YAZAR :Simay DEMİR

Aşkın en acımasız yönü nedir sizce? Ayrılık mı, sevilmemek mi, aldatılmak yahut kullanılmak mı? Belki hepsi belki de hiç biri. Bence çoğumuzun aşkta uğradığı bir hüsran, yaşadığı bir hayal kırıklığı vardır. Ben aşkın en acımasız yönünü deli gibi sevdiği halde sevildiğini zannederken aslında hiç sevilmediğini görmek olduğunu düşünüyorum. Bu cehennemde cayır cayır yanmak gibi bir şey.

Ateş Leyla’nın annesinin elbisesini gönderdiğini öğrenmesiyle yakaladığı ip ucuyla belki de Füsun gibi o da Leyla’nın tüm gerçekliğini öğrendi. Bu da Ateş’e aslında hiç sevilmediğini yüzüne tokat gibi vurdu. Ateş kendi kabuğunda bir şekilde yaşarken, kullanıldığını varsayarak canı yanarsa çok daha beter can yakacağını düşünüyorum. Diğer yanda Leyla cephesindeyse olaylar bambaşka; Leyla Ateş’e olan aşkından tüm herkesi karşısına almaya hazır halde.

Leyla bugüne kadar reddettiği, oyun yahut Yakup’tan dolayı yaptığını söylediği her şeyi süzgecinden geçirip Ateş’e olan aşkını kabul etti. Etmekle kalmadı Yakup dahi çevresindeki herkese resti çekip aşkını itiraf etti. Bu Leyla için çok büyük bir adım bana kalırsa çünkü hem bugüne kadar aile bildiklerine karşı çıkıp arkasında durdu aşkının hem de ne istediğini ve neye ihtiyacı olduğunu net bir şekilde anlamış oldu. Ateş’e yalan söylemek zorunda kalmak, ona karşı şeffaf olamamak aslında kahrediyor Leyla’yı ve  bu yüzden Ateş’le yaşadığı güzel şeyler hep boğazına düğümleniyor. Bence deli gibi anlatmak istiyor Ateş’e kendi hakkındaki her şeyi ama buna cesareti yok, bunu yapması onu da çocukları da sonsuza dek hayatından çıkarması anlamına geliyor çünkü.

Benim aklımı karıştıran şeyse Leyla’nın tüm bu yalanlar üzerine neden Ateş’in evlenme teklifini kabul ettiği. Leyla bunu yaparak zaten pusuda bekleyen Yakup için harika bir fırsat yaratmış olup, Füsun’un eline kocaman bir koz vermiş oldu. Üstelik yalanla başladığı bir ilişkide böyle büyük bir adım atmış olması onu daha çok zora sokabilir. Ateş’e olan aşkı, onu kaybetmek istememesi belki de doğru karar vermesine mani oluyor kabul ediyorum ama Ateş’in her şeyi öğrenme ihtimali çok yüksek ve o bu noktaya gelmişken öğrenecek olursa bu işin bir daha geri dönüşü olmayabilir ikisi içinde. Üstelik onların olası bir ayrılığı bir tek ikisini değil Ilgaz’ın da dediği gibi çocukları da etkileyecek. Zaten Ilgaz’ın bu kadar tepkili olmasının sebebi de bu. O onları kaybetmekten korktuğu için ikisine de çok tepkili, özellikle de abisine.

Ateş hayatına Leyla’yla birlikte bir çok yenilik de kattı aslında. Çocuklarla anlaşabileceğini öğrendi mesela. Hepsiyle ayrı ayrı ilişki kurdu. En çok anlaşamadığı Ilgaz’la bile sevgiye dayanan bir ilişkileri var ve tüm bunlar Leyla’nın mücadelesi sonucu gerçekleşti. Ilgaz çevresindekilerini kaybetmekten en az Ateş kadar korkuyor. Bu yüzden onları kaybetme ihtimali oluştuğu anda çılgına dönüyor. Ateş’in Leyla’yla sevgili olduğunu öğrendiğinde bu kadar tepkiyi bu yüzden verdi aslında.

Leyla, Ilgaz için bambaşka bir noktada. O göstermese de Leyla’ya bağlanmış durumda ve onu da yitirmek istemiyor. Zira kardeşlerini öne sürse de Leyla’yı üzdüğünü düşündüğü anda gidip konuşması ve gönlünü alması onun da aslında Leyla’yı sevdiğini gösteriyor bana göre. Üstelik Leyla giderse Ateş’in onları bırakma ihtimali de var ve Ilgaz bunun olmasını asla istemiyor. Burada asla Ateş kardeşlerini sevmiyor demiyorum ama Ateş tam sevgiye yeniden kendini açtığı anda bir buhran yaşarsa kardeşlerini bırakmasa bile onlar da abilerinin canının yanmasından nasiplerini alabilirler diye düşünüyorum. Bu yüzden Leyla onları özel alanında kalmalı diye düşünüyor Ilgaz, tepkinin sebebi bu. Herkes yerinde iyi, aşk insanları karmaşık hale getirir. Ilgaz da bunu görüyor bence.

Ilgaz Bir tek Leyla’ya değil Ateş’e karşı da aynı duygular içinde bana kalırsa. Ateş’in onları koruyup kollamasını istiyor, onları asla bırakmayacaklarını bilmeye ihtiyacı var Ilgaz’ın. Ben Ilgaz’ın getirdiği belgeyi yırtarak ve “Sizi asla bırakmayacağım” diyerek Ateş’in bir nebze olsun onun içini rahatlattığını düşünüyorum. Zira Ateş de onlara çok alıştı, yine de Leyla’yla bir ayrılık yaşama durumumda nasıl bir tepki verecek aşırı merak ediyorum.

Ateş aşkın en güzel halini yaşarken belki de en korktuğu şeyle karşı karşıya kaldı; ihanet. Bu hayatta saygı duyduğu tek kadın babası tarafından ihanete uğramış, aldatılmış ve elinde nesi var nesi yoksa adi bir yolla elinde alınmaya çalışılmıştı. Annesi bu yüzden canından olurken o da hem ailesiz hem de yapayalnız kalmıştı bu hayatta. Bu yüzden şu an aynı şeyleri yaşıyor olma ihtimali bile onu kahretmeye yeter de artar bana göre. Ateş’in o bir haftalık durgun halleri, akşam yemeğinde Leyla’ya “Bana daha önce yalan söyledin mi?” lafı ve bunun üzerine Leyla’nın “Hayır söylemedim” deyişinden sonra evlenme teklifi etmesi bana aslında Ateş’in her şeyi öğrendiğini ve şimdi de onun Leyla’ya bir oyun başlattığını hissettirdi. Ateş’in Leyla’ya bakışları değişti resmen, üstelik ona sarılırken buz gibi duruşu her şeyi açıklıyordu diye düşünüyorum; o her şeyi öğrendi.

Ateş Leyla’nın dolandırıcı olduğunu öğrenmiş olma ihtimali bana çok yüksek geliyor açıkçası. Zira bu kadar içine çekilmiş olması, Leyla’ya imalı konuşması, Leyla’nın yalan söylediğinden emin olduktan sonra ona evlenme teklifi etmiş olması bana evlenme teklifinde samimi olmadığını aksine oyun oynadığını düşündürtüyor. Kafamı kurcalayan en büyük şeyse Ateş’in neden evlilik teklifi ettiği? Şu an amacı ne ve ne yapmayı planlıyor? Eğer Ateş bir intikam planı hazırlamayıp teklifinde samimiyse neden Leyla’ya o imayı yapıp o soruyu sordu? Tüm bunlar beynimi allak bullak ediyor. En korktuğum şeyse Ateş’in Leyla’ya oyununu nikah masasında son bulması sanırım, bu hepsi için bir yıkım olur zira.

Ateş o adada bir dilek diledi “Umarım bizi seçersin” şimdi Leyla’ya sorduğu o soruyla ve Leyla’nın verdiği cevapla Ateş’e göre Leyla onları seçmemiş aksine oyununa devam etmiş oldu. Ve bence eğer Leyla o anda ona karşı dürüst olup ona gerçekleri söylemiş olsaydı belki de onu affedecek ve yepyeni bir yola çıkacaklardı. Zira Ateş’e göre aşk kendi hikayeni seçmekti ve Leyla onları seçmedi. Ben Ateş’in “Bana daha önce yalan söyledin mi?” sorusuyla ona son bir şans verdiğini düşünüyorum fakat maalesef ki Leyla bu şansı sırf onu kaybetmekten korktuğu için değerlendiremedi. Ateş için dürüstlük ve güven kırmızı çizgi gibi bir şey fakat ona göre Leyla ikisini de yerle bir etti. Ateş’in evlenme teklifini kabul etmesi de Leyla’nın onu hala dolandırmak için yanında olduğunun bir göstergesiydi Ateş için bana kalırsa.

Ateş yalana tahammülü olmayan biri, Leyla’ysa gerek onu kaybetmekten deli gibi korktuğu, gerekse çevresindekilerin baskısı yüzünden ona sürekli yalan söyledi ve bu durum ikisi içinde çok zor. Zira Ateş’e göre Leyla’nın onları seçmesi için dürüstçe her şeyi anlatıp yalansız yollarına devam etmeleri gerekirken, Leyla’ya göre doğruları söylerse bir daha asla bir arada olamazlardı “Sessizliğin ne kadar zor olduğunu bir bilsen sevgilim.” Sanırım ikisi de cesaretini toplayıp karşılıklı konuşmadığı, Ateş Leyla’ya sonsuz güvenip tanıdığından emin olmadığı ve Leyla her şeyi en berrak haliyle anlatmadığı sürece aralarındaki sorunlar asla son bulmayacak.

Ateş’te Leyla’da aşkın doruklarında şu an ve eğer Ateş Leyla’yla ilgili gerçekleri öğrenmişse yere çakıldığında çektiği acının çok daha beterin Leyla’ya da yaşatacak gibi hissediyorum. Leyla’yı en yüksekten düşürecek gibime geliyor zira kendisi de aynı şeyi yaşamış oldu Leyla onun teklifini kabul ederken.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum bırakın