YAZAR : Şeyma BULUT

Hakim her hafta ivmesini bir üst seviyeye taşıyarak hikayesine devam ediyor. Azem Demirkıran ve Ömer Arif Derman arasındaki kedi fare oyunu her bölümde heyecanını daha da artırırken aslında iki taraf için de çember daralmaya başladı ve bu oyunun galibi kim olursa olsun artık iki baba için de hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

Ömer Arif, oğlunu korumak için girdiği bu yolda her şeyini feda etti, etmeye de devam ediyor. Ömer için artık hayat bir sırat köprüsü üzerinde geçiyor ve bir hakim olarak o sabrının son sınırına yaklaştı. Bir tarafta oğlunun hayatı tehlikedeyken diğer yanda öldürülen masum bir çocuğun kanı ellerine bulaştı. Bu kendine insan diyen herkesi rahatsız edecek bir durumken, bir de Ömer gibi hayatını adalete adamış birini düşünsenize artık nefes almak bile zor gelmeye başladı. Açıkçası ben bu durumları anlamaya çalışırken bazı çıkarımlarda bulundum kendimce ve de sanırım bir yerlere vardım. Ömer Arif tarihin tekerrür etmesinden korktuğu için şu anda ne sisteme ne de devlete güveniyor ve bu sebeple Cevdet’in kapısını çaldı çünkü başka çaresi yok.

Bir süre Ömer Arif Derman’ın birden bire bu kadar karanlığa kaymasını anlayamadım. Düşündüm, taşındım ama yok kardeşim, bir anda adalet aşığı bir adamın birden bire suç makinesine dönmesini aklım almadı ta ki Semra o cümleyi kurana kadar : Kızımın polis olmasını istemedim! Ömer’in Ozan hususunda bu kadar histerik krize girmesinin sebebi bu cümlede yatıyor. Ömer, karısını zaten bu adamlara kurban verdi, koruyamadı. Şimdi de oğlunu kaybetmek üzere ve bu yüzden elini çok rahat pisliğin içerisine soktu. Aslında ben Ömer Arif’in Azem’den de korktuğunu sanıyordum ama geçtiğimiz haftaki bölümdeki sahneye uzanalım da aslında asla korkmadığını tane tane anlatayım :

Geçen bölümde Azem ve Ömer’in kısa anlarında aslında Ömer’in karşısında herkesin tir tir titrediği bu adamdan korkmadığını gördüm. Ona korkarak değil tiksinerek bakıyordu. Ömer’in aynı bakışlarını Gülbahar’a da yönelttiğini söylemem lazım ve evet bir yere varıyoruz. Ömer Arif Derman karısını bu adamlar gibi insanlar yüzünden kaybetti ve şimdi de oğlunun hayatı tehlikede. Daha önce yapamadığını şimdi yapmaya çalışıp, oğlunu korumak istiyor. Ancak orada Azem çok hayati bir cümle kurdu : Acaba ben senin canını yakmış olabilir miyim derken benim kafa tersten çalışmaya başladı. Ya gerçekten öyleyse? O kısa sahneden anladığım kadarıyla hakimin karısı bir suça kurban gitti. Ve Ozan ilk bölümde gece kondu mahallesine gitmişti ve aslında şimdi ben merak ediyorum ya gerçekten o ölümün arkasından Azem ya da Gülbahar çıkarsa ne olacak? İşte o zaman oyunun seyri de olayların gidişatı da çok değişir. Çünkü bilerek alınan bir cana kazayla giden bir evlat mı karşılık gelmiş olacak? Bilmiyorum ancak Azem’in o cümleyi boşa kurmadığına eminim.

Bir insan nasıl yenilmez olur biliyor musunuz? Güç ve aklı birleştirirse olur. Azem Demirkıran da aynı bu şekilde güçlü , yenilmez oldu. “Görgüm ve bilgim dahilinde olursa herkesi korurum!” derken aslında bir bakıma haklı ancak onun anlamadığı şey şu : Gücünü ailesiyle paylaştığı için güç sadece kendisine ait değil. Ne oğlu Metehan ne de karısı Zümrüt onu dinliyor, hatta kafalarına estiği gibi davranıyorlar. Özellikle de Zümrüt Demirkıran, Azem için büyük sıkıntılara sebep olacak çünkü onun öfkeyle hareket etmesi karşı tarafın elini güçlendirirken, kendi oğlunu da ateşe atmaktan başka bir işe yaramadı.

Azem tam bir stratejik zeka. Adam ilk bakışta bu dosyanın öyle sıradan bir dosya olmadığını anladı ve tüm adımlarını ona göre attı.  Adım adım gidiyor, her noktasına, virgülüne bakıyor. Hatta bence Azem’in Cuma ile ilgili emir vermeme sebebi de buydu. Onun masum olduğunu bildiği için delillerin peşinden gitti. Niyeti oğluna karşı, başka bir çocuğun canını alayım da içim rahatlasın asla olmadı. Zümrüt ve oğlundan farkı da buradan geliyor zaten. Azem o ailedeki en zeki ama en acımasız adam. Zamanında oğluna acımadı ve bence yine acımayacak görürsünüz. Azem Demirkıran yerinde olmak da istemezsim zira gerçekleri öğrendiğinde de ailesine anlatmaması lazım çünkü zanlıları öğrenince de hemen harekete geçmeyecek, plan yapacaktır diye düşünüyorum. Ancak Metehan şimdilik ona büyük engel olacak gibi duruyor çünkü bu çocuğun gerçekleri öğrendiğinde de aynı şekilde davranacağına ve Ozan’ın da peşine düşeceğine ben adım kadar eminim. Dahası da karşılarında kimler var onun bile farkında değiller ancak bir süre sonra kartlar daha da açık şekilde dağıtılacaktır. Azem bu savaşta yalnız ancak Ömer Arif’in ekibi sağlam. Yasemin, Burcu, Cevdet ve artık Gülbahar’ı da sayabiliriz.

Azem Demirkıran aslında rakiplerini tek tek tanıdı. Ömer Arif’in ardından soluğu Yasemin’in yanında aldı ve aslında uyuyan devi uyandırdı diye düşünüyorum. Yasemin çok akıllı, zeki bir avukat. Azem karşısına ne zaman çıksa geri adım atmadı. Adam ilk kez evine geldiğinde korkup, sinmesini bir an için beklesem de sonrasında karşımda güçlü, kendinden emin bir kadın olduğunu hemen kendime hatırlattım. Yasemin geri çekilmediği gibi daha da üstüne gitti ancak bunun daha başlangıç olduğunu da net olarak söylemek istiyorum ki öyle de oldu ikinci karşılaşmalarında çok daha öfkeli bir kadın vardı.

Azem ve Yasemin ikinci kez Cuma öldükten sonra karşılaştılar ve bu defaki konuşma çok daha sert ve yakıcı oldu. Yasemin tüm varlığıyla korumaya çalıştığı müvekkillini koruyamayınca katillerinin peşine düştü. Azem ve Yasemin arasındaki restleşme öyle ayak üstü bir şey değil ve bence ikili arasındaki savaş daha yeni başlıyor. Yasemin’in Azem Demirkıran’dan bırakın korkmayı onu ürkütmeyi bile başardığına yemin edebilirim ancak ispatlayamam. Yasemin için artık bu meselenin hayati olduğunu düşünüyorum ve bence o bu işi kurcalarken hakikatlere de yaklaşacak diye düşünüyorum. Hele de Ömer’e böylesine bağlıyken gerçekler ortaya çıktığında nasıl davranacak bilmiyorum ama o da Ömer Arif gibi duyguları ve vicdanı arasında kalacak diye düşünüyorum.

Yasemin ve Ömer arasında neler olduğunu bilmesem de buna sıradan bir arkadaşlık olarak da bakmak mümkün değil. Ömer, Yasemin’i uzun zamandır tanıyor ve bence güveniyor da ancak Yasemin Ömer’i bu kadar iyi tanıyor mu? Cevabım evet, Yasemin de tanıyor ve güveniyor. Dahası da Ömer’in yanında huzurlu ve güvende hissetmesi. Ne zaman başı sıkışsa sığındığı liman Ömer oldu ancak sıkışsa sıkışmasının sebebi de Ömer’den başkası değil. Bu ikisi arasında işler nasıl ilerleyecek bilmiyorum ama çember öyle daraldı ki Ömer Yasemin’i ne kadar uğraşsa da bu çizginin dışarısında tutamayacak.

Ömer  bu kanlı çemberin içerisine sadece Cevdet’i almıştı çünkü bu adamlarla ancak onunla birlikte savaşabilirdi. Cevdet ve Ömer her şeyi hallettiklerini sanarken her defasında yeni bir sorunla karşılaştılar. Sebebi de neydi biliyor musunuz? Oyunu büyük bir alanda oynuyorlar ve ne yazık ki alanın tamamına hakim değiller. Azem, Gülbahar’la restleşti, sonrasında Gülbahar Cevdet’le anlaştı, Ömer ve Gülbahar karşılaştı ve Cevdet vuruldu. Şimdi tüm bunları aynı anda düşününce Ömer ve Cevdet Azem ayrıntısını bilmeyince tüm işleri ayaklarına dolanıverdi. İşin kötüsü Cevdet ve Ömer, Ozan’ın Deniz ile arkadaşlık ettiğini bilmiyor, asıl çarşı pazar orada karışacak.

Evet arkadaşlar karşımızda nur topu gibi bir imkansız aşkımız var. Ozan yavaş yavaş Deniz’e aşık oluyor ve  ne yazık ki bu hikayenin iyi bir yere varmasının yolu yok. Ozan kız arkadaşından kötü bir şekilde ayrıldı, Deniz’e olan duyguları da ortada, peki şimdi ne olacak? Ömer ve Cevdet Ozan’ın arkasını topladıkça o dağıtmaya devam etti. Deniz’i evlerine getirdi, Zümrüt Ozan’la olan fotoğrafı gördü ve bu iş yakında kördüğüm olmak üzere ve eğer Ozan itiraf ederse, olayları geri döndürmek mümkün olmayacak ve direkt olarak hedef tahtası haline gelecek.

Hakim yine hepimizi şoke eden bir sahneyle bizlere veda etti. Ömer, Gülbahar’ı sattı, Ozan emniyete gitti ve Yasemin’n hayatı büyük tehlikede. Çember öyle bir daraldı ki biri ölmeden içerisinden çıkmak mümkün değil ve bu oyunda yeni kurban kim olacak bilmesem de en öfkelisi ve akılsızı olacak diye düşünüyorum.

Bu arada Gülbahar’ın baktığı fotoğraf, Zümrüt’ün öfkesi, kıskançlığı derken o cepheden fena kokular geliyor, bekleyip görelim ama fena yani!

Bu haftalık da benden bu kadar arkadaşlar, bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s