YAZAR : Şeyma BULUT 

Geçtiğimiz hafta vurucu bir sahneyle veda etmiştik Sıfırıncı Gün’e. Salih’in adamlarının koyduğu bomba ile ekip havaya uçacak mı diye sorarken, bir anda o masada kendi çocuğunun da olduğunu öğrenen Salih için işler bir anda değişik bir hal aldı. Açıkçası ben çocuğu olmasaydı da onların ölmesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Zira öncesinde de ölüm emri değil, izleme emri vermiş gibi duruyor.

Salih bomba meselesini öğrenir öğrenmez yola çıktı ve ekiple aynı masada buldu kendini. Salih bir yandan çocukları masanın altındaki bombaya yönlendirmeye çalışırken diğer yandan da çocuğunun kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Salih hem ekibe yaklaşmaya çalışırken diğer yandan da onların hayatını kurtarmak için büyük bir çaba sarf etti. Salih’in ekibin tamamını öldürme niyetinde olduğunu hiç düşünmüyorum, aksine onların neler bildiğini öğrenip, her daim göz önünde tutmak istedi diye düşünüyorum. Kadir’i neden öldürdü, ya da bu duruma nasıl geldiler ya da o mu yaptı bilmiyorum ama Salih’in girdiği yoldan geri dönmesinin artık çok zor olduğunu düşünüyorum.

Salih karakter olarak tam bir manipülasyon ustası olarak çıktı karşımıza. Etrafındaki herkesi, her şeyi istediği duruma ikna eder gibi düşünmeme sebep olmaya başladı. Bunu öncelikle etrafındaki insanlara uyguladığı hakimiyetle anladım. Salih her şeyi bir şekilde kontrol ediyor, her yerde müthiş bir hakimiyeti var ve insanlar üzerindeki etkisi de öyle küçük değil ki biz bunu hem Nisan hem de Selin ile olan ilişkisinde de net olarak görüyoruz diye düşünüyorum. Salih, çocuğunun hayatta olduğunu öğrendiği andan itibaren ekibin içine iki koldan sızarak hem kendi çocuğunu bulmak hem de ekibin legal, illegal tüm operasyon ağlarını avucunun içine aldı. Burada özellikle Nisan ile kurduğu bağ ileride ekibin kendi içerisinde de sorunlar yaşamasına sebep olacaktır diye düşünüyorum.

Nisan uzun zamandır, abisinin, Kadir Babasının katillerinin peşinde dolaşırken, her ihtimalin altını kazırken birden karşısına çıkan Salih’le artık kan mı çekti dersiniz, ne dersiniz bilemiyorum ama bir bağ kurdu. Ona yavaş yavaş güvendiğini hissediyorum. Şimdi iki arkadaşının polisliği bitmiş, her gün bir tuzağa uyanırken neden bu kadar kolay inandığını düşündüm. Bence Nisan için bu hayatta ne olursa olsun sözüne güvendiği üç insan var : Özgür, Kadir ve Meriç. Salih de Kadir’in tanıdığı, güvendiği biri olarak çıktı karşısına ve sanırım babam seviyorsa kötü değildir diye düşünerek sorgusuz sualsiz güvendi diye düşünüyorum. Bir de tabi Salih’in eski bir polis olarak onlara yardım etmesi, Kadir’in anısına saygı duyması gibi etmenler birleşince Nisan, Salih’e güvendi.

Diğer yandan Selin’e de değinmek istiyorum. Salih ve Selin arasında adını koyamadığım ama kökleri çok derine inen bir bağ var gibi hissediyorum. Salih’in ağzından çıkan Selin için kanun hükmünde ve hiç bir sözünü tartışmaya dahi açmıyor. Salih ondan bir şeyler yapmasını istiyor, sebebini bile sormuyor. Buradaki bu bağın sebebini merak etmeden duramıyorum. Ya bir can bağı ya da bir baba kız ilişkisi bence bunun sebebi diye düşünüyorum. Aralarında duygusal anlamdaki bağ aşk olamayacak kadar saf duruyor. Aşk komplike bir duygudur. İçinde bir çok duyguyu barındırır ancak burada böyle bir şey yok. Daha çok saf ama güçlü bir bağ hissediyorum. Salih sayesinde Selin şimdilik Mert ve dolayısıyla ekibin hayatına dahil olmuş gibi duruyor, bu ilişki nereye gider bilmiyorum ama Selin için çok zor bir duruma sebep olacağını düşünüyorum.

Selin ve Mert arasında şimdilik iş gibi duran ama bence çok daha farklı bir bağ kurulmaya başladı. Mert, Selin’e şimdilik aşk gözüyle bakmasa da bence ona saygı duyuyor. Özelikle de küçük bir kız çocuğunu onun sayesinde babasına kavuşturunca, Mert’in Selin’e bakış açısı değişti diye düşünüyorum. Bu ikisi arasındaki ilişki bir süre bu şekilde iş çerçevesinde devam eder ancak her şey ortaya çıktığında Mert’in Selin’e vereceği tepki beni korkutuyor. Mert o kadar uzun zamandır kontrolsüz devam ediyor ki onu ekip zor tutuyor. Bunun sebebi de Kadir’in ölümü. Bununla doğrudan ya da dolaylı şekilde bağlantılı olduğu biriyle böyle yakın ilişkiler kurması kendini ihanete uğramış gibi hissetmesine sebep olursa, zaten deli fişek olan Mert’i kim durdurur bilemiyor ve hatta tahayyül edemiyorum.

Mert ekibin en delisi ama onun böyle olmasının altında yatan sebepler ortaya çıktıkça daha iyi anlamaya başladım. Mert, babasını kollarının arasında kaybetmiş, ölümle küçücük yaşında tanışmış bir çocuk. Kadir ona sahip çıkmasa belki  de ya ölü ya da suçlu olacaktı ancak o polis oldu. Mert’in emir almaya çok müsait bir bünyesi yok, almıyor da zaten. Daha önce babası gibi gördüğü Kadir’i takip etmiş, şimdi de kardeşi gibi gördüğü Özgür ve ekibini takip ediyor. Yoksa birinin ona kolay kolay emir verip, yönetebileceğini sanmıyorum. Bu sebeple şu anda kendi güvenli alanında, arkadaşlarının yanında, yani ailesi bildiği insanlarka yoluna devam ediyor.

Mert karakteri itibariyle Fatih’e de asla güvenmiyor diye düşünüyorum. Ancak Özgür’ün onun teklifini kabul etmesi, Mert için yeter de artar bile. Bir de işin ucunda Kadir ve arkadaşlarının katilini bulmak olduğu için şimdilik ya sabır çeke çeke görevine devam ediyor. Ben açıkçası Özgür ve Mert gibi birbirine taban tabana zıt iki karakterin nasıl bu kadar iyi anlaştığını da sorguladım ve ulaştığım cevap beni çok üzdü. İkisi de aynı yerden yaralı. Mert babasının ölümünü izlemiş, Özgür de babasının gözden çıkardığı bir çocuk. Bu iki adam da Kadir tarafından sahiplenilmiş belli ki ve polis olmuşlar. İkisi de aynı yollardan mı geçti bilmiyorum ama kalbini gördüğün bir insanı sevip , yanına yoldaş etmişsen geride kalan farklılıkların çok da bir önemi kalmıyor diye düşünüyorum.

Özgür’le ilgili her şey hala çok flu ama en azından ailesel bazı travmalarının olduğunu öğrendim. Özgür’ün babası bir huzur evinde sanırım ve oğlu ile görüşmek dahi istemiyor. Ne yaşandı da bu hale geldiler bilmiyorum ama bu durumun Özgür’de bazı şeylerin değişmesine sebep olduğu aşikar. Mesela babası varken bir başkasına baba demiş, onu öylr görmüş biri, o. Kadir öldüğünde kendi öz babası gibi cenazesini alıp, herkesi toplayan da Özgür’den başkası değildi. Burada ciddi bir sorumluluk ve hayatındaki insanlara kol kanat geren bir insan görüntüsü çiziyor. Özellikle de olanlardan sonra elinde kalan, tek tutunduğu dal kalan Nisan’a karşı korkunç bir koruma kalkanı geliştirdi. Özgür için artık sevdikleri söz konusu olduğunda o sakin halinden eser kalmadığını bomba olayında gördüm ve size bir sır vereyim mi? Özgür’ün kontrolden çıkması an meselesidir.

Özgür restorandaki bomba meselesinden sonra özellikle Nisan hususunda oldukça hassas birine dönüştü diye düşünüyorum. Mesela Nisan’dan olaylardan uzak duracağına dair söz almasına rağmen onu bir dakika bile boş bırakmadı. Zira sevdiği kadını da inadını da gayet iyi biliyor. Özgür, Nisan olayların dışında kalsın diye uğraştıkça tam tersinin olduğunu onu bombacının elinden alana kadar fark etmedi. Nisan kendisi dışında birinin bir şey yapmadığımı düşündükçe kendini daha da riske attı. Ben burada Özgür’ün de bir aydınlanma yaşadığını düşünüyorum. Ya Nisan’ a gerçekleri söylemesi gerekiyordu ya da sevdiği kızın bir sonrakine belki de cesedini alacaktı ki bu sebeple sonunda içinde ne varsa dökmeye başladı.

Özgür, Kadir amire verdiği söz, Nisan’ı koruma içgüdüsüyle tüm hayatını bir belirsizliğin içine hapsetti. Geleceği belli değil, nereye gideceği ne yapacağı her şey bir anda toza döndü. Nisan’ı herkesten korumak istiyor ama bir yandan da etrafı sürekli birileri tarafından kuşatılırken yanı başında, üstelik de polis olan bir kadını uzak tutmak hiç de kolay değil. İş bomba koymaya kadar gelince zaten dengesini de iyice kaybedince Nisan’a anlattı ama ben yine de onun çok da uzak duracağını hala sanmıyorum. Özgür nasıl ki en sevdiklerini kaybetmemek için savaşıyor, aynı şekilde benzer bir savaşı da Nisan veriyor. Ailesini , baba gibi gördüğü insanı kaybeden Nisan da sevdiklerini, Özgür’dü kaybetmemek için bu savaşın içinde yer almaya karar verdi ve Özgür’ün bunu durduramayacağını anlaması lazım diye düşünüyorum. Hele de kapılarına kadar gelen Salih gibi bir düşman varken, birlik olmaları daha önemli.

Salih ve ekip ilk kez fiziksel olarak karşı karşıya geldi. Büyük bir operasyon oldu ve ekip neredeyse Salih’i ele geçirecekti. Salih yine son anda bir hamleyle kendini kurtardı ancak geride bir de delil bıraktı. Ekip ondan bunu çözer mi bilmiyorum ama Salih kendine olan güveni, zekasına olan itimatı ve Nisan’la kurmak istediği bağ yüzünden bir şekilde yakayı ele verebilir diye düşünüyorum.

Salih sonunda kızının kim olduğunu öğrendi. Nisan’ın kapısına gitti ve büyük ihtimalle de gerçeği ona söylemek isteyerek gitti oraya. Geçmişte olanlar neyse, hala kendini haklı gördüğü için bu konuda da kendisini suçlayacağını hiç sanmıyorum ama Nisan öz babasına ne diyecek? Nasıl bir hisle hareket edecek ya da öğrenecek mi onu bilemiyorum. Bekleyip, göreceğiz.

Yazıma burada son veriyorum. Açıkçası haftalardır ana karakterlerden olan Özgür’ün motivasyon ve ilerleme kaynaklarını merak ediyorum ancak bu hafta da hala elimizde pek bir şey yok. Bu da dizinin akıcılığına ciddi şekilde ket vuruyor. Özgür ile olan sahnelerin dinamiği yok oluyor. Umarım yeni bölümle birlikte o kısım biraz daha hareket kazanır, haftaya görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Yorum bırakın