YAZAR : Şeyma BULUT

Verdiğimiz zorunlu aranın ardından geç de olsa yeniden Tuzak için yazının başına oturdum. Açıkçası bölümlerin artık sağlıksız bir saatte yayınlanması, hafta içi bir günde olması bizler için oldukça zor oluyor ancak bir şekilde düzene gireceğiz.

Geçtiğimiz bölümde Tuzak’a oldukça etkileyici bir sahne ile veda etmiştik. Açıkçası duygusal anlamda birbirinden bu kadar etkilenen iki insanın aşk sayesinde yol arkadaşlığı yapıp, yapamayacağı benim için merak konusuydu ancak onlar bu hafta sadece yol arkadaşı olmadıklarını anladılar. Onlar aynı zamanda kader ortağıydı. Hem Ceren’in hem de Umut’un hayatları bizzat Demir tarafından çalındı ve bu ortaklık iki aşığın birbirine tutulmasından çok daha öte bir şey diye düşünüyorum. Özellikle bu durum Ceren için Umut’tan çok daha fena bir durumda zira onun hayatını çalan hayatını uğruna adadığı öz babasından başkası değil.

Ceren Gümüşay hayatının en zor dönemini yaşıyor. Bir yanda kardeşleri, diğer yanda babası derken tam bir kuşatma altında. Güven, Ceren için bir tehdit olmasa da Mete oldukça büyük bir tehdit ve ne yazık ki Ceren çok uzun süre bunun farkına bile varamadı. Ceren aslına bakacak olursanız Demir ve Mete tarafından sinsice inşa edilmiş zindanda yaşıyordu. O zindanın çevresini öyle bir sanatla boyadılar ki Ceren sevildiğini sandığı bir hayatın içinde gözleri kör, kulakları sağır bir ömür geçirdi. Onun gözünün önündeki perdeyi ilk Umut araladı. Ailesinin, hayatının nasıl bir yalandan ibaret olduğunu anladı. Ceren uykusundan uyandıkça, babasının nasıl bir canavar olduğunu gördükçe artık susmaması gerektiğini de anlamaya başladı ki her iyi ve merhamet sahibi insan Ceren gibi davranırdı. Ceren öylesine büyük nir kalbe ve cesarete sahip ki abisinin yapamadığını yapıp, babasının karşsına dikilerek savaş baltalarını kaldırırak hem Yörükoğullarının hem de benim büyük saygımı kazandı.

Ceren, babasının tüm parasını elinden almak istemesi üzerine harekete geçti. Açıkçası ben parayı elinde tutmak için ne yapacak diye beklerken o Demir’e diğer çocukları gibi satılık olmadığını gösterdi. Demir güce, paraya öyle bir tapıyor ki herkesi de kendisi gibi sanıyor. Ceren’in bu şekilde Güven gibi kapısına gelerek “Ne istersen yaparım!” demesini bekledi. Halbuki Ceren Umut’un ailesine, kendi annesine yapılanlardan sonra paraya, güce tamah edip, ona inanan, sevdiği insana kazık atacak biri değil. Ancak Ceren için şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, Umut’a aşık olmasaydı da Ceren bu savaşı babasına karşı gözünü kırpmadan başlatırdı.

Ceren kendi evinde yaşadığı korkunç gecenin ardından kendini Umut ve ailesinin güvenli alanında buldu. Mahir’le girdiği o ev, sofra aslında Ceren’in belki de aylar sonra güvenle oturduğu tek masaydı. Daha önceki yazılarımda Umut’un içeriden sağlam bir müttefiğe ihtiyacı olduğunu bunun da Ceren’den başkası olamayacağını söylemiştim. Açıkçası bu durum beni çok mutlu etti. Zira her ne kadar Umut’un bütün hayatını Demir çalmış olsa da o bir yalanın içinde yaşamadı. Bu sebeple burada Ceren’in durumunu çok daha nahif buluyorum. Umut elbette kolay şeyler yaşamadı ama abisini kaybettiği günden beri yolu, hedefi, amacı belliydi. İntikam için adım adım bir tuzak kurdu, Demir’i dört yandan kuşattı. Ceren’se annesinin bile başına gelenleri bilmeden korkunç bir yalanın içinde yaşadı ve uyandığında tamamen yalnızdı. Yanında sadece daha yeni tanıdığı Umut vardı. Bu iyi bir şey olsa da bir insanın kendi öz ailesine savaş başlatması düşmanına başlatmasındam çok daha zordur diye düşünüyorum.

Ceren şu anda çok acı verici bir durumun içerisinde ve çok korkuyor. Öyle ki babasının bir sınırı olmadığını anladığı her bir gün Ceren de daha içine kapanık, ürkek bir hal aldı. Ailesinden ihanet gören birinin kolaylıkla birilerine gğbenmesini beklemiyordum ama Ceren inandı. Umut’a, davalarına inandı. Daha da ötesinde onları anlamaya başladı. Babasının kötülüğü kendisi dışında herkesi yakan bir şeye dönüşmüş ve ne yazık ki Ceren bunda kendine de pay biçiyor. Demir o şirketi tek başına büyütmedi ve Ceren tüm bu yüklerin altında ezilmeye başladığında onu ellerinden tutup kaldıran da Umut’tan başkası değil. Umut öyle bir anda Ceren’in yanında oldu ki bu savaşı kaybetseler de kazandılar diye düşünüyorum.

Umut, bu yola girdiğinde içeriden birinin kendilerinin yanında olacağını hayal bile edemezdi. Aileyi manipüle ederek belki oyuna getirirdi ama içlerinden birinin kendilerinin yanında olacağını, hele de ona aşık olacağını tahayyül bile edememiştir. Hayat işte, sen ne yaparsan yap karşına çıkanlardır demişer, Umut da bir anda karşısına çıkan aşka daha fazla direnmedi. Ceren’e destek oldu, onu girdiği çukurdan çıkardı. Bu da Umut’un saf bir öfkeyle hareket etmediğinin en bariz göstergesi. Diğer türlü olsa Demir Gümüşay’ın kızı, banane der çeker giderdi ama o bunu yapmadı. Onun derdi Demir’le ve ne yaparsa yapsın sorununu onunla çözecek.

Umut’un Demir’le olan iş birliğinin adı ortaklık olarak aşama kaydederken, Demir de boş durmuyor. Çınar’ın yavaş yavaş gerçeklere yaklaşması onu korkutmuş olacak ki, o da Çınar’ın açığını aramaya başladı. Burada bir şey bulur mu bilmesem de Demir’in çok tehlikeli bir adam olduğunu, batarken yalnız gitmek istemeyeceğini düşünüyorum. Umut onunla savaşırken hep çok temkinli ve yavaş davranıyor. Sebebi de Demir’in narsist, sosyopat kişiliğinde yatıyor aslında. Umut kendisini çoktan gözden çıkardı ve Demir’den asla korkmuyor ama Umut da tek tabanca değil işte. Önceleri sadece ailesini düşünürken, şimdi bir de Ceren’i düşünmeye başladı. Hem aşık olduğu kadını hem de ailesini korumak zorunda ancak aile kısmından çok emin değilim. Zira onların açığı, Umut’un açığından fazla ve durumun pek de farkında değiller diye düşünüyorum.

Öncelikle Umay’dan başlamak istiyorum. Güven’e aşık olması, Güven’in takıntılı kişiliği ile birleşince işler iyice karıştı. Üstüne üstlük bir de bunu Mahir öğrendi. Umay her ne kadar Mahir’i Luna ile vursa da maalesef durumları aynı değil. Güven şimdilik zararsız gibi dursa da kendisini istemeyen biriyle evlenmek için konuyu babasına açacak kadar ileri gitti. Halbuki Umay ona net bir şekilde ilişkilerinin bittiğini söylemesine rağmen onun bu tavrını yok saydı. Takıntılı insanların en bariz özelliklerinden biri de istediklerini elde edemediklerinde oldukça tehlikeli bir ruh haline bürünürler. Umay’ın da ruh sağlığını düşünecek olursak bu ikisi birbirinin sonunu getirebilir. Mahir de bunun farkında ki durumu engellemeye çalıştı ama kendi durumu da o kadar iyi değil.

Luna ve Mahir arasındaki ilişki her geçen gün daha da güçlenirken, tek bir açıkta tüm tuzağın başlarına yıkılacak olduğu gerçeği tam kapının önünde duruyor. Umut şimdilik bu ilişkinin geldiği hali görmese de Demir bebeği ve Mahir’i öğrenirse olacakları düşünmek bile istemiyorum. İkisini de öldürür, hem de bunu öyle bir şekilde yapar ki hepimiz şaşar kalırız. Mahir bunu görmese de Umut gerçekler açığa çıkınca bunun olacağının oldukça farkında ancak her cepheye de yetişemez. Onun olmadığı yerde güvenmesi gereken tek insan Mahir, onun da bir baba olarak öncelikleri değişti. Halbuki Ceren örneğinde bile Demir’in neler yapacağını kendi gözleriyle gören birinin daha aklı selim davranması gerekir. En azından kazandıkları güne kadar böyle yapmaları lazım ama yapamıyor. Burada da büyük arıza çıkacak, benden söylemesi.

Umut ve ailesi Gümüşayları görünce kendilerinin nasıl güzel bir bağ ile bağlı olduklarının farkına vardılar ancak ben o kadar emin değilim. Ceren’in ailesi aralarındaki sırlardan dolayı paramparça oldu. O sırlar büyüdü büyüdü ve onları en dipten parçaladı. Eee küçük de olsa Yörükoğullarının da benzer sırları var. İlişkileri var ve diğerlerine asla demiyorlar. Ya bu büyük sırlar da onları koparırsa? Ben olacağına ihtimal vermiyorum ama bu gizemin onların canını yakacağını düşünüyorum. Tıpkı annesi yüzünden Ceren’in bir anda paramparça olması gibi.

Ceren uzun süredir peşinde olduğu annesinin veda mektubunu buldu. Ceren, tüm hayatı boyunca annesinin onları terk ettiğini, başka bir hayatı tercih ettiğini ve hatta sevilmediğini düşünerek yaşadı. Halbuki şimdi annesinin hiç gitmek istemediğini öğrendi. Maalesef daha da acısı Ceren babasının bu işte yalnız çalışmadığını da en ağır şekilde anladı. Mete ve Demir senelerce hem Ceren’i hem Güven’i kandırarak annelerini hapsetti. Ceren bu gerçekleri en ağır şekilde öğrenirken, Umut da Demir’in aşağılık yüzünü gördü. Halbuki burada en az Demir kadar Mete de artık radara girdi diye düşünüyorum. Umut’un son bakışı artık bu savaşın iki taraflı gideceğine dair bir baş kaldırı gibiydi.

Mete ve Demir iş birliğinin ortaya çıkmasıyla savaşın artık cepheleri, tarafları belli oldu. Demir’in sadist, Mete’nin hırslı kişiliği Umut, ailesi ve Ceren’in adalet arayışı var. Bu yol bizi nereye çıkarır bilmiyorum ama birbirine çıkarsız dayanan insanların bu savaşı kazanacağını düşünüyorum. Onlar birlikte güçlü ve kazanacaklar inanıyorum.

Bu haftalık da benden bu kadar, haftaya yeniden görüşmek üzere, sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s