YAZAR: Simay DEMİR

Aşık olduğunuzda ne kadar ileri gidersiniz, kendinizden vazgeçer misiniz mesela? Leyla ve Ateş’e baktığımda ikisi de sevdiği insan için kendinden epey ödün verdiklerini görebiliyorum. Ateş sevdiği kadın için tüm prensiplerini bir kenara bırakıp, tüm duvarlarını yıkmışken, Leyla Ateş için tüm tehditlere, hapse girme olasılığına rağmen Yakup’un karşısına dikildi. Bu aşk şu an ikisi için de yıkım gibi görünse de yine aynı aşkla ayağa kalkacaklar inanıyorum.

Leyla hayata bir sıfır geriden başlayan, küçücük haliyle yapayalnız kalmış, sırf hayatta kalmak için gencecik yaşta normalde hiç onaylamayacağı bir iş yapmaya başlamış biri. Ona gösterilen en ufak sevginin peşinden koşup, o sevgiyi kaybetmemek için ona yapılan kötülüklere göz yummuş, tehditleri duymazlıktan gelmiş ve tepki göstermemiş biri o.Umutlarını hastanede yatan hiç tanımadığı bir adama bağlayan bir genç kadın Leyla. Başına bunca şey gelmişken bile annesini, ailesini aramaktan geri kalmamış bu hayattaki en büyük amacı ailesini bulmak olan birinden bahsediyoruz. Buna rağmen sırf sonunda Ateş’i bulduğu için durumuna şükredecek kadar çok seviyor o Ateş’i. Her şeye iyi tarafından bakan Leyla uzun zamandır bir cenderenin çırpınıp duruyor. Girdiği çıkmazdan, herkese, her şeye karşı durabilen, sözünü esirgemeyen kadın aşık olduğu adam için ilk kez sustu, korktu, söyleyemedi ve kendi cehennemini dr elleriyle yaratmış oldu. İşin kötüsü Leyla o cehennemde bile kalabilecek kadar büyük bir aşkla bağlandı Ateş’e, sevdiği adamın öfkesi dinmezse korkarım bu ateş Leyla’yı ikarus gibi kül edecek…

Ateş, Leyla için aşık olduğu adamdan çok daha fazlasını ifade ediyor bana göre. Sadece hayatını birleştirmek istediği bir eş değil, aynı zamanda aile olmak istediği, ellerini sımsıkı tutup asla onu yalnız bırakmayacağına inandığı biri konumunda Ateş onun için. Öyle ki yaşadığı her şeyi nimetle anacak, başına gelen her şeyi sırf onu Ateş’e getirdiği için seve seve kabullenmiş durumda. Ateş’i bu derece sevip, bu denli ona bağlı halde. Biri çıkıp ona “Tüm yaşadıklarının hiçbiri olmayacak ama Ateş de olmayacak” diye seçenek sunsa seçimi yine Ateş olur diye düşünüyorum. Çünkü onu çok seviyor ve maalesef ki bu sevgisi aynı zamanda onun elini kolunu da bağlıyor. Yine de onu kaybetme korkusu, Yakup’un her an yakasında olması, sürekli sevdiği adama zoraki yalan söylüyor oluşu Leyla’yı boğuyor adeta. Bir yandan ona tüm doğruları söyleyip her ne olursa olsun o şekilde yanında kalmak, affedilmek isterken, diğer yandan ona doğruları söylerse asla affedilmeyeceğini ve bir daha asla eskisi gibi olamayacaklarını düşündüğü için söyleyememenin ağırlığı altında eziliyor Leyla. Zaten Leyla’nın evlilik sözleşmesine bu kadar büyük tepki vermesinin sebebi de buydu; Ateş’in ona güvenmemekte haklı olması, ona gerçekleri itiraf edemiyor olması. Yoksa normalde Ateş böyle bir teklifle gelse zaten Ateş’in parasıyla ilgilenmediği için umurunda olmadığından sevdiği adam için sıradan bir prosedür gibi imzalar geçerdi. Aksine Leyla o kadar kızdı ki evi terk edecek konuma geldi. Fakat Leyla bu olayda bile anladı ki onun Ateş’i bırakıp gitmesi pekte mümkün değil.

Leyla gibi bu aşktan emin olan bir kişi daha var: Ateş. O doğru söylüyordu; Ateş Leyla’yı çok iyi tanıyor ve onu terk etmeyeceğinden emin. Çünkü Ateş onu yalancılıkla da suçlasa, dolandırıcı olduğunu da söylese gerçek şu ki Ateş’in Leyla’nın ona olan aşkıyla bir problemi yok, Leyla’nın ona aşık olduğunu gayet iyi biliyor. Böyle yapmasının da, ona böyle büyük bir ders vermek istemesinin de tek sebebi; o Leyla’ya karşı en dürüst haliyle gitmişken Leyla’nın ona aynı şekilde gelmemiş olması. Zaten ona bu kadar çok güven testi yapmasının sebebi de bu. Belki olurda bir yerinde artık dayanamaz ve gerçekleri söyler diye zorladı bu kadar onu. Evlenme teklifinden önce “Bana daha önce yalan söyledin mi?” diye sormasının da, sürekli “Ailen de gelecek mi?” diye diretmesinin de, evlilik sözleşmesini imzalatmak istemesinin de tek sebebi yaptığı bu güven testiydi. Fakat Leyla son raddeye gelmesine rağmen itiraf etmedi ve Ateş bunu bir intikamla sonlandırdı. Zira hepimiz çok iyi biliyoruz ki eğer Leyla dayanamayıp itiraf etseydi Ateş intikam oyununa devam etmeyecekti ve belki de bu eziyet ikisi için de son bulacaktı.

Evet, Ateş bir plan yaptı ve bu planın sonucunda Leyla’yı oradaki tüm konukların, kardeşlerinin gözünün önünde ifşalayıp küçük düşürdü. Burada benim aklıma şu soru takıldı; Ateş Leyla’yla neden evlendi? Bence o Leyla’ya sırf dürüst olmadığı için bedel ödetmek istiyor ve bunun en kolay yolu onu o evde tutmak. Hem ondan gitmeyecek hem de içini soğutmuş olacak. Zaten kendisi de Leyla’dan vazgeçmiş yahut onu bırakmış değil, eğer öyle olsaydı Leyla’yı bıraktığı an alacaklıların onun başına üşüşeceğini çok iyi biliyordu, hatta bunun sonucunda hapse bile girebilirdi. Ama yapmadı tüm borçlarını kapatıp onu özgür kıldı, daha doğrusu onu sadece kendine mahkum etti. Ondan vazgeçmiş yahut sevgisine inanmıyor olsaydı bunların hiçbirini yapmazdı. “ İyi de madem bu kadar seviyor neden herkesin önünde onu rezil etti” dediğinizi duyar gibiyim onu da söyleyeyim; bunu da Ateş’in bir cümlesiyle açıklamak istiyorum “Düğünden kaçmazsın değil mi?” Leyla aynı zamanda Ateş’in egosuna oynadı bilmeden, Ateş kendisinin de düğünde bırakıp gittiği diğer adamlar gibi olma ihtimalinden korktu, dahası Leyla’yı tanıyan herkes Ateş’i de dolandırmak istediğini düşündüğünü zannediyordu ve muhtemelen Ateş Leyla’nın çetesi dahil herkesin arkasından onunla dalga geçtiğini düşünüyordu. Bu yüzden ona yapılanı o da aynı şekilde yaptı, onu herkese rezil etti tıpkı kendisi olduğu gibi. Yani kısasa kısas.

Peki bu olaydaki tek suçlu Leyla mı? İlk bakışta her şeyi başlatan Leyla gibi görünse de ben öyle düşünmüyorum. Ateş’in çevresine karşı tavırları da çok etkili oldu bence. Düşünsenize Ateş çevresindekileri tek hatada silip atıyor, yok sayıyor ve hayatından çıkarıyordu. Kardeşlerine birey muamelesi bile yapmazken, Umut’u kardeşten bile saymayıp, değil yaşamına evine bile almıyordu. İşte Ateş’e yanlış yapmanın bedeli buydu ve Leyla bunun en yakın tanığıydı. Dahası hiçbir suçu olmamasına rağmen sırf babaları yüzünden küçük kardeşlerini hayatına almak istemeyen birinden bahsediyoruz. Ateş bu kadar zor affediyorken hatta hiç affedemeyebiliyorken Leyla göz göre göre sevdiği adamı kaybetmekten korktuğu ve bu yüzden doğruları söyleyemediği için onu tek başına suçlu bulmuyorum ben. Yanlış anlaşılmasın ben böyle olduğu için Ateş’i de suçlamıyorum. Zira Ateş’in yaşadıklarından, çektiklerinden kaynaklı güven sorunları, buna bağlı travmaları var ve bu onun elinde olan bir şey değil. Panik atak geçirecek kadar hassas noktaları var Ateş’in ve Leyla o noktaları epey bir zorladı. Bu yüzden şimdi ikisi de acı çekiyor.

Artık yalanlar bitti, Ateş’le Leyla arasında hiçbir sır kalmadı. Bakalım Leyla’nın Ateş’e olan aşkı Ateş’in bu son yaptığını affetmeye, Ateş’in Leyla’ya olan sevdası Leyla’nın tüm yalanlarına rağmen onunla yeniden birlikte olmasına yetecek mi? İzleyip göreceğiz.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere.

 

 

Yorum bırakın