YAZAR: Simay DEMİR

Aşk nedir? Bir insana körü körüne bağlanmak mı? Karşılıklı yahut karşılıksız sevmek mi? Tüm mantığını bir kenara bırakıp sadece duygularına yoğunlaşmak mı? Aşk birçok insan için bir çok şeyi ifade eder; bağlılık, sadakat, güç, tutku, arzu, hırs… Bana göre aşk güvendir ve ben sanırım aşkta ilk karşımdakine güveniyor muyum, ona bu güveni sağlıyor muyum sorusuna cevap arıyorum. Emir ve Efsun için aşk tam olarak neyi ifade ediyor bilmiyorum ama bu konuda birbirlerinden farklı düşündükleri aşikar. Efsun deli gibi aşık olduğu halde onu bir başkası için yok saymayı seçecek düşüncedeyken, Emir duygularından emin olduğu kadını kaybetmemek için herkesi karşısına almaya hazır buna en yakın arkadaşı da dahil. Ama bu demek değil ki Efsun Emir kadar çok sevmiyor, o Sevda’nın yaşamı için Emir’den vazgeçmişken Emir için kendi hayatından vazgeçecek kadar çok seviyor onu.

Efsun merhametli biri amenna, insanlara yardım etmeyi seviyor, ücretsiz destek oluyor. Onların hayatlarını iyileştirirken kendi ruhunu da besliyor aynı zamanda. Kaybettiklerini bu şekilde telafi ediyor bana kalırsa. Ama sevdiği adamı sevildiğini bile bile sırf biri mutlu olsun, yaşamak için bir umudu olsun diye hem onu hem de kendini mutsuzluğa mahkum etmesi bana pek mantıklı gelmiyor açıkçası. Evet kabul ediyorum Sevda’nın birkaç yıl ömrü kaldığını düşünüyor, kendince onun umudunu yok etmek istemiyor, bunun vicdanıyla yaşayamaz  hepsine tamam. Ama kim bir gün sonra yaşayacağının garantisini verebilir ki?  Bakın birkaç gün, birkaç hafta yahut ay değil kadın yıl diyor yıl ve Efsun daha sadece birkaç hafta önce kaza geçirip ölümle burun buruna gelmişken aşkını hiçe sayıyor bir ihtimal için. Kendi birkaç yılını belki ömrünü  heba ediyor. Bunu yaparken yanında Emir’in hayatını da alt üst ediyor farkında değil. Tamam anlıyorum Sevda ona arkadaşça yanaştıkça kendini kötü ve ona karşı borçlu hissediyor ama kusura bakmayın bunu onun umudunu kırmamak için yaptığını söylese de Sevda’ya umut aşılamanın da onu kurtarmaya çalışmanın da birçok yolu var. Fakat ne hikmetse sanki bir tek Emir’in ilgisi sevgisi onu kurtaracakmış gibi davranması merhametten bambaşka bir boyut, üzgünüm. Üstelik Efsun sıradan bir insan değil bir doktor; moral motivasyon bir yere kadar iyi gelir tamam ama Sevda sırf Emir’in sevgisi ona iyi geliyor diye iyileşemez. Üstelik bu Emir’e büyük haksızlık. Onun hiç bir şeyden haberi yok, Efsun’un davranışlarını sebebini anlamaya çalışırken bir anda onu Sarp’la gördü, en yakın arkadaşıyla.

“Dayanamam, seni onunla görmeye dayanamam” Belki Efsun değil ama Emir için çok önemli bir cümle bu. Çünkü Emir belki de Sarp dışında herkesle Efsun için mücadele edebilir ama aynı şeyi Sarp’a karşı yapar mı bundan Emin değilim. Zira Sarp onun için sadece bir arkadaş değil. Tüm hüznünü, dertlerini, mutluluklarını paylaştığı çocukluk arkadaşı ve şimdi kardeşim dediği kişiyle sevdiği kadını birlikte zannediyor. Bu bir tek Emir için değil bu durumu yaşayan, yaşayabilecek her insan için altından kalkamayacağı kadar ağır bir yük bana kalırsa. Bu yüzden Efsun’u alıp konuşması da derdini açık açık anlatmaya çalışması da bana çok doğru geldi. O bununla yoluna hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdi. Çünkü Emir eski Emir değil, o duygularını saklayan, sadece mükemmel olmak için uğraşan kişi çoktan gitti.

Emir Efsun’a aşık olduktan sonra çok değişti ve biz bunun her anına şahit olduk neredeyse. Ama ben aşkın insanı iyileştirdiğine inanıyorum saflaştırdığına değil.Efsun’u bir yere kadar anlıyorum; Sevda’yla daha yeni tanıştı, onun arkadaşça tavırlarından, hastalar konusunda Efsun’a benzeyişinden onun güvenini kazandı ve Efsun daha fazlasını sorgulama gereği duymadı. Peki ya hiç bir kadına güvenmeyen, kendinden başkasına itimat etmeyen Emir Demirhan’a ne oldu? Güvensizliği bir tek Efsun’a karşı mıydı?  Bunca sene aradığı, ilk geldiğinde tek kelime konuşmak istemediği, zerre güvenmediği kadının tek sözüne, iki belgeyle hemen inandı mı yani? Bir doktor olarak bile hastalığın hangi evrede olduğunu dahi merak etmedi mi? Adam bir tane bile tahlil yaptırmayıp onun getirdiği sonuçlarla diğer doktorla konsültasyon yaptı. Ki hadi diyelim tatlı yaptırmak çok pahallı klinik onun ya var mı ötesi.  Bir hemşire olarak izlerken “Ne yaşıyor bunlar” demeden duramadım kimse kusuruma bakmasın.

İki tarafın da ciddi hataları olsa da bu durumda ben bir tık Efsun’a kızıyorum. Aslında koca bir süreci düşünecek olursak şahsen ben bu ilişki için müspet adımları atanın hep Emir olduğunu düşünüyorum. Efsun’u kalbine aldığından beri hep çabaladı. Evet bazı şeyleri sakladı belki ama ikili ilişkilerini ilgilendiren konularda hep dürüst davrandı. Efsun’sa bunu yapmıyor. Ne doktorluğunu ne Ali Bıçakçı’yı ne de başka konularda hep önce Emir öğrenmek zorunda kaldı. Efsun ilişkiler hususunda acemi olabilir ama Emir’e biraz açık olması gerekiyordu diye düşünüyorum.

Efsun’un bugüne kadar Emir’e en açık olduğu an sarhoş olduğu andı. O an öyle saf halindeydi ki duyguları direkt dökülüverdi. Efsun içinde Emir’e karşı büyük bir sevgi , bağlılık hissediyor. Onu çok seviyor ama hep o sevgiyi başkaları için feda ediyor. Önce ailesi, sonra klinik şimdi de Sevda…Hatta kendi canı bile değersiz olabildi ama hiç sormadı Emir’e “Sen ne istiyorsun?” demedi. Halbuki Emir sadece Efsun’u istedi o kadar. Fazlası yok ama işte Efsun’un bunu anlaması için Emir’i kaybetmesi gerekiyordu diye düşünüyorum.

Yazımı bitirmeden önce aklımda duracağına yazımda dursun istediğim bir konu var. Haftalardır bunun ayak sesleri geliyordu aslında senaryo çatışması zayıflamış biz yaşanabilecek onca olay varken Ayşe teyzelere, Ferhat amcalara boşanma partisi izletmeye çalışıyoruz, izlenmez ve o kanal zaplanır net.  Halbuki sabırsızlıkla beklenilen anne kız sahneleri çok daha diri tutabilirdi izleyiciyi hatta Emir ve babasının neden böyle olduklarını aralarındaki o soğuk rekabeti çok daha ilgi çekiciydi bana kalırsa. Efsun’un o kliniğe geliş sebebi annesiyken elle tutulur tek bir yüzleşmeleri yok. Bu kadar korktuğu uğruna cerrahlığı bırakıp dermatolog olduğu korkusunu bir anda yenip konunun üstü kapatıldı. Neler olduğu dahi sunulmadı bize, korkusunun da travmasının da iyileşme sürecinin de  altı bomboş kaldı. Dikiş atarken eli titreyen kadın bir anda ameliyat eder oldu, gerçek hayatta bu böyle mi ben mi yanlış biliyorum?  Dahası Efsun’un kendi ürettiği bir kremi vardı hatırlıyorsunuz değil mi? En son Emir annesine vermişti sahi ne oldu o kreme. Bu konunun üstü dahi hiç yokmuş gibi kapatıldı gitti. Eeee bu kadar konu varken kimse boşanma partisi, eski karı kocayı bir arada görmek istemez. Hele de Emir gibi Efsun’a güvenmediği için ona kan kusturan bir adam bunu yapıyorsa kimseye bu hikayeyi inandıramazsınız üzgünüm.

Daha yazımı bitirmeden final kararı alındığının haberini aldım. Evet alınan son oranlara bakarsak sürpriz değildi ama bu noktaya da bile isteye gelindi hiç kusuruma bakmayın. Ne desem boş bu saatten sonra biliyorum ama söylemeden de geçmek istemiyorum; bu diziye göz göre göre kıyıldı, tüm sezonun en çok izlenen iki dizisinin geldiği gün günü değiştirildi. Ben şahsen gün değişikliğiyle ilgili akılda kalıcı doğru düzgün bir pr de görmedim ki ben özellikle takip ettiğim halde bunu söylüyorum. Sosyal medyası güçlü bir dizi belki ana akıma satmak zor ama hemen final kararı alınması beni çok üzdü keşke dijitalde bir şansını deneseydi. Her şeye rağmen beni içine çeken, zevkle izlediğim bir dizi oldu ve finale kadar yazmaya da izlemeye de devam edeceğim bir iş olacak. Şimdiden tüm oyuncuların ve set arkasında emeği geçen herkesin yolu açık işleri ve şansları bol olsun.

Yine de Efsun ve Emir’in aşkları, nahiflikleri çok özel çok güzeldi. Bir istiridyenin kıymetli incileri gibilerdi ve ehli olmayan ele düşünce kararıp, soldular. Final dahil 2 yazımız daha kaldı ama ben yine de hayatıma değdikleri için çok mutluyum. Efsun ve Emir’le çok tatlı bir yolculuğa çıkmıştık, sezonlarca sürecek hikayeleri vardı ama olmadı ne yazık ki…

O zaman bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın

Yorum bırakın