YAZAR : Simay DEMİR
Aşık olduğunuzda en fazla ne kadar ileri gidebilirsiniz? Ferhat mesela; Şirin için dağları delmiş, Mecnun çöllere düşmüş, Kerem Aslı’yı bulmak için diyar diyar onu aramış. Bunlar bildiğimiz efsaneleşmiş aşklar. Peki aşkımızı göstermek için bu kadar büyük fedakarlık mı yapmalıyız, sevdiği insan için değişmeye çalışmak, onun için prensiplerinden ödün vermekte aşkı değerli yahut aşıkları ölümsüz kılmaz mı?
Aşkın ispatı olmadan seven sevmiş, sevilen sevilmiş olmuyor mu? Ateş ve Leyla’nın aşkları için nasıl değiştiklerini , aslında ne kadar yol aldıklarını gördükçe aklıma tam da bunlar geliyor. İkisi de aşık olduktan sonra bile isteye kendinden çok ödün verdi. Ateş tahammül edemediği şeylere katlanmasını öğrenirken, sert yanlarını törpüleyip baskılarken, Leyla yola çıkma amacını değiştirdi.
Leyla bu yola çıkarken tek amacı ailesinin yerini bilen adamı iyileştirmek ve konuşturmaktı, böylece annesini bulacak ve bir ailesi olacaktı. Bu uğurda hiç istemediği bir iş yaptı, sürekli oradan oraya sürüklendi, kaçak bir hayat yaşamak durumunda kaldı ve en sonunda sevdiği adamla ayrılmak zorunda kaldı. Tüm bunlar bir noktadan sonra tüm sinir uçlarına dokundu ve hiç hesap soramadığı, neden diyemediği annesinin suçu olarak kabul etti. Zaten Leyla kutsal bulduğu bir yolculuğa çıkmıştı, fakat bu yola devam ederken fark etti ki birlikte yola çıktığı insanlar dahi onu kullanmaktan, yarı yolda bırakmaktan geri kalmıyor, tuttuğu her dal elinde kalıyor ve o günün sonunda yine yapayalnız kalan kendisi oluyordu.
Bence Ateş’e kızgın olmasının en büyük sebebi bu; aşkla tuttuğu o eli ona bıraktırmak zorunda bıraktığı için kızgın ona, yalnızlığını anlayamadığı, onu yeniden ailesiz bir başına bıraktığı için kalbi affedemiyor Ateş’i. Üstelik Ateş onu ailesi gibi gördüğü çocuklardan ayırmış oldu. Ayrıca Ateş’in Leyla’nın aşkından bir şüphesi olmasa bile bu bölüm gördük ki Leyla Ateş’in ona yaptıklarından sonra bu konuda şüpheleri oluşmuş. Aslında bu konuda asla onu yargılanıyorum zira belki de kim olsa aynı şeyi düşünecekti. Çünkü Ateş bu konuda ona çok acımasızca davrandı, kalbini hırpaladı, gururunu kırdı ve tüm bunlar kocaman bir “Acaba” olarak geri döndü ona. Fakat şunu söylemeliyim ki Ateş’in asla duygularını inkar etmeyip her seferinde kendini açıklamaya çalışması bence çok güzel bir detay.
Leyla’nın onun aşkına inanması gerekiyor. O evde kalmaya devam edebilmesi için, üstelik annesinin kolyesini dahi geride bırakmaya başlamışken tutunacak bir dala ihtiyacı var ve şu an düşündüğü tek şey çocuklar. Bu yüzden sözde de olsa artık annesini aramayı bırakıp çocuklara adadı kendini. O şu an belli etmese de Ateş’e çok kızgın ve kırgın ama bir o kadar da aşık bu yüzden istese de yanından ayrılamıyor, çocukların durumu kadar ona olan aşkından dolayı da Leyla kalıyor o evde.
Leyla’nın yetimhaneden kaçmak, dolandırıcılık yapmak, o evde kalmak için kendince haklı sebepleri vardı ve hep buna göre hareket etti. Fakat ben annesinin sebeplerini tam anlamıyla öğrenemediğim için pek bir şey diyemiyorum. Zira ismini dahi değiştirecek kadar ne yaşadı aşırı merak ediyorum. Çünkü Füsun kocan için küçücük çocuğu parka bırakıp gittin dediğinde Firuze bazı şeyleri yapmak zorundaydım dedi. Demek ki Leyla’yı bırakmaya zorlanmış ama benim asıl merak ettiğim neden bu zamana kadar izini bulamadığı. Sonuçta Füsun ufak bir izle sadece bir günde buldu annesini , Leyla neden bunu yapamadı, annesi onu nasıl oldu da bulamadı, annesinin kocası araya neden bir sürü kişi sokup göz hapsinde tuttu Leyla’yı? Kafamda onlarca soru var ve daha hepsi yanıtsız maalesef. Bildiğim bir şey varsa o da Leyla artık eskisi kadar çok düşkün değil bu konuya, bu yüzden ben Füsun’un tehdidine rağmen Ateş’in yanında duracağını ve çocukları onun insafına bırakmayacağını düşünüyorum.
Ateş Arcalı; onun Leyla ile birlikte çok değiştiğini düşünüyorum. Yalnız playboy duruşundan vazgeçti mesela, prensiplerinden taviz vermeye ve bunu kendi isteğiyle yapmaya başladı. Bir tek kendisini değil etrafındaki insanları da düşünmeye, onlarla bağ kurmaya ve özellikle küçük kardeşleriyle aile olmaya başladı. Ateş’in en çok katlanamadığı şey birinin ona yalan söylemiş olmasıydı, zekasıyla alay edilip, egosunun zedelenmesi onun kabul edemeyeceği bir şeydi. Leyla’yla birlikte tüm bunları yavaş yavaş tolere etmeye ve daha hoşgörülü olmaya başladı. Üstelik İlter’in de dediği gibi koca bir dolandırıcı ailesinin tüm çaldıklarını geri verip onları temize çıkarıp aynı evde yaşamaya devam ettiğine göre gerçekten Leyla’ya göründüğünden çok daha fazla aşık demektir.
Gerçek şu ki Ateş Leyla’yı kaybetmek istemiyor, onun ister çocuklar için isterse de başka bir sebepten dolayı o evde kalması onun için sorun değil yeter ki yanında kalsın, hatta bu yüzden diğer kişilerin, Yakup’un bile o evde kalması rahatsız etmiyor onu. Zira Leyla’nın kalması onun için tek önemli olan şey. Ateş’in Leyla ile ateşkes ilan etmesi de, ondan habersiz mücevher markasının yüzü olmasına kızmasının sebebi de bu aslında; o Leyla ile olan sorunlarını çözmek istiyor ve herkese karşı onu koruyup “Eşim” diye hitap etmesinden bunu yapmaya başladığının bir göstergesi bana göre. Eğer Ateş böyle bir şey istemiyor olsaydı bence ne yapar eder başka bir yol bulurdu zira fark etmişsinizdir Ateş boşanma dilekçesini imzalamamıştı, Leyla’ya imzalattıktan sonra da öncesinde de imzası yoktu dilekçede. Yani çocukların sosyal hizmetler tarafından denetimi olmasaydı da bence boşanmamak için bir yol bulacağını düşünüyorum. Yine de ben her şeye rağmen birbiriyle kavga etmeden, tartışsalar bile çocuklar için bir araya gelip çözüm üretmeye çalışan bir çift izlediğim için çok mutluyum.
Ateş ve Leyla kendi içindeki sorunları çözmeye çalışırken Füsun küçücük bir koz bulmak için her şey yapmaya hazır öyle ki sırf Leyla’yı elinde tutmak için annesini bile buldu. Leyla ise artık bir karar vermek zorunda kendi seçtiği, elleriyle kurduğu Arcalı ailesiyle mi devam edecek yoksa tüm kırgınlığına ve Füsun’un tehditlerine rağmen annesinin özlemine dayanamayıp annesini mi seçecek? Benim bu konuda çok güzel bir fikrim var aslında ama izleyene kadar sabır edeceğiz sanırım.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere.