YAZAR : Simay DEMİR 

En son kalbiniz ne zaman yerinden çıkacakmış gibi attı, midenizdeki kelebekler kanatlanıp uçtu, sevinçten otuz iki dişiniz göründü. Bunlar aşkın ilk kıvılcımlarının işaretidir bana göre. O an ruhumuz eşini seçer ve eğer bu uğurda mücadele edersek iki ruh birbirini bulur. Ateş ve Leyla birbirlerini gördükleri ilk an ruhları birbirini seçti. Onlar önlerindeki tüm engellere, kalplerindeki yaralara ve ruhlarındaki boşluğa rağmen birbirlerinde tamamlanmayı başardılar. Bu onların aşk hikayesiydi ve ben bu hikayeye ortak olduğum için çok mutluyum.

Leyla işi gereği en yapmaması gereken şeyi yaptı, aşık oldu. Aşık olduğu kabul etmek, ne yapacağına karar vermek onun için çok sancılı bir süreç oldu. Sonunda aşkına sahip çıkma kararı aldığındaysa yepyeni bir yola girdi ve bu yol onu hem yıllardır hayalini kurduğu aileye sahip olmasını sağladı, hem annesine kavuşturdu hem de aşık olduğu adamla birlikte olmasını sağladı. Leyla’nın hikayesi çok üzücü bir şekilde bir park köşesinde başladı, yıllar süren yalnızlığı yerini kocaman bir aileye bıraktı. Şimdi önünde kocaman mutluluk dolu bir hayat var inanıyorum.

Leyla gibi küçücük yaşında yapayalnız kalan biri daha vardı o evde: Berit. Berit Leyla’nın belki de Arcalı çiftliğine kalış sebeplerinin en güçlüsüydü. Çünkü o Berit’e her baktığında kendini, çocukluğunu, annesizliğini görüyordu. Bu yüzden Berit’in yaşadıklarını birazcık daha olsun yumuşatmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Berit Leyla’nın sevgisi, Ateş’in yardımı sayesinde yeniden hayata tutundu. Sustuklarını, travmaların atlattı onların özverili davranışları sayesinde. Onlar Berit’i koşulsuz sevip her zaman yanlarında olacaklarının güvenini verdikçe Berit’te yeniden solmaya yüz tutmuş bir çiçeğin sulanması gibi açıldı. Şimdi biliyorum ki Ateş abisi Leyla ablası ve diğer kardeşleriyle yepyeni bir hayat onu bekliyor. Çok mutlu olması dileğiyle.

Berit’in dili bir açıldı, pir açıldı desek yanlış olmaz sanırım, ama bence bu durumdan en çok nasibini alan kişi tabi ki de Aydos, ya da onun deyişiyle; aptal aşık Aydos oldu. Aydos kaybetme korkusu yaşayan ve bir çok konuda tetiklenen bir çocuktu, bence birilerine bu kadar çabuk bağlanmasının sebebi de buydu. Kaybettiğim kişiyi ne kadar çabuk unutursam o kadar az acı çekerim diye düşünüyordu. Öyle ki kaybetmek istemediği kişilerin eşyalarını saklayıp gitmesinler diye uğraşacak kadar korkuyordu kendi içinde. Bu umursamaz tavırları kardeşlerine olan bağlılığı hep bundandı. Aydos Leyla’nın mahkemede Ateş olsa da olmasa da yanlarında olacağına bir daha şahit olmuşken ve Ateş son anda geri dönüşken bence o da emindir artık ne Leyla ne de Ateş onları asla bırakmayacak. Bence bu konuda emin olan bir kişi daha var: Ilgaz.

Ilgaz anne babalarını kaybettikten sonra belki de en çok zorlanan kişi oldu. Bir yandan koruması, kollaması gereken küçücük kardeşleri, diğer yandan üstündeki sorumluluğun altında eziliyor oluşu onu katı, gergin, her şeye temkinli bakmaya iten bir ruh haline büründürdü. Tüm bunlarla birlikte bir de gün geçtikçe kime güveneceğini bilmemek, kardeşlerinin geleceğinin halasının yahut Umut abisinin elinde olma ihtimali, Ateş’in bir türlü onları benimseyip sevmemesi onu mahvediyordu. Ilgaz anlayamayacak kadar küçük olsa da hem Ateş hem de Leyla onu çok iyi anlıyordu. Çünkü ikisi de onda kendinden bir parça görüyordu. Ateş’in öfkesi, duvarları vardı Ilgaz’da, aynı zamanda Leyla’nın anaçlığını ve merhametini taşıyordu içinde. Ilgaz koca yükleri olan ve bu yüzden ailesinin yasını dahi tutamamış bir çocuk ama şimdi yanında sonsuz güvenip onları koruyacağına inandığı abisi Ateş ve onları bir anne şefkatiyle saran Leyla var. Ilgaz artık her an elinde savaş baltalarıyla gezip kendi ve kardeşlerinin etrafında duvar örmek zorunda değil, zira sorumluluklarını seve seve üstlenecek birileri var artık hayatında.

Ilgaz gibi Arcalı ailesinin yükünü taşıyan bir daha vardı bana göre; Umut. Başta ona çok kızsam da Umut’un yaptığı tüm hataların sebebi babası ve halası bana göre. Babası sürekli onu ikinci plana atıp emeklerini görmezken, halası sürekli onu manipüle edip aklını karıştırıyordu. Rakip şirketle ortaklık yapmasının sebebi bile babasıydı. Çünkü babası ona adaletli davransaydı belki de Ateş’le böyle dalgalı bir kardeşlik ilişkileri de olmayacaktı ve halası onu böyle istediği gibi kullanamayacaktı. Ben inanıyorum Ateş ve Umut el ele vererek o şirketi yeniden şahlandıracak. Zira Umut mutlu olmak isteyen, sevilip sayılmak ve görünmek isteyen biri, Ateş ona hak ettiği değeri gösterdiğinde Umut’ta ruhundaki boşluğu dolduracak.

Ve Ateş o bambaşka biri oldu İstanbul’a geldikten sonra. Ateş sürgün gibi, ceza gibi apar topar gönderilmişti zamanında baba evinden. İlk geldiğinde nefes dahi alamayacağı bir yerdi burası onun için öyle ki evin dışında yaşayacak, evde yanlışlıkla bile uyuduğunda panik atak geçirecek durumdaydı. O evde bile kendine bir sınır çizmiş ve kimsenin özel alanına girmesine izin vermeyecek kadar yalnız bir yaşamı vardı. Leyla ve çocuklar hayatına girdiğindeyse babasının mektubunda yazdığı her şey bir bir olmaya başladı. Önce çocukları kalbine sonra da hayatına aldı. Onun Leyla’ya olan aşkı, çocuklara olan sevgisi ruhundaki boşluğu tamamen kapattı. Bunca yıldır tüm dünyayı gezdiği halde bulamadığı huzuru, mutluluğu kardeşleri ve sevdiği kadınla buldu. Kaybettiği ailesinin yerine yepyeni bir aile sahibi oldu. Yıllardır çevresine ördüğü duvarları tek tek indirdi ve kendiyle, geçmişiyle en önemlisi abisiyle barıştı o.

Ateş Arcalı zorunlu geldiği, intikam almak ve annesinin şirketini korumak için kaldığı İstanbul’da bile isteye, seve seve kalmayı tercih etti. Üstelik bunu yaparken bir an bile tereddüt etmeden ne istediğini bilerek yaptı. Ateş’in Leyla’ya olan aşkı da bambaşkaydı bana göre. O Leyla ile değişebileceğini gördü, onun için prensiplerinden ödün verdi, en katlanamadığı şeylere bile katlanır oldu ve kendi içindeki merhameti, sevgiyi keşfetti. Ben biliyorum ki onlar bundan sonra önlerine ne engel çıkarsa çıksın bir şekilde atlatacaklar. Çünkü aşkları da sevgileri de en çetin sınavlardan geçip bu günlere geldi. Çok, çok mutlu olmalarını dilerim.

Ne demişler en güzel hikayeler iki şekilde başlar ya biri bir yolculuğa çıkar ya da bir yabancı şehre gelir. Ateş ve Leyla’nın yolculuğu yollarının kesişmesiyle başladı. Bu güzel yolculuğa şahitlik ettiğim için çok mutluyum. Emeği geçen herkese çok teşekkürler.
Yepyeni bir dizide görüşmek üzere sevgiyle kalın.

Yorum bırakın