YAZAR : Simay DEMİR

Kadınlar ne ister? Bu soru Yıllardır sorulan, karmaşık olduğu düşünülen, cevabına çoğunlukla “Anlayamazsın” denilen bir soru. Bence cevap çok basit tabi anlamak isteyene. Kadınlar güvenmek ister, inanmak ister, ilgi ister her şeyden önce karşısındaki onu sevsin saygı duysun ister. Daha fazlası değil ya bana göre. Bir kadın mutlu ve huzurlu olduktan sonra bana göre geriye başka hiç bir şeyin önemi kalmıyor. Doğa mesela sadece okuluna devam etmek istedi. Ben eminim ki o Fatih’in parası, evi, yahut soyadının saygınlığı için değil sadece Fatih’in onu sevdiği, koruyup kollayacağına inandığı için evlendi. Pembe keza tek istediği kocasından bir dal çiçek ya çok mu? Kocasının onu saymasını istiyor ki bu onun en doğal hakkı değil mi? Aynı şekilde Kıvılcım tek istediği çocukları kendi ayakları üstünde dursun, babaları dahi kimseye muhtaç olmasın istiyor.

Kıvılcım’ı bu hafta daha iyi anladığımı düşünüyorum, Kıvılcım tarafı açıldıkça neden böyle bir kadına dönüşmüş olduğunu görmek beni üzse de Kıvılcım’ı Kıvılcım yapan şeyler de bunlar demeden duramıyorum.Kıvılcım ve annesinin yemek masasındaki konuşmalarına bakacak olursak, Sönmez yıllarca ama yıllarca Kıvılcım’ın kendini ne yaparsa yapsın yetersiz hissetmesine sebep olmuş. Sanki başında onun deyimiyle bir erkek olmayınca kadın asla mutlu yahut başarılı olamayacakmış gibi davranıyor. Hele o söylediği  “Erkek kaçıran tavrınla…” sözü tam da bu söylediğimi ispatlar nitelikte diye düşünüyorum. Halbuki o da Kayhan’ın ne mal olduğunu bile bile yapıyor bunu. Söylediği o söz bile Sönmez’in Kıvılcım üstünde nasıl bir baskı kurduğunu ve aslında bugün neden bu halde olduğunu ispat eder nitelikteydi. Sönmez Kıvılcım’ı çok öifskil olmakla suçlasa da insanlara baskı yapmanın birden fazla yolu vardır. Sönmez de bunu yaparken belki Kıvılcım gibi bir kırbaç kullanmadı ama kızının üstünde korkunç bir baskı kurdu. Hala bile ortaya bir laf attığında Kıvılcım’a lafı dokundurmadan geçmiyor. Bir tek Sönmez değil Kayhan da aynı şeyi yapıyor Kıvılcım’a; Ona destek olmak, yanında durmak yerine onu manipüle edip yetersiz hissetmesine neden oluyor. Ataerkil her toplumda olduğu gibi kadınlardan her şeyi bekleyip kılını kıpırdamayan erkek modeli işte. Ama bence Ömer öyle biri değil.

Ömer sırf Kıvılcım onun yardım ettiğini öğrenip de gururu kırılmasın, dışardan gösterdiği güçlü imajı sarsılmasın, bir de onun haberi olmadan onunla ilgili konuşulduğu bilinmesin diye davayı geri çektirdiğini bilsin istemedi. Aslında her iki hareketi de bence çok olgun ve centilmence. Sadece Kıvılcım’ın iyiliğini düşündüğü için yaptı ne yaptıysa. Ömer Kıvılcım’ın sırtındaki yüklere bile isteye talip; dahası Kıvılcım daha farkına dahi varmadan o yükleri almaya da, onu idare etmeye de başladı bile. Ondan bir şeyler beklemek yahut istemek yerine kendi ona hissettirmeden, onu annesi ve Kayhan gibi kendini eksik hissettirmeden dokunuyor Kıvılcım’ın hayatına. Kıvılcım şu an bunların hiçbirinin farkında değil ama zamanı geldiğinde o da bunları tek tek fark edecek diye düşünüyorum.

Kıvılcım’ın Ömer’le konuşmasını dinlemeden önce nasıl oluyor da Kayhan gibi biriyle evlendi acaba demeden duramıyordum ama Kıvılcım’ın söylediklerinden sonra her şey yerli yerine oturdu kafamda. Kıvılcım’ın söyledikleri size de bir şey hatırlatmadı mı? Ben evliliği kurtuluş sandım, özgürlük sandım, güvenli alan sandım, öyle değilmiş meğer” tıpkı itiraf edemese de Doğa’nın evlenme sebepleriyle aynı sebepler. O yüzden Kıvılcım bu kadar tetikte bekliyor aslında. Çünkü kızının da neden evlendiğini, neler yaşayabileceğini az çok biliyor ve bunun olmaması için elinden geleni yapacaktır. Doğa şu an farkında değil ama annesi onun ne büyük şansı.

Doğa henüz görmüyor yahut yeni yeni görmeye başladı; o şuan tam bir cehennemin ortasında ve maalesef ki kendi ateşini de kendi yaktı. Doğa kendi odasında, kendini en özgür hissetmesi gereken yerde tedirginlikle defterlerini saklayacak duruma geldi. Bunun ne kadar ağır bir yük olduğunu düşünebiliyor musunuz? Artık kendisine ait özel bir alanı bile yok. Üstelik kendisin için doğru düzgün bir kararı bile yok. Doktoru seçerken mesela; Fatih kızmasın diye kadın Kıvılcım kızmasın diye açık seçti. Kendi olması gereken evde sığıntı gibi.

En güvende, en iyi hissetmesi gereken yer daha şimdiden cehenneme dönüşmeye başladı. Fakat Doğa zeki biri bu durumun böyle yürümeyeceğini gördüğü anda harekete geçti. Doğa sadece boyun eğerek yahut sadece onların istediği gibi davranarak bu işin sonunu gelmeyeceğini anladığı an okula dönmeye karar verdi, çünkü o da biliyor ki ancak bu şekilde ayakları üstünde durursa ezilip büzülmeyecek.

Doğa onunla evlendiğinde beri bir çok farklı Fatihle karşı karşıya geldi fakat bu son olayda karşısındaki Fatih’i en korkunç kâbuslarında bile görmemiştir. Doğa Fatih’in yaptığından sonra ne yapar nasıl bir yol izler bilmiyorum ama Fatih affedilmezler listeme giriş yapmayı çoktan başardı bile.Aslında Fatih’i tanımlayan en iyi cümleyi Doğa kurdu; Fatih benim yanımda başka biri ailesinin yanında bambaşka biri gibi.

Şiddete deli gibi karşı olan ben bu bölüm Fatih’i Doğa’yı o çekiştire çekiştire çıkardığı merdivenlerden aşağı yuvarlamak istedim, o derece sinirlendim. Böyle yuvarlana, yuvarlana aşağı insin ki belki ne yaptığının farkına varır. Ben normalde en kötüsünden en iyisine, en haksızından en haklısına tüm karakterleri anlamaya onlarla empati kurmaya çalışırım. Neyi, neden yaptıklarını anlamak isterim. Ona göre hareket eder ve yazarım ama kimse kusura bakmasın Fatih’in tek anlaşılır, tek haklı görür tarafı yok artık benim nazarımda. O sadece kendini düşünen, Doğa’nın ne duygularını , ne düşüncelerini ne de hayallerini umursayan biri değil. Başta “ Oku ben senin yanındayım” diyen adam karısını bir çuval gibi sürükleyerek okulundan aldı, inanılır gibi değil.Düşünsenize çocuklarına koymak istediği isimlerle bile dalga geçti, ciddiye dahi almadı. Ona sorma gereği duymadan çocuklarına isim koydu ve Doğa’nın fikrine dahi ihtiyaç duymadı. Üstelik ben o yaptığı zorbalıktan sonra bebeğini de Doğa’yı da zerre düşündüğünü zannetmiyorum. Çünkü onları gerçekten düşünüp değer verseydi; karısının okulunda tüm arkadaşlarının gözünün önünde onu kolundan tutup sürüklemezdi. Eğer azıcık Doğa’nın karnındaki bebeği düşünseydi benim karım riskli bir hamilelik geçiriyor bu yaptığım ona zarar verebilir der en azından çocuğu için daha sakin davranabilirdi ama o ne yaptı Doğa’yı sürükleyerek okuldan çıkarmayı tercih etti. Zaten doktordayken bebeğiyle ilgili söylediği ilk şey “Cinsiyeti ne acaba” ydı. Dahası Fatih’in sanki tek sıkıntı Doğa’nın ona yalan söylemesiymiş gibi davranması bana hiç inandırıcı gelmedi. Yalan söylemiş olsa bile bunun nedenini tartmak varken “Kim bilir bana daha ne yalanlar söyledin, gözümün içine baka baka.” Düşüncesindeydi. Üstelik yaptığı şeyden zerre pişman değil hala bir de Kıvılcım’a dikleniyor.

Hayır bir de hem suçlu hem güçlü hem de yüzsüz yüzsüz “Siz karışmayın Kıvılcım hanım” diyor. Kıvılcım ki hiç tanımadığı bir kadın için hiç tanımadığı bir yaratığa karşı çıkmış, sonuna kadar kendini paralayıp kadının o adamdan (!) kurtulması için mücadele etmiş bir kadın hiç kızının böyle bir muamele görmesine izin verir mi ? Kıvılcım’ın ona çok güzel haddini bildireceğim bilsem de umarım Doğa bunu da diğerleri gibi sineye çekip iki dakikada affetmez. Çünkü bu eften püften yahut ailesinin saçma sapan kuralları yüzünden çıkmış bir şey değil bu bir şiddettir ve hiç bir mazereti o la maz, nokta.

Fatih’in bu yaptığı din yahut kültür ile ilgili değil onun nasıl bir zihniyette olduğuyla ilgilidir. Çünkü İslam’da şöyle bir söz vardır “ İlim Çin’de olsa bile gidip alın” dinimiz böyle düşünken Fatih’in yaptığı sadece onun aciz ve aşağılık kompleksinin bir sonucu hepsi bu. Fatih’in egosunu, kendini büyük görme çabasını ve bunun aksi bir durumla karşılaştığında ne kadar gerildiğini bu bölüm bir kez daha şahit oldum. Kayhan’ın Ömer ve onun hakkında söyledikleri şeylerden sonra yüzü asıldı, gerildi ve sinirlendi. Kendisinin yok sayılması zoruna gitti. Halbuki Ömer’i en iyi tanıyan kişi o olduğu halde, böyle bir şey yaptıysa vardır bir bildiği demek yerine kimseye danışmadan iş yaptı. Aynı şey yıllardır Mustafa’ya yapılıyor ki Fatih ondan küçük, ben zannetmiyorum ki Fatih bir kere sesini çıkarmış olsun. Kayhan iki dakikada egosuna oynayıp manipüle etti kendisini ve onu istediği kıvama getirdi. Kimseye danışmadan üç milyonluk otel aldı.
Fatih’e söylemek istediğim, saydırmak istediğim çok şey var. Umarım Kıvılcım hepimizin yerine ona bol bol haddini bildirmiştir. Gerilmekten omuzlarımın ağrıdığı bir bölümü daha geride bırakırken haftaya neler olacak deli gibi merak ediyor açıkçası, bekleyip göreceğiz.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere.

 

 

 

Yorum bırakın