğünde Emir’in bu tip duygulara güvenmesini sağlayacak tek bir done bile yok elinde ya da duygularını dayandıracağı bir tecrübesi yok.  Şimdi bu denli güvendiği bir kadın bile çocuğunu, kocasını bırakıp gidiyorsa başka kadınlar neden yapmasın? Onun açısından  bakınca pek de haksız sayılmaz değil mi?

Emir tüm bunlara rağmen Efsun’a karşı kabuklarını yumuşatmaya duvarlarını indirmeye başladı, ne yaparsa yapsın kalbini, aklına kazdığı kadın profilini, içinde yarattığı kalıpları yıkıyor ve bunu Emir’in Efsun’a bakışını gören herkesin anlayacağını düşünüyorum. Emir’in hissettiklerinin farkında olup olmadığından emin değilim ama artık fark etse de karşı koyabileceğini pek zannetmiyorum. Emir kıskançlığı doruklarda yaşarken Efsun şu an bu durumu düşünecek dahi durumda değil. Zira bir yandan yüzleşmekten dahi kaçındığı annesi öte yandan hem geçmişini bilen hem de hala ona ilgisi olan Ali’yle uğraşmak zorunda. Emir ve diğerleri gerçek Efsun’u bilmesin, gerçekleri öğrenmesin diye endişelenmekten Emir’in davranışlarının sebebini dahi algılamayacak durumda. Aslında bir arkadaş, bir ortak olarak Emir’i sevse de Naz’ın onun yanında oluşuna verdiği tepkiye bakacak olursa onunda kıskançlık ve aşık olma konusunda Emir’den geri kalır yanı yok. Aslına bakacak olursanız  Efsun gibi karşısında anne babası gibi örnekler duran ve bu ilişkiden en çok yıpranan kişi olan biri için hayatına birini almak oldukça zor. Üstelik bunun dışında travmaları var hayatı karman çorman bu yüzden Emir’e karşı hissettiklerinin pek farkında olduğunu zannetmiyorum.

Efsun’un şu an farklı öncelikleri var ve bunların en başında annesi geliyor. Ona kızgınlığı, kırgınlığı çok fazla ve bunu her fırsatta hissettiriyor. Aslında Efsun’a baktığımda bu kendi kabuğuna çekilmesinin, yaşadığı travmaları gizlemesinin ve hatta bu kadar çevresine karşı temkinli olup, onların düşüncelerini bu kadar önemsemesinin sebebi de annesi. Annesinin onu terk ettiğini arkadaşlarından gizlerken aynı zamanda kendine onu seven ama işi olduğu için gelemeyen bir anne yaratmış. Efsun o anları anlatırken Pervin’in yüzündeki o üzüntü içime işledi doğrusu ve itiraf etmeliyim ki Pervin’in çekip gitme sebebi en çok merak ettiğim konuların başında geliyor.

Pervin Efsun’la her yan yana gelişinde “Gidişimin bir sebebi var, anlatacağım ama sen henüz hazır değilsin” deyip duruyor fakat henüz biz izleyiciler bile en ufak bir kırıntı alamadık maalesef. Emir’e “Bu klinik için ” dese de açıkçası ben gitmesinin tek sebebi kariyeri olduğunu düşünmüyorum. Efsun’a karşı bu denli sevgi ve hasret doluyken sadece kariyer yapmak için ondan vazgeçmiş olamaz. Bu mazeret ne onun affedilmesini ne de Efsun’un kırılan kalbinin onarılmasını sağlar.  Üstelik bir kliniğe tercih edilmesin ona iyi geleceğini de hiç zannetmiyorum.

Bir tek Pervin değil Kaya da ebeveynlik konusunda özeleştiri yapmaya başladı anladığım kadarıyla, evet belki birazda Efsun’un ittirmesiyle oldu ama küçücük bir sevgi dokunuşun bile Emir’e ne kadar iyi geldiğini görmüş olduk. Babası özür dilemeden özür dilerken belki de hayatında ilk defa Emir’e  gitme kal, sana ihtiyacım var dedi, Emir’in yaşamı boyunca beklediği “Aferin”i omuzuna tek dokunuşuyla vermiş oldu. Emir’in dolan gözlerine bakacak olursak bu onun için tarif edilemez bir öneme sahipti ve o anlarda en az Emir kadar duygulandım desem yeridir. Yine de benim hala çözemediğim bir mevzu var; Kaya daha yeni değil anladığım kadarıyla çocukluktan beri Emir’i görmezden gelmiş, takdir etmemiş ve kendinden hep uzak tutmuş ve diğer oğluyla olan ilişkisine bakacak olursak onunla da aynı durumda.  Peki ama neden, Kaya neden çocuklarına karşı bu kadar sert ve aşılmaz bir duvar gibi? Niye onlara tüm kapılarını kapatmış gibi davranıyor? Sanırım öğrenmek için biraz daha sabretmem gerekiyor.

Emir de Efsun da en çok ailelerinden yana yaralılar, bir tek klinikte değil aldıkları yaralarda da verdikleri mücadele de de ortaklar. Dahası sergiledikleri davranışların çoğu bu yaralardan çıkardıkları sonuçlardan kaynaklanıyor. Bakalım ortaklıkları yaralarını sarmada da başarılı olacak mı, göreceğiz. Ama her şeyden önce güvenmeyi öğrenmeleri gerekiyor. İkisi de etraflarındaki sağlıksız ilişkilerden dolayı oldukça güvensiz bir ortamda büyüdüklerinden karşı tarafa asla güvenmiyor. Emir’in hali hazırdaki çapkın hayatı da Efsun için tuzu biberi oldu ancak aşk çok başka bir duygudur.

Aşk öyle engel, gurur ya da başka negatif duyguyu tanımaz ki yapmam, gitmem ya da hissetmem derken birden asla dediklerini yapmaya başlarsın. Emir aslında bu kadar taviz veren biri değil ama veriyor. Efsun birinin peşinden koşacak, ikna etmeye çabalayacak biri değil ama o da bunları tek tek yaptı. İçten içe ikisi de birbirlerinin son durağı olduklarının farkına varmaya başladılar. Efsun ve Emir’in yaralarını birlikte tedavi edebilmeleri için önce o yaraları görmeleri gerekiyor. Kalpse görmediği ağrıyı hissediyor. İkisinden hangisi ilk adımı atar dersiniz? Benim içimdeki ses ilk imana gelecek kalbin Emir’e ait olduğunu söylüyor arkadaşlar.

Yazımı bitirmeden son sahneye şöyle bir değinmek istiyorum. Açıkçası bu Ali Bıçakçı hususuna girmemiş olsam da Efsun’u sürekli zorlamasından da darlamasından da bana ikrah gelmeye başladı. Bitmiş bir ilişki hala neyi kanırtıyorsun acaba? Efsun’a son anda yaptığı şey zaten kabul edilir değil ama bir de özellikle Emir bunu yanlış anlayıp da güvenmem de güvenmem diye gezerse ona da iki çift laf ederim haberiniz olsun.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın.

Sana İhtiyacım Var (Senden Daha Güzel,5.bölüm)

YAZAR: Simay DEMİR

Ben aşkın, birini sevmenin iyileştirici gücü olduğuna inanıyorum. Bununla karşı tarafı iyileştirmekten bahsetmiyorum kesinlikle; kendi içini, kalbini, ruhunu iyileştirmekten  bahsediyorum. Emir mesela Efsun’a kapıldıkça kendi dikenlerinden arınıyor. Çevresine ördüğü duvarları istemsizce Efsun için indirdikçe daha mutlu bir adama dönüşüyor. Bunu en basitinden film izlerken gördük.  Efsun’sa Emir’in yanında olduğu her an kendi oluyor. O hamle yapmaktan korkan Efsun gidiyor yerine ne yapmak istediğini bilen biri geliyor.

Efsun cesur görünen ama hata yapmaktan ve rezil olmaktan deli gibi korkan biri bu yüzden kararlılığını asla göremiyoruz. Evet tüm bunlar geçmişte yaşadığı travmaların etkisiyle olan şeyler ama ne yapmak istediğine karar verdiği an bütün olanları unutuyor ve savaşıyor. Fakat şimdilik bunu sadece Emir’le ilgili durumlarda görsek de bunu çok yakında klinik için savaşırken de göreceğimize inanıyorum. Aslında Efsun’un sorunu ne biliyor musunuz? O burada olduğum sürece kliniği en iyi şekilde yönetmek istiyorum diyor ama o ne İstanbul’u ne de kliniği benimsedi. Bu yüzden de afallayıp  duruyor. O, klinik onun ve yönetmesi gerekiyormuş gibi davranmıyor sadece eline verilen bir emanet var ve  gün geçiriyor sadece. Binnur’un dediklerini hatırlayın “Sen koca at çiftliğini ve içindeki insanları yönetiyordun” halbuki kliniği yönetmeye gelince eli ayağı birbirine dolaşıyor. Söz konusu at çiftliği olduğunda asla tereddüt etmiyor, nasıl hareket edeceğini çok iyi biliyor ama sıra kliniğe geldi mi endişeli gergin, ne yapacağını bilmeyen biri oluveriyor. Farkında değil ama bu durumun bir alternatifi olduğu fikri dengesini bozuyor. Çünkü onun her durumda sığındığı tek şey “Nasıl olsa üç ay sonra Gaziantep’e döneceğim” düşüncesi oluyor. Ve o düşünceden sıyrılmadığı, gerçekten bu klinik benim, ben yöneteceğim demediği sürece yönetemez orayı. Dahası hem Kaya hem Pervin hem de diğerleri ona müdahale etmeye ve onu bir patron gibi görmemeye devam eder. Emir’in hasta kabul etmediğini öğrendikleri zaman mesela; Pervin müdahale etmek istediği an Efsun öne atıldı ve bu durumu kabul etmedi işte tam o an tam anlamıyla bu kliniği ben yönetiyorum düşüncesindeydi ve öyle hareket etti. Ve tamda Pervin’in yapmasını istediği şey yaptı; kliniğe sahip çıktı. İkisi bir araya gelirse harika işler yapacaklarına inansam da şimdilik göz göze gelmeye bile korkuyorlar.

Aslına bakacak olursanız Pervin kadar Efsun da korkuyor Pervin’le  yüzleşmekten. Pervin affedilmemekten Efsun’sa onu dayanamayıp affetmekten çok korkuyor. Bu yüzden zaten onu görmek yahut konuşmak istemiyor çünkü hissettirmese de o annesini hala çok seviyor ve onu affetme ihtimali kalbinin derinlerinde bir yerlerde onu yumruklayıp duruyor. Ama annesiz geçen yıllar, sevgisinden yoksun kaldığı her an içini kasıp kavururken kalbindeki sızıyı duymaması da bana çok normal geliyor. Farkındaysanız Efsun annesine “Neden” bile demedi çünkü o geçmişin sisli perdesi kalkarsa onu affedebilme ihtimali var. Bu da şimdilik Efsun’un istediği bir şey değil çünkü annesini affederse İstanbul’a bağlanır ve babasını da yüz üstü bırakmış olur. Ama Efsun’a korkunç bir haberim var: Onu İstanbul’a klinik değil kliniğe dönsün diye savaş verdiği Emir bağladı bile ama şimdilik Efsun’un bundan haberi yok ancak bu aşk yavaş yavaş ruhunu zapt etmeye başladığında işler iyice çığırından çıkacak, benden söylemesi.

İnsan birbirini en iyi yarasından tanır. Kendine benzeyeni hemen görür düşüncesindeyim.  Emir Efsun’un anne sevgisinden mahrum oluşundan, gözlerindeki acıdan tanımışken, Efsun Emir’in nasıl babası yanındayken babasız kaldığına şahit oldu. Aslında fiziken bir babası olsa da ruhuna bunca yarayı tek tek işleyenin de yine babası olduğunu gördü, tanıdı.  Belki de Emir’in bu kadar çok geri dönmesinin istemesinin en önemli sebebi de budur. O yıllarca baba sevgisini kendini işine adayarak bastırmış etmiş biri ve şimdi bunun da elinden kayıp gidiyor olmasını kabul edemiyor Efsun. Babasının görmediğini gördüğünü göstermek istiyor ona. Emir’se Efsun’un annesi konusunda ne kadar hassas olduğunu bildiğinden bu konuda bir şey olduğunda hemen harekete geçiyor. Pervin’in geldiğini duyduğu an düşündüğü ilk şey Efsun oldu mesela, yanına gidişi de, durumunu sorması da onun o an nasıl bir ruh hali içinde olduğunu bildiğindendi. Aslında Emir de Efsun kadar çaresiz ama bunu göstermek onun için bir kusur sayıldığından asla belli etmiyor.

Emir Demirhan hayatında ilk kez bir kadınla cinsellik dışında zaman geçirdiği için şaşkın olsa da aslında onu esas şaşırtan ne biliyor musunuz? Biri onun için mücadele ediyor. Efsun var gücüyle Emir kliniğe geri dönsün diye çırpınıyor. Bunun sebebinin ilk bakışta Gaziantep’e dönecek olması olarak düşünülse de aslında esas cevap bu değil. Efsun, Pervin diğerlerinin önünde kaybetmek, yıllarca başarıyla gelen bir işi batırmamak istiyor ve bunun için de Emir’e ihtiyacı var. Sadece doktor olarak da değil, insan olarak da ona çok ihtiyacı var. Bu yüzden de Emir’in klniğe dönmesi çok önemli. Efsun her ne kadar Emir’e ihtiyaç duysa da bunu asla söylemez ancak Efsun’un Emir’e ihtiyacı olduğu kadar Emir’in de Efsun’a ihtiyacı var.

Emir hayatını çalışma ve günü birlik ilişkileri arasında yaşayan, yalnız bir adam. Arkadaşlarıyla bir havuz kenarında sohbet etmemiş, oturup maç izlememiş, yani hayatı uzaktan izleyen biri. Bütün bu dediklerimi bir bir Efsun’la deneyimliyor. Anılar biriktiriyor. Bu sebeple Efsun’a çok başka bir şekilde, kalbinden bağlandı. Koskoca çapkınlar çapkını Emir bir kadını kıskanır mı? Ya da istemediği halde onunla uzun vakitler geçirir mi? Asla geçirmez. Efsun’la bunları yapıyor çünkü Efsun’un kalbini gördü ve farkına varmasa da Emir de artık o kalbin etrafında albatros kuşları gibi uçmaya başladı. Belki ikisi için de bir umut vardır, ne dersiniz?

Emir’i tanımaya başladıkça aslında onun egosu yüzünden böyle olduğu değil de böyle olduğu için egolu göründüğünü fark ettim. O kendini böyle olmak zorunda hissettiği, yaralarını ancak böyle gizleyebildiği için böyle davrandığını görebiliyorum.  En iyisi olmadan elindekini hak etmeyeceğini, ancak kusursuz olursa bir şeyler sahip olabileceği düşüncesine bu derece hakimken kalbinde neler olduğunu bilmeyenlerin bunu ego savaşı olarak nitelemeleri çok normal. Ama bu sadece kendini koruma mekanizması bana kalırsa hepsi bu. Çünkü o ailesi tarafından terk edilmeyi bir kusur olarak görüyor ve bunu ancak mükemmel olursa kapatabileceğini düşünüyor. Emir’in evlatlık olduğu, babası tarafından görünmediğini bu yüzden bu kadar duvarı olduğunu ve daha birçok şeyi öğrenmiş olsak da benim merak ettiğim bir diğer konu da Emir’in kadınlara neden böyle davrandığı. O bu konuda hiç değişim göstermedi, hala kadınlara sadece bir obje gözüyle bakan, numarayla sistemlendiren biri. Kadınlardan yara almadığını yahut onlara bu kadar yakın olup bu derece uzak oluşunun sebepsiz olabileceğini düşünmüyorum. Şu an ki en büyük sorunu babasıyla yaşıyor olsa da ben onun hala geçmişte bir aşk yarası olduğunu düşünüyorum.

Emir’in böyle bir yarası var yahut yok şimdilik muamma olsa da Efsun’un eski erkek arkadaşının gelişiyle ona karşı olan hislerini daha yoğun göstermeye başladı en azından kendine. Çiçeği vermeyip çöpe atması da, onları  birlikte her gördüğünde sinirden dişlerini sıkması da ne kadar kıskandığını belli ediyordu aslında. Bence Ali’nin gelişi Efsun için sancılı olsa da Emir için daha sancılı olacak çünkü kariyerinde zirvede olan gıptayla izlediği biri iş konusunda bir rakibi oldu ki bu da ona “Sen vazgeçilmez değilsin, bak sen gidiyorsun biz senin yerine daha iyisini getirdik” mesajı verildi. Ama en önemlisi Efsun’la özellikle ilgilenen ve Emir’in aksine bu ilgisini belli eden biri var artık. Efsun’sa şu an için farkında olmasa da her yaptığıyla Emir’e çekiliyor öyle ki fark etmeden kokusuyla mest olacak, ceketini koklayacak duruma gelmiş bile. İkisinin de yaraları ve özel ilişkiler için ördükleri duvarları var ve kendilerine dahi bunu çok zor itiraf edecekler gibi duruyor. Efsun ve Emir cephesinde bunlar olurken Kaya ve Pervin çocukları için belki de ilk kez karşı karşıya geldi. Fakat bu konuda ben Kaya’nın haksız olduğunu düşünüyorum.

Kaya Emir’in bu gün böyle davranma sebebi ama bunu asla kabul etmediği gibi ona karşı yenilmiş olma ihtimali bile onu deli ediyor. Fakat Emir’in gidişi için Serpil özür dilemesini istediğinde evden kovulma pahasına bu durumu reddederken Serpil’in sorumlu olarak Efsun’u gösterip “Efsun gidecek” sözünü Hemen benimseyip Pervin’le bu durumu konuştu bile. Halbuki bence Emir hiçte Kaya’nın söylediği gibi egoist biri olduğu için bırakmadı. Haksızlığa uğradığını düşündüğü için bıraktı ki defalarca Efsun’a senin yüzünden değil babamla benim meselem dedi.  Üstelik Emir egoistlik olsun diye değil aksine kendini her zaman kanıtlama ihtiyacı hissettiği için böyle davranıyor. Bakalım daha ne kadar böyle devam edebilecek. İzleyip görelim.

Bu arada demeden yazımı bitirmek istemiyorum. Ali Bıçakçı benim şimdiden sinir olduğum erkekler listemde en tepeye çıktı. Ne demek bir kadının odasına gidip de içki içmeyi teklif etmek, hem de odasında. Ben geri kafalı biri değilim ama Ali’nin niyeti bariz ortadaydı. Şimdi Emir de odaya girecekti diyeceksiniz ama birincisi Ali gelir gelmez geri adım attı çünkü Efsun için bu çok yanlış anlaşılmaya müsait bir konuydu. Emir bu şekilde geri çekilirken Ali denen şahsın bu şekilde davranması onu öldürülecekler listemin zirvesine yazdı, biz Emir’le devam edeceğiz.

Hayat bu bir gün batar diğer gün zirveyi görebiliriz ama bence sevdiğin , değer verdiğin insanla o zirvede olmak en güzeli.

 

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.

Hiç Bir Yere Gidemezsin Emir (Senden Daha Güzel,4.bölüm)

YAZAR: Simay DEMİR

İnsan çok kompleks bir varlık; en sıradan görünen bile içinde bir çok şeyi barındırabilir. Yıllardır tanıdığınızı düşündüğünüz kişinin bile hiç bilmediğimiz bir yünü olabiliyor.  Hiç umulmayan birinin sesi çok güzel olabiliyor yahut eli kalem tutamaz diye nitelendirebilen biri efsane çizimler yapabiliyor mesela. Dışarıdan baktığımızda yüzü gülen birinin içi kan ağlayabiliyor ya da dertsiz tasasız görünen birinin çok büyük sıkıntıları olabiliyor.  Efsun Emir’i tanıdıkça onun içindeki başkalığı, duygusal yönünü, içindeki o kırılgan çocuğu görüyor. Emir’se Efsun’a her yaklaştığında bambaşka bir dünyaya adım atmış gibi onun eşsizliğini görüyor ve bu ikisi için de kalplerinde çok farklı fırtınaların kopması anlamına geliyor bana kalırsa.

Efsun ilk bakışta gizemli bir yönü olmayan, kendi halinde kliniği yönetmeye çalışan hatta bu yüzden biraz korkan ve bundan dolayı afallayan birine benziyor. Ama ona biraz daha yaklaştığınızda mücadele etmekten geri kalmayan, her daim gülen, iyiliksever biriyle karşılaşıyorsunuz. O size içini açtığındaysa annesinden dolayı kalbi kırık, yaşadığı talihsiz bir olaydan dolayı travmaları olan, mesleğini bırakmış yaralı bir kadın görüyorsunuz. Ama tüm bunlar birleştiğinde yaşadığı her şeye rağmen ayakta dimdik duran, bu hayatta kendine yer edinebilmeyi başarmış biri duruyor karşınızda. İşte Emir onun hakkında her şeyi bilmiyor olsa da ona attığı her adımda daha derinden görüyor bu Efsun’u. Efsun’sa ilk başta sığ, her gün başka bir kadınla olan, hedefine ulaşmak için yalan söylemekten çekinmeyen, çevresine karşı umursamaz bir Emir gördü. Onu tanımaya başladıkça aslında onunda kalbi kırık bir çocuk olduğunu görmeye başladı. Doktorluk yönüne hayran kaldı. O mükemmeliyet abidesi Emir’in aslında ne kadar derin yaralara sahip olduğuna tanık oldu. Tüm gece sohbet edebildiği biri olduğunu fark etti.

Emir’in iç dünyası dışı kadar mükemmel değil ve bunu ilk kez Efsun’a gösterdi diye düşünüyorum. Onun gibi kalın  duvarları olan biri için birinin yüzüne “O benim babam değil” diye haykırmak imkansız gibi bir şey. Fakat Emir bunu yaptı ve ben bunu söylemesinin sebebinin ona gerçekten güvenmeye başlamasına bağlıyorum. Sonuçta Efsun onun rakibi, mücadele etmesi gereken biri niye en büyük sırrını ona versin ki. Dahası kızgınlıkla ağzından kaçırabilecek bir cümle de değil bu kurduğu, onun hayatının en büyük gerçeği. Tüm yaşamının merkezi olan bir gerçek bu ve artık Efsun’un avuçlarında. Şimdi düşünüyorum da Emir Efsun’a “Sen hala onu  terk eden annesinin gözüne girmeye çalışan, duygularına yenik düşen bir çocuksun” demişti şimdi görüyorum da  aynısını kendi de yaşamış. Zaten en başından beri Efsun’un tüm çırpınışlarını, acısını da bu sayede anlamadı mı? Hani Nasreddin Hoca demiş ya ” Bana eşekten düşen birini getirin!” diye, Emir’le Efsun’un meselesi de bu. İkisi de eşekten düştü ve birbirlerini, kalplerini anlıyorlar. Ancak iletişim kurarak yan yana durmaları biraz daha sürecek gibi duruyor çünkü özellikle de Emir’in savaşmadan Efsun’a teslim olmaya hiç niyeti yok.

Ben Emir’in bu mükemmeliyetçi tavrının altındaki sebebi, bu güven duygusundan yoksun hallerini, her şeyi kusursuz yapma isteğinin gerçek sebebini hep bir nedene bağlı olduğunu düşünmüş, hissetmiştim. Ama itiraf etmeliyim ki altından bu kadar ağır bir yük çıkacağını hiç tahmin etmemiştim. Evet babasıyla arasında sorunları vardı, ailesiyle mesafeliydi, ama evlatlık olabileceği bunun onun için ne kadar ağır olduğunu, “O benim babam değil” derken gözlerindeki acıdan ne kadar canının yandığını ancak o an görebildim. Ben belki katı ve disiplinli bir babası olduğu, onu örnek aldığı ve gözüne girebilmek için bunları yaptığını sanmıştım ama Emir için bu konu çok çok daha fazla derin ve can acıtıcı. O kendini kabul ettirmek için yapıyor ne yapıyorsa bana kalırsa ve bunu çocukluğundan beri yapıyor. Bulunduğu yeri hak etmek için uğraşıyor, çünkü ona verilenlerin sadece birer emanet olduğunu ve sadece kusursuz olup en iyisi olursa elinde kalacağı düşüncesine sahip. Ne kadar acı bir durum.  Emir için tüm bunları düşündüğümde tüm taşlarda yerine oturuyor aslında bende. Düşünsenize ailesinin daha küçücük bir bebekken bırakıp gittiği bir insan neden başkalarına güvensin? En güvenmesi gerekenler onu daha yolun başında onun elinden tutmayı reddetmişken o neden başkalarının elinden sonsuza dek tutacağına inansın?

Kaya neredeyse bir ömür görmemiş Emir’i ve şimdi gözle görünür olunca da onu törpülemeye çalışınca tüm planları tepesinde patlamaya başladı. Bugünkü Emir’i abartısız söylüyorum ki Kaya yarattı. Hem de elleriyle. Emir’in bu kadar güvensiz, savruk olmasının tek nedeni babası ve ne yazık ki Kaya bunu asla kabul etmiyor. Evlatlık olarak gittiği evde böyle görünmez gibi davranılırken, en iyisi olmadığı sürece kaale alınmazken diş dünyaya karşı neden duvarları, önyargıları olmasın?  Ama ben inanıyorum Efsun onun tüm insanlara karşı kaybettiği inancı da, o içindeki kırık ruh parçalarını da yeniden toparlayacak. Evet bu yolda Emir Efsun’un ona söylediği yalanları öğrendiğinde belki bu kırıklar canını daha çok acıtacak ama sonunda kazanan aşk olacak bana kalırsa.

Kazananın aşk olacağını düşünsem de bunun öyle kolay olacağını hiç zannetmiyorum. Az önce de dediğim gibi Emir öyle kolay kolay teslim olmayacak aşka çünkü o kalbini saklamaktan gayet mutlu. Emir’in güven sorununu nasıl çözeceğini bilemesem de içten içe Efsun’suz da yapabileceğini de sanıyorum. Ancak Emir daha kendine itiraf edemediği bir durumu nasıl Efsun’a açacak, onun yanında olacak ben de merakla bekliyorum ancak size diyeyim, o kadar kolay olmayabilir. Çünkü Emir Efsun’dan hoşlandığını ya da ondan etkilendiğini düşündüğü an yine aynı savunma mekanizmasını devreye sokuyor; kendinden kaçmak için başkalarına sığınıyor. Barda mesela; Sinan “Yoksa gönlünü birine mi kaptırdın, sen bunları kaçırmazdın” dediğinde sırf aksini göstermek için harekete geçti.

Efsun’sa henüz farkında bile değil ama çoktan onun etki alanına girdi bile. Ama ben bunun Gülden yahut barda tanıştığı diğer kadınlar gibi sadece dış görünüşünden kaynaklandığını düşünmüyorum. Efsun ne zaman başı sıkışsa yanında olan, işini çok iyi yapan, sorguladıkça bambaşka yönlerine tanık olduğu Emir’den etkileniyor. Ve onun için bu derece endişelenen, günlerce arayıp duran, gitar çalışını da, doktorluk yapışını da hayranlıkla izleyen Efsun gönlünü kaptırdı bile benden söylemesi. Fakat Emir gibi Efsun’un da güven problemleri, ilişkilerle ilgili sorunları var. En önemlisi anne babası gibi kocaman olumsuz bir örnek var karşısında. Onunda bu durumu kolay kolay kabulleneceğini pek sanmıyorum. İkisinin de aşması gereken engeller, yenmesi gereken yargıları var ve en önemlisi bunları aşmak için birbirlerine ihtiyaçları var. Şüphesiz ancak birbirlerine tutunmayı öğrenirlerse bir şeylerin altından kalabilirler. Şimdi ikisi de yeni bir yol ayrımına geldi. Emir gitmek için Efsun’sa onu durdurmak için kolları sıvadı. Bakalım kazanan kim olacak?

Emir’in Efsun karşısındaki tek şansı kendisini saklayabildiği kadar saklamak olacak yoksa onu bir bakışıyla olduğu yere çakan kadından kaçması o kadar kolay değil. Efsun sıradan biri olmadığı için ve aslında diğerlerinden ayrı olarak Emir’in kalbini gördüğünden Emir onun yanında hem çok huzurlu, hem de çok huzursuz. Efsun aslında birinin peşinden koşacak biri asla değil ancak Emir’in durumu, babasıyla olan problemleri, hayatla olan mücadelesini çok yakından tanıyor Efsun. Bütün hayatı aile sorunları yüzünden savaşarak geçen bir kadın, aynı savaşın içerisinde debelenen bir adamı göz bebeklerinden tanır. Efsun da tanıdı ve bir şekilde Emir’in kalbine dokundu ve Emir bir anda kendisini bu kadınla futbol maçı izlerken buldu.

Emir hiç bir kadınla yaşamadığı şeyleri Efsun’la yaşıyor ve bu yüzden de ondan aşırı korkuyor aslında. Efsun için Pervin ve annesi dışında kadının iki anlamı var: Ya tek gecelik ilişkiler ya da hastaları. Ancak Efsun bu iki kısımda da değil, bu yüzden Emir onun karşısında afalladı. O kadınlarla dertleşen, bir şeyleri paylaşan biri değil ancak Efsun sayesinde bunları da tattı. Sırf bu sebeplerle bile Emir Efsun’a tutulduğunu anlaması lazım ama işte bünye reddediyor. Emir bütün hayatını insanlardan kendini koruyarak geçirdiği için birine kendini teslim etmek çok kolay değil ama benden söylemesi, Emir paşanın çok vakti kalmadı. Bir yerde kıskıvrak yakalanacak ama ondan sonra neler olur hiç bilmiyorum ki önce şu istifa işini aşmamız lazım.

Emir’in istifa ettiğini duyduğumda çok şaşırmış olsam da aslında ilk başlarda Emirlik bir hareket değil nasıl ya desem de düşünüp biraz kafa yorduğumda tam da Emir’den beklenebilir bir hareket olduğunu görebiliyorum. Söylediklerini hatırlayalım “Yönetimden ve klinikten istifa ediyorum, yani yeni tekliflere de açığım” Emir ciddi anlamda klinikten gitmek istese yahut böyle bir niyeti olsa bunu böyle güç gösterisine dönüştürecek şekilde yapmazdı. Bu hamlesiyle hem babasına hem de Efsun’a büyük bir ders vermiş olacak. Babasına klinik için nasıl vazgeçilmez olduğunu, onun  gözünde görünmez olan, güvenmediği, duymadığı küçük bir çocuk olmadığını kanıtlarken aynı zamanda Efsun’a da ona ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermiş olacak. Emir zeki bir adam bir sonraki hamlesini düşünmeden bir harekette bulunmamıştır diye düşünüyorum. Çünkü hayatı o klinikte yönetici olabilmek için çabalamakla geçmişken şimdi sadece aklanabileceği ve suçu olmayan bir durumdan dolayı istifa etmez. Üstelik Emir’i birazcık tanıdıysam öyle kolay kolay pes etmez. Hiç tanımadığı bir kadını   Gaziantep’ten getirmek için tüm gün uğraşan, bunun için yalan söyleyen, klinik için her şeyi yapabilecek birinden bahsediyoruz. Zaten sadece birkaç gün kliniğe gelmemesi bile ortamın kaosa dönüşmesine yetmişken gidişi büyük ses getirecek ve Emir bunu çok çok iyi biliyor.

Evren bu iki inatçı keçiyi bir şekilde bir araya getirdi. Onlar yavaş yavaş birbirlerini tanırken aynı zamanda birbirlerini tamamlamaya da başlayacaklar inanıyorum.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.

Ezber Bozan (Senden Daha Güzel,3.bölüm)

YAZAR: Simay DEMİR

“Hayat biz plan yaparken başımıza gelenlerdir.” Bu cümle bana hep çok ilgi çekici gelmiştir. Biz insanlar geleceğe yönelik hayaller kurar, planlar yapar sonrasında gerçekleştirmek için kolları sıvarız. En basitinden hayalimizdeki mesleği kazanmak için en az on altı sene okuruz. Çünkü geleceğe dair planlarımız vardır. Ama bazen hiç ummadığımız bir anda hiç umulmayan şeyler olabiliyor hayatımızda. Efsun ve Emir’in yaşadıkları mesela; onların hayatı bir yolculukla tepe taklak oldu deyim yerindeyse.
Emir ve Efsun için söylenebilecek en yerinde söz bu olurdu herhalde. Emir Pervin’den sonra kliniğin başına geçip yönetimin kendisinde olacağını düşünürken bir anda kendi elleriyle kendine bir ortak getirdi. Bir tek kliniğe değil aslında Efsun bir anda tüm hayatına ortak olmuş oldu Emir’in; evine, iş çevresine, bağlantılarına ortak oldu, hatta bir hastasının rakibine gitmesine neden oldu ki bence bu Emir için bardağı taşıran son damla olmuştur. Efsun ise babasının dizinin dibinde, bildiği kurulu düzende devam edeceğini düşünürken bir anda kendini hiç bilmediği bir dünyanın içinde buldu.

Aslına bakacak olursanız Efsun çok güzel bu yeni dünyada da yer edinir, kendine bir hayat kurabilirdi ama bence o buna cesaret edemiyor. Şimdi ama o zaten çok cesur bir kahveyi basıp adam tehdit edecek, koca çarşının ortasında gazeteciye ayar verecek kadar hem de dediğinizi duyar gibiyim. Fakat gazetedeki başlığı bir düşünelim “Ünlü doktor” yazıyordu. Nasıl ki Emir İstanbul’da çok popüler ve ünlü, bir gücü bir ağırlığı varsa Efsun’un da Gaziantep’te öyleydi.
Orada Efsun’un belli bir çevresi ve en önemlisi nüfuzlu bir babası vardı. Ama klinikte o da herkes gibi sıradan bir insan üstelik çoğuna göre baya aşağı bir kademede ve bu onun gerilmesine neden oluyor.
Bence bu kadar çok hata yapmasının sebebi de bu. Yetenekli bir cerrah fakat kendini gösteremiyor, en az Emir kadar iyi fakat Emir onu her seferinde küçümsüyor ve bu durum hiç hoşuna gitmediği gibi bir de hata yapmasına sebep oluyor.
Efsun her ne kadar mücadeleci olup cesur görünse de o kadar cesaretli biri değil bu yüzden.

O cesur görünümlü kadın Efsun’un maskesi, onun altında yaşadığı her şeyden tedirgin olan, kendi olmaktan korkan bir kadın var. Efsun’u göstermekten korkuyor, neler yaşadığını anlatmaktan yahut yargılamaktan korktuğu için asıl mesleğini gizliyor. O yepyeni bir dünyaya adım atarken aslında adapte olmak için de uğraşıyor ama bunu kendine güvenip bildiği yöntemlerle halletmek varken o bambaşka yollara sapıyor bu da afallayıp çalışanların gözünden düşmesine neden oluyor. Anket olayında mesela; sırf onlara kendini sevdirmek için yaptı halbuki Birgül’ün dediğine baktığınızda bu asıl Efsun değil ve Kaya ile yaptığı sohbete baktığımızda haklı da; o Kaya’ya kahkaha attırabilecek kadar insanlarla iletişimi iyi olan, hislerine göre davrandığında çoğu kişinin kalbinde yer edebilecek bir kişi aslında. Ama bence onun en büyük sorunu çevresindekilerin söyledikleriyle çok fazla ilgileniyor olması. Emir’e söylediklerini hatırlayın “Benim bütün gençliğim o kadın hakkında anlatılan dedikodularla yüzleşmekle geçti.” Binnur’a da “Cerrah olduğumu söylersem neden bıraktığımı sormayacaklar mı, ne diyeceğim?” Dedi. Üstelik sırf kliniktekiler Pervin annesi olduğunu öğrendiğinde onun torpilli olduğunu düşünecekler diye bu gerçeği gizlemek istedi.

Aslında ben ilk başta Efsun’un Emir’in yaptıklarıyla onun açığını bulup klinikten attırmak için ilgilendiğini düşünüyordum ama hem Birgül Emir iş görüşmesine gittiğini söylediğinde yüzünde oluşan o üzüntü ifadesinde hem de Kaya’nın yönetim kurulu toplantısı istediğinde verdiği tepki bana sebebin bu olmadığını çok net gösterdi. Bence o bunu onunla eşit olmak için yapıyor, onun aslında “Mükemmel” biri olmadığını göstermek için uğraşıyor. Yoksa tek derdi Emir’i klinikten attırmak olsaydı Kaya gelip “Emir için yönetim kurulunu topla” dediğinde hiç tereddüt etmeden bunu yapar ve sonuç Emir’in elinde patlardı. Fakat Efsun hem kendini bu olayda sorumlu tutuyorken hem de Emir’in bir suçu olmadığını biliyorken zaten böyle bir şey yapmazdı.

Eminim böyle bir durum olsa bile Emir kendini korumanın bir yolunu bulurdu çünkü onun kimseye güveni yok, üstelik “Kendi işimi kimseye bırakmam” diyecek kadar da temkinli.
İtiraf ediyorum benim asıl merak ettiğim Emir’in neden bu kadar mükemmeliyetçi olduğu. Düşünsenize sırf odağı bozulmasın, dikkati dağılmasın, binde bir ihtimal olsa dahi bir hata yapmasın diye hayatına bir kadın almayacak duruma gelmiş ve bu yaşamının tüm alanında geçerli bir durum. Onun için disiplin her şeyden önde geliyor, yalana ve yanlışa tahammülü yok ama Efsun işte o, onun için tam bir ezber bozan.
Kabul ediyorum bir insanın prensipleri, kuralları hatta kırmızı çizgileri olabilir ki benim de var ama sizce de Emir’in prensipleri çok keskin değil mi? Bir kadınla birlikte olmadan önce anlaşıyor, etrafına ördüğü kalın duvarları var ve kardeşi bile en zor anında yanında olmayacağını düşünüyor. Ama en keskin tavrı güvenle alakalı bana kalırsa ve bunu açık açık dile de getiriyor zaten. Hiçbir şey yaşamamış bir insan bu kadar güvensiz olmaz zira bu insan yapısına aykırı. Biz sosyal varlıklarız ve güvensizlikten çok güvenme duygumuz gelişmiştir. Bir şey olmalı ki bu güven duygusu zedelensin ve kırılma yaşansın. İşte benim merak ettiğim bir diğer konu bu. Neden etrafına karşı bu kadar güvensiz? Bu durumlar bana hiç normal gelmiyor açıkçası. Ama yukarıda da değindiğim gibi Efsun onun tüm bu prensiplerini hiçe sayıyor ve Emir bu durumu fark etmiyor bile. Bence bunun asıl nedeni Efsun başından beri ona karşılıksız güvendiği için istemsiz olarak gardını indirmesinden kaynaklandı. O hala bilincinde değil ama Efsun’u kendisine yaklaşma konusunda fazla hafife aldı ve bu durum Efsun’dan etkilenmesine neden oldu. Yani Efsun’la aralarında bir şey olabileceğine ihtimal vermediği, onu sadece bir köy doktoru olarak gördüğü için bir savunma mekanizması geliştirmedi ve gafil avlandı. Bakalım bu durumu fark ettiğinde ne yapacak diyeceğim ama çok da bir şey yapabileceğini sanmıyorum.

Efsun neredeyse Emir’in her hücresine dokunuyor ve Emir onun karşısında tamamen biçare bir adam oldu.  Onun canını yaksa divane gibi peşinden falan koşuyor, üzülse ü üzüntüsünü gideriyor. Yani Emir farkında olmadan Efsun’u hayatında özel bir yere koydu.Ne yapsa, nasıl yapsa da kaçsa diye uğraştığı her anda yanında Efsun’u buldu. Kadının adı gibi kendisini büyülediğini düşünüyor mu bilmiyorum ama ben Emir’in kolay kolay Efsun’dan kopabileceğini sanmıyorum.

Efsun hayatına girdiğinden beri Emir birçok açık verdi aslında. Hastanede neredeyse Pervin ve Kaya’yı görecekti, her şeyin kontrolünde olduğunu düşündüğü için Efsun’un kurduğu planı göremedi ve bu ona işinde başarısızlık diye nitelendirebileceği bir sonuç doğurdu. Emir’in bundan sonrası için Efsun’a karşı daha fazla kuşanacağını düşünüyorum. Zira Efsun değil de başka biri olsaydı hastasını asla Mete’ye kaptırmazdı. Efsun yaptıklarıyla, davranışlarıyla Emir’in dikkatini dağıtıyor. Eminim ki eğer Efsun’la değil de Gülden yahut bir başkasıyla dans ediyor olsaydı bu durumu gözden kaçırmazdı. Dikkatini dağıtıyordan kastım asla ona aşık oldu yahut çok hoşlanıyor gibi değil. Efsun onun için gerçek bir rakip ve Pervin’in de dediği gibi; eğer Efsun isterse o kliniğin yarısı onun. Üstelik onu tanıdıkça vazgeçmeyen, inatçı yapısını ondaki herkesi etkileyebilecek şeytan tüyünü de görmüş oluyor. Babasıyla asla kuramadığı yakınlığı iki dakikada kurdu mesela. Dahası Canan’ın dediklerini hatırlayın “O dikkati dağılmasın, mükemmeliyeti zedelenmesin diye hayatına hiç bir kadını almıyor.” Şimdi Efsun tek bir hareketiyle tüm bunları yıktı ve mükemmel Emir hastasını kaptırmış oldu, dahası iş işten geçene kadar da hiç bir şey anlamadı. Fakat bence Emir bir kadın olarak da Efsun’dan etkilenmeye başladı. Hayatında ilk kez bir kadının ona bağışıklığı var, muazzam kusursuzluğuyla onu etkileyemediği gibi kadın adım adım adım onu kendine mahkum etmeye başladı. Dans ederken resmen kilitlenmiş gibiydi mesela çünkü kendine asla itiraf edemese de o, Efsun’un öptüğü anda tutsak hala bir türlü çıkamıyor. Yüzlerce kadınla olan bir adam olarak bunu itiraf etmeyi kendine yediremediği için de iki arada bir derede kaldı. Efsun’un hastanedeki başarısı, doktorluğu, güzelliği derken Emir kapıldı gidiyor, üstelik yaptığı kremin ne kadar iyi olduğu ortaya çıktığında çok daha fazla etkileneceğini düşünüyorum.

Aslında Emir çok rahat kurtulur Efsun’dan. Pervin’le aralarındaki durumu ortaya çıkardığı anda Pervin anlaşmaya ihanet eden durumuna düşer ve Efsun memleketine geri döner. Kopamaz dediğim olay tam olarak burada arkadaşlar. Emir o gitmesin istiyor aslında, klinik umurunda ama içten içe “Benim burayla bağım yok!” diyen kadına güvendi. Bu sebeple de annesini fark etmesin diye şekilden şekle girdi. Yine de her leyi muazzam bir mükemmellikle yapan Emir Pervin yüzünden Efsun’la ciddi sorunlar yaşamak üzere ve Efsun’un öfkesinin onu neye çevireceğini ben bile öngöremiyorum.

Çok ilginç değil mi? Emir Pervin’le çok güçlü bağlar kurmuşken babasıyla sanki arasında görünmez dağlar var. Pervin ona güveniyor, destekliyor üstelik Emir’den duyduğumuz kadarıyla bu günlere gelmesinden de baya bir payı var ama Kaya o henüz anlamadığım bir sebepten oğlunu görmüyor bile. Fakat bana kalırsa Emir ve Pervin arasında oluşan bağ şimdi Kaya ve Efsun arasında da oluşacak. Daha ilk görüşmede Kaya Efsun’a ısındı dahası Efsun’un fikirleri çok hoşuna gitti. Ben Emir’e karşı bir çok konuda Efsun’u destekleyeceğini düşünüyorum ve ücretsiz hasta muayenesi meselesinin de tekrar gündeme gelip bu sayede uygulanabileceğini hissediyorum.

Emir’in baba, Efsun’un anne problemi onları nereye götürür bilmiyorum ama ikisi arasındaki çekim çok güçlendi. Emir ezberlerini bozuyor, Efsun bu adamın yanında cesurlaşıyor. Yani aslında ikisi de hayatlarında “Asla” dedikleri her şeyi birlikte yapıyorlar. Efsun ne kadar Emir’e işliyorsa, tam tersini de Efsun’da görüyoruz. Efsun dönüyor, dolaşıyor soluğu Emir’in yanında alıyor ve daha fenası Efsun her düştüğünde onu kaldıran bir adam var artık. Bakın bu Efsun’un asla alışkın olmadığı bir durum. O düşer, kendi kalkar ama artık bir başkası da onun bir kolunu tutuyor. Bu Efsun için klinikten, her şeyden daha önemli diye düşünüyorum. İkisi birbirini böyle tamamlarken aşka teslim olmalarına zannımca saniyeler kalmıştır, benden söylemesi. Havada aşk kokusu var mı bilemem ama klinik alev almak üzere arkadaşlar.

Ben hayatın hepimiz için birer planı olduğunu düşünüyorum ve bu plan Emir ve Efsun için işlemeye başladı bile. Sonuç ne olur bilinmez ama ben keyifle koltuğuma kurulup olanları izlemek için şimdiden sabırsızlanıyorum.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.

Senden Önce Ben (Senden Daha Güzel,2.bölüm)

Yazar: Simay DEMİR

Ben sevginin gücüne inananlardanım. Bu gücün iyileştirici özelliği olduğuna da, insanı motive  ettiğine de olan inancım tamdır. Fakat bazen karşımızdakinden aldığımız enerji sevildiğimizi pek hissettirmez bize, bu da ona karşı önce özleme sonra öfkeye dönüşür. Bir kitapta okumuştum; sevginin farklı dilleri var diyordu. Karşındaki hangi dilden anlıyorsa o dili kullanmalısın ki sevgini görebilsin. Efsun annesine oldukça öfkeli ve onun sevgisine zerre inanmıyor bu yüzden bir yanı hep eksik ve yaralı ben bunu tamamlamak için böyle güçlü, yıkılmaz  durduğuna ve kimseye bu zayıf yönünü göstermediğine inanıyorum. Emir’inse babadan yana pek yüzü gülmeyenlerden; o ise babasının gözüne girmek için mükemmeliyete oynayan biri. Ama bence onun böyle olmasında tek rolü olan kişi babası değil ve ben asıl nedeni öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Bakalım Efsun aslında bu kadar çok ortak yönleri olduğunu ne zaman keşfedecek?

Efsun Armağan aslında içimizden biri. Kusurları olmayan, pürüzsüz mükemmellik ve porselen bir şekilde sunulan biri değil. Acıları,yaraları, korkuları var. Efsun hayatını acılarını göstermeme üzerine inşa etmiş biri. Zayıflıklarını göstermeyecek, karşısındakiler onu hep güçlü görecek! Başka türlüsü olamaz. Onun bu mükemmel görüntü için verdiği çaba takdire şayan olsa da Efsun’un bu özelliğiyle tamamen zıt bir özelliği daha var; o da çok tezcanlı olması. Baloda Emir’i öpmesi çok hızlıca alınmış ve de yanlış bir karardı. Orada kendi hatasını telafi etmeye çalışırken kendisinden de fazlasıyla uzaklaştı. Efsun’un klinikte sürekli çuvallamasının sebebi bu arkadaşlar, kendi gibi davranmıyor. Efsun başarılı olmaya, hata yapmamaya ve gerçek kimliğini, kendisini saklamaya o kadar çok çalışıyor ki ortaya çıkan yapay kadını kimse takmıyor. Halbuki Gaziantep’te olduğu gibi kendisi olsa sorun kendiliğinden çözülecek. Ama onun çok büyük sırları var ve onları saklamak, hele de Emir gibi bir dahiden saklamak hiç de kolay olmayacak.

Efsun, hastanede kendini kabul ettirmeye çalıştığı her adımında karşısında Emir’i buldu. Emir ona karşılık kliniğini, çalışanlarını oldukça iyi tanıyan bir doktor. Efsun’sa onları tanımaya çalışırken ürkek tavırları, acele aldığı kararlarla iyiden iyiye patron statüsüne zarar vermeye başladı. O dışından Emir karşısında zafer kazanmaya çalışmadığını söylese de aslında bu durumun tam tersi bir mücadelenin içerisine girdi. Emir’e karşıdan baktığında umursamaz, çıkarcı ve duygusuz bir adam gördüğü için onun reddettiği ilk hasta biraz daha yardıma muhtaç görününce düşünmeden vakayı kabul etti. Halbuki Efsun detaycı bir kadın. Emir’in ilk danışma meselesinde oynadığı oyunu görmüştü ancak hastanın da aynı şekilde oynadığını göremedi. O anda dikkati Emir’i alaşağı etmekti çünkü ona 2 kez mağlup olmuştu. Burada yine Efsun’un gizlendiği sırların arkasında ezilmesi var. Efsun aslında bir estetik cerrahı, bu yüzden orada aslında Emir’e “Bu iş böyle olur!” diye yüzüne çarpmak istiyor ancak yapamıyor. Bu da Efsun’u Emir’i bir şeyler yapmaya zorlamasıyla sonuçlanınca bazı ayrıntıları gözden kaçırmasına sebep oldu ve aslında Emir’i de bu vakayla gözümde biraz olsun akladı diyebilirim. Biliyorsunuz geçen hafta kendisinin derisini yüzmekle çarmıha germek arasında gidip geliyordum.

Emir karakter olarak benim gözümde 1-0 geride başladı. Çapkın, kadınlara değer vermeyen bir adam görüntüsündeydi ama son vaka meselesinde biraz olsun yumuşadım. Emir düşüncesizce her vakaya dalan biri değil, ölçüyor, tartıyor ve ona göre şekil alıyor. Klinik için başarılı bir doktor ancak ben artık babası ve Pervin’le aynı fikirde değilim. Onun egosu işinin önüne geçmiş vaziyette değil aksi durumda o hastayı gözünü kırpmadan alırdı. Emir’se almadığı gibi riske girmek isteyen Efsun’dan başkası değildi. Bu da Pervin ve Kaya’nın bu işte fazlasıyla yanıldığını gösteriyor ki ben Pervin’in yanılmadığına eminim.

Emir’e güvenmeyen kişi Kaya bence Pervin değil. Bir cerrah kendi elini, kızını emanet ettiği adama kliniğini mi emanet etmeyecek? Aslında Pervin kızını da Emir’i de iyi analiz ettiği için kızının cerrahlığa dönmesi için tüm bu düzeneği kurdu diye hissediyorum. Emir’le güven sorunu yaşadığını samimiyetle düşünmüyorum. Bu hamlesiyle yarattığı rekabet ortamıyla hem kızının kendisi gibi başarılı olmasını sağlayacak hem de Kaya’yla Emir’in arasını düzelteceğini, en azından babasının oğluna güveneceğini düşünüyorum. Pervin seneler önce neden ailesini terk etti bilmiyorum ama elinde çiftlik kozu varken kızı kendisini görmesin diye köşe bucak kaçmazdı. Efsun babasının düzenini yıkabilecek cesarette biri değil ancak bence Efsun’un en başta kabul etmeme sebebi de cerrahlığıyla alakalıydı. Pervin’in gizliden yürüttüğü bu plan işe yarar mı bilmiyorum ama Emir’in kendisinden daha büyük sırlar sakladığını öğrenmesiyle zaten çok da iyi olmayan ilişkileri iyiden iyiye darbe alabilir diye düşünüyorum.

Emir ve Efsun karşılıklı olarak birbirlerinden çok fazla sır saklıyorlar. Emir, Pervin’in Amerika’ya gitmediğini, onun ameliyatına girdiğini saklarken Efsun da Emir’den bir zamanlar cerrah olduğunu, hem de harika bir cerrah olduğunu saklıyor. Normal insanlar söz konusu olsaydı bu Efsun’un kararı, ne olacak ki diyebilirdim ama Emir işin içinde olunca diyemiyorum. Ben size olacağı söyleyeyim mi? Emir, Efsun’un sakladığı cerrahlık meselesine nasıl bakacak biliyor musunuz? Efsun’un onu ezdiğini, dalga geçtiğini falan düşünecek bence. Efsun’un safça attığı bir adımı bile çıkar meselesi olarak gördüğü için onun Efsun’u ve iyi niyetini anlaması zaman alırken toplantı gecesinde olduğu gibi yakıp yıkacak diye düşünüyorum. Peki bunun sebebi nedir? Neden Emir Efsun’u önce yaralayıp sonra da kırdığını tamir etmek için çabalıyor? Emir kötü biri değil sadece en büyük hayali olan kliniği Efsun’a kaptıracağını düşündüğü için onun gitmesi için elinden geleni yapmaya çalıştı. Ancak temelde onu incitmek ya da kırmak istemedi çünkü aslına bakacak olursanız Efsun onu tanımadan ona güvenen tek insan olarak çıktı karşısına. Emir ne kadar doğru adımlar atıp, başarılı olsa da Kaya onun başarılarını asla görmek istemiyor. Bazı hususlarda onu katlayan bir oğlu var ancak Kaya asla Emir’i anlamıyor ki anlamak dahi istemiyor. Bu sebeple Emir için Efsun önemli biri ahline geldi. Yıllardır dizinin dibinde yetiştiği babası güvenmezken 7 kat yabancı güvendi. Efsun Emir’e hep güvendi aslında.  Gaziantep yolunda güvendi, yalan söylediğini öğrendi sonrasında yine güvendi yani aslında Emir tüm yaptıklarına rağmen Efsun bir şekilde hep onun yanında oldu. O kadından kurtarırken de diğer meselelerde de belki de Pervin’den sonra kendisine güvenen ikinci insan oldu. Efsun’un Emir’i en çok buradan etkilediğini düşünüyorum ben.

Emir ve Efsun birbirlerini fazlasıyla etkiliyorlar, bunu görmemek için kör olmak lazım ama bana bu hafta daha fazla etkilenen Emir gibi geldi. Efsun şimdilik kendini geride tutuyor ama Emir öyle değil. Aile yemeğinde olanlar bence Efsun’un Emir’in en çok kanayan yarasına merhem olacağını gösterdi. Efsun akşam yemeğine davet edilince gerginlikten öleceklerini düşünen Emir, Kaya ve Efsun’un bu kadar iyi anlaşması karşısında şoke oldu. Babasıyla kimsenin iletişim kuramayacağını düşünürken Efsun bunu başardı. Aslında ikisi bu taraflarıyla birbirlerini tamamlıyor bence. Nasıl ki Emir Pervin’le babasından daha iyi bir ilişki kurdu aynısını şimdi Efsun da yaptı. Eğer karşılıklı anlaşmanın bir yolunu bulurlarsa bence eksikliklerini de tamamlayan iki aşık olurlar diye düşünüyorum ancak bu özellikle Efsun için çok zor olacağa benziyor. Efsun’un gerçek korkuları ve yaraları var, bu yüzden ne bir ilişkiye ne de cerrahlığa öyle kafasına estiği gibi dalabileceğini sanmıyorum.

Efsun her ne kadar şimdilik Emir’in yanında, yöresinde olmamaya çalışsa da aslında bir yanı istemsizce ona çekiliyor. Aslında Emir her davranışıyla benden uzak dur dese de bazı anlarda Efsun küçücük bir an Emir’in çoğu insana göstermediği tarafını gördü. Buna iki spesifik örneğim var: İlki yemek dönüşündeydi. Emir aslında ailesinden uzak durmak isteyen biri asla değil ancak babasıyla olan çatışması buna engel. Sürekli tartışmaları, fikir çatışmasına girmeleri baba oğlu yan yana gelmekten alıkoyan acı bir gerçek. Kaya her birlikte vakit geçirdiklerinde Emir’i yetersiz hissettiriyor ancak Emir hayatında belki de ilk kez ailesiyle çok keyifli vakit geçirdi. Efsun bir köy doktoru olarak insanlarla o kadar çok iletişim kurmak zorunda kaldı ki bence herkesle nasıl konuşması gerektiğini çok iyi biliyor. Yüzünde asla gülümse olmayan Kaya Demirhan’ı bile kahkahalarla güldüren kadın karşısında Emir’in savunma mekanizmalarının çok da işe yarayacağını sanmıyorum. Zaten şu an farkında olmasa da Emir Efsun’un büyüsüne kapıldı ve işin güzel yanı bunun farkında bile değil.

Emir’in ikinci özel durumuysa restoran çıkışında oldu. Efsun’u ailesiyle, annesiyle vurarak canını yakınca normalde Emir’in umursamaz bir tavra bölünmesi lazımdı ama ne hikmetse öyle olmadı. Aksine hayatındaki insanlara numara takan bir adam olarak Efsun’un peşinden gitti. Ailesine ve Pervin’e onu mahvedeceğini söylese de Efsun’un dolan gözlerine çok da fazla direnç gösteremedi bizim kadın avcısı. Dedim ya Efsun Emir’e duyduğu güvenle onun elini ayağını bağlıyor. Efsun bunu bilinçli yapmasa da kendince davrandığında Emir’in ona daha da kapılmasına sebep oldu. Her ne kadar bu durum Efsun’un içten içe hoşuna gitmese de aralarındaki mesafe de kapandı. Efsun belki Emir’i görmeye başladı ama Emir de Efsun’u, yaralarını fark etti. Şimdilik durum eşit gibi olsa da bence ikisi arasındaki çatışmayı da çok şiddetli hale getirecek ve yaralarının farkedildiğini anlayan ilk kişi araya mesafe koymayı deneyecektir.

Efsun, yıllar önce Amerika’da bir hastasını kaybetmesinin ardından cerrahlığı bıraktı. Bunu da Billur hariç herkesten saklıyor ve bunun bence iki sebebi var: Birincisi efsane bir cerrah olan annesinden zayıf olduğunu göstermemek, ikincisi de insanların gereksizce bunu konuşmasını önüne geçmek diye düşünüyorum. Annesi sorduğunda cevap vermedi ama Efsun’un Pervin yüzünden cerrah olduğunu anlayabiliyorum. Annesi olmasa da kendini bir şekilde ispat etmek istemiş ama tek başına olduğu için onu girdiği travmadan kimse çıkaramadı. Pervin Emir’in hayatında böylesine özelken öz kızına yardım edemedi ve bence bunun geri dönüşü çok zor olacak. Diğer konuysa annesinin ardından babasının tamamen kendisini kaybetmesi oldu. Bu da bana Efsun’un aşka, ilişkiye bakışının da çok sağlıklı olmadığı düşüncesini verdi. Bu iki konuda Efsun ciddi hasarlı ve şimdi en büyük kabusu olan hasta kaybetme travması seneler sonra tüm ihtişamıyla ortaya çıktı.

Efsun işte göstermeye çalıştığının aksine gerçek yaraları olan bir kadın ve bu hasta kaybetme meselesi onun başını iyice ağrıtacak gibi duruyor. Hep zayıflıklarını saklamaya çalışsa da hayat onun kusurlarını hep ortaya çıkarıyor ancak bence bu Emir için eksi değil, artı bir özellik. Emir hayatını mükemmel olduğunu söyleyen iki cerrahın yanında geçirdi, annesi zaten kusursuz değil mi? İlk kez birinin GERÇEK acılarını gördü bence. Bu son olayda da Efsun’un aslında hastalarını ne kadar önemsediği ortaya çıktı. Efsun’un hiç hatasının olmamasına rağmen Emir’in ona sorumluluk vermesi, kadının komaya girmesiyle Efsun doğal olarak hesabı kendisine kesti. Kendini at çiftliğine atarak hayatını da riske sokan Efsun için Emir tam zamanında oradaydı ama bu travma o ikisini nereye savuracak bekleyip göreceğiz.

Emir ve Efsun aslında görünmeyen çok fazla yaraya sahip iki insan; nerede birbirlerini anlarlar bilmiyorum ama o zamana kadar birbirlerini de yaralamaya devam edecekler diye düşünüyorum. Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya görüşmek üzere.

 

 

İki Deli Bir Araya Gelmemeliydi (Senden Daha Güzel,1.bölüm)

YAZAR: Simay DEMİR

Yaz heyecanı başladı, kabul edelim hiç bitmeyecekmiş gibi bir kış yaşadık ve yaz mevsiminin gelişiyle romantik komedi sezonu da açılmış oldu. Romantik komedi izlemeyi seven biri olarak bu durumun beni bir hayli sevindiğini de belirtmeden geçemeyeceğim; kış aylarının içimizi karartan yapımları sezona ara verirken, yaz dizilerinin rengarenk, cıvıl cıvıl işleri içimizi açtı. Ben romantik komedi türünü ayrı sevdiğimden midir nedir 1 aydır hop oturup, hop kalkıyorum. Ne yazayım, ne yapayım derken karşıma Senden Daha Güzel çıkıverdi. Özelikle son dönemin yükselen yıldızı Cemre Baysel ve Karagül, Söz ve Kuruluş Osman’da çok severek izlediğim Burak Çelik’li castı görünce heyecanla ilk bölümü beklemeye başladım. Dizimizde kendi köyünde doktorluk yaparken birden bire kendini metropolde bulan Efsun ve ailesinin işini ondan kurtarmaya çalışan çapkın ve yakışıklı estetik cerrahı Emir’in eğlenceli macerasına konuk olacağız. Öncelikle Efsun’la başlamak gerekirse, işte ekranlarda görmek istediğim kadın karakterlerden dedim. Umuyorum ilerleyen zamanlarda bozulmaz da biz bu kendine yeten, ayaklarının üstünde duran kadını doya doya izleriz.

Efsun Armağan, annesi babasını terk ettikten sonra tek başına ayakta kalmayı başaran, iyi eğitimli, yetenekli genç bir doktor. Bugünün yükselen alanlarından estetik alanında dünyaya nam salacak kadar yükselebilecekken kendisini hastalarına, mesleğine adayan bir kadın,o. Efsun’la ilgili ilk dikkatimi çeken detaylar şunlar oldu: Merhametli ve cömert. Efsun’un doktor olmasının yanı sıra kendi merhemlerini, kremlerini yaptığını görüyoruz. Efsun, bu kremleri belki binlerce liraya satabilirdi ama o ne yaptı? İhtiyacı olan hastalara, kadınlara ücretsiz dağıttı. Bu kadar kapital olan, her şeyin parayla ölçüldüğü bu dünyada işine atla gidip, gelen, hastalarına Lokman Hekim gibi deva olurken onlardan bir kuruş almayan Efsun sanki başka diyarlardan gelmiş gibi değil mi ?

Efsun’la ilgili gözümüze çarpan en önemli özelliklerinden biri de haksızlığa tahammülü olmaması. Şimdi feminist falan dememi bekliyordunuz ama Efsun’unki altı boş, gösteriş meraklısı bir hak savunuculuğu değil. Efsun’un genç bir hastasıyla tanıştık: Adı Elif. Elif tarlada çalışamayacak kadar hasta bir kadın ve kocası tarafından zorla çalıştırılıyor. Efsun’un burada muhtara gitmesi yok işte jandarma falan uğraşmasını beklerken Efsun hastası için kahve bastı arkadaşlar. Bir kadının yardım çığlığına kulaklarını tıkamayan Efsun’un bu idealist, cesur ve gözü karalığı birinin daha dikkatini çekti: Emir Demirhan!

Efsun ve Demir’in karşılaşması da öyle tatlı, sevimli olmadı. Emir, Pervin’in isteğiyle müstakbel rakibini getirmek için Gaziantep’e gittiğinde karşısında köylü kızı bulmayı beklerken bir doktor bulacağından habersizdi. Emir adım adım Efsun’u izlerken onunla dalga geçiyordu. O küçücük andaki hareketiyle aslında kendini nasıl Kaf Dağı’nda gördüğünü anlamak çok da zor değil. Efsun’a bakışları, ona sergilediği tavırlar aslında Emir’in kendisini ondan çok daha yükseklerde gördüğünü bağırır nitelikteydi. Eeee ne de olsa o İstanbul’da lüks bir klinikte çalışan bir estetik cerrahı, Efsun’sa basit bir taşra doktoru değil mi? Emir’in alacağı en büyük ders buradan olacak diye düşünüyorum çünkü çok basite indirgediği kadını hiç istemediği belki de kabusa dönecek ve daha da kötüsü bütün çocukluk travmalarını başlatan kadının karşısına dikmek için yalan üstüne yalan söyledi. Emir hem rakibini elleriyle getirdiğinden hem de karşısındaki kadının acılarından bihaberdi ve sanırım ikisi için de çok sancılı geçecek bir dönemin ilk kıyameti de bu şekilde koptu.

Efsun’un nasıl merhametli bir insan olduğundan yazının girişinde bahsetmiştim. Annesinin şoförü sandığı birinden nefret ettiği kadının hasta olduğunu öğrenerek çıktığı yolda annesini karşısında ve oldukça sağlıklı buldu. Efsun, bütün hayatını karşısında dikilen kadından nefret etmeye çalışarak geçirmiş ve bence başarılı olamadı. Ben şahsen nefret ettiğim birinin fotoğraflarını saklamazdım ama Efsun sakladı. Bence o nefret etmeyi becerebilen biri değil ama annesinin arkasında bıraktığı enkazla yıllardır uğraşmak zorunda kalan da Efsun’dan başkası değil. Burada da Pervin’in kızının durumunu bir saniye bile düşünmediğini görebiliyorum. Şimdi tam meseleleri bilmeden yargılamak istemiyorum ancak klinikte çalışması için Efsun’u babasıyla vurması, hem de kendisi yüzünden hayatı kararan insanlara karşı bunu yapması Pervin’in öyle pamuk şeker kıvamında bir anne olmadığını gözler önüne serdi diye düşünüyorum.

Diğer yandan Pervin’in kimseyle öyle bir ilişkisi olduğunu da sanmıyorum. Nasıl ki istediğini elde etmek için Efsun’u kıskıvrak yakaladı aynısını Emir’e de yaptı. Emir, kliniğin devrini beklerken Pervin’le klinik pazarlığına oturacağı aklının ucuna bile gelmedi. Binbir türlü yalanla Gaziantep’ten getirdiği Efsun’un yani kendi gözünde bir kasaba doktorunun ona ortak çıkması Emir’in egosunda birine ağır geldi ve daha da acısı düşmanını  alaşağı etmek için maçın ilk devresini de kaybetti.  Efsun’a yalan söyleyerek oyuna 1-0 geriden başlayan Emir için tehlike çanları hiç olmadığı kadar yüksek çalmaya başladı ve onun neler yapacağını bilmesem de bu kadar kolay yalan söyleyebilen birinin klinik için ellerini kirleteceğini düşünüyorum.

Emir Demirhan benim gözümde diziye ekside başladı şimdi ne yalan söyleyeyim? Egolu, kendini beğenmiş ve bence kadın düşmanı bir adam Emir. Birlikte olduğu kadına “Sen altı numarasın!” diyecek kadar kendini beğenmiş, kendisi kadar başarılı olduğunu gördüğü kadına ” Taşra doktoru” diyecek kadar da egoist olan bu adamı bana sevdirmeleri için baya bir uğraş gerekiyor arkadaşlar, üzgünüm. Emir’le ilgili ilk söyleyeceğim şey çok sığ bir adam olduğu yönünde ve şimdilik aksini düşünmem mümkün değil. Sadece “Ben bugünlere gelmek için neler yaşadım” sözü belki beni yumuşatabilir. Orası açılmadan peşin hükümlü olmak istemiyorum ama her hareketiyle sadece Efsun’u değil beni de sinir krizine soktu şimdi, yalan söylemeyeceğim.

Emir aslında bu huyları olmasa başarılı bir insan ve bunu sadece yakışıklılığıyla kazanmış olamaz. Bize verilen tanıtımda ” Ülkenin en çok tercih edilen estetik cerrahı” tanımlamasına bakacak olursak işinde oldukça iyi olduğu görülüyor. Peki bu özellikleriyle Emir ne yapıyor? Hastalarıyla flört ederken karşısındaki insanlara asla değer vermiyor. Zaten Efsun’la İstanbul’da ilk kafa kafaya gelişleri de bu yüzden değil mi? Yalnız o anda bir sorun var ki Efsun Emir’i çok fena kışkırttı. Hem ondan hiç etkilenmedi ki bu Emir’in hayatında olan bir durum değil. İkincisi de Efsun sürekli kendisini aşağılayan Efsun tarafından aşağılanırken kandırıldığını da yine alaycı bir ses tonuyla Efsun’dan öğrenmesi oldu. Efsun Armağan artık resmen Emir’in kara listesine girdi ve daha da kötüsü yıllardır uğraştığı klinik de bu yüzden ellerinin arasından kaydı gitti.

Emir Demirhan karakter olarak kendisinde hata gören ya da özeleştiri yapabilen biri değil. Öyle olsa babasının neden kendisini yeterli görmediğini sorgulardı ama Emir bunu yapmadı. Tam aksine sanki elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi önce Pervin2in önünde Efsun’u aşağılayıp , kavga etti. Pervin’in ondan beklentisi şu aşamada ne bilmiyorum ama Emir bu tavırlarına devam ederse kliniği komple Efsun’a kaptırabilir diye düşünüyorum ki bence Pervin sadece 3 ay için kızını getirmedi. Önden ikna turları için getirseler de asıl sınava tabi olan kişi Emir. Büyük ihtimalle kliniğin geleceğiyle ilgili kararı 3 ay sonunda alacaklar ve Emir bu tavırlarına devam ederse çok şeye katlandığını söylediği kliniğini Efsun’a kaptırabilir. Pervin bir başkasıyla da bu işi yapabilecekken Efsun’u tercih etmesinin bir sebebi olmalı diye düşünüyorum. Her ne kadar bu durumdan Efsun pek hoşlanmasa da 90 gün rüya gibi mi yoksa cehennem gibi mi geçecek bilmiyorum ama Emir’in ondan öğrenecek çok şeyi olacağına eminim.

Efsun babası daha fazla hırpalanmasın diye yıllardır görmediği annesine ve idealist, insanlara değer veren bir doktor olarak inandığı her şeyin tersini temsil eden Emir’le çalışmak zorunda kaldı. Pervin’e 90 gün dese de yine söylüyorum Pervin gibi bir kadının kendi yarattığı bir markayı kolaylıkla Emir gibi bir savruğa teslim etmesine inancım yok.Pervin’in aklından 100 tilki geçiyor ve bu tilkilerden iki tanesi birbirine dolanmış vaziyette. Daha ilk andan itibaren aralarında şimşekler çakan Efsun ve Emir ya kol kola verip birlikte çalışmayı öğrenecekler ya da hem kendilerini hem de kliniği beraberlerinde yakacaklar.

Yazımı bitirmeden son sahneyi de söylemeden geçmek istemiyorum. Şimdilik öpüşme sahnesi meselesine yükselmeyeceğim ancak Efsun’la Emir’in oyun arkadaşı olabileceklerinin ilk sinyalini aldık. Aralarındaki çekime sözüm yok ancak şu aşamada Efsun gibi bir kadın Emir gibi bir adama aşık olamaz. Hele hele bir öpüşmeyle falan çok zor. Bu sebeple ben Emir’in görmediğimiz bir yanı olduğuna inanmak istiyorum. Mükemmel erkek yoktur ama çabalayan erkek vardır. Emir şu anda iki noktadan da çok uzakta! Ama şunu çok net söyleyebilirim ki Senden Daha Güzel benden geçer not aldı arkadaşlar. Yeni bölümde neler olacak görmek için sabırsızlanıyorum.

Şimdi bir iki durum var yalnız, söylemem lazım: Bu Emir’in numaralı kadın konuşmaları, aşkla iyileşen erkek karakter meselesi beni çok yoruyor ve irrite ediyor. Bir kadın olarak hemcinslerime bu şekilde davranan, bunu eril bir dille beyaz cama aktaran işlerdeki bu karakterler hep 1-0 geriden başlar.  İlerleyen zamanlarda bu yanlıştan dönmenizi sabırla bekliyor olacağım.

Bütün ekibin emeğine sağlık, haftaya yeni bölümde görüşmek üzere.