Bugüne kadar aşırı popüler işlere her zaman bir adım mesafeli durdum. Bir proje sosyal medyayı sallamışsa ya popüler kültüre hizmet ediyordur, ya çok iyi bir dizi çifti vardır ya da gerçekten berbat bir iştir ve öyle gündeme girmiştir. İki örnekle netleyecek olursak : Game Of Thrones ve Matrix dörtlemesi. İlki çok iyi olduğu diğeri de beklentinin çok altında kaldığı için günlerce konuşuldu. Don’t Look Up’sa bunlardan daha farklı bir konumda çünkü sosyal medyayı deyim yerindeyse ikiye böldü. Bir kısım filmi beğenirken, diğer kısmı aşırı absürt buldu. Benim yakın çevrem tam puan verirken eleştirmen bir dostum abartmışlar sanki yorumunu yapınca artık izlemek şart oldu ve oturdum filmin başına.

Don’t Look Up’ı en izlenesi kılan şeyler bana soracak olursanız oyuncu kadrosu ve senaryosuydu. Geriye ne kaldı diyeceksiniz hemen siz söylemeden ben açıklayayım: Reji! O yüzden hikaye ve castı diye özellikle belirtmek istedim.

Filmde Leonardo DiCaprio işiyle aşk yaşayan, insanlarla iletişimde sıkıntı çeken, Xanax bağımlısı bir astronom olan Dr. Randall Mindy’yi canlandırıyor. Ona filmde Jennifer Lawrence oldukça zeki, işine çok düşkün, duygusal olarak problemli ve dik kafalı doktora öğrencisi Kate karakteriyle eşlik ediyor. Ayrıca Meryl Streep bencil, kontrol manyağı ve kendi sesinden başka ses duymayan ABD Başkanı Janie Orlean karakteriyle karşımıza dişi bir Trump olarak çıktı. Burada bir parantez açmam gerekirse kendisine aşık oldum diyebilirim. Karakterini yaratırken ona eklediği her ayrıntı Janie karakterinden nefret etmemi sağlarken Merly Streep’in de karakteri yaratmadaki başarısını gözler önüne serdi. Beni şaşırtansa tanıtımlarda pek adını görmediğim Cate Blanchett’in de kadroda kendisine yer bulması oldu. Hanım efendi sabah programı sunucusu Brie Evantee rolünde bir harikaydı.

Sosyal medyayı ikiye bölen Don’t Look Up’ın çıkış noktası iklim krizine göndermeyle başlıyor. İki bilim insanı Randall ve Kate dünyaya yaklaşmakta olan, “planet killer” olarak bilinen Everest Dağı büyüklüğünde bir kuyruklu yıldızın altı ay içerisinde dünyaya çarpacağını ve meteorun yörüngesi değişmezse dünyanın sonunu getireceğini keşfediyorlar. Olayın ciddiyet boyutunu hayal ettiniz değil mi? Onlar da böyle bir tehlikeyi görünce doğal olarak koşa koşa Başkan Orleans’ın yanına gidiyorlar ve durumu anlatıyorlar. Randall ve Kate ulusal çapta bir şey beklerken burada karşılaştıkları ilgisizlik onları, medyanın gücünü kullanma yoluna itiyor. İşi önce geleneksel sonra da sosyal medyaya taşıyan ikili birden kendini sirk maymuna dönmüş olarak buldu. Popülarizmin insanı nasıl değiştirdiğine parmak basan film, içine kapanık profesörün bir dönem de olsa nasıl güçlülerin yanında durduğuna, Kate gibi savaşçı bir karakterin de her şeyi geride bırakabileceğini gösterdi. Popülerizm, insanların ilgisi ama sesini asla duyuramama gerçeği kendini gösterirken gerçeklerin sistem içerisinde nasıl saptırılabileceğini de görmüş olduk. İkilinin yeniden toparlanıp da büyük güçlere savaş açmalarını izlerken sosyal medyanın insanları nasıl yönlendirdiğini de gözler önüne serdiler. Özellikle Don’t Look Up ve Just Look Up diye iki akım yaratılmasına ve ilgi görmesine rağmen nedense bu yardım çığlıklarını sadece Ruslar duydu onlar da çok geç kaldı. Zamanında yapılacak müdahale ile birçok şey yapılabilirdi ama sonuna kadar beklediler ve kaçınılmaz son bağıra bağıra geldi.

Filmin konusuna bakınca ne kadar ciddi olduğunu gördünüz değil mi? Burada hayallerinizi yıkmak istemem ama filmin ciddiyetle uzaktan yakından alakası yok. Amerikalıların gece şovları gibi absürt bir komedi şeklinde sunulan film beni duygudan duyguya sürükledi.

İnsanların öncelikleri hep kendisiyle ilgili oluyor. Misal altı ay sonra dünyanın sonu gelecek ama anayasa mahkemesi başkanının benim istediğim bir kişi olması insanlığın sonundan daha önemli değil mi? Ya da dünyanın sonunu getirecek bir kuyruklu yıldızın üstünde taşıdığı değerli taşlar ve dünya çapında ticaret yapan bir şirketin hisselerinin yukarıda olması çok çok daha önemli. Devlet başkanlarının zenginlerin ağzına baktığı, makam mevki gibi işlerin her şeyden önemli olduğu, dünya ölürken iktidar sahiplerinin sadece kendi işlerine geldiği gibi davranması kadar doğal bir şey olamaz. Biz bu durumu en iyisi oturup, düşünelim.

Filmin yönetmeni Adam Mckay bu filmde aslında çok önemli bazı durumlara parmak bastı. Özellikle de pandemi sürecini yaşadığımız şu yıllarda bilim insanlarının ne denli doğru sözler söylediğini ancak gerçek bilim adamlarıyla, medya kuklası olmuş tipleri nasıl ayıracağımızı gösterdi. Randall önce doğruları söylerken birden içine düştüğü ışıltılı hayata kapılıp, medya maymununa dönüştü. Dergi kapaklarına çıkıyor, reklam filmlerinde rol alıyordu. Hatta bu durum devam etse gerçek bilimcilerin icat ettiği ilaçların dağıtım şirketlerine verilmesini sağlayacak konuma bile gelirdi diye düşünüyorum 🙂 Randall sonrasında kendine gelirken filmde üstü kapalı bazı bilim adamlarına şu mesaj verildi : Kim olduğunuzu ve amacınızı unutmayın. İnsanlara da şu söylendi, büyük medya patronlarını ya da zenginleri değil bilim adamlarını dinleyin dediler. En basiti Covid-19 döneminden örnek verelim : Covide şu iyi geliyormuş, ben aşı olmam. Doktorlar bağıra bağıra bunun önemini anlatırken medyada çıkan şarlatanlara inanmayın dendi. Sadece bu özelliğiyle bile tüm övgüleri hak etse de benim bazı sıkıntılarım var.

Film bir kere böylesine kısır ve tek yönlü bir konu için fazlasıyla uzundu. Normalde filmin gidişatını ve düzenini çözmekte zorlanmam ama Don’t Look Up beni kaosun ortasında silahsız bıraktı. Boğuldum desem yalan olmaz, özellikle de final sahnesini hangi çizgi filmden aldınız diye sorasım geldi.

O kadar basitti ki böylesine reklamı yapılan bir filmin son sahnesinin daha profesyonel ve şaşalı olmasını beklerdim. Dışarıdaki gezegenlerde ne olduğunu bilmiyoruz dünyaya sahip çıkalımı kocaman bir kuşun başkanı yemesiyle vermeselerdi daha iyi olurdu sanki ama oldu artık.

Şimdi sorduğunuz soruyu duyuyorum! Yahu filmi sevdin mi sevmedin mi diye bağırdınız artık ama bilmiyorum arkadaşlar. Karar veremedim. Konusunu sevdim ama Adam Mckay’den çok daha üst düzey bir evren beklediğim için sanırım rejisi filmi sıradanlaştırdı diye düşünüyorum. Yine de konusu ve verdiği mesajlarla izlenir. Herkesin emeğine sağlık diyelim.

 

Bir sonraki film yazısında görüşmek üzere

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s