YAZAR :Simay DEMİR
İnsan ne için yaşar? Daha çok sevilmek, mutlu yaşamak, para pul, mal mülk… Belki de sadece bu dünyada varlığını sürdürmek için bilemiyorum.Her insanın yaşamak için bir amacı vardır bana göre. Hayata tutunmak için bir sebebi, göstermese de görünmez bir ipi vardır. Asiye’nin yaşam amacı Uğur ve Nergisken Cemal’in çocuklarıyla yeniden bir arada olabilme umudu onu ayakta tutuyor.
Asiye… Kızsam da, bazen sinirlensem de yine de kıyamıyorum ona. Çünkü çırpınışları hep çaresizlikten. Çocuklarını güvende tutmaya çalışırken, bir yandan da neredeyse konaktaki herkes tarafından psikolojik şiddete maruz kalıyor. Önüne gelen onu bir yerlerinden çekiştirip, kin kusuyor;Nedret, Helin, Kudret ve hatta aşkından ölüp bittiğini söyleyen Cemal ve Mahir. Sürekli bir baskı halindeler ve Asiye’nin artık dayanacak gücü kalmadı. Asiye, ne Nedret’in ne Kudret’in ne de Helin’in laf sokmalarına aldırış etmezdi belki bir şekilde çocukları için dayanır çok da umursamazdı ama sevdiği adamın böyle davranması Asiye’ye ağır geldi. Acıyı veren de aynı, derman da aynı olunca Asiye için hayat iyice cehenneme döndü.
Cemal; işte o Asiye’nin kalbini paramparça ediyor. Tek bir sözü, tek bir bakışıyla darmadağın ediyor Asiye’yi.Ümit ettiği, yaşamayı dilediği her şeyi bir anda alt üst ediyor ve Asiye’nin artık bu durumu kaldıracak gücü kalmadı. Dahası o Cemal’le gerginlik yaşadıkça Nergis ve Uğur da bu durumdan etkilenip yıpranması da kaçınılmaz oluyor. Nergis anne babası için çırpındıkça daha sert kayalara çarpıyor ve bu onun ruh halini daha çok etkiliyor. Uğur’sa öğrendiği gerçeğin altında her geçen gün daha çok eziliyor ” Beni neden sevmedi anne, ben onun oğlu değil miyim?” Daha sadece sekiz yaşında bir çocuk için ne kadar ağır bir cümle. Bu onu mahvediyor kendini iyi hissetmek için de Mahir’e sığınıyor haliyle ve Asiye bunu her seferinde çok net görüyor. Ve Asiye güçlü olmaya, dik durmaya çalışırken de yanında bir tek Mahir’i buluyor, ondan destek alıyor bu yüzden Mahir’in düşüncelerini zerre görmüyor.
Mahir’in bu iyice saplantılı olmaya başlayan hallerini Asiye henüz görmese de çok daha tehlikeli bir hal almaya başladı. Öyle ki duygusal anlamda çökmüş, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremeyecek durumda olan Asiye’nin o halinden yararlandı ve o konaktan taşınmayı kabul ettirdi. Ama asıl kötüsü Asiye’ye “Ben gidip Cemal’e tüm gerçeği anlatacağım, öğrensin, pişman olsun” derken bu durumdan sonuna kadar faydalanması. Bunu aşkta ve savaşta her şey mübahtır kafasıyla yapip doğruları bile isteye gizledi. Çıkarı için Kudret’i bile tehdit etti ki Kudret haklıydı, o işine geldiği için bu durumu gizliyordu. Ben Mahir’in Nedret gibi kötü biri olduğunu düşünmüyorum ama bence o tam Helin’in abisi. Onun gibi bencil, sadece kendi mutluluğunu düşünen ve bu uğurda zarar gören olur mu demeden adım atan biri. Sevdiğim çok yünü olsa da maalesef ki Mahir de Helin’i görüyorum ben.
Mahir hayatını Asiye ve çocuklarını mutlu etmeye adamış gibi görünse de işin iç yüzü hiç de öyle toz pembe değil maalesef. Durumlara sadece kendi ve Cemal açısından bakıyor. Asiye ne düşünüyor, çocuklar ne istiyor, nasıl hissediyor umurunda bile değil. Cemal onları hak etmiyor çünkü bırakıp gitti, onlar benim olması gereken savaş ganimetleri çünkü ben kazandım, ben yardım ettim” düşüncesinde ve bu hiç ama hiç sağlıklı değil. Cemal’le bir savaş halinde ve şu an tüm önceliği bu savaşı kazanabilmek. Bu yüzden ne Zuhal’in durumunu ne de bir çocuğu olabileceğini göremiyor. Açıkçası Mahir’in çocuğunu öğrendiğinde sergileyeceği tavrı aşırı merak ediyorum. Bakalım Cemal bu durumu ne kadar içinde tutabilecek.
Cemal Asiyelerin o konağa gelişiyle yeniden hayata tutunmuş, eski hallerine dönmeye başlamışken bir anda öğrendiği çarpıtılmış gerçekler onu darmadağın etti. Çünkü o her ne kadar dillendirmese de başlamak istediği yeni hayatta çocukları kadar Asiye’ye de yer vermişti. Fark ettiniz mi? Cemal Asiye’yle her tartıştığında bastıra bastıra “Mahir’le nereye gidersen git ama çocuklarım benimle kalacak” diyor. Çünkü bu konuda ondan bir reaksiyon bekliyor, inkar etmesini yahut bunu söylediği için ona kızmasını bekliyor ama nafile Asiye’den tek bir hareket dahi görmüyor. Zira Cemal tüm planlarını Asiye’nin de dahil olacağı bir şekilde yapıyor ama bu son gelişme ikisini de yıktı geçti. O sadece çocuklarım deyip dursa da Cemal için durum hiç de öyle değil bana kalırsa. O istese “Sen ne kadar güzel kalpli bir insansın” dediği Helin’le boşanma aşamasına gelmez, onunla çok rahat yoluna devam edebilirdi. Ama o tüm yaşananlara rağmen Helin’den boşanmak istedi.
Cemal “Asiye’m nasıl böyle bir kadına dönüştü” diye kendi kendine sorup hayıflanırken fark ettim ki Cemal pişmanım dese de olayların oluşundan kendini sorumlu tutmuyor asla ” Bu kadın ne yaşadı da birini öldürecek duruma geldi” diye düşünmedi bile. Çünkü ona göre sonuç belli zaten; o aşkından katil oldu. Kıskançlıktan kör olmuş durumda ve başka hiç bir şeyi görmüyor gözü.
Cemal aradan geçen yedi seneyi kendi kafasında yok etmiş gibi. Yaşanmamış gibi davranıyor, sanki zaman durmuş sonra yeniden akmaya başlamış ve bir anda hop Asiye sebepsizce değişmiş gibi tavır içinde. Bu değişimin nedenini asla sorgulamıyor. Peki sizce neden, Cemal bu duruma neden sadece Asiye’nin suçuymuş gibi davranıyor? Benim bir gözlemim var aslında. Cemal’in Asiye’ye dediğini hatırlayın “Sen benim bildiğim en iyi anneydin, en cefakar kadındın, bensiz onlara daha iyi bakarsın sandım” Cemal Asiye’nin ondan başkasını sevebileceğini kabullenemiyor. Zannediyordu ki o gittikten sonra Asiye sadece çocuklarına bağlı, bir tek onlar için yaşayacak ve hayatına başka hiç kimseyi almayacaktı. Halbuki ki görüyor ki Asiye onsuz da yoluna devam etmiş. Hayatına başkalarını almış ve onu unutabilmiş. Bu ihtimal bile Cemal’in çıldırmasına yetiyor. Bu yüzden kendini suçlamayı ya da tüm bu olanların nedeninin kendi gidişi olabileceği aklının ucundan dahi geçirmiyor. Yine de söylediği “Benim için öldün” sözlere rağmen görüyoruz ki bu da Cemal için sadece dilde söylenen bir lafmış. Zira asansörde kaldıklarında Cemal yine eskiye dem vurarak Asiye’nin sakinleşmesini sağladı. Bu da demek oluyor ki Aslında ne kadar imkansız görünseler de tek bir kıvılcım yeter onların yeniden bir araya gelmesi için. Evet şu an her şey sarpa sarmış durumda ama ben aşkın engel tanımadığına inanıyorum dahası onlar hala birbirleri için yaşayan ve yaşamaya devam eden iki aşık.
Engel demişken Helin’i anmamak olmaz değil mi? Helin’e cidden üzülmeye başladım çünkü durumu hiç iyi değil. Yıllardır sevilmediğini bildiği bir ilişkinin içinde ve mutluymuş numarası yaparak yaşıyor. Cemal’in başka birini sevdiğini bile bile birlikte olmaya devam etmiş ve şimdi sanki tüm bunların suçlusu Asiyeymiş gibi davranıyor “Yıllardır onun gölgesinde kaldım, şimdi görsün kim kazandı” halbuki o kadar farkında ki asla kazanamayacağı bir savaşın içinde olduğunun. Hayattaki tek amacı Cemal’i yanında tutmak ve bu çok acizce bir durum. Ne hatayı ne de sorunu kendinde yahut Cemal’de aramıyor tek suçlu olarak Asiye’yi görüyor. O geldi kocamın aklını karıştırdı kafasında ama hatırlayın ilk geldiklerinde de evlilik terapisine giden ve sonuç alamayan bir çifti onlar. Yine de birini suçlayıp gerçekleri görmezden gelmek onun içim daha kolay ve o bu yolu seçiyor maalesef. Ve bence ne kadar inkar etse de ilerde gerçeklerle çok fena yüzleşmek zorunda kalacak.
Ahmet’in hastalığı ortaya çıktı ve kardeşlerden alınan ilik Ahmet için hayat kurtarıcı olacak. Bakalım çocukları için artık herkesin bildiği ama hepsinin birbirinden gizlediği Asiye ve Cemal’in geçmişiyle yüzleşebilecekler mi? İzleyip görelim…
Aradan geçen bunca zaman ama hala Cemal ne Asiye’nin neden bu halde olduğunu ne de kızının başına gelenleri bilmiyor. Açıkçası sezonlarca sürecek bir iş bile, isteye ancak böyle baltalanabilirdi. Buna bariz hikayedeki hata diyorum zira Cemal’in gidişi sebepsizse derhal klinik tedavi şart. Değilse anlatmak için ne bekliyorsunuz? Ben açıkçası gelen final kararından dolayı biraz sinirliyim çünkü her şey çok daha güzel olabilirdi. Cemal ve Asiye’nin hikayesi çok farklı olabilirdi… Olamadı…
O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle.